| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/775) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 02 .11.2016 |
ADNAN BOYNUKARA (Adıyaman) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Cumhuriyetin 93'üncü yılını kutluyoruz ve hâlâ cumhuriyete ait kimi kavramlar üzerinden birbirimizi suçlamaya çalışıyoruz, değerlendirmeye çalışıyoruz, bunu anlamakta zorluk çektiğimi ifade ediyorum. Yani AK PARTİ genel merkez yönetimi o afişi o gece hazırladı ve astığını mı kastediyorsunuz?
MEHMET GÖKDAĞ (Gaziantep) - Öyle oldu, onun için söylüyorum.
ADNAN BOYNUKARA (Adıyaman) - Ya, o gece tüm telaş içinde oturdular, bir afiş hazırladılar ve onu astılar.
MEHMET GÖKDAĞ (Gaziantep) - Adnan Bey, 15'inde yoktu, 16'sında vardı yani. Ben onu söylüyorum.
ADNAN BOYNUKARA (Adıyaman) - Yani onu anlamakta zorluk çektiğimi ifade ediyorum, onu ifade edeyim, bir bu.
İkincisi: 15 Temmuz darbe girişimini tartışırken aslında FETÖ'nün ne olduğunu, nasıl geliştiğini, kimler tarafından desteklendiğini netleştirmekte büyük yarar var. Bu iki nedenle önemli. Birincisi, siyasilerin kendi aralarında "Sen destekledin, öbürü destekledi, öteki destekledi." türü doğru olmayan tartışmanın bitirilmesi açısından önemli ve asıl önemli nedeni geleceği bir ışık tutması, gelecekte bu tür yapıların bu ülkeye zarar vermemesi için ne tür, hangi noktalara dikkat edilmesi gerektiğinin ortaya çıkarılması açısından önemli. Bana göre, ben az çok bu yapıyı bilen... Bildiğimi varsayıyorum ve hayatımın hiçbir döneminde bu yapıyla tek bir kare pozu olmamış, resmi olmamış birisi olarak konuşuyorum. Hatta 1989 yılında yazdığım bir yazıdan dolayı bunlar tarafından mahkemeye verilmiş birisi olarak konuşuyorum. Yazdığım yazı da sadece şuydu: Bu din anlayışı bizim bildiğimiz, anamızdan, babamızdan gördüğümüz din anlayışı değil, burada başka bir şey var ve yıl 1989 Aralıktı.
FETÖ'nün kimler tarafından desteklendiğini, nasıl ortaya çıktığını merak edenlere ben üç temel nokta öneriyorum, buralara odaklanmakta yarar var diye düşünüyorum. Birincisi, belki bilenler vardır, Ruzi Nazar ismini ben söyleyeyim, merak edenler oraya bir baksınlar. Ruzi Nazar kimdir, bu ülkede ne tür işler yapmıştır, onu araştırmakta fayda var. Türkiye'de en uzun süre kalan CIA ajanıdır ve benim ulaştığım, bildiğim kaynaklarda o örgütle ilk ilişki kuran isimlerden birisidir. Yakın zamanda vefat ettiğini biliyorum.
Diğer bir temel nokta; 12 Eylül darbesidir. 12 Eylül darbesini biz genellikle mağduriyetler üzerinden konuştuk. Aslında bu 12 Eylül darbesinin arka planını anlamamız için de bir şal vazifesi gördü. Şu kadar insan idam edildi, bu kadar insan yargılandı gibi, bunları konuşmak gerekir fakat asıl arkasını hatırlamakta da büyük fayda var diye düşünüyorum. O günkü bölgemizin atmosferini hatırlarsanız İran'da devrim olmuş, Suriye'de, Irak'ta, Mısır'da Baas denkleminde kimi darbeler olmuş, Türkiye'de bir darbe söz konusu, karışık bir coğrafya ve dönemin Millî Güvenlik Kurulu toplantılarının birinde bu karmaşayı açmak için bir öneride bulunuyor: Birincisi; Türkiye'nin doğu ve güneydoğusunda askerin tahkim edildiği bir strateji, ikincisi ise ılımlı İslam dediğimiz bir proje. Bu iki projenin hayata geçirilmesi için iki örgüte ihtiyaç vardı, birincisi doğu ve güneydoğuda askerin varlığının kalıcılaştırılması için PKK terör örgütüne ihtiyaç vardı, ılımlı İslam projesi için de FETÖ'ye ihtiyaç vardı. Zaten kurulmuş olan ilişkiler yani 1970'li yıllardan itibaren kurulmuş olan ilişkiler sonucu 12 Eylül bu iki örgütün önünü açtı. PKK'ya Suriye'de ve Lübnan'da kendine alan açma, gelişme imkânı tanıdı, FETÖ'ye de eğitim ve bürokraside yani toplumun kılcal damarları olan bu iki alana yerleşme imkânı tanıdı. Bu örgütlerin temel özelliğine bakarsanız, ikisi...
BAŞKAN - Adnancığım, bugünkü müzakeremizin mahsus bir amacı var.
ADNAN BOYNUKARA (Adıyaman) - Kısa bir şey Sayın Başkanım. Siz "Kayda geçsin." dediğiniz için söylüyorum Başkanım.
BAŞKAN - Yani analize girmekse... Yoksa herkes analiz yapar.
ADNAN BOYNUKARA (Adıyaman) - Bu iki örgütün temel özelliği şudur: Kendi karşıtlarının tümünü yok eden, onlar üzerinden bir mücadeleye girişen örgütlerdir.
Diğer bir nokta, 28 Şubat darbesidir. 28 Şubat darbesini az çok hatırlarsanız, 28 Şubat darbesi FETÖ dışındaki tüm, kimilerinin İslamcı, kimilerinin muhafazakâr diye tanımladığı çevreleri hedef alan bir darbe girişimiydi ve müdahale edilmeyen tek yapı FETÖ'ydü. Çoğunuzu okula gönderecekseniz FETÖ'nün okuluna yönlendirildiniz, çocuğunuzu yurda götürecekseniz oraya yönlendirildiniz. Ben bunun da bilinçli olduğunu düşünüyorum. Bu anlamda baktığınızda, FETÖ küresel güçlerin kontrolünde olan bir terör örgütüdür.
15 Temmuz gecesi yaşananları da hatırlarsak bunu teyit etmektedir. Bu ülkede darbeler oldu ama hiçbir zaman Meclis bombalanmadı, hiçbir zaman sivil halkın üzerine ateş edilmedi. Bu iki özellik darbe girişiminden ziyade ülkeyi işgal etmeye yönelik bir girişim olduğunu ben değerlendiriyorum. Buna ek olarak da o gece kimi ABD kaynaklarında "Ordu, İslamcılara karşı darbe yaptı." ve halkın sokağa çıkması üzerine de "İslamcılar Kemalist orduya karşı direniyor." türü açıklamalar aslında bir iç savaş havasını estirmeye yönelikti fakat bu oyunu siyasi partilerimiz birlikte bozdu. Sayın Bahçeli'nin ilk açıklaması, CHP, AK PARTİ, MHP milletvekillerinin Meclise gelmesi, bir gün sonra dört partinin yaptığı ortak açıklama bence çok anlamlıydı, bu oyunu bozan bir özelliğe sahipti.
FETÖ, kısacası, cemaat gibi örgütlenmiş ve cemaat süsü verilmiş, küresel istihbarat örgütlerinin kullandığı bir organizasyondur. Bu süreçte olup bitenleri izliyoruz, hepimize kimi insanlar gidip geliyor.
Ben bu noktada da Aliya İzzetbegoviç'in iki sözünü kendime rehber edindim, kafamda sürekli bunları canlandırıyorum, sizinle de paylaşmak istiyorum. Birincisi, Aliya İzzetbegoviç o savaş atmosferinde diyor ki: "Bizim adaletten başka hiçbir borcumuz yok." Şu an yapılması gereken de bu, adaletin sağlanması lazım; intikam falan filan türü şeyler değil, adalet. Diğer bir lafı bence daha anlamlıdır: "Düşmanınıza benzediğiniz an kaybettiğiniz andır." diyor. Ben bunu heyetinizle paylaşmak istedim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Bunu baştan söyleseydin diğer tefsir cümlelerine hiç gerek yoktu yani.
ADNAN BOYNUKARA (Adıyaman) - Diğerlerine gerek kalmayacaktı, ikisini söyleseydim daha iyiydi yani.