KOMİSYON KONUŞMASI

MUSA ÇAM (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Plan Bütçe Komisyonunun saygıdeğer üyeleri, Sayın Bakanlar, Bakanlığımızın çok değerli bürokratları, meslek örgütleri ve sivil toplum örgütlerinin çok değerli temsilcileri, değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, beş yıldır burada görev yapıyorum. Benimle birlikte görev yapan arkadaşlarımız var. Plan Bütçe Komisyonunda görev yapan çok değerli kardeşimiz Faruk Maden'i çok genç yaşta kaybettik, üzgünüz, acımız büyük. Kendisine rahmet diliyoruz, çalışan arkadaşlara da başsağlığı diliyoruz, ailesine de sabır diliyoruz.

Yine, Plan Bütçe Komisyonunda 15 Temmuzdan sonraki süreçte FETÖ ve PDY terör örgütüyle ilgili onca çıkarılan kanun hükmündeki kararnamelerle açığa alınan, ihraç edilen görevli arkadaşlar var. Plan Bütçe Komisyonunda da görebildiğimiz kadarıyla 5'i ihraç 5'i de açığa alınan arkadaşlar var. Kuşkusuz kurunun yanında yaşın yanmaması temel talebimizdir. Gerçekten terör örgütüne bulaşmış, ona yataklık yapmış, onunla organik ilişki içerisine girmiş insanların cezalarını çekmesi esastır. Ama Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Başbakan da, ilgililer yetkililer de zaman zaman söylüyor işin ölçüsünün kaçtığı, kurunun yanında yaşın da yandığı bir süreç de yaşıyoruz. Dileğimiz ve arzumuz, Plan Bütçede görev yapan arkadaşlarımızın da adaletli bir şekilde bir değerlendirmeye tabi tutulması, suçsuz bir şekilde görevden ihraç edilmesi ve açığa alınmasının da önüne geçilmesi, Sayın Plan Bütçe Komisyonu Başkanımızın da bu konuda gerekli ilgi ve alakayı göstermesini kendisinden talep ediyoruz.

Sayın Bakanımız Naci Ağbal'la ilgili de birkaç şeyi söylemek isteyerek konuşmama başlamak istiyorum. Sayın Bakanımız yaklaşık olarak dört yıldır, 2011-2015 yılları arasında Maliye Bakanlığımız Müsteşarı olarak burada görev yaptı. Kendisini tanımaktan ve kendisiyle birlikte çalışmaktan gerçekten çok büyük bir keyif aldığımı, büyük bir mutluluk duyduğumu söylemek isterim. Nezaketi, zarafeti, bizi aydınlatmak için elinden gelen çaba ve gayretin dört yıllık süre içerisinde burada tanık oldum. 2015 yılında 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinde de Bayburt ilimizden Parlamentoya seçildi. Bu değerli müsteşarımızın Parlamentoda olması bizim için ayrı bir zenginlik ve karşımızda Maliye Bakanı olarak da olması bize ayrı bir keyif katıyor. Ama Bakanlık koltuğuna oturduğu günden bugüne kadar geçen süre içerisinde karşımıza geldiğinde zaman zaman konuşmalarına inanamadığımı, sukutuhayale uğradığımı da söylemek isterim. Sanki zarif, nezaket sahibi, bilgi ve birikim üstadı o insan gidiyor bambaşka bir insan geliyor ve bunu da hayretler içerisinde izliyorum, "acaba" diyorum, "acaba" diyorum, kendime de soruyorum.

Biraz önce burada tanık olduğumuz konuşmalar... Bunları yaklaşık olarak aralık ayında ve bütçe döneminde de hep yaşadık. Ama izliyorum böyle. Örneğin, mesela Sayın Bülent Kuşoğlu'na söylemiş olduğu "Siz eski bir maliyecisiniz. Ama siyasetçi gibi değil hâlâ maliyeci gibisiniz."

BAŞKAN - Yok, hayır, "hesap uzmanı" dedi efendim, "maliyeci" demedi.

MUSA ÇAM (İzmir) - Neyse...

Acaba ben şunu mu söylemeliyim şimdi? Siz düne kadar Maliye Bakanlığının en üst düzeyinde görev yapmış bir bürokrat, müsteşardınız; şimdi siyasetçi oldunuz ama siyasetçi olamadınız mı demem lazım? Hayır, değil.

Şimdi, kuşkusuz, Sayın Bakanımızın geçen dört yıl içerisinde Maliye Bakanıyla buraya geldiğinde, zaman zaman da kimi torba kanunları görüştüğümüzde bazı bakanlara eşlik ettiğinde, bizim o bakanlara nasıl hitap ettiğimize, nasıl büyük boyutlarda eleştiri getirdiğimize, âdeta onları masaya yatırıp lime lime doğradığımıza kendisi burada tanıktır, tanıktır kendisi burada. Ama o bakanların bizi sabırla dinlediğini ve konuşmalarımızın bittikten sonra söz kullanma hakkını kullanarak bizim eleştirilerimize, dozajını artırdığımız, zaman zaman linç yaptığımız, yargısız infaz yaptığımız dönemlerde bile o bakanların bizi sabırla dinlediğini ve konuşmanın sonunda bize verilmesi gereken cevabı verdiğini biliyoruz.

BAŞKAN - Bana yaptığınız gibi değil mi?

MUSA ÇAM (İzmir) - Evet, evet...

Ama zaman zaman bugün de gördüğüm, tanık olduğumuz gibi gerçek Naci Ağbal bugün burada Bülent Kuşoğlu'yla girmiş olduğu münazaradaki gibi değil, öyle olmadığını yüzde yüz biliyoruz. Ama insan demek ki bazen kendine hâkim olamıyor, böyle bir tartışma içerisine giriyor. Değerli dostumuz, sayın müsteşarımız ve Sayın Bakanımızın biraz daha sabırlı olmasını ve bu konuda bizim eleştirilerimize daha hoşgörülü davranması ve sırası geldiğinde de bu konuşmalara yanıt vermesini; eğer bir eksikliğimiz varsa, bir yargısız infazımız varsa, eğer eleştirilerde dozumuzu artırmış isek bunları da bize söylemesinde biz hiçbir mahzur görmüyoruz. Çünkü öbür türlü tartışma ve konuşmalar gerçekten hem bizi incitiyor hem de Sayın Bakanı incittiğinin farkındayım.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlar; Komisyonumuza getirilen bir düzenleme -evet, cuma günü, geçtiğimiz hafta aldık- Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik. Dün akşam yine arkadaşlarımızın söylediği gibi, 16 maddelik Sayın Elitaş'ın vermiş olduğu bir teklif var.

Sayın Başkan, uzun yıllardır Parlamentoyu izliyoruz, beş yıldır Parlamentodayız. Bütçe döneminin başladığı dönemlerde genel olarak bir gelenek var: Plan Bütçe Komisyonuna herhangi bir tasarı, teklif getirilmez. Getirilmemelidir. Çünkü düşünün bugün bunu görüşeceğiz, yarın veyahut da öbür gün Genel Kurula inecek. Genel Kurula indiğinde bizler hepimiz Plan Bütçe Komisyonu olarak burada bakanlıkların bütçelerini görüşüyor olacağız. Bizler burada bakanlıkların bütçelerini görüşürken bu getirilen tasarı aşağıda, Genel Kurulda görüşülecek. Biz aşağı mı gidelim, burada mı kalalım, ne yapalım; iki taraf arasında mekik dokuyacağız.

Kuşkusuz bütçe dönemiyle ilgili Anayasa Mahkemesinde iptal edilmiş olmasından dolayı bu düzenleme zaruridir, doğrudur, hiçbir itirazım yok. Ama bunu geçen hafta yapmış olsaydık keşke. O zaman neden geçen hafta bunlar düşünülmedi, niçin planlanmadı? Zaten sürekli hep söylüyoruz: Yasama görevini yapar iken kaliteli bir yasama görevini yerine getiremediğimizi, Komisyonda çok fizibıl çalışmadığımızı, Genel Kurulda da fizibıl çalışmadığımızı ne yazık ki görüyoruz arkadaşlar.

Biz, Sayın Komisyon Başkanımızın ve değerli bakanlarımızın ve bu mutfakta bu hazırlıkları yapıp getiren bürokrat arkadaşlarımızın bütün bu incelikleri düşünerek bir çalışma programı yapmalarını çok ister ve arzularız.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün şu anda görüşmekte olduğumuz konu, Anayasa Mahkemesine Cumhuriyet Halk Partisinin götürmüş olduğu bütçenin Anayasa Mahkemesi tarafından bazı maddelerinin iptal edilmesi nedeniyle doğal olarak Hükûmetin yeni bir düzenleme yapmış olmasıdır. Ama bununla ilgili de yaklaşık olarak iki saat sürecek bir konuşmama başlamak istiyorum.

BAŞKAN - Buyurun, vaktimiz bol.

MUSA ÇAM (İzmir) - Halkın temsilcileri yani parlamentolar, mutlak egemen monarka karşı önce bütçe hakkını elde etmiş, bütçe hakkından elde ettiği siyasal güçle de yasama yetkisine kavuşmuştur.

BAŞKAN - Ne zamandan başladık tarih olarak?

MUSA ÇAM (İzmir) - Temsili demokrasilerin halkın temsilcilerinin bütçe hakkından doğduğu tarihsel bir gerçektir.

Anayasa Mahkemesi bütçe hakkını şöyle tanımlamaktadır: "Yasama organının, halk adına kamu gelirlerini toplama ve yine halk adına bu gelirleri harcama konusunda yürütme organına sınırları belirlenmiş yetki vermesi ve sonuçlarını denetlemesine 'bütçe hakkı' denilmektedir. Bütçe hakkı, vergi ve benzeri gelirlerle kamu harcamalarının çeşit ve miktarını belirleme ve onaylama hakkıdır. Bu hak, demokratik parlamenter yönetim sistemini benimsemiş olan ülkelerde, halk tarafından seçilen temsilcilerden oluşan ve en yetkili organ olan yasama organına ait bulunmaktadır. Anayasa'mızın 87, 160, 162 ve 164'üncü maddelerine göre bütçe hakkı Türkiye Büyük Millet Meclisinindir."

Bütçe hakkını rafa kaldıran ise Adalet ve Kalkınma Partisidir. AKP iktidarlarının Meclisteki çoğunluğuna dayanarak 2007'den bu yana Türkiye Büyük Millet Meclisine ait olan bütçe hakkını, yılları merkezî yönetim bütçe kanunları ile Maliye Bakanına devretmekte ve bütçe kanunlarına bütçeyle ilgisi olmayan hükümler koyarak diğer kanunlarda değişiklikler yapmaktadır.

Bütçe kanunu tasarılarının Meclis Genel Kurulu ile Plan Bütçe Komisyonu görüşmelerinde AKP'nin Meclise ait olan bütçe hakkını, bütçe kanunlarıyla Maliye Bakanına devretmesinin parlamenter demokrasiyle bağdaşmadığını ve Anayasa'ya aykırı olduğunu her defasında defalarca belirtmemize rağmen, ne yazık ki Hükûmeti ikna edemedik, demokratik ilkeler ile anayasal çizgiye çekmemiz ne yazık ki mümkün olmadı. AKP, temsilî parlamenter demokrasinin temelini dinamitlemeyi ve Anayasa'yı ihlali büyük bir sorumsuzluk içinde sürdürmüş ve sürdürmeye de devam etmektedir.

Bütçe hakkını Anayasa Mahkemesine taşımamız da şöyle gerçekleşti: Bütün eleştirilerimize ve karşı koymamıza rağmen, AKP iktidarı Meclise ait bütçe hakkını, 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu'nun 6'ncı maddesiyle Maliye Bakanına devredip, Maliye Bakanına Meclisin onayladığı bütçeyi bir yana koyup, yeni bir bütçe yapma gibi sınırsız bir yetki verince, 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu'nun iptali için Ocak 2015'te Anayasa Mahkemesine götürdük.

Anayasa Mahkemesi iptal istemimizin ilk incelemesini 18 Şubat 2015'te görüşmüş ve "yürürlüğün durdurulması" isteminin ise esas incelemeyle birlikte karara bağlanmasına karar vermiştir. Dahası, 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu'nun 2015 yılı için çıkarıldığı, 2015 yılı boyunca uygulanacağı ve 2015 yılı tamamlanınca hükümlerini yitireceği hukuki bir gerçek olmasına rağmen, Anayasa Mahkemesi esas incelemesini 2015 yılı içinde yapmadığı gibi, 2015 yılı bittikten yaklaşık altı ay geçtikten sonra 26/5/2016 yapmış; karar ise görüşüldükten dört ay sonra 22/9/2016 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanabilmiştir.

22/9/2016 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan kararla Anayasa Mahkemesinin, 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunuyla Maliye Bakanına verilen sınırsız yetkiler ile başka kanunlarda değişiklik öngören ve temel mali mevzuata tabi olmadan özel hesaplardan harcama yapılmasına yetki veren tüm hükümleri iptal ettiğini öğrendik.

İptal kararının 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile Kesin Hesap Kanun Tasarısı üzerindeki etkilerine baktığımızda da harcama limitlerinin aşılması ve ödeneküstü harcamalardır arkadaşlar. Türkiye Büyük Millet Meclisi 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu'yla AKP Hükûmetine, iktidarına 520 milyar 445 milyon 679 bin TL harcama izni vermiştir. AKP iktidarı 52 milyar 550 milyon 899 bin 559 TL yani yüzde 10 fazlasıyla 572 milyar 996 milyon 578 bin 559 TL harcamıştır ve 31 milyar 207 milyon 674 bin 496 TL yaklaşık olarak yüzde 6 ödeneküstü harcama gerçekleşmiştir.

Bütçe kanunları şekli, niteliği ve içeriği daha önceden Anayasa ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'nda belirlenmiş olan şart işlemlerdendir. 5018 sayılı Kanun bütçenin hazırlanması, onayı ve denetimini, stratejik plan, performans programı, performans göstergesi, faaliyet raporu döngüsüne bağlamıştır. Buna göre, stratejik plan ve performans programına dayanmayan faaliyet ve projelere ödenek tahsis edilemeyeceği gibi Parlamentoya hesap verilebilirliğin sağlanabilmesi için tahsis edilen ödeneklerle nelerin amaçlandığının ve hangi sonuçlara ulaşılacağının performans göstergelerine bağlanması ve hedeflere ne derece ulaşıldığının, ulaşılamadıysa nedenlerinin Türkiye Büyük Millet Meclisine faaliyet raporlarıyla raporlanması ve faaliyet raporlarının doğruluğunun ve güvenirliğinin Sayıştayca denetlenmesi gerekmektedir. Dolayısıyla, AKP Hükûmeti 2015 yılı bütçesiyle Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütçe hakkını gasbetmenin yanında stratejik plan ve performans programına dayanmadan ve performans göstergesine bağlanmadan 31 milyar 207 milyon 674 bin 496 TL'si ödeneküstü olmak üzere toplam 52 milyar 550 milyon 899 bin 559 TL harcamada bulunmuş ve bu tutardaki harcamanın hesap verebilirliği yoktur.

5018 sayılı Kanun'a göre yedek ödenek tertibine genel bütçe ödenek toplamının yüzde 2'si oranında ödenek konulabilir. 2015 bütçesi yedek ödenek tertibine 1 milyar 547 milyon TL başlangıç ödeneği konulmuş, yıl içinde yapılan 33 milyar 293 milyon 992 bin TL kurum dışı ve kurum içi aktarmalarla yedek ödenek toplamı 35 milyar 249 milyon 761 bin TL'ye çıkarılmıştır. Bu tutarın tamamı yıl içinde başka tertiplere aktarılarak yedek ödenek toplamı yıl sonunda sıfırlanmıştır. 35 milyar 249 milyon 761 bin TL'ye çıkarılan yedek ödenek toplamı da stratejik plan ve performans programına dayanmadan ve performans göstergesine bağlanmadan harcandığından bu tutardaki harcamaların da hesap verebilirliği ne yazık ki mümkün olamamıştır.

2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu'nda genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerine 464 milyar 163 milyon 399 bin TL ödenek tahsis edilmiş, genel bütçe gelirleri 442 milyar 586 milyon 345 bin TL tahmin edilmiş; aradaki 21 milyar 577 milyon 54 bin TL farkın net borçlanmayla karşılanması öngörülmüştür. Ancak, uygulama sonucunda genel bütçe gelirleri tahmin edilenden 24 milyar 92 milyon 729 bin 745 TL fazlasıyla 466 milyar 679 milyon 74 bin 745 TL olarak gerçekleşmesine rağmen, merkezî yönetim bütçe açığı 30 milyar 508 milyon 6 bin 55 TL'ye çıkmıştır. Buna dayalı olarak 2015 yılına 414 milyar 648 milyon 521 bin TL olarak devreden iç borç stoku 25 milyar 475 milyon 762 bin TL artarak 2016 yılına 440 milyar 124 milyon 283 bin TL olarak devretmiştir.

Anayasa Mahkemesi ayrıca 2015 Bütçe Kanunu'nun 9'uncu maddesindeki, kurulu gücü 500 megavat üzerinde olan baraj ve HES projeleri; Gebze-Haydarpaşa, Sirkeci-Halkalı banliyö hattının iyileştirilmesi ve demiryolu boğaz tüp geçişi inşaatı projesi, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığınca gerçekleştirilecek şehir içi raylı ulaşım sistemleri ve metro yapım projeleri ile diğer demiryolu yapımı ve çeken araç projelerinin ihaleye çıkarılabilmesi için proje tutarının yüzde 10'u tutarındaki ödeneğin olmasını zorunlu kılan 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'nun 5 ve 62'nci maddelerini bu projeler için yürürlükten kaldıran düzenlemeyi;

2015 Bütçe Kanunu'na ekli (T) cetvelinde 8.515 taşıt satın alınması öngörülmüş iken ayrıca ekli (E) cetvelinin 40'ncı maddesiyle, 237 sayılı Taşıt Kanunu'nun 9 ve 10'uncu maddelerine aykırı olarak azami satın alma bedeli belirtilmeksizin ve cins ve adedi gösterilmeksizin ilgili idarenin talebi ve Maliye Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulu kararıyla 100 adet daha taşıt alınmasını öngören düzenlemeyi; yine Anayasa Mahkemesinin 5779 sayılı İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun'da öngörülenden başka Maliye Bakanına 5779 sayılı Kanun'a aykırı olarak istediği belediyelere "belediyelere yardım" adı altında ayrıca para aktarma yetkisi veren düzenlemeyi; yine Anayasa Mahkemesi, Türk Tarih Kurumuna yakın tarih araştırmaları yapmak amacıyla özel hesaba aktarılacak bütçe ödenekleriyle 5018 sayılı Kanun'la Kamu İhale Kanunu'na tabi olmaksızın harcama yapma yetkisi veren düzenlemeyi ve daha birçok düzenlemeyi iptal etmiştir. Anayasa Mahkemesi, geç de olsa bu iptal kararıyla 2015 Bütçe Kanunu'nun temsilî demokrasinin varoluş nedeni ile anayasal güvence altındaki bütçe hakkına aykırı olduğunu da tescil etmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi ise 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu'nun uygulama sonuçlarına ilişkin 2015 Yılı Kesin Hesap Kanun Tasarısı'nın görüşülmesine en geç 17 Ekim 2016'da başlamıştır. Kesin hesap kanun tasarısında yer alan bütçe uygulama sonuçları, iptal edilen bütçe kanunu kurallarına dayandığı ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütçe hakkı, bütçenin denetimini de içerdiği için 2015 Yılı Kesin Hesap Kanun Tasarısı da Parlamentonun bütçe hakkı bağlamında Anayasa'ya aykırı bulunmaktadır. İptal kararının uygulanmakta olan 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu üzerinde de etkileri mutlaka vardır. Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği hükümlerin tamamı aynı ifadelerle 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu'nda da yer almış; Cumhuriyet Halk Partisi, partimiz Anayasa'ya aykırı hükümlerinin iptali ve yürürlüklerinin durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesine iptal davası açmıştır. Anayasa Mahkemesi 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu'nun iptal istemini esastan görüştüğü 26 Mayıs 2016 tarihinde 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu'nun iptal isteminin de ilk incelemesini yapmakla birlikte, 2015 bütçesinde iptal ettiği hükümlerin aynısı, kelimesi kelimesine aynı ifadelerle 2016 bütçesinde de yer almasına rağmen, 2016 bütçesine ilişkin iptal istemini esastan görüşmediği gibi, yürürlüklerinin durdurulması isteminin de esastan görüşmesinin yapılacağı tarihe ertelemiştir.

Anayasa Mahkemesi, Anayasa'nın bekçisi olarak insan haklarına dayanan demokratik cumhuriyeti, temsilî demokrasinin temelinde yatan Parlamentonun bütçe hakkını, hukukun üstünlüğünü ve özgürlüklerimizin teminatı olan kuvvetler ayrılığını korumakla yükümlüdür. Bütçe kanunlarının yılı için çıkarıldığı, yılı içinde uygulandığı ve yılı tamamlanınca uygulamasının da sona erdiği ortada iken Türkiye'nin Anayasa'yı korumakla yükümlü Anayasa Mahkemesi eliyle anayasızlaştırılması sürecinde daha fazla ilerleyeceğine ihtimal vermiyor ve 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu'na ilişkin iptal istemini 2016 yılı içinde esastan görüşerek kararının Resmî Gazete'de yayımlanacağına inanmak istiyoruz.

Anayasa Mahkemesinin kuruluşundan itibaren içtihatlarıyla 2015 yılı Bütçe Kanunu'na ilişkin iptal kararı göz önüne alındığında, 2016 Yılı Bütçe Kanunu'nda iptali istenen hükümleri de iptal edeceği mutlaktır.

Bir başka mutlaklık ise 2016 yılı merkezî yönetim bütçesiyle yürütme organı ile Maliye Bakanına verilen yetkiler temelinde 2015 bütçesinde olduğu üzere 2016 bütçesinde de harcama limitlerinin aşılıp ödeneküstü harcama yapılacağı, bütçe açığı ve devlet borçlarının öngörülenden fazla artacağı; plansız, programsız, hesap verebilirliği bulunmayan ve temel mali mevzuat hükümlerine tabi olmadan özel hesaplardan usulsüz harcamalar yapılacağıdır. 2016 Bütçe Kanunu'yla Anayasa'ya açıkça aykırı bir şekilde yürütme organı eliyle Maliye Bakanına verilen yetkilerle, temelinde daha şimdiden bütçeyle tahsis edilen ödenekler aşılarak performans göstergesine dayanmayan ve hesap verebilirliği bulunmayan ödeneküstü harcamalar yapılmış, yedek ödeneğin yasal sınırları aşılmış, bütçe açığı ile iç borç miktarı öngörülenden daha fazla artmış, Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Kamu İhale Kanunu gibi temel mali mevzuat hükümlerine tabi olmadan özel hesaplardan yüklü miktarlarda usulsüz harcamalar yapılmış bulunulmaktadır.

Türkiye temel hak ve özgürlükler ile hukuk devletinin askıya alındığı, kuvvetler ayrılığının ortadan kaldırılarak parlamenter demokrasinin zaafa uğratıldığı, bağımsız mahkemelerin bakanlık özel kalem müdürlüklerine dönüştürülerek adil yargılanma hakkının ortadan kaldırıldığı, iç güvenliğin sağlanamayarak herkesin yaşam hakkının tehdit altına sokulduğu, dış güvenlikte maceracı aymazlıklara yelken açıldığı bir siyasi rejim bunalımından geçer ve bunlara her gün daha da derinleşerek sürdürülemez hâle gelen ekonomik kriz ortamı eşlik ederken 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu'nun iptal tehdidi altında olmasının, kapıyı zorlayan ufuktaki ekonomik krizi hemen şimdiye taşıma ihtimali bulunmaktadır. Siyasi iktidarı daha fazla gecikmeden, hemen şimdi acil önlem alması konusunda uyarıyoruz. Acil önlem ek bütçelerdir. Siyasi iktidar hiç vakit kaybetmeden bütçe ödenekleri ve ödeneküstü dâhil şimdiye kadar yapılan harcamalar ile kalan sürede yapılacak harcamaları ve bütçe gelirlerini dikkate alarak ve anayasal kuralları gözeterek 2016 yılına ilişkin ek bütçe hazırlayıp Meclisin önüne getirmelidir. Bu durum, AKP iktidarının halka, halkın temsilcilerine ve Türkiye'nin geleceğine karşı yerine getirmekten kaçınamayacağı temel bir borçtur.

Bakanlar Kurulunun tasarıyı, Anayasa Mahkemesinin 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu'na ilişkin 26/5/2016 gün ve E.2015/7, K.2016/47 sayılı Kararı'nda belirtilen Anayasa'ya aykırılıklardan arındırdıktan sonra Meclise sunması gerekmektedir. Ama ne yazık ki bugün gördüğümüz şekliyle bunların Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu karara göre yeniden düzenlenmediğini, Anyasa'nın 153'üncü maddesinin son fıkrasına göre Anayasa Mahkemesi kararları yasama, yürütme ve yargı organları ile idare makamlarını ve gerçek ve tüzel kişileri bağladığından; aksi, Anayasa suçu oluşturmaktadır. Bugün gelinen bütçenin, Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu kararlar doğrultusunda bir düzenleme değil, Anayasa Mahkemesi kararlarını arkadan dolaşarak yapılmış olan bir bütçe olduğunu görüyoruz ve bu konuda tarihe not düşerek Sayın Bakanı ve Hükûmeti bir kez daha uyararak Anayasa Mahkemesi kararlarına saygılı olmayı ve Anayasa Mahkemesi kararlarına uygun düzenlemelerin yapılmasını talep ediyoruz.

Teşekkür ediyorum.