MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - Sayın Bakanım, çok teşekkür ediyorum.

Sayın Bakanım, 15 Temmuzdan sonra benim de seçim bölgem olan Kısıklı'daki demokrasi mitinglerine katıldınız. O mitinglerde toplumun her kesiminden insanlar vardı. Bir siyasetçi ve bir bürokrat olarak, önemli bir devlet adamı olarak birlik, beraberlik mesajları verdiniz. O gün için bu çok değerliydi, ben de seçim bölgemdeki vatandaşlarım adına çok teşekkür ediyorum çünkü çok etkilenmişlerdi.

İki tane sormak istiyorum Sayın Bakanım. Bir tanesi, 24'üncü Dönemde biz iç güvenlik kanunu çıkardık. Bu kanunun FETÖ terör örgütünün Emniyette ve istihbaratta örgütlenmesiyle ilgili ve alandaki faaliyetlerle ilgili faydası oldu mu? Burada bir eksiklik var mıydı? Bunu öğrenmek istiyorum.

Bir ikinci sorum da bu tür yapıların, benzer yapıların devlet içinde tekrar var olmaması için -uzun süre yönetici olduğunuz bu Emniyet teşkilatı içerisinde insan kaynaklarıyla da çalıştınız- nasıl bir yöntem uygulamalıyız ki bunlar tekrar var olmasın ve tekrar böyle bir darbe girişiminde bulunmasın, bir şekilde devlet içerisinden yok olsunlar? Bu konudaki görüşlerinizi almak istiyorum.

Teşekkür ederim.

İÇİŞLERİ ESKİ BAKANI MEHMET KEMAL AĞAR - Tabii, Emniyetle ilgili çok detaylı görüşlerim var. Ben bunu mevcut genel müdür arkadaşımızla paylaşıyorum yani emredici şekilde değil, yol gösterici; kabul ederler, etmezler, önemli değil. Yani devlette ehliyet ve liyakat yani her görevin başına bu görevi bihakkın yapacak adam gelecek. Devlet risk alma yeridir. Oturup orada günümü gün edeyim, vakti geçireyim, "etliye sütlüye karışmayan adam" desinler, böyle bir şey yok. Öyle olacaksan gidersin özel sektörde sabah dokuz, akşam beş git. Polislik, valilik, kaymakamlık; bunlar risk alınacak işler. Burada inisiyatif alacaksın, güç göstereceksin. Kimin gücünü? Devletin. Neyini? Adaletli gücünü. Yani, devletin dışında şiddet kullanma meşruiyetine sahip kimse var mıdır? Olamaz. Nedir? Hukuk çerçevesinde. Başkasına gelecek zararı önleme açısından bunu yapar. Dolayısıyla, burada ehliyet, liyakat... Mesela, şunu söylemek lazım: Polis Akademisini yaptılar; dekanlar, profesörler, üniversite... Tamam, profesörler geliyordu, Ankara Hukukun en iyi hocaları geliyordu ama başında polis kökenli bir başkan, disiplin, sistem. E, şimdi dejenere oldu. Biz orada bilim adamı, ilim adamı yetiştirmiyoruz ama bir hukuk nosyonuna sahip. Faruk Erem'in ders verdiği bir yerdir Polis Akademisi, Sulhi Dönmezer'in ders verdiği yer. Türkiye'de ceza hukukunun devleri bunlar, gelmiş geçmiş. Şimdi, bunlardan gelinen noktaya bakın. Olmaz. Harp Okulu neyse orası da odur. Askerî disiplin esasında yürür, askerden farklı olarak sivil hukukun gözetilmesi yönünde olabildiğine güçlü şekilde adamlar yetiştirilir, başka türlü olmaz.

Kısıklı'daki konuşma için... Teşekkür ederim. Yani başkaları için ati olan benim için mazide kaldı. Allah'a çok şükür, genç yaşta görmediğim hiçbir makam yok, hiçbir beklentim de yok. Sadece, onların daveti içimden geldiği için -millete doğruları söylemektir benim işim, ben bu saatten sonra hiçbir makam ve mevki beklentisi içinde değilim- gönlümden geçeni, içimden geçeni halkımızla paylaşma ihtiyacını hissettim. Oradan talep geldiği için o tür konuşma yaptık. Her zaman da yaparız. Milletimizin bütünlüğü her şeyin üzerindedir. Bunda hepimizin, bu onarımı yapması için, üstüne ne düşüyorsa yapması lazım. Emin olun çok büyük bir uçurumdan döndük, olamaz yani ben gözlerime inanamadım seyrettiğim vakit, gördüğüm vakit yani, kendi çocuğuna, kendi kardeşine silah sıkamaz kimse ya, böyle bir şey olamaz yani. O bakımdan, yani, bunun okullarını, yerleşim yerini, örgütlenmeleri tümüyle yok etmek lazım ama dediğim gibi, gizli örgütle mücadele mantığı içinde. O kademelendirmeyi iyi bilelim: Yönetici kadro, militanlar, sempatizanlar. Yanlışlar yapıp örgütü sayısal yönde bir güçlenmeyle mükafatlandırmayalım diye düşünürüm ben.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - İş Güvenlik Kanunu'yla ilgili, Sayın Bakanım...

İÇİŞLERİ ESKİ BAKANI MEHMET KEMAL AĞAR - İç Güvenlik Kanunu... Şimdi, güvenlik kanunları, tabii, günün konjonktürüne göre, ihtiyacına göre organize edilen kanunlar, doğru bir kanun. Ama şimdi Türkiye'de olağanüstü kanunlar var da uygulayan kim? Yani bir adamda yürek yoksa -o uygulama makamında olan adam- inisiyatif kullanma becerisi yoksa, otuz tane kanun çıkarın, ne işe yarar? Önemli olan, icracı makamın bu iradeye sahip olmasıdır.