KOMİSYON KONUŞMASI

HÜSEYİN KOCABIYIK (İzmir) - Galip Bey, hoş geldiniz. Teşekkür ederiz verdiğiniz bilgiler için.

Ben, bu FETÖ terör örgütünün... İşte, yaşadığımız bir tarih var, hepimiz bir dönem sizin gibi onlara sempatiyle baktık ama belli bir tarih geldi. İşte, siz diyorsunuz: "Kozmik Oda'ya girmelerinden sonra ben bunlardan şüphe ettim." Herkesin böyle bir şeyi var yani...

GALİP ÖZTÜRK - Kırılma noktamız var hepimizin, evet.

HÜSEYİN KOCABIYIK (İzmir) - Fakat, mesela, yakın zamana kadar ben hep bu FETÖ meselesini bir güvenlik koduyla düşündüm yani güvenliğini, Türkiye'nin güvenliğini tehdit eden, yer yer casusluk işlerine giren, demokrasi düşmanı falan. Bu arada bir şey hep söylenir oldu: Bu öyle bir örgüt ki insanları hipnotize ediyor falan. Ben böyle parapsikolojik kitaplar falan okudum son dönemlerde. Sonra bir şeyin farkına vardım, boş bir şeyle uğraşıyorum. Bu örgüt kimseyi filan hipnotize etmiyor. Bizim hipnoz dediğimiz şey bu örgütün parasal gücü. Parasal öyle bir güce sahip ki ve bunun yarattığı öyle bir görüntü var ki, bir azamet var ki insanlar bundan etkileniyor. İşte, iyi niyetli insanların önüne Türkçe Olimpiyatları gibi olağanüstü bir organizasyon koyuyor, koyabiliyor filan.

GALİP ÖZTÜRK - Şov yapıyorlar.

HÜSEYİN KOCABIYIK (İzmir) - Başka şeyler yapıyor. Mesela, Amerika'da bir şehrin maketini yaptılar ya, bir şehrin. İstanbul'un maketini yapıp kocaman bir alanda bunu gösterdiler.

Şimdi, bu hipnoz dediğimiz şey parasal güçleri bunların. Bizim Komisyonda, bugüne kadar, daha çok işin, hani bunların yarattığı güvenlik tehdidi, işte yaptıkları darbe, bir silahlı güce evrilmeleri, devleti ele geçirme teşebbüsleri filan, ağırlıklı olarak bu konular üzerinde durduk. Belki bu saatten sonra, belki sizin buraya gelip bu açıklamalarda bulunmanızdan sonra bu örgütün parasal, finans gücü üzerinde de durmak lazım, oraya yönelmek lazım. Zaten bizim Aykut Bey o konuda zaman zaman bize kapılar açıyor gerçekten ve ben bunun çok önemli olduğunu düşünmeye başladım.

Şimdi, sizin kişisel trajediniz ayrı bir şey. Geçen gün ben sizi gazetelerde izliyordum üçüncü sayfa haberleri olarak ve hakkınızda da -doğrusunu isterseniz- bende olumsuz bir kanaat vardı gazetelere bağlı olarak. Geçen gün, ben bütün bu FETÖ hikâyesini de yaşadıktan sonra bir televizyon kanalında izledim tesadüfen. Hakikaten, şok oldum denir ya, anlattıklarınız... Televizyonda sanki daha iyi, daha rahat anlattınız. Biraz heyecanlısınız galiba? Ortada FETÖ örgütünün bir başka boyutu, bir para devşirme yöntemleri var ve bu yöntemin içinde zaman zaman şantaj ve tehdit de var. Siz görebildiğim kadarıyla bunun en somut tanığısınız, mağdurusunuz. Benim sorum bu girizgâhtan sonra şu... Sormayı önceden tasarladığım bir soru ama siz de bir şey dediniz: "Bunlar birçok insandan bu yöntemle para devşiriyorlardı ama konuşmuyorlar, problem etmiyorlar." Bu yöntem yani sizin tabi tutulduğunuz bu yöntem gerçekten yaygın mı yani bildikleriniz var mı başka? Varsa bunları burada söyler misiniz? Yani, yaygın bir yöntem mi bu?

GALİP ÖZTÜRK - Evet efendim, bu çok önemli bir soru. Teşekkür ediyorum Sayın Vekilim.

Tabii, başından sonuna iyi ve kötü gördüğüm dönemlerde de içlerinde ve ilişkilerinde olduğum için hangi dönemde iyi yöntemle yaklaşıyorlar, hangi dönemde kötü yöntemle yaklaşıyorlar... Bana göre, Türkiye'deki iş camiasının yüzde 80'ine nüfuz etmiş durumda olduklarını düşünen birisiyim. Yani, para kazanan, orta ve üst düzey para kazanan tüm iş adamlarımızın minimum yüzde 80'ine, belki daha fazlasına nüfuz etmiş durumda olduklarını biliyorum çünkü ben bunlardan sadece bir tanesiyim. Konuşan, cezasını yatan, şanslarımla sayın, pratik zekâmla sayın, bunlardan uzaklaşmış, devletin, milletin, millî iradenin yanında durmaya devam etmiş, "Bu ülkede, bir imamın yöneteceği ülkede çocuklarımı bırakmayacağım." söylemleriyle kendime cesaret toplamış bir kardeşiniz olarak şunu söyleyebilirim ki her yöntemle para alıyorlar. Yani, kestiğimiz kurbanın derisinden de para alıyorlar, ihaleden de para alıyorlar. Kendilerine yakın olmayan insanları... Tüm illerde imamları, öğretmenleri ve oradaki bürokratik yapılarıyla kendilerine bir pay çıkartarak bundan pay sahibi olarak büyüyorlar. Ve birçok iş adamımızın -başında da söylediğim gibi- burada veyahut mahkemelerimizde olamayışı, gerçek yüzlerini ortaya koyamayışı tamamen hâlâ korkuya dayalı veyahut da bir ihalede kendilerinden aldıkları destekle alakalıdır. Ben, bugüne kadar, bu yapı ve benzeri hiçbir yapıdan destek almadığım için karşınızdayım. Bana göre -isim söylemeye gerek yok, Türkiye'nin en büyüklerinden başlarsak- Koç, Sabancı dâhil, devletimiz -inşallah, araştırma komisyonumuz soruşturma komisyonu olur- herkesin bunlara bir şekilde destek olduğunu, bunların bize, bizim ülkemizin millî değerlerine verdiği zarara bedel ödediğini hep beraber göreceğimizden benim bir iş adamı olarak hiç şüphem yok. Bunu açık yüreklilikle söylüyorum ki çevremde bunlarla ilişki kurmayıp bunlara ama az ama çok para vermemiş iş adamlarının da hangi hâllere düştüğünü, tek kişilik örgütlerle otuzar yıl, kırkar yıl cezaevlerinde yattığını bildiğim, yattığım dönemlerde de şahit olduğum birçok olay var ve bu olaylardan da yola çıkarak gelişlerini hangi dönemde iyi niyetle, hangi dönemde polisi, savcıyı, yargıyı kullandıklarını da çok iyi bildiğim için... İki ortağın birisi Hizmet Hareketi'ne yakınsa diğer birisinin onunla çok iyi ilişki, kardeşane ilişki kurmadığı sürece bir çıkar amaçlı suç örgütü olarak... Hatta, tek kişilik çok örgütler gördüm Silivri'de yatarken. Örnekler de size çıkartıp, bulup gönderebilirim. Bunlar da yirmi beşer, otuzar yıl cezalar almış insanlardı. Bu tür insanlarımız hâlâ mağdurdur. Ben sadece şans eseri, dualarla kendini siz yüce Meclis üyeleri, sayın vekillerim aracılığıyla kendini ifade etme fırsatı bulan istisnai bir insanım yani öyle düşünüyorum.

HÜSEYİN KOCABIYIK (İzmir) - Bir şey soracağım: "Mutlu Ekizoğlu" dediğiniz kişi emniyet müdürü mü?

GALİP ÖZTÜRK - Organize Şube Müdürüydü o dönem, Fetullah'ın militanlarındandır.

HÜSEYİN KOCABIYIK (İzmir) - Şimdi nerede?

GALİP ÖZTÜRK - Şimdi cezaevindedir kendisi. Muammer Akkaş kaçak, militan bir savcı. Kendisine "militan" dediğim için de aynı zamanda Tekirdağ'da yargılanıyorum, ona da tekrar ifade vermeye gideceğim.

HÜSEYİN KOCABIYIK (İzmir) - Ben şeyi soracağım Galip Bey: İmam, polis, savcı ve mahkeme; 4 tane süreç. Burada patron kim?