KOMİSYON KONUŞMASI

BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) - Sayın Başkan, Plan ve Bütçe Komisyonunun saygıdeğer üyeleri, değerli basın mensupları; ben de hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Başbakan Yardımcımız Sayın Canikli genel bir makro değerlendirme yaptı. Ben de konuşmamda daha çok Hazine Müsteşarlığının bütçesi, faaliyetleri ve kamu maliyesinin görünümü hakkında bilgi paylaşacağım.

Hükûmetimizin öncelikli hedeflerinden bir tanesi, makrofinansal istikrarın korunmasıdır. Bu çerçevede, mali disiplinin korunması büyük önem taşımaktadır. Türkiye ekonomisinin iç ve dış şoklara karşı direncinin artmasını sağlayan mali duruşumuz içeride ve dışarıda takdirle karşılanmaktadır.

2000'li yılların başında gayrisafi yurt içi hasılaya oranla yüzde 10'ların üzerine çıkan genel devlet bütçe açığı, geçen sene neredeyse sıfır düzeyine gerilemiştir. Genel devlet bütçe açığının 2016 yılında gayrisafi yurt içi hasılaya oran olarak yüzde 1,9'a çıkmasını öngörüyoruz bu sene için. 2015 yılında -aslında, dediğim gibi- neredeyse sıfır düzeyinde olan açık, bu sene 1,9 civarında olan açık, yine de gelişmekte olan ülkelerin ortalaması olan yüzde 4,5 açıkla karşılaştırıldığı zaman iyi bir performans, güçlü bir performans olarak ortaya çıkmaktadır.

Tabii, kamu maliyesindeki bu güçlü duruş aslında Türkiye'ye çok şey kazandırmıştır yani en basit hâliyle, 2000'li yılların başında yine millî gelirin yüzde 15'i civarı bir faiz harcaması söz konusuyken bu sene yaklaşık yüzde 2,4'e gerilemesi beklenmektedir ve buradan tabii ki tasarruf edilen imkânlarla başta eğitim, sağlık, altyapı ve diğer harcamalara, diğer alanlara ciddi destekler sağlanmıştır, ülkemizin geleceği daha iyi bir şekilde inşa edilmiştir.

Yine, mali disiplinin diğer önemli bir sonucu da kamu borç sürdürülebilirliğine ilişkin endişelerin ortadan kalkmış olmasıdır. Gerçekten de bu dönemde gerek iç borçlanmanın vadesi bir yılın altından neredeyse yetmiş ay civarına yükseltilmiş, borçlanma maliyetleri de yüzde 60'lardan yüzde 10'lara kadar çekilmiştir. Hatta son küresel kriz sonrası döneme bakarsanız, 2010-2015 dönemine, reel faiz ortalama yüzde 1'in altında gerçekleşmiş ve gerçekten de Türkiye için bu tarihî düşük seviyelerdir, küresel olarak da tabii ki faizler son derece düşük bir dönemi geçiriyor.

2016 yılında Avrupa Birliği tanımlı borç stokunun yine gayrisafi yurt içi hasılaya oranı yaklaşık yüzde 32,8 olarak gerçekleşecektir ve program dönemi sonunda da yüzde 30'un altına düşmesini bekliyoruz. Bu oran aslında yine gerek OECD ülkeleriyle gerekse avro bölgesi ülkeleriyle ama daha önemlisi, gelişmekte olan ülkelerle karşılaştırıldığı zaman oldukça iyi bir orandır. Gelişmekte olan ülkelerin kamu borç stokunun millî gelire oranı 2015 için yaklaşık yüzde 45, muhtemelen bu sene yüzde 47-48 seviyelerine çıkmış olacaktır.

Hükûmetlerimiz döneminde sadece, az önce de ifade ettiğim gibi, borç yükünü azaltmakla kalmadık, borcun yapısında önemli iyileştirmeler sağladık. Borçlanmaları ağırlıklı olarak Türk lirası cinsinden ve sabit faizli enstrümanlarla gerçekleştirirken piyasa koşullarının el verdiği ölçüde vadeleri uzattık. 2002 yılında merkezî yönetim borç stokumuzun yaklaşık yüzde 58'i döviz cinsinden iken bu oran 2016 Eylül itibarıyla yaklaşık yüzde 35'e gerilemiştir. Benzer şekilde, borç stokumuzun yüzde 55'i değişken faizli senetlerden oluşurken bu oran bugün yüzde 31 düzeyine gerilemiştir. Stratejik ölçütlere dayalı borçlanma politikası sayesinde borç stokunun faiz, kur ve likidite risklerine karşı duyarlılığını da önemli ölçüde azalttık. 2003 yılından bu yana ağırlıklı olarak sabit faizli borçlanma yaparak borç stokunun faize duyarlılığında önemli iyileşmeler sağladık. Duyarlılık analizi çalışmalarımıza göre, Türk lirası faizlerinde 500 baz puanlık bir artış 2001 yılı stok yapısı çerçevesinde borç stokunu 1,7 puan artırırken 2015 yılı itibarıyla yalnızca 1 puan artırmaktadır. Gayrisafi yurt içi hasıla büyümesindeki 2 puanlık azalış yine borç stok oranını önceden 1,2 puan artırırken 2015 yılı itibarıyla borç oranını 0,6 puan artırmaktadır. Diğer taraftan, Türk lirası cinsi borçlanmaya ağırlık vererek borç stokunun yapısını döviz kuru şoklarına karşı da daha dayanıklı hâle getirdik. 2001 yılındaki stok yapısı sürdürülüyor olsaydı liranın yüzde 10 değer kaybı borç stokunun millî gelire oranının 4,4 puan artmasına sebep olacakken 2015 yılında bu etki sadece 1,2 puandır. Faiz dışı fazladaki değişimin etkisi değişmemiştir.

Şu grafikte, şöyle bir bakarsanız, aslında az önce ayrı ayrı etkilerini açıkladığım tüm şokların bir arada gerçekleştiği oldukça kötümser bir senaryoda dahi Avrupa Birliği tanımlı genel yönetim borç stokunun millî gelire oranı program dönemi sonunda yüzde 38'in altında kalmaktadır. Bu analiz, kamu maliyemizin ve kamu borç yapımızın ne derece sağlam olduğuna işaret etmektedir.

Sayın Başkan, değerli üyeler; borç üstlenim konusuna gelince: Hazine Müsteşarlığı genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idareler tarafından kamu-özel iş birliği modeliyle gerçekleştirilen belirli kamu altyapı projeleri için borç üstlenim taahhüdü sağlamaktadır. Bugüne kadar Avrasya Tüneli Projesi için 960 milyon dolar, Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu Projesi için yaklaşık 5 milyar dolar, Kuzey Marmara Otoyolu Projesi üçüncü köprü kesimi için yaklaşık 2,7 milyar dolar tutarında olmak üzere Hazine Müsteşarlığı tarafından toplamda 8,7 milyar dolar borç üstlenim anlaşması imzalanmıştır.

Hazine garantili borç stoku 2016 yılı ikinci çeyreği itibarıyla 12 milyar dolar seviyesindedir. Hazine garantili borçlardan üstlenim oranı yüzde 2,9 oranındadır, ki 2002 yılında bu oran yaklaşık yüzde 52 civarındaydı. Yine, Hazine alacak stoku bu dönemde 17,4 milyar olarak gerçekleşmiştir.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Bakan, deminki Hazine garantili borçlarla ilgili Sayıştay raporları farklı sonuçlar veriyor, hem de 2015 için, 2017 değil. Sizin verdiğiniz rakam 2016 rakamları. Nedir o farklılık? Ben onu bir türlü çözemedim.

BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) - Müsaade ederseniz ben bitireyim, şey konusunda baktıralım, Sayıştay...

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Lütfen, o arada bakarsa arkadaşlar çünkü önemli bir farklı var çözemediğimiz.

BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) - Teşekkür ediyorum.

Şu an yani eylül sonu itibarıyla Hazine alacak stoku yaklaşık 17,4 milyar liradır. Bu tutarın 4,2 milyar lirası vadesi geçmiş, 13,2 milyar lirası vadesi gelecek niteliğindedir.

Hazine finansman programına gelince: 2017 yılında 80,5 milyar lira anapara, 52,7 milyar lira faiz olmak üzere toplam 133,1 milyar lira tutarında borç servisi programladık. Borç servisinin 98,1 milyar lirası iç borç, 35 milyar lirası ise dış borçtur. Geleneksel eurobond, Japon yeni ve kira sertifikası ihraçları yoluyla uluslararası sermaye piyasalarından 6 milyar dolar finansman sağlanması ve 96,2 milyar lira tutarında iç borçlanma yapılması öngörülmektedir. Finansman programımıza göre 2017 yılı iç borç çevirme oranının yaklaşık yüzde 98 seviyesinde gerçekleşmesi öngörülmektedir.

Şimdi de size 2017 yılı Hazine Müsteşarlığı bütçesi hakkında kısaca bilgi vermek istiyorum. Hazine Müsteşarlığı 2017 yılı bütçesi için teklif edilen ödenek tutarı 77,4 milyar liradır. Bu tutarın 57,5 milyar liralık kısmı faiz ödemelerinden oluşmaktadır. 2017 yılı bütçe teklifinde yer alan yaklaşık 12 milyar lira cari transfer ödeneğinin 6,5 milyar lirası KİT'lere yapılacak görev zararı ve kamu sermayeli bankalara yapılacak gelir kaybı ödemelerinden, 3,8 milyar lirası bireysel emeklilik sistemi devlet katkısı, 894 milyon lirası ise Ulusal Fon'a yapılacak ödemelerden ve 572 milyon lirası yurt dışına yapılacak transferlerden oluşmaktadır.

Şimdi de sizlere uluslararası finansal kuruluşlarla ilişkilerimiz konusunda kısaca bilgi vermek istiyorum. IMF kota ve yönetim reform paketi bu yılın başlarında yürürlüğe girmiştir. IMF nezdindeki kotamız yaklaşık 1,46 milyar SDR'den 4,66 milyar SDR'ye, oy gücümüz ise 0,61'den yüzde 0,95'e yükselmiştir. Bu kota artışı için gerekli ödemeyi 2016 yılı bütçesinden yaptık, böylece fonun en yüksek kotaya sahip 20 üye ülkesinden biri hâline geldik.

Geçtiğimiz yıl G20 dönem başkanlığını başarılı bir şekilde tamamladık. Ülkemiz üç yıl süreyle aktif görev aldığı G20 Troika üyeliği pozisyonunu bu yılın 1 Aralık tarihi itibarıyla tamamlayacaktır. G20 Troika üyeliğimiz boyunca küresel sorunların çözüm çabalarına önemli katkılarda bulunduk.

Uluslararası ve bölgesel kalkınma bankalarıyla olan ilişkilerimizi başarıyla sürdürüyoruz. Avrupa İmar ve Kalkınma Bankasından iki yıldır en çok kredi kullanan ülke konumuna yükseldik. Bu banka diğer Orta Asya operasyonlarını da Türkiye'den yürütmektedir. 2012-2016 dönemini kapsayan çerçeve anlaşması kapsamında Dünya Bankasından yaklaşık 4,3 milyar dolar tutarında bir finansman sağlanmıştır. Dünya Bankasıyla 2017-2021 dönemini kapsayacak beş yıllık çerçeve anlaşması çalışmalarına da başlanmıştır. 2016 yılında faaliyete başlayan Asya Altyapı Yatırım Bankasının 12 üyeli Direktörler Kurulunda ülkemiz de yer almıştır.

Şimdi de reel ekonomi desteklerimizden bahsetmek istiyorum. Çiftçilerimize yüzde 0 ile 8,25 arasında değişen faiz oranlarıyla sübvansiyonlu kredi kullandırıyoruz. 2016 Ekim ayı itibarıyla Ziraat Bankasınca kullandırılan düşük faizli kredi bakiyesi 30,1 milyar liraya, tarım kredi kooperatiflerince kullandırılan düşük faizli kredi bakiyesi ise yaklaşık 3,5 milyar liraya ulaşmıştır. 2004 yılında 205 bin üretici uygulamadan faydalanırken, 2016 Ekim itibarıyla söz konusu uygulamadan yaklaşık 887 bin üretici faydalanmıştır.

Benzer şekilde, esnaf ve sanatkârlarımızın desteklenmesi amacıyla Halk Bankası tarafından hâlen yüzde 0 ile yüzde 5 arasında değişen faiz oranlarıyla sübvansiyonlu kredi kullandırılmaktadır. 2016 yılı Ekim ayı itibarıyla bu kapsamda kullandırılan kredilerin bakiyesi 20 milyar lirayı aşmıştır. 2002 yılında 64 bin esnaf bu krediden faydalanırken ekim ayı itibarıyla 424 bine ulaşmıştır.

Yine, Kredi Garanti Fonu aracılığıyla 11 bini aşkın firmaya hazine destekli kredi kefaletleri sağlanmaktadır. Temmuz 2009, Mayıs 2016 döneminde sağlanan toplam kredi tutarı 9,7 milyar liraya, kefalet tutarıysa 6,8 milyar liraya ulaşmıştır.

Kredi Garanti Fonu'nun hazine destekli kefalet kullandırılmasını etkin hâle getirecek, daha çok KOBİ ve ihracatçının ihtiyaçlarına cevap vermesini sağlayacak düzenlemeler yapıyoruz. Bu çerçevede, yüksek hacimli kredi kefalet taleplerinde kredi onay süreçlerindeki verimliliği artırmak üzere kredi derecelendirme sistemine geçilecektir. İhracatçılar için getirilen yeni imkânla kefalet oranı Eximbankın doğrudan sağladığı kredilerde yüzde 100'e kadar, diğer bankalar tarafından ihracatçılara sağlanan kredilerde ise yüzde 85'e kadar çıkarılacaktır. Ayrıca, portföy garanti sistemiyle her bankaya ayrı ayrı kredi tazmin üst limiti belirlenecektir. Bu sayede, Kredi Garanti Fonu'na herhangi bir başvuru yapılmaksızın küçük ölçekli krediler doğrudan bankalar tarafından KOBİ'lere verilebilecektir. Uygulamayla Kredi Garanti Fonu'nun ve bankaların kredi verme süreci birkaç güne indirilebilecektir. Yeni düzenlemelerin faaliyete alınmasıyla birlikte, 3 milyar lira olan kefalet bakiyesi kısa vadede 10 milyar liraya kadar çıkartılabilecektir.

Girişimcilik ekosistemini desteklemek amacıyla 500 milyon lira tutarındaki kaynağı fonların fonu bağlamında kullandıracağız önümüzdeki dönemde.

Yine, bireysel katılım sermayesi sistemi, biliyorsunuz, 2013 yılında faaliyete geçti, o günden bugüne melek yatırımcı sayısı 50'den 400'ün üzerine çıkmış ve Türkiye'de 14 adet melek yatırım ağı akredite edilmiştir. Ülkemiz 2013 yılında 14,7 milyon avro olan melek yatırım tutarı, 2015 yılında yüzde 110 büyüyerek 31 milyon avroya yükselmiştir.

Mali sistemin en önemli bileşenlerinden biri olan sigortacılık ve özel emeklilik sektörleri 2016 yılı içerisinde de büyümeye devam etmiştir. Hazine Müsteşarlığının gözetim ve denetiminde faaliyet gösteren sigortacılık sektöründe hâlen 59 sigorta şirketi, 2 reasürans şirketi, 130 broker, 15.804 acente, 36.480 bireysel emeklilik aracısı, 3.616 sigorta eksperi ve 128 sicile kayıtlı aktüer faaliyet göstermektedir.

Sigortacılıkta 2016 yılı ikinci çeyreği itibarıyla prim üretimi 2015 yılını aynı dönemine oranla yüzde 35,5 oranında artış göstermiş, 2016 yılı sonunda prim üretiminin 42,1 milyar liraya ulaşması öngörülmektedir.

Trafik sigortası poliçe tazmini esnasında teminat kapsamına girmeyen rizikoların yargı kararıyla kapsama dâhil edilmesi ve hasar ödemelerinde belirsizliğin ortaya çıkmasıyla artışa geçen trafik sigortası primleri tekrar düşüşe geçmiştir. Hatırlarsanız, burada önemli bir düzenleme yaptık ve bu yapısal sorunu giderdik, hukuki altyapıyı netleştirdik. Mayıs-ekim döneminde trafik sigortası primlerinde tüm araç grupları için ortalama yaklaşık yüzde 7'lik ve otomobil araç grubu için yaklaşık yüzde 9'luk trafik sigorta priminde, zorunlu primlerde bir düşüş gerçekleşmiştir.

Yatırımların artırılması ve cari açığın azaltılması için tasarruf seviyesinin yükseltilmesi büyük önem arz etmektedir. Bu çerçevede, özel tasarrufların artırılmasına yönelik olarak atılan en önemli adım bireysel emeklilikte getirilen yeni sistemdir. Bireysel emeklilik sisteminde katılımcı sayısı 2013 yılı başında 3 milyon civarında iken 28 Ekim itibarıyla 6,5 milyon kişiye; az önce de ifade edilmişti, fon büyüklüğü yaklaşık 20 milyar liradan devlet katkısı dâhil 58,6 milyar liraya yükselmiştir.

Sistemin daha da iyileştirilmesi için, ekonomimize sağlanan uzun vadeli kaynağın daha da artırılması için birkaç çalışmamız daha var. Bu çalışmalardan bir tanesi yine burada yapılan bir düzenleme otomatik katılım uygulamasına ilişkin, biliyorsunuz, kanuni düzenleme yapıldı; sistem 1 Ocak 2017'de devreye giriyor. Otomatik katılımla ilgili alt düzenleme çalışmalarımızda son aşamaya gelmiş bulunmaktayız. Bu çerçevede, önümüzdeki on yıllık süreçte yaklaşık 100 milyar liralık bir fonun birikmesini öngörüyoruz.

Diğer bir çalışmamız ise: Fiil ehliyetine sahip olmayan kişilerin de, bankacılıkta olduğu gibi, veli ve vasileri aracılığıyla bireysel emeklilik sistemine katılabilmesini sağlayacak düzenlemeleri hayata geçirmeye çalışacağız.

Finansal istikrarın güçlendirilmesi Hükûmetimizin önem verdiği konuların başında gelmektedir. Bu düşünceyle oluşturduğumuz Finansal İstikrar Komitesi yerel ve küresel risklerin dikkatle izlendiği, finansal sistemimizin bu risklerden etkilenmeden sağlam ve istikrarlı bir şekilde işlemesini sağlayacak tedbirlerin zamanında alınmasında büyük bir rol oynamaktadır. 2016 içerisinde Komitede ele alınan başlıca konu başlıkları şunlardır: Sistemik risk faktörlerinin ve birikme potansiyellerinin değerlendirilmesi, sektör düzenlemelerinin uluslararası standartlara uyumunun sağlanması, tasarrufların artırılması ve borçlanmada uzun vadenin teşvik edilmesi, mevcut makro ihtiyati politika etkilerinin incelenmesi ve yeni politika önerilerinin geliştirilmesi, sistemik risk kurumsal yapısının güçlendirilmesi.

Benzer şekilde, katılım bankacılığının, sermaye piyasalarının ve katılım sigortacılığının, genel anlamda faizsiz finans sisteminin daha hızlı ve sağlıklı geliştirilmesi ile İstanbul'un uluslararası finans merkezi vizyonuna katkı sağlanmasını teminen Faizsiz Finans Koordinasyon Kurulu 2015 yılı Aralık ayında kurulmuştur. Kurul ilk toplantısını mart ayında, ikinci toplantısını ise ekim ayında gerçekleştirmiştir.

Sayın Başkan, Plan ve Bütçe Komisyonunun çok değerli üyeleri, değerli basın mensupları; sözlerime son verirken yapacağınız katkılar için şimdiden size teşekkür ediyorum. 2017 Mali Yılı Bütçesinin ve bugün görüşülecek kurum bütçelerinin ülkemize hayırlı olmasını diliyor, hepinize saygılarımı sunuyorum.