| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733) ve Sayıştay tezkereleri a) Millî Eğitim Bakanlığı b) Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı c) Yükseköğretim Kurulu ve üniversiteler |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 15 .11.2016 |
GAYE USLUER (Eskişehir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Sayın YÖK Başkanı, değerli bürokratlar ve değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
2017 yılı bütçesinin hayırlı olmasını diliyorum ülkemiz için ve Bakanlığınız için.
Sayın Bakan, geçen yılki bütçede işittiklerimiz ile bu yıl bütçede işittiklerimiz arasında aslında yüzde 1'lik ya da binde 1'lik değerlerdeki farklılıklar açıkçası bizi çok da mutlu etmedi. Sonuç olarak baktığımızda yatırıma ayrılan pay değişmedikçe eğitim sistemimizde çok köklü, çok güçlü değişikliklerin olmayacağını hepimiz biliyoruz.
Şimdi, "On dört yıldan beri kitapları ücretsiz dağıtıyoruz." derken sadece kitapların ücretsiz dağıtılmasıyla eğitimde eşitsizliğin giderilmediğini, giderilemediğini hepimiz biliyoruz. On dört yıldır özel eğitim kurumlarına verilen teşvik, özel eğitim kurumlarını seçen öğrenci ailelerine verilen teşvik, yine özel üniversiteler, vakıf üniversitelerine baktığımızda eğitimde eşitsizlik her zaman yoksulun daha az eğitim görmesi tarafında ağırlık olarak karşımıza geliyor. Yoksul aileler her zaman eğitime daha az para harcıyorlar, kitaplar her ne kadar parasız dağıtılıyorsa da ilkokula yeni başlayan bir çocuğun maliyetinin 1.314 lira olduğunu söyleyecek olursak durumun vahametini daha iyi anlayabiliriz. Sonuç olarak, rakamlar elbette ki tek başına bir saadet göstergesi, tek başına bir iyi eğitim göstergesi değil. Şarkılarda olduğu gibi parayla saadet de olmuyor, başka bir şey de olmuyor.
15 Temmuzdan sonra eğitim tam kalbinden bıçaklandı, hem temel eğitim bıçaklandı hem yükseköğrenim bıçaklandı, her taraf kan içinde. Aslında bir an önce bu kanı temizlemek, yaraları sarmak, insanları tekrar sağlıklı ortama geçirmek istiyoruz. Okullar kapandı, üniversiteler kapandı, açıkta kalan 65 bin öğrenci...
Bu süreçte hem size teşekkür ediyorum hem Sayın Bakan Yardımcımıza -burada yok- teşekkür ediyorum, YÖK Başkanına, YÖK başkan vekillerine. Gerçekten her telefonumuza çıktınız, her geldiğimizde bizi kabul ettiniz.
MUSA ÇAM (İzmir) - Sorun çözdüler mi Hocam?
BAŞKAN - Sayın Çam, neden insicamını bozuyorsunuz sayın hatibin, zaten beş dakika süresi var?
Buyurun Sayın Usluer.
GAYE USLUER (Eskişehir) - Sorunların bir kısmını birlikte çözmeye çalıştık ancak sorunların büyük bir kısmı ne yazık ki devam ediyor. Gerçekten 2016-2017 yılı, açıkta kalan öğrenciler, yerleştirilen ama hâlâ intibak sorunları devam eden öğrenciler, burslu olup olmadıkları, şu anda geçtikleri yerde burslarına devam edilip edilmeyeceği belli olmayan yani yaşam öyküleri olmayan öğrenciler, açığa alınan öğretmenler, ihraç edilen öğretim üyeleri, tutuklu öğretmenler, tutuklu öğretim üyeleri...
Bakınız, Şanlıurfa'da milletvekilimiz çok güzel, çok mutluluk dolu, eğitim oranlarından bahsetti. Ben misafir milletvekili olarak Şanlıurfa'ya gittiğimde -şu anda burada yok arkadaşımız sanıyorum- burada öğretmenlerin, ailelerin, eğitimcilerin bir yandan terör kıskacı, öte yandan cemaat kıskacı arasında kaldıklarını ve cemaate mensup olan ailelerin şu anda devlet tarafından açlığa, susuzluğa, kimsesizliğe itildiğini gördüm. Şu anda elbette ki bir terör örgütüyle savaş var ancak bu terör örgütüyle savaş ne yazık ki sadece ve sadece sempatizanlar düzeyinde. Yani devlet bu terör örgütünün merkezî teşkilatıyla uğraşamıyor, devlet bu terör örgütündeki militan kadrolarla ne yazık ki uğraşamıyor. Gazetelerden biliyoruz, sizler içeride daha iyi biliyorsunuz. Bugün sempatizan grupta olup açığa alınanlar, bugün sempatizan grupta olup ihraç edilenler, bugün sempatizan grupta olup tutuklu olan kişiler cemaatle bağlantılı kişiler olabilir ama yarın bunlar karşınıza, karşımıza bu ülkeye karşı militan aileler, militan gençlik olarak çıkacak. Bugün hâlâ milletvekili arkadaşlarımız türban sorununu anlatırken on sene önceki kadar heyecanlı olabiliyorsa, bakınız, bugün tutuklular, ihraç edilenler, açığa alınanlar, geleceğin devlete karşı militan grupları olarak karşımıza çıkacaklar.
Sayın Bakanım, OHAL'le rektör atamalarının ne ilişkisi var? Salı günü YÖK'teydik, bunu Sayın YÖK Başkanına da dile getirdim. Bilerek-bilmeyerek ya da kalbime doğdu, dedim ki: "Boğaziçi Üniversitesi Rektörünün ataması ne olacak Hocam?"
BAŞKAN - Sayın Usluer, süreniz tamamlandı.
Teşekkür ediyorum.
GAYE USLUER (Eskişehir) - Son cümlemi ifade edeyim bana da müsaade ederseniz.
BAŞKAN - Son cümlenizi alayım.
GAYE USLUER (Eskişehir) - Rektör atamalarının OHAL'le ilişkisi yoktur. Boğaziçi Üniversitesine kıydınız, kıydılar; izin vermeseydiniz keşke. OHAL sonlandırılmadıkça burada konuştuklarımız, ne konuşursak konuşalım, hiçbirinin gerçek olmadığından eminim.
Saygılar sunuyorum.