| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733) ve Sayıştay tezkereleri a) Millî Eğitim Bakanlığı b) Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı c) Yükseköğretim Kurulu ve üniversiteler |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 15 .11.2016 |
ÇETİN ARIK (Kayseri) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, on dört yıllık AKP iktidarında Millî Eğitim Bakanlığının ne millîliği kaldı ne de bilimselliği kaldı. Dünya Ekonomik Forumunun 2014-2015 yılında sunduğu istatistikte ülkemizin eğitim sisteminin vahim durumda olduğu gözler önünde. Bu rapora göre, matematik ve fen bilimleri eğitim kalitesi bakımından Gambiya gibi ülkelerin bile gerisinde ve dünyada 98'inci sıradayız; ilköğretim kalitesi bakımından Moğolistan, İran, Tunus, Zambiya, Ruanda, Ermenistan ve Kamerun gibi ülkelerin gerisinde ve 94'üncü sırada; ortaöğretimde okullaşma oranı bakımından Mısır, İran, Ürdün gibi ülkelerin gerisinde ve 84'üncü sıradayız. OECD ülkeleri arasında, devamsızlıkta 1'inci, eğitime katılmada ise sondan 3'üncü sıradayız. Eğitim sistemimizin bu içler acısı durumunu gösteren örnekleri çoğaltmak mümkün.
Bugün Anadolu'nun göbeğinde, Kayseri'mizde merkez mahallelerde dahi çocuklar birleştirilmiş sınıflarda eğitim görüyor. Bakınız, daha bir hafta önce, Kayseri'nin Pınarbaşı ilçesine bağlı Yukarıkaragöz'de bulunan ilköğretim okulunda öğrenciler yaklaşık iki haftadır eğitim alamadığı için aileleri isyan etti. Bu çocuklar sekiz yıldır aynı kaderi yaşıyor. Eğitim yılı başında köye bir öğretmen atanıyor, o öğretmen bir süre sonra köyden geçici görevlendirmeyle ayrılıyor, olan öğrencilere oluyor. Ne demek kadrolu öğretmen, ücretli öğretmen, sözleşmeli öğretmen, vekil öğretmen? Öğretmenleri bile böldünüz Sayın Bakanım. Veliler öğretmenin önce, kadrolu mu, ücretli mi, sözleşmeli mi, vekil mi olduğuna bakıyorlar.
Bakınız, Sayın Bakanım, bir diğer konu da özel eğitim konusunda çok büyük eksikliklerimiz var. Kâğıt üzerinde her şey hallolmuş görünse de gerçek hiç de öyle değil. Bakınız, otizmli çocuklar için kaynaştırma eğitimi tam bir kaynatmalı eğitim neredeyse. Daha yeni, bir hafta önce Ayşe Özbağı Ortaokulunda okul idarecileri "Biz bu okulda otizmli çocukları istemiyoruz." deyip otizmli çocuğu okulundan ediyorlar ve şu anda çocuk kendisine başka bir okul bulmak için uğraşıyor. Yine, "Esra" isimli otizmli bir çocuğumuz, bu çocuk şu anda 19 yaşında, lise çağına geldiğinde, liseye gittiğinde okul idarecileri "Bizim, sizin çocuğunuza eğitim verecek öğretmenimiz yok, sınıfımız yok." diyor ve çocuk da kendisi şu anda dışarıdan liseyi bitirmeye çalışıyor, hedefi konservatuar okumak, 52 kredi almış, 192'ye tamamlamaya çalışıyor. Bu çocuğa da, otizmli çocuğa da TEOG'da sorulan aynı sorular soruluyor. Ama Esra'nın şöyle bir özelliği var Sayın Bakanım: Liseler arası piyanoda Ankara 3'üncüsü olmuş, ses yarışmasında Ankara 5'incisi olmuş, konservatuvar düzeyinde müzik eğitimi var ama konservatuvara girebilmesi için de Esra'nın lise diplomasına ihtiyacı var. Esra otizmli, Esra molekülden anlamıyor, trigonometriden anlamıyor, geometriden anlamıyor, anlamasına da gerek yok aslında. Yani bu çocukların hangi konuda önlerini açmak gerekiyorsa açmamız gerektiğini düşünüyorum.
Ben yaşadığım sıkıntıyı daha önceden size dile getirmiştim. Ben eğitim hakkının herkese eşit şartlarda verilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum.