| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733) ve Sayıştay tezkereleri a) Sağlık Bakanlığı b) Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü c) Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu ç) Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu d) Türkiye Halk Sağlığı Kurumu e) Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 14 .11.2016 |
BÜLENT ÖZ (Çanakkale) - Sayın Bakan, Sayın Başkan, Komisyonun değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakan, 2002 yılından bu yana AKP hükûmetlerinin sağlık politikaları anlamında elbette iyileştirmeler, yenilikler yapılmıştır. Fakat, kamusal sağlık harcamalarının artırılarak halka kaliteli ve erişilebilir sağlık hizmetleri sunumu yapılması gerekirken, uygulamada yerinde bulduğumuz kısmi iyileştirmeler olsa da temel yaklaşım Hükûmetinizin ülkenin diğer meselelerinde olduğu gibi özelleştirmeci bir hat üzerinde yürümektedir. "Dileyen, dilediği özel hastanede tedavi olabiliyor." gibi bir slogan üzerinden algı yaratıyorsunuz, "Kendi tercihleri." diyorsunuz. Fakat şunu sormak istiyorum: 2002 Kasım ayından bu yana özel hastanelere kamunun aktardığı para kaç milyar Türk lirasıdır. Aktarılan bu kaynakla ülkeye toplam kaç birinci sınıf hastane kazandırılabilirdi sormak istiyorum.
"Sağlıkta dönüşüm." diye başladığınız süreçten günümüze, evet, SSK, BAĞ-KUR ve Emekli Sandığı olayının tek çatı altında birleştirilmesi uygulaması yerinde olmuştur fakat bu konu da 2002 öncesi devlette hazırlığı yapılan bir projeydi, hayata geçirmek size nasip oldu. Bir taraftan, bu tek çatı uygulamasıyla övünürken, bir taraftan da ne yaptınız? İl sağlık müdürlüğü sistemini üçe böldünüz. Bu konudaki yanlışta ısrar etmeyerek sistemde bir revizyona gitmeniz gerektiğini düşünüyorum. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz merak ediyorum.
Şurada şunu söylemek isterim: Hiçbir özel ya da kamu hastaneleri idaresini, yöneticilerini zan altında bırakmak istemem ancak, kamuoyunda şöyle de bir algı var ki bazı zihniyetler yüzünden hastalara müşteri mantığı, dolayısıyla ticarethane mantığıyla bakılmaktadır. Hastalar şikâyetiyle ilgili-ilgisiz yapılan onlarca tetkik için fark ödemekte, bazen de bıçak altına yatmaktadır. Bu durumun takip edilmesi, bu zihniyetin, bu anlayışın son bulması gerekmektedir. Keza, aynı uygulama performans icadı yüzünden kamu hastanelerinde de milletin yakasından tutmakta, onlarca laboratuvar tetkiki ve radyolojik işlem yapılmakta ve sözüm ona sistem işlemektedir. İlaç almak için eczaneye gittiğinde vatandaş eczacıyla tartışmakta çünkü devletin tahsildarlığı eczacılara yaptırılmakta, ilaç farkı, hastane, muayene, katılım payı, vesaire gibi başlıklarla vatandaşın cüzdanı boşaltılmakta.
Bugün en büyük sıkıntılardan biri de FTR merkezlerinin sayıca ve kapasite olarak yetersiz oluşu gerçeğidir. FTR merkezlerinde vatandaşlarımız aylarca sıra beklemek durumunda kalıyorlar. Bunun önüne geçebilmek için sayının artırılması konusunda bir eylem planının ortaya konulması gerektiğini düşünüyorum.
Çanakkale'de özellikle i ilçe devlet hastanelerinde uzman hekim eksikliği yönünden yurttaşlarımızdan telefonlar alıyoruz.
Sayın Bakanım, Çanakkale'de ilçe devlet hastanelerinde kaç çocuk psikiyatri uzmanı, hekim bulunmaktadır. Çanakkale'de çocuk sağlığı ve hastalıkları, yenidoğan, genel cerrahi, göğüs cerrahisi, kalp damar, kardiyoloji, nöroloji, plastik cerrahi, yoğun bakım üniteleri bulunmakta mıdır, kapasiteleri nedir?
Bugün, trafik kazaları sonrası Çanakkale'de bazen hemşehrilerimiz Edirne, Bursa ya da İstanbul'a gönderilmektedirler. Bunun nedeni uzman hekim eksikliği mi, yoğun bakım ünitelerinin eksikliği midir? Hastalarımız ya yatak ya da yoğun bakımlarda yer olmamasından diğer illere nakledilmekte, hem hasta hem de hasta yakınları perişan olmaktadırlar.
Çanakkale ilçelerinde uzman hekimler ilçelerde görev yapmak istemiyor. İlçelere gelip üç beş ay kaldıktan sonra ya istifa ederek ya da bir şekilde ilçelerden ayrılıyorlar. En önemlisi, benim kendi ilçemde, örnek olarak söylüyorum, Çan ilçesinde -termik santrallerin olduğu bir ilçe, kömür ocaklarının olduğu bir ilçe- göğüs hastalıkları kadrosu var ama maalesef şu anda göğüs hastalıkları doktoru yok Sayın Bakanım. Bu hekimlerin ilçelerde kalmalarını özendirecek tedbirler alınması gerektiği ortada.
Bir de Çanakkale devlet hastanelerinde MR, tomografi gibi yeter sayıda tıbbi görüntüleme cihazı mevcut mudur? Vatandaşlarımız iki üç ay sonrasına randevu alabildiklerini ifade ediyorlar.
Bir olayı da buradan özellikle ifade etmek istiyorum: Çanakkale Bozcaada'da 1 adet aile sağlığı merkezi ve görev yapan 1 aile hekimi ile ilçe sağlık müdürünün de çalıştığı ve tek hekim olarak müdür beyin görev yaptığı toplum sağlığı merkezi bulunmakta. Adada bazen hastanın ana karaya gitmesi gereken durumlar yaşanmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT ÖZ (Çanakkale) - Hemen toparlıyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Lütfen, tamamlar mısınız.
BÜLENT ÖZ (Çanakkale) - Bozcaada'ya 1 acil tıp uzmanı doktor kadrolu olarak atanır ve adadaki toplum sağlığı merkezinin acil müdahale olanakları biraz daha geliştirilebilir mi? Bunu gerçekleştirir iseniz ada halkı ve bizler bundan memnun oluruz.
Bir de Bozcaada Toplum Sağlığı Merkezini gün hastanesi şekline dönüştürüp haftanın belli günleri uzman hekimlerin günübirlik olarak adada görev yapması sağlanamaz mı? Bu yönde bir talimatınız olursa seviniriz Sayın Bakanım.
Bir de şunlara çok kısaca bir iki örnek vermek istiyorum: Geçtiğimiz günlerde bir elim trafik kazasında yaralanan yurttaşımızın yakını yardım talebiyle aradı. "Sorun ne?" dediğimde, kaza sonrası yakınında boyun kırığı gerçekleştiğini, hastalarını Bursa'ya götürmeleri gerektiğini söyledi. Tabii, burada şu ortaya çıkıyor: Hasta yakınları telaşla koşuşturmaya başlıyor. Gideceği yerde hekimin tedaviyi yapabileceklerini belirtip hastayı kabul etmesi gerekiyor ki transfer gerçekleşebilsin. Böyle bir olay başımıza geldi. Ricamız üzerine hastayı kabul edebilecek bir doktor bulduk, transfer edebildik. Bazen hastayı transfer edebilecek doktor bulamıyoruz, doktorlar bazen kabul etmiyor, transferi de maalesef gerçekleşmiyor. Ancak, bu konuda Bakanlığın 112 üstünden oluşturduğu işleyen bir sistem var tabii. Ancak, hasta yakınlarına hekimlerin daha açıklayıcı olmaları, onları aydınlatmaları gerektiğini düşünüyorum.
Bir de son olarak: Bir kalp krizi vakasıyla Çanakkale Araştırma Hastanesine gelen bir hasta, ilk müdahale yapıldıktan sonra yatak bulunamadığından Özel Edremit Körfez Hastanesine sevk edildi. Ama, maalesef, Edremit'e varamadan o hasta yarı yolda vefat etti ikinci bir kriz geçirerek.
Sayın Bakanım, kalk krizi geçirmiş bir hastanın yatak bulamama gerekçesiyle o hastaneden başka bir hastaneye transferi gerçekten olmaz diye düşünüyorum. Dolayısıyla, böylesi acil vakalarda, kalp krizi gibi acil durumlarda hastaların o hastanede tedavi edilmesi... Oradaki başhekimlerle de görüşüyoruz, yatak azlığından, yoğun bakım azlığından şikâyet ediyorlar. Dolayısıyla, bu durumun da iyileştirilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum.