| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733) ve Sayıştay tezkereleri a) Millî Savunma Bakanlığı b) Savunma Sanayi Müsteşarlığı c) Akaryakıt İkmal ve NATO Pol Tesisleri İşletmesi Başkanlığı |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 17 .11.2016 |
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan ve bürokratlarını, değerli Komisyon üyelerini, milletvekillerini, sayın basın mensuplarını saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakanın konuşmasını baştan sona dinledim ve daha sonra milletvekili arkadaşların konuşmalarını da. Bir darbe olmuş ve bu darbe önlenmiş. Şimdi, biz bunun üzerinden konuşmalar yapıyoruz burada ama darbenin hemen arkasından, iki üç gün içinde 50 bine yakın kamu personeli tasfiye edilmiş ve çok önceden hazırlanmış olması gereken bir Türk Silahlı Kuvvetleri revizyonu kanun hükmünde kararnamelerle hayata geçirilmiş. Yani böyle hemen on günde, on beş günde hazırlanabilecek gibi bir şey değil. Çünkü -az önce Sayın Temizel de söz ettiler- 381 maddelik KHK çıkarıyorsunuz, 225'i Türk Silahlı Kuvvetlerinin yeniden yapılandırılmasıyla ilgili.
Şimdi bu "Peygamber ocağı" falan diyorsunuz ama Millî Savunma Bakanı olarak bu ordunun generallerinin Anıtkabir kapısında dedektörle aranmasına hiçbir tepkiniz yok. Ordunun darbe teşebbüsü nedeniyle itibarının zedelendiğini, halkın güveninin sarsıldığını söylemek ne kadar doğru? Çünkü Darbe Komisyonunda hem Hilmi Özkök'e hem Işık Koşaner'e hem de İlker Başbuğ'a bizzat sorduk: "Böyle bir plan bir kurmay planı mıdır?" "Hayır, böyle bir askerî plan olmaz." cevabını aldık. Burada sizin de danışmanınız olan ya da müsteşar yardımcınız olan ya da kurumunuzda çalışan subayların aklına hakarettir böyle bir darbe planı.
Şimdi, dört ay oldu biz bu darbenin liderini bilmiyoruz. Adil Öksüz diye bir adamdan söz ediyorsunuz, nerede olduğu belli değil. Sonra Kemal bilmem ne diye bir adam çıkıyor, ne olduğu belli değil. Akın Öztürk'ün bu darbedeki rolü belli değil. Örneğin ordu komutanları içeride ama bu ordulardaki hareket yani darbeye katılım hareketi nedir, belli değil. Genelkurmay açıklama yapıyor, "Ordunun yüzde 1,5'u katılmıştır." diyor. Siz şimdi, az önce rakam verdiniz, 358 generalin, jandarma hariç, 150'den fazlası darbeye katılmış. Şimdi, bu general dediğimiz adam tek başına hudayinabit biri değil, emrinde bunun birlik olacak. Tugay mıdır, kolordu mudur? Türkiye'deki hangi kolorduda nasıl bir darbe hareketliliği oldu? Örneğin, İstanbul'da biz Boğaz Köprüsü'nde 2 tane tankla 40-50 asker gördük -yani televizyondan gördüklerimizi söylüyorum tabii- işte havada 3-5 uçak ve birkaç helikopter gördük, Türkiye'nin Büyük Millet Meclisi bombalandı -tabii ki büyük bir ihanet- ama 20'nci yüzyıl darbeler tarihidir, 100'ün üzerinde ülkede 200'e yakın darbe var Hava Kuvvetleriyle darbe bir tek bizim ülkede var yani başka hiçbir örneği yok. Hava Kuvvetleri ve denizdeki gemiyle nasıl darbe yapılabilir, bu mümkün değil. Hangi Kara Kuvvetleri güçleri harekete geçti? Örneğin o gün Türkiye'deki 81 ilin valilik ve Emniyet müdürlüklerinden kaçı ele geçirildi, belli değil.
Darbe diyoruz, 14.45'te bir helikopter pilotu, Binbaşı H.A ihbar ediyor darbeyi. Cumhurbaşkanı bir televizyon kanalına açıklamasında diyor ki: "Saat 15.00'te bir hareketlilik olduğunu öğrendim." 15.00'te. Saat 16.00 ile 20.00 arasında dört saat bu ülkenin MİT Müsteşarı ile Genelkurmay Başkanı Genelkurmay karargâhında olayı tartışıyorlar ama bu ülkenin Başbakanı ve Cumhurbaşkanı bu süre içinde MİT Müsteşarına ve Genelkurmay Başkanına ulaşamıyor. Sonra Sayın Cumhurbaşkanı darbeyi 15.00'te mi öğrendi, 16.00'da mı öğrendi, 19.30'da mı öğrendi, 21.00'de mi öğrendi, 22.00'de mi öğrendi, eniştenden mi öğrendi, böyle bir sürü soru. Bunların hiçbirinin de yanıtı yok. Mesela İzmir Başsavcı Vekili Okan Bato FETÖ'ye dönük bir soruşturma yürütüyor. Takılan konuşmalardan yani takip konuşmalarından o gün Marmaris'te bulunan Cumhurbaşkanının saat 15.00 sularında "Bir hareketlilik olabilir." diye uyarıldığını söylüyor.
BAŞKAN - Lütfen tamamlar mısınız.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Bitiriyorum Sayın Başkan.
Şimdi, bütün bunları niye söylüyorum... Mesela bizim şuna yanıtımız yok: Cumhurbaşkanının 6 yaverinden 5'i darbeci ama Cumhurbaşkanının gece saat 12.00'de ayrıldığı otele 03.30'da komando birliği baskın yapıyor ve komando birliği baskın yapmaya giderken otelin yerini oradaki bir bakkala soruyor yani bize böyle söylendi. Sayın Cumhurbaşkanının o gece Birinci Ordu Komutanı Ümit Dündar'la konuştuğu, Ümit Dündar'ın kendisine "Ben sizi korurum, İstanbul'a gelin." dediği ve Türkiye'deki 100'ün üzerinde sivil havaalanında darbecilerin elinde olduğu söylenen tek havaalanı Atatürk Havaalanı, Sayın Cumhurbaşkanı televizyondan naklen oraya iniyor ve Ümit Dündar Darbe Komisyonuna geliyor, diyor ki: "Ben o gün Cumhurbaşkanıyla hiç görüşmedim."
Şimdi, bütün bunları şunun için söylüyorum: Bir ihanet girişimiyle karşı karşıyayız. Türk ordusuna sızdırılmış, yerleştirilmiş, Türk ordusunun şerefli üniformasını giyen birtakım hainler Hükûmete karşı falan değil, bu ülkenin rejimine karşı bir darbe... Çünkü Hükûmete yönelik bir hareket yok yani ne Başbakana ne sayın bakanlara ne milletvekillerine dönük fiilî bir alma, götürme, böyle bir hareket yok daha önceki darbelerde görüldüğü gibi. Meclis bombalanıyor, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin dışı bombalanıyor ama bizim şunu anlamamız gerekiyor: Böyle hainane bir kalkışma keşke darbe olmuş olsaydı da önlenmiş olsaydı. Bu başka bir şey, karşı karşıya olduğumuz çok daha dramatik bir şey.
BAŞKAN - Sayın Bozkurt, lütfen tamamlar mısınız.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.
Şimdi, bütün bunlardan sonra şunu görüyoruz: Siz bu ordunun Genelkurmayı Cumhurbaşkanına, kuvvet komutanlıklarını Millî Savunma Bakanına, Yüksek Askerî Şûrasını sivil ağırlıklı olarak, siyasi ağırlıklı olarak yani terfilerin artık siyaset elinden geçeceğini de söyleyerek YAŞ'ını Başbakana, Jandarmasını ve Sahil Güvenliğini İçişlerini, okullarını Millî Eğitime, yargısını Adalet Bakanlığına, hastanelerini ve şeyini Sağlık Bakanlığına... 7'ye bölüyorsunuz orduyu ve diyorsunuz ki: "Ordumuz şimdi FETÖ'cüleri tasfiye etti, daha da güçlendi." Peki, Allah aşkına bana söyleyin Sayın Bakan: 350 generalin 150'sinin katıldığı bir darbe eğer bu 150 general hakikaten bu darbeye katıldıysa nasıl fark edilmez? Ha, şimdi burada Fuat Uğur diye bir gazeteci 3 tane yazı yazıyor arkadaşlar, 26 Mart ve nisan ayında. Diyor ki: "FETÖ'cüler darbeye hazırlanıyor, Hükûmetin de bundan bilgisi var, darbeye teşebbüs etmelerini bekliyor. Bu darbe bastırılacak." Şimdi böyle mi hakikaten? O adam orada duruyor. Şimdi, bütün bunlardan sonra Sayın Bakan şunu söylemek istiyorum: Elbette ordumuz göz bebeğimiz, elbette laik cumhuriyet ve parlamenter demokrasi de o ülkenin vazgeçilmezi. Şimdi bütün bunları korumak birinci görevimiz. Bunun için de 15 Temmuz gecesi ne olduğunu ve ne olmadığını bu ülkenin ve bu Meclisin bilmesi lazım. Biz inanın haziran ayından beri Millî Savunma Komisyonu toplantısı yapmadık. Ordu Suriye'de savaşıyor, Millî Savunma Komisyonu, bu ülkenin, Meclisin Millî Savunma Komisyonu toplantı yapma lüzumu bile hissetmiyor.
Çok teşekkür ederim.