KOMİSYON KONUŞMASI

SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) - Sayın Başkan, Sayın Bakanım, değerli milletvekilleri, Bakanlığımızın kıymetli çalışanları, değerli basın; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Kültürel değerleri yaşatmak, geliştirmek, yaymak, tanıtmak, değerlendirmek ve benimsetmek, tarihî ve kültürel varlıkların tahribini ve yok edilmesini önlemek, yurdun turizme elverişli bütün imkânlarını ülke ekonomisine olumlu katkı sağlayacak şekilde değerlendirmek, turizmin geliştirilmesi, pazarlanması, teşvik ve desteklenmesi için gerekli önlemleri almak, kültür ve turizm konularıyla ilgili kamu kurum ve kuruluşlarını yönlendirmek ve bu kuruluşlarla iş birliğinde bulunmak, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve özel sektörle iletişimi geliştirmek ve iş birliği yapmak amacıyla hareket eden Kültür ve Turizm Bakanlığının böyle geniş bir amaca yönelik çalışma alanı dolayısıyla, yaptığı ve yapacağı faaliyetlerden dolayı olumlu ve olumsuz değerlendirme, eleştiri ve takdirle karşılanacağı konular olması doğal karşılanmalıdır.

Elbette 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu çerçevesinde bir bütçe çalışması yaparken ilgili bakanlığın öngörülen yıllık rakamları, harcamaları, planları değerlendirmeye tabi tutulacak, bir önceki yıla ait gerçekleşmeler, dönemsel olarak sapmalar, beklentilerin gerçekleşip gerçekleşmediği burada masaya yatırılacak, değerlendirmeye tabi tutulacaktır. Bu bakımdan, Bakanımızın sunumu ayrıca önem arz etmektedir.

Bugün Kültür ve Turizm Bakanlığının bütçesini görüşüyoruz. Jeopolitik konumu itibarıyla ülkemizin ciddi bir tarihî geçmişe ve kültürel miras zenginliğine sahip olduğunu ve bu mirası yarına taşıyacak kodları işlemek, ayarlamak ve gerçekleştirmekle yükümlü bir Bakanlığın bütçesini değerlendireceğiz.

Bakanlık, hem kültürel mirası yaşatmak, geleceğe taşımak gibi millî bir vazifeyi yürütmekle sorumlu olduğu gibi, aynı zamanda bu mirası, ülkeyi dışa açma ve tanıtma gibi ekonomik olarak ciddi bir girdiye de katkı sağlamak yönünde temel bir çalışmayı da yürütmek ve başarmakla mükelleftir.

Ülkemizin son yıllarda çevresinde yaşanan olaylar, iç karışıklıklar bizi de her alanda ilgilendirmekte; terörün içeride tırmandırılışına bağlı olarak etkisi hissedilir bir sonuçla karşı karşıya kalmamıza sebebiyet vermiştir. Bütün bunların etkilerinin bertaraf edilmesi için başlatılan yoğun güvenlik tedbirleri, siyasi çözüm arayışları Kültür ve Turizm Bakanlığımızın da yoğun mesai harcayacağı bir alan açma mecburiyetini doğurmaktadır.

Yoğun karşı propagandalara, içeride ve dışarıda Kültür ve Turizm Bakanlığının eylem ve faaliyetlerini engelleyecek her türlü negatif girişimlere anında "Dur!" diyebilmek özellikle turizmde yaşanan ve geçici olduğuna inandığımız sürecin süresinin kısaltılmasını sağlayacak performansın önemini ortaya koymaktadır.

Terör olayları çerçevesinde özellikle tarihî eserlerimizin tahrip olma riskini hep göz önünde tutma mecburiyeti artarak devam edecek bir hassasiyeti de gerekli kılmaktadır.

Elbette tek bir insanımızın canı dünyadan değerlidir, bu düşünce esas olandır ama ilgili Bakanlığımızın bütçesi konuşulurken kültürel varlıklarımız üzerine hassasiyetimizin, onların üzerine titrediğimizin konuşulması kadar doğal bir şey olamaz.

Yine, hem çevremizde hem de ülkemizin bir bölümünde yaşanan olaylar ve Rusya'yla ilişkilerin olumsuz seyretmesi dolayısıyla turizm girdilerinin 2016 yılında nasıl olumsuz etkilendiği bilginiz dâhilindedir.

2017 yılı bütçesi görüşülürken Bakanlığımızın sunumundan da anlaşılacağı gibi, yeni stratejiler, yeni çalışma alanları oluşturmak, geliştirmek, Rusya'yla ilişkileri eskisinden daha iyi bir hâle getirmek için Bakanlık kanun amaç ve hedeflerine uygun çalışmalar yapması sevindiricidir.

Kültür etimolojik anlamda işlemek, ıslah etmek yoluyla bir toprağı daha verimli kılmak, bitki yetiştirmektir. Aslında kültürle anlatılmak istenen esas konu, insan yaşantısının insani bir görünüm kazanmasını sağlayan her şeyin kendisidir.

Bakanlığın amaç ve faaliyetleri çerçevesinde bütün insanlığın ortak mirası olarak kabul edilen evrensel değerlere sahip kültürel ve doğal varlıkları dünyaya tanıtmak, toplumda söz konusu evrensel mirasa sahip çıkacak bilinci oluşturmak ve çeşitli sebeplerle bozulan, yok olan kültürel ve doğal değerlerin yaşatılmasını için gerekli iş birliğini sağlamaya yönelik UNESCO'nun Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme'nin kabul edilmiş olması ayrıca dikkate şayan bir husustur.

2016 yılı itibarıyla dünya genelinde UNESCO Dünya Miras Listesi'ne kayıtlı 1.052 kültürel ve doğal varlık bulunmakta olup bunların 814 tanesi kültürel, 203 tanesi doğal, 35 tanesi ise karma (kültürel/doğal) varlıktır. Ülkemizin bu listede 16 adet varlığı bulunmaktadır. Bu isimleri Sayın Bakanımız sunumda belirtmiş idi ve fakat ben bu varlıkların önemine binaen tekraren ve kayıtlara geçmesi açısından sizlerle paylaşmak istiyorum.

Kültürel olarak: İstanbul'un tarihî alanları, Divriği Ulu Camisi ve Darüşşifası, Hattuşa (Boğazköy)-Hitit Başkenti, Nemrut Dağı, Xanthos-Letoon (Antalya-Muğla), Safranbolu şehri, Troya Antik Kenti, Edirne Selimiye Camisi ve Külliyesi, Çatalhöyük Neolitik Kenti, Bergama Çok Katmanlı Kültürel Peyzaj Alanı, Bursa ve Cumalıkızık: Osmanlı İmparatorluğu'nun doğuşu, Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri, Efes, Ani Arkeolojik Alanı.

Hem kültürel hem doğal miras olarak: Göreme Millî Parkı ve Kapadokya (Nevşehir), Pamukkale Hierapolis (Denizli).

Bakanlığımızın buralarla ilgili tanıtım ve bilgilendirme çalışmaları yanında bu tür kültürel varlıklara yeni eserlerin ilavesi için de gayret sarf ettiği bilinmektedir. Bu çalışmaların ülkenin tanıtımına katkı sağlayacağı aşikârdır.

UNESCO'nun somut olmayan kültürel miraslarının daha iyi korunmasını sağlamak adına dünya çapında farkındalık yaratmak maksadıyla oluşturulan listede -ki Bakanımız sunumda bunları da belirtmişti ama bunun önemine binaen tekrar etmek istiyorum- Meddahlık, Mevlevi Sema Töreni, âşıklık geleneği, Karagöz, Nevruz, geleneksel sohbet toplantıları, Kırkpınar Yağlı Güreşleri, Alevi-Bektaşi Ritüeli Semah, Geleneksel Tören Keşkeği, Mesir Macunu Festivali, Türk kahvesi kültürü ve geleneği, ebru, Türk kâğıt süsleme sanatı bulunmaktadır.

Kültürün her toplumun kendine özgü bir tarz olduğu, geçmişten günümüze süregeldiği... İnsan kaynaklı olması dolayısıyla insanlar hem kültürü oluşturur hem de kültürden etkilenirler. Durağan olmayan, zamanla da değişme özelliği gösterebilirler. Tarihî bir hazine olarak sahiplendiğimiz kültür yarına bırakılacak miras olarak kabul edilmektedir. Kurumsal kimlik olarak sahibi ve sorumluluğunu taşıyan Bakanlığımızın tüm çalışma ekibinin bu alanda bu ruhu yayacak bir anlayışla hareket ettiğini biliyoruz.

Turizm alanındaki sıkıntıların giderilmesi yönündeki çalışmaların hızlandırılması, tanıtım faaliyetlerinin artırılması, sanatın özgür ve özerk alanda daha verimli olacağı bilincinin işlenmesi, bu alanda istihdam edilen elemanların beklentilerini karşılamak, eleştiri ve değerlendirmeleri dikkate almak hedef ve amaçların gerçekleştirilmesine katkı sağlayacaktır.

Daha önceki yıllarda kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgeleri belirlenmişti. Kültür varlıkları üzerine kurulu bir coğrafyada olduğumuz için bu alanlarda neler yapıldığının, hangi projeler uygulandığının kamuoyuyla paylaşılmasının faydalı olacağı, bu alanların kapsamının genişletilerek, il ve bölgelerin envanteri yapılmışsa onun da paylaşılmasının faydalı olacağını düşünüyorum.

Turizm faaliyetlerinin doğal ve kültürel değerlerini koruma, kullanma dengesine önem vererek, potansiyelimizi değerlendirerek çeşitliliğin sağlanması önümüzdeki süreçte önem arz etmektedir. Bu, aynı zamanda varış noktalarımızın tek bir pazara bağlı kalmadan hem pazar hem de ürün çeşitliliğinin bu alanda ciddi katkılar sağlayacağının bir işaretidir.

Kültür, insanoğlunun var olma adına tarihiyle kurmuş olduğu bağın bugüne yansıyan yüzü ve yarına taşıyacağı varlıklarıdır. Bakanlığımız kendisine ayrılan bütçeyi bu hedefler doğrultusunda ve hangi alanlarda kullanmış olduğunu ve kullanacağını sunumda ortaya koymuş bulunmaktadır. Bilimin ve teknolojinin geçişkenliğine bağlı olarak medeniyetler arasındaki dolaşımın ülkelerin gerek kendi kültürlerindeki değişiklik gerekse başkalarının değişiminin karşılıklı fayda hanesini pozitif veya negatif etkilediğini biliyoruz.

Dünya üzerinde parmak ısırtan bir eseri seyrederken, bir mekânı ziyaret ederken sadece "O zamanda bu nasıl yapılmış?" demiyoruz, aynı zamanda "Hangi zaman diliminde olursa olsun insan neleri yapmış." da diyorsunuz. Ortaokul yıllarında bizleri İstanbul'un tarihî ve turistik yerlerini gezdiren hocaların anlatımları sadece bizi geçmişe götürmüyor, aynı zamanda hafızamıza derin bir tarihi de kazıyordu.

Bir ülkenin yarını, kalkınması yalnız başına ifade edilebilir mi? Tartışılan bir konu. Farklı yaklaşımları bulabilirsiniz ama kalkınmayı sadece iktisadi bir kavrama hapseder, onu kültürden, kültürümüzden ayırmaya kalkarsanız bir yanı eksik kalacaktır. Anayasa'mız "Devlet, tarih, kültür ve tabiat varlıklarının ve değerlerinin korunmasını sağlar, bu amaçla destekleyici ve teşvik edici tedbirler alır." derken bir varlık olarak kabul ettiği bu alana nasıl bakmamız gerektiğini de belirlemektedir. 166'ncı maddeyle ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmayı da planlamayı devletin görevi olarak tarif etmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Evet, Sayın Çakır, lütfen toparlayın.

SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) - Mimarlarınca taşı sanatla buluşturup Süleymaniye gibi, Selimiye gibi şaheserlere çeviren, çeliği işleyerek saza tel yapan, ona dokunup ruhu dinlendiren ozanlara, Yunus gibi berrak bir ırmağa, Hacı Bektaş gibi koca bir dünyaya, Mevlâna gibi yandıkça aydınlatan bir ışığa sahip bir kültür dünyası mirasçılarıyız. Dünden aldıklarımızın güzelliğini itiraf ettiğimiz gibi yarına bıraktıklarımızın güzelliğiyle anılabilmek adına Bakanlığınızın yükünün ağır olduğunu kabul ediyoruz. Yaşantımızı üzerine bina ettiğimiz böyle bir dünyanın hem bu güzelliklerini yarına taşıma hem de yepyeni güzellikleri miras bırakabilmek için yapacağınız çalışmalarda başarılar diliyor, 2017 yılı bütçemizin hayırlı olması temennisiyle hazırunu saygıyla selamlıyorum.