| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733) hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 23 .11.2016 |
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Çok teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, çok kıymetli milletvekillerimiz, Plan ve Bütçe Komisyonumuzun çok kıymetli üyeleri, kıymetli çalışanları; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Ortaya koymuş olduğunuz yoğun ve özverili mesaiden dolayı sizlere çok teşekkür ediyor, çalışmalarınızın ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Konuşmama başlamadan önce, sadece bu ülkenin insanına hizmet ettiği için, yetimlerin başını okşadığı için, çocuklarımızın yıkılan, tahrip edilen okullarını tamir ettiği, yolları temizlettiği, devletin şefkat ve merhamet elini uzattığı; bu insanlığı, bu hizmeti milletimize reva görmeyenler tarafından henüz 35 yaşındayken şehit edilen Mardin Derik Kaymakamımız Muhammet Fatih Safitürk'e ve bu Bakanlığın çatısı altında vatanın selameti, ülkemizin ve milletimizin birliği uğruna şehit olmuş bütün bürokratlarımıza; Emniyet, güvenlik, Jandarma ve korucularımıza, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin mensuplarına Cenab-ı Hak'tan rahmet diliyorum. Bu uğurda mücadele eden ve gazi olan milletimizin evlatlarına da şükranlarımı sunuyorum.
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Türkiye ve etrafımızdaki coğrafya yeni bir dönemden geçiyor. 21'inci asır bilginin, teknolojinin toplumlararası ilişkilerin arttığı, bununla beraber, terörün, kitlesel göçün de yoğun olarak yaşandığı bir zaman dilimi olarak başlamıştır. Bu dönemde her ülkenin kendi adına birtakım uğraşları, iç meseleleri varken bir de bu coğrafyaya ait ama dünya ölçeğinde etki yaratan uğraşlar da söz konusu olmuştur. Bu coğrafya gerek Suriye merkezli göç dalgası, gerek Suriye ve Irak topraklarında gelişen DEAŞ terör örgütüyle yine buralarda faaliyet gösteren PKK, KCK, YPG; PYD eliyle güvenlik dengelerini olumsuz yönde etkilemiştir. Uzak-yakın bütün ülkelerin bir şekilde ilgisini çeken önemli kaynaklara sahip, kadim medeniyet beşiği olan Orta Doğu'nun dünyayla olan etkileşimi bugün maalesef barışı önceleyen bir anlayışla bina edilememektedir. Vekâlet savaşları olarak tanımlayabileceğimiz bu çatışma ortamı, bölgemize, çeşitli nedenlerle ilgisi olanların küresel anlamda barışa yönelik doğru ve net bir stratejilerinin olmamasının doğal bir sonucu olarak sürmektedir. Bütün bu resim içerisinde Türkiye, Balkanlar, Kafkaslar, Orta Doğu, Kuzey Afrika gibi farklı kültürlerin bir arada yaşayabildiği bir medeniyet havzasının tam da ortasında yer almaktadır. Öyleyse, küresel güvenlik anlayışını yeniden sorgulamak ve kendimize ait yeni güvenlik konseptimizi doğru şekilde tespit etmek zorundayız. Bakanlık vizyonumuz dâhilinde proaktif olarak hukuki ve demokratik bir bakış açısıyla yorumladığımız yeni güvenlik anlayışımız, hukuk devletini ve demokrasinin yüksek standartlarından taviz vermeden, temel hak ve özgürlükler çatısı altında, karşılıklı sorumluluk bilinciyle önce insanı merkeze koyan, zaman ve mekân ayrımı gözetmeksizin herkesin güvenliği için önleyici tedbirler alan, adli ve toplumsal olaylara hızlı ve etkin müdahale edilmesini amaçlayan; sınır, kara ve hava ve deniz ayrımı yapmadan güvenlik hizmetinin bir bütün hâlinde sunulduğu, terörle ve terörizmle mücadeleyi sosyal destek ve teknolojik donatılarla kurumlar arası koordinasyon ve iş birliğiyle yürüten bir yaklaşıma dayanmaktadır.
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Türkiye yukarıda çerçevesini çizmeye çalıştığım küresel siyasi ortam içerisinde kendine yönelik farklı terör yapılanmaları ve tehditlerine karşı uzun süredir mücadele etmektedir. Özellikle DEAŞ terör örgütüyle ilgili olarak başından beri net bir tavır sergileyen Türkiye, 30 Eylül 2013 tarih ve 5428 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla DEAŞ'ı terör örgütü olarak ilan etmiştir. Türkiye'nin bu öngörüsünün doğruluğu Fırat Kalkanı operasyonunda elde edilen başarılarla açık şekilde görülmüştür. Şurası çok nettir: Türkiye'nin sınır dışındaki harekâtları doğrudan doğruya ülkemizin iç güvenliğiyle ilgili bir meseledir ve aslında ülkemize yönelik tehditleri kendi dışımızda karşılamaya dönük yeni güvenlik anlayışının bir yansımasıdır.
Ülkemizin iç güvenliğiyle ilgili en önemli çatışma alanlarından biri de hiç şüphesiz PKK terör örgütüne yönelik olarak yürütülen mücadeledir. Kendini yıllarca şiddet, katl, Türkiye'nin büyümesinin, zenginleşmesinin, kalkınmasının önünü kesme noktasında konumlandıran terör örgütü, aslında en büyük zararı doğu ve güneydoğuda yaşayan Kürt kökenli vatandaşlarımıza ve ülkemizdeki tüm vatandaşlarımıza vermektedir. Oralardaki şantiyelere, havaalanı inşaatında çalışan iş makinelerine, mühendislere, işçilere yönelik saldırılar, belediyeyi halkın hizmetinden çıkarıp terör örgütünün hizmetine sokanların yerine görevlendirilen personellerimizi şehit eden terör eylemleri, yaşanan mağduriyetin açık bir göstergesidir.
Türkiye gerek güvenlik tedbirleriyle gerek operasyonlarıyla gerekse demokratik siyaset alanını genişleten adımlarıyla yaşanan bu terör ve şiddeti bitirme noktasında kararlıdır. Türkiye'nin terörle mücadelesi kadar terörizmle yapmış olduğu mücadele de ayrı bir önem arz etmektedir. Ekonomik ve sosyal politikalar eliyle on dört yıldır gerçekleştirdiği, sessiz devrimle oluşturduğu güçlü altyapı ve ulaştığı ciddi rakamsal büyüklüklerle Türkiye terörle ve terörizmle mücadelesini gelişme ve kalkınma temelli bir anlayışla sürdürmektedir. Terör nedeniyle tahrip olan kadim medeniyet izlerimizi yeniden milletimizle buluşturmak ve onu geleceğe taşımak önemli önceliklerimiz arasındadır. Türkiye sahip olduğu Anadolu medeniyetiyle birlikte yaşama kültürüyle terörün yarattığı kaybı aşabilecek güçte ve kabiliyettedir. Türkiye'nin bu demokratik olgunluğu vardır ve Türkiye bu anlayışıyla demokrasi ve hukuk devletiyle çerçevelediği yeni normaline ulaşacaktır.
Değerli milletvekilleri, 21'inci yüzyılın güvenlik perspektifi özgürlük-güvenlik dengesinin doğru bir şekilde ayarlanması üzerine odaklanmıştır. Demokrasinin güvenliğini ihmal etmeyen bir anlayışa evrilmek durumundayız; bu, bizim en önemli korunak alanımızdır. Demokrasinin istismarı ve kısıtlanması, devlet eliyle değil, aslında bizatihi terör tarafından ortaya konulan bir anlayıştır. Bununla mücadele etmek için kamu düzeninin tesisi ve korunmasına azami gayret göstermek, yine terörle mücadelede kullanacağımız ektin araçlardan birisidir. Hukukun üstünlüğünü ve demokrasiyi şiddet yoluyla kısıtlamaya çalışan bir anlayış, kabul edilebilir değildir.
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; demokrasimize, millî iradeye ve hukukun üstünlüğüne karşı bir başka saldırıyı da maalesef 15 Temmuz gecesi hep birlikte yaşadık. Meşru ve demokratik seçimlerle gelen bir siyasal iktidara karşı devletin içine sızmış bir çetenin yasa dışı dinlemeler ve 17-25 Aralık operasyonlarıyla yürüttüğü süreç 15 Temmuz akşamı silahlı bir kalkışmaya dönüşmüştür. Başta Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Başbakanımızın liderliğinde, Meclisimizin, siyasi partilerimizin, milletvekillerimizin, basınımızın ve aziz milletimizin gösterdiği destansı kahramanlık, cesaret ve feraset, demokrasiden ve millî iradeden yana sergilenen kararlı tavır, bu hain girişimi sabahına varmadan sonlandırmıştır.
Ben bu vesileyle 15 Temmuz darbe girişimi sırasında kaybettiğimiz bütün şehitlerimize Cenab-ı Hak'tan rahmet, gazilerimize de acil şifalar diliyorum.
Özetlemek gerekirse Türkiye, bugün birbirinden farklı karakterde ama aynı amaca hizmet eden 3 terör örgütüyle mücadele hâlindedir ve bu mücadeleyi büyük bir kararlılıkla ve başarıyla sürdürmektedir. Fırat Kalkanı operasyonuyla DEAŞ'a ağır bir darbe indirmiş, sokak sokak, mahalle mahalle, üs bölgelerine giderek, mücadele ederek, PKK'yı bitirme noktasına getirmiş, aldığı tedbirlerle devlet kademelerindeki FETÖ-PYD üyelerine ve paralel devlet yapılanmasını tasfiye etmeye yönelik bir anlayış ortaya koymuştur. Bunu bir bütüncül mücadele konsepti içerisinde düşündüğümüzü ve terörle mücadeleyle terörizmle mücadeleyi kavramsal olarak ayırdığımızı da tekrar ifade etmek isterim. Biz sadece teröristlerle mücadele etmiyoruz; terörü ortaya çıkaran, var eden, diri tutan, destekleyen tüm etkenlerle de yapılanmalarla da mücadele ediyoruz. Açık ve net ifade etmek isterim ki değil teröriste silah veren, moral verene bile tahammülümüz yoktur. Hukukun üstünlüğüne, demokrasiye inanan, buna ait bir kültür ve birikimi olan, büyüyen ve hedefleri olan bir Türkiye vardır. Sürecin iyi yönetilmesi temel beklentimizdir. Terörle mücadeledeki teknik yeterliliğimizin bilincindeyiz. Şehir nüfusu artan Türkiye'nin şehirlerdeki yaşam standardını yükseltmek ve bunu huzur ve güvenle buluşturmak, bu standardı ülke geneline yayabilmek, en önemli hedeflerimiz arasındadır.
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; konuşmamın ikinci bölümünde sizlere dağıtılmış olan sunum üzerinden Bakanlığımızın görev ve faaliyet alanlarında gerçekleştirilen çalışmalarla ilgili daha detaylı bilgiler ve rakamlar paylaşacağım.
Hepimizin kaygısı, çabası, amacı bu ülkeye daha çok hizmet etmek ve çocuklarımızı daha güzel yarınlara, daha mutlu bir geleceğe taşımaktır. Bu çalışmalarımızda başarılı olabilmemiz için sizlerin katkıları ve değerlendirmelerinin bizler için öneminin çok büyük olduğunu açık yüreklilikle bir kez daha ifade etmek isterim.
Bakanlığımız "Gününden ve geleceğinden emin Türkiye." şeklinde sloganlaştırdığımız vizyonuna ulaşmak için temel hak ve hürriyetleri esas alarak; iç güvenlik, sınır, kıyı ve kara sularımızın muhafaza ve emniyetini sağlamak; etkili sınır yönetimi ve göç politikalarını oluşturmak, kamu hizmetlerinin koordinasyonunu sağlamak, mahallî idarelerin hizmet standartlarını yükseltmek, nüfus ve vatandaşlık hizmetlerini sağlıklı bir şekilde sunmak ve sivil toplumu desteklemek görevlerini insan odaklı bir anlayışla yerine getirme misyonu gereğince güçlü bir motivasyon ve kararlılıkla çalışmaktadır. Vatandaşlarımızın doğumdan ölümüne kadar hayatlarının her safhasında hizmet sunan bir kurum olarak Bakanlığımız, yürütmekte olduğumuz tüm çalışmalarda ve vatandaşla olan ilişkilerinde hukukun üstünlüğünü, adalet ve merhameti, insan haklarına saygıyı, şeffaflığı, hesap verilebilirliği, etik değerlere bağlılığı, katılımcılığı, hızlı, kaliteli hizmeti ve özgürlük ve güvenlik dengesinin sağlanmasını temel ilkeler olarak belirlemiştir. Misyon, vizyon ve temel değerlerimize uygun olarak belirlediğimiz iç güvenlik, göç ve sınır yönetimi hizmetlerinin insan hakları çerçevesinde etkinleştirilmesiyle güven ve huzur ortamını sağlama, mülki ve mahallî idarelerin sunduğu hizmetlerde hız ve kaliteyi artırma, sivil toplum faaliyetlerini destekleme, hizmet sunumunda bilgi teknolojilerini etkin, verimli ve güvenli olarak kullanma, Bakanlık hizmetlerinde hız ve kaliteyi artırma, amaçlarını tüm teknolojik ve beşerî kaynaklarımızı seferber ederek gerçekleştirmeye azim ve kararlılıkla devam ediyoruz.
Saygıdeğer milletvekilleri, iç güvenlik hizmetleri kapsamında güvenlik birimlerimizin görev ve sorumluluk alanları açısından genel bir değerlendirme yaparsak, yüz ölçümü olarak ülkemizin yüzde 91'ini jandarma, yüzde 9'unun ise polis görev ve sorumluluk bölgesinde olduğunu görmekteyiz. Aynı değerlendirmeyi toplam nüfus açısından yaptığımızda ise, ülke nüfusunun yüzde 79'unun polis, yüzde 21'inin ise jandarma bölgesinde yaşadığı anlaşılmaktadır. Toplam 8.484 kilometre uzunluğundaki kıyı şeridimizin kara sularımızın ve ülkemizin yüz ölçümünün yaklaşık yarısı büyüklüğündeki 378 bin kilometrekarelik deniz sorumluluk alanlarımızın güvenliği ve emniyeti de Sahil Güvenlik Komutanlığımız tarafından sağlanmaktadır.
Bakanlığımız güvenlik hizmetlerini bağlı kuruluşlarımız olan Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı vasıtasıyla yürütmektedir. Bu teşkilatlarımızda 265.391 polis, 139.721 jandarma, 5.007 Sahil Güvenlik personeli görev yapmaktadır. Ayrıca, 47.406 güvenlik korucusu, 18.388 gönüllü güvenlik korucusu olmak üzere toplam 65.814 de korucumuz bulunmaktadır.
Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik komutanlıklarımız 25 Temmuz 2017 tarih ve 668 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle Bakanlığımıza bağlanmış ve bu değişiklikle söz konusu komutanlıkların genel kolluk niteliği ön plana çıkartılmış, askerî yargı dışında değerlendirilmeleri sağlanmış, personel rejimi sivilleştirilmiş, terfi ve atama sistemi değiştirilmiş, Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi kurulmuştur. Böylelikle iç güvenlik birimleri arasında güçlü bir iş birliği ve ikame ilişkisi için yasal zemin oluşturulmuştur. Sahil Güvenlik Komutanlığı kadro tavanını 2036'ya kadar yıllara sari olarak 17.860'a çıkardık ve personel temin faaliyetlerine devam etmekteyiz. Amacımız, aynı dönem içerisinde çevre denizlerimizde ülkemizin tüm sahillerinde her türlü olaya en kısa sürede müdahale edebilecek şekilde Sahil Güvenlik Komutanlığımızın taşra yapılanmasının da elbette ki tamamlanmasıdır.
Personel alımları noktasında 4 bin Özel Harekât polisi, polis meslek yüksekokullarına 2.500 lise mezunu, 2 bin komiser yardımcısı, üniversite mezunları arasından 10 bin polis alımı yapılmıştır. Ayrıca, lise mezunları arasından 10 bin Özel Harekât polisi alımı hâlen yapılmaktadır. Jandarma Genel Komutanlığımız bünyesinde ise, 2016 yılında 700 subay, 3.450 astsubay, 9 bin uzman jandarma alımı halen devam etmektedir. Sahil Güvenlik Komutanlığımızda ise 50 subay, 105 astsubay ve 635 uzman erbaş alımı çalışmaları sürmektedir. Yine, 5 ilde çarşı ve mahalle bekçisi alımı ilanına çıkılmış, 1.233 kişinin ataması yapılarak göreve başlamıştır, 733 kişinin ise işlemleri hâlen devam etmektedir.
İç güvenlik birimlerimizin her türlü bina, araç gereç ve diğer ihtiyaçlarının zamanında karşılanmasına özel önem verdiğimizin altını bir kez daha çizmek istiyorum. AK PARTİ Hükûmetleri döneminde Emniyet teşkilatımıza 38.795 adet standart, 3.050 adet zırhlı olmak üzere toplam 41.845 adet taşıt kazandırılmıştır. Yıl sonuna kadar polisimizin daha etkin ve başarılı olması için 231 adedi zırhlı olmak üzere, toplam 2.684 adet taşıt alınacaktır. Savunma Sanayii Müsteşarlığınca ülkemizde yabancı ortaklıkla üretilecek olan T70 helikopterlerinden 20 adet alım çalışmaları devem etmektedir. 2017-2018 yıllarında 200 adet tam teçhizatlı motosiklet alımı yapılacaktır. Emniyet Genel Müdürlüğümüze şu ana kadar 173 adet farklı sınıflarda insansız hava aracı -drone- yani mini insansız hava aracı kazandırılmış olup 2015 yılı içerisinde 29 adet mikro İHA yani drone, 2016 yılı içerisindeyse 117 adet farklı sınıflarda drone ve insansız hava aracı alımı yapılacaktır. 2017 yılında da güvenlik birimlerimizin ihtiyaçları doğrultusunda kısa adı SİHA olan yani silahsız insansız hava aracı, -İHA- insansız hava aracı, yine kısa adı İKA olan insanlık keşif uçağı ve drone gibi hava unsurlarının tedarik çalışmaları da devam etmektedir.
Jandarma Genel Komutanlığına 2016 yılında 87 adet Kirpi adı verilen mayına karşı korumalı taktik tekerlekli araçlar alınmıştır. 100 adet Kirpi aracının ise Savunma Sanayii Destekleme Fonu kaynağıyla alım işlemi hâlen devam etmektedir. 38 adet zırhlı komuta kontrol aracı alınmış, 2016 yılında 116 adetinin de alımı devam etmektedir. 30 adet genel maksat helikopteri alımına yönelik projenin ise 2025 yılında tamamlanması da planlanmaktadır. Sahil Güvenlik Komutanlığına 2016 yılı içerisinde 25 tonluk 1 adet sahil güvenlik botu teslim alınmıştır. Sahil Güvenlik Komutanlığı teşkilatımızı güçlendirmeye yönelik araç ve ekipman tedarik çalışmalarına büyük bir hızla devam etmekteyiz. Uçak ve helikopter, 8 adet 600 sınıfı sahil güvenlik gemisi, 44 adat arama kurtarma botu, 145 adet kontrol botu, insansız hava araçları için alım projeleri çalışmaları da aralıksız devam etmektedir.
Bakanlığımız suçla mücadelede önemli katkı sağlayan ve MOBESE olarak da bilinen Kent Güvenlik ve Yönetim Sistemi kısa adı KGYS azami ölçüde yararlanmaktadır. 81 il merkezi ve 319 ilçemizde sistemin kurulumu tamamlanmış, 46 ilçemizde ise çalışmalar sürmektedir. 2005 yılından bu yana Kent Güvenlik Yönetim Sistemi sistem kurulumları için genel bütçeden 630 milyon 374 bin lira harcanmıştır. Ayrıca, Savunma Sanayii Müsteşarlığıyla yürütülen proje kapsamında Kent Güvenlik Yönetim Sisteminde bulunmayan 424 ilçede kurulum, Kent Güvenlik Yönetim Sisteminde bulunan 80 il merkeziyle 243 ilçede genişleme ve modernizasyon çalışmaları da yapılacaktır ve bu çalışmalar planlanmıştır. Proje 2016 yılında başlamış olup 2018 Haziran ayında da inşallah tamamlanacaktır.
Bakanlık olarak iç güvenlik noktasında millî teknolojileri kullanmaya büyük önem veriyoruz. Tamamen millî teknolojiler ve çözümler kullanılarak geliştirilen ve kısa adı JEMUS olan Jandarma Entegre Muhabere ve Bilgi Sistemi Projesi 2002 yılında başlamıştır. JEMUS, dünya standartlarına uygun olarak geliştirilmiş bir kamu güvenliği haberleşme sistemidir. JEMUS sisteminin kullanımıyla Jandarma birimleri arasında sağlanan hızlı koordinasyon ve yönetim imkânı sayesinde emniyet ve asayiş hizmetleri süratli bir şekilde yürütülmektedir. Sahil Güvenlik Emniyet Muhabere Sistemi olarak bilinen SAHMUS Projesi kapsamında, Sahil Güvenlik Komutanlığı da Emniyetle haberleşme ve anlık gemi takip imkânı kazanmıştır. Sayfa 26'da bu çizim sizin de çok net anlayabilmeniz açısından ifade edilmiştir. Ayrıca, Sahil Güvenlik Komutanlığımızca denizlerimizin MOBESE'si olacak Sahil Güvenlik Gözetleme Radar Sistemi Projesi Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ile entegre olarak Marmara ve Ege bölgelerinde yürütülmektedir. Emniyet Genel Müdürlüğü ile Jandarma Genel Komutanlığı arasında, yani biraz önce söylediğim bu SAHMUS, JEMUS ve Emniyet Muhabere Sistemi bu. Yani bu muhabere sistemi her türlü afat, deprem ve bunun gibi olaylarda da alternatif bir muhabere sistemi olarak Türkiye'mizin her noktasında, 780 bin kilometrekaresinde kullanılabilecek bir sistem ve bunun entegrasyonunu sağlamaya çalışıyor. Bu alternatif sistemi de Türkiye'yle tam anlamıyla buluşturmak için büyük bir gayreti de tüm kurumlarımız arasında göstermeye çalışıyoruz.
Emniyet Genel Müdürlüğü ile Jandarma Genel Komutanlığa arasındaki PTS olarak da bilinen Plaka Tanıma Sistemi'nin entegrasyonu sağlanmıştır. Polis ve Jandarma bölgesindeki plaka tanıma sistemlerinden geçiş yapan sakıncalı araç bilgileri, aracın geçiş yaptığı il ve ilçelerle komşu il ve ilçelerle ve komşu il ve ilçenin polis merkezlerine ve aynı zamanda Jandarma Genel Komutanlığına aktarma işlemi tamamlanmıştır. 19 Ekim 2016 tarihi itibarıyla ki bu çalıntı araçlar, ikiz plakalar ve bunlarla ilgili farklı yazılımda olan plakalar, özellikle bir taraftan patlayıcı yüklü araçların ve yine özellikle aranan araçların o entegrasyon sayesinde daha kolay bulunabilmesini temin eden bir sistemin adıdır. 19 Ekimde Jandarmayla polisin arasındaki sistemi bir şekilde entegre ettik. Aslında, sadece onu değil, kısa adı, biraz önce bahsettiğim, KGYS olan Kent Güvenlik Yönetim Sistemi, EDS olarak bilinen Elektronik Denetleme Sistemi ve Plaka Tanıma Sistemlerini de birbiriyle entegre eden yapıyı 2017 ve 2018 yıllarında oluşturacağız. Bu, şu demek: Bir taraftan Plaka Tanıma Sistemi'ni yani şurada Plaka Tanıma Sistemi var, Elektronik Denetleme Sistemi var, aynı zamanda Kent Güvenlik Yönetim Sistemi var ve aynı zamanda POLNET var. EDS yani Elektronik Denetleme Sistemi aracınız geçerken oradaki plakayı okuyacak ve yine Plaka Tanıma Sistemi, biraz önce bahsettiğim özellikle yollarda güvenlik noktalarında koyduğunuz Plaka Tanıma Sistemi ve bu Kent Güvenlik Yönetim Sistemi'yle de birleşecek ve aynı zamanda POLNET üzerinden bütün sistemi, Jandarma, Emniyet ve bütün sistemi alarme edecektir. Bu, önemli bir sistemdir ve buna bir şey daha ekleyeceğiz. İki gün önce özellikle Bakanlığımızın üzerinde çok durduğu, uzun zamandan beri arzu ettiği meseleyi Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımızla görüşerek de en azından bu projenin başlaması konusunda bir adım attık. Yine bu araçların yani aranan araçların, çalıntı araçların, ikiz plakalı araçların tespitini anlamak maksadıyla benzin istasyonlarında her benzin alan aracın da, bu biraz önce bahsettiğim sistemin içerisine dâhil edilmesi ve bu araçların bir yerden bir yere nakli, çalıntı araçların benzin alması sebebiyle oluşabilecek süreçleri de hemen polisin ve Jandarmanın alarm sistemine iletilebilmesini de sağlayacağız. Bu sistemleri 2017 ve 2018'de tamamladığımız andan itibaren bu güvenlik anlayışını da en üst noktada sergileyeceğimizi Komisyonunuza ifade etmek istiyorum.
Yine, 6 il ve 13 ilçede olmak üzere toplam 19 HDS sistemi kurulumu tamamlanmış olup şu anda yeni sisteme entegrasyonu açısından bir revizyon çalışması devam etmektedir. 40 il merkezi ve 82 ilçede de EDS Elektronik Denetleme Sistemi kurulum çalışmalarına ise devam edilmektedir.
Suç ve suçlu arasındaki ilişkinin kurulmasında özellikle adli makamların kararlarını esas teşkil edecek delillerin incelenmesi bakımından kriminal laboratuvarlarına ve olay yeri inceleme birimlerinin teknik çalışmalarının geliştirilmesine büyük önem veriyoruz. Güvenlik teşkilatlarımız her türlü teknolojik imkâna ve uluslararası akrediteye sahip gelişmiş kriminal laboratuvarlarla faaliyet göstermektedir. Ülke genelinde hâlen Emniyet Genel Müdürlüğüne ait 11, Jandarma Genel Komutanlığına ait ise 4 adet kriminal laboratuvarı faaliyet göstermektedir. Bu bağlamda, Otomatik Parmak ve Avuç İzi Teşhis Sistemi, Bilgisayarlı Kovan ve Mermi Çekirdeği Karşılaştırma Sistemi'yle suçların aydınlatılma süreleri kısalmış, zaman ve kaynak tasarrufu sağlanmıştır. TÜBİTAK'la yapılan çalışmalarla kriminal laboratuvarlarda kullanılan sarf malzemelerin millî imkânlarla üretilmesi yönündeki çalışmalarımız da aynı şekilde devam etmektedir.
Güvenlik hizmetlerine toplumun katılımını ve desteğini sağlayarak, suçla mücadeleyi daha etkin hâle getirmek amacıyla başlattığımız Toplum Destekli Polislik Projesi'ni 2006 yılından beri 81 ilimizde başarıyla uyguluyoruz. Proje kapsamında gerçekleştirilen faaliyetler kitapçıkların 32'nci sayfasındaki tabloda detaylı olarak verilmiştir.
Dezavantajlı toplum kesimlerine mensup 12-25 yaş arası çocuk ve gençlerin sosyal gelişimlerinin sağlanması amacıyla 6 bakanlık, TOBB ve Türkiye Belediyeler Birliği arasında 2012 yılında imzalanan protokolle ülke genelinde beş yıllığına 120 milyon lira bütçeyle Çocuk ve Gençler Sosyal Koruma ve Destek Programı yani kısa adı ÇOGEP başlatılmıştır.
Projeler için Kalkınma Bakanlığı tarafından 106.8 milyon lira bütçe tahsis edilmiş, bugüne kadar 87 milyon lira kullanılmıştır. 2017 yılından itibaren yıllık 15 milyon lira bütçeyle beş yıl süreyle yürütülmek üzere Kalkınma Bakanlığına yeni proje teklifinde bulunulmuş ve proje, orta vadeli yatırım programına alınmış, yeni protokol metni için çalışmalar hâlen devam etmektedir.
Sayın Başkan, çok kıymetli milletvekilleri; okullar ve çevrelerinde meydana gelen olayların önlenmesi amacıyla yürütülen çalışmaların yanı sıra, okul çevrelerine hâkim olacak şekilde kamera sistemi konulması, bu görüntülerin ilçe millî eğitim müdürlükleri içerisinde özel güvenlik tarafından aralıksız olarak izlenmesi ve meydana gelen/gelebilecek olayların ivedilikle polisle paylaşılması hususunda gerekli çalışmalar Millî Eğitim Bakanlığımızla birlikte yürütülmektedir. Bu çerçevede geliştirilen Güvenli Okul-Güvenli Eğitim Projesi kapsamında alınan güvenlik tedbirlerinde birinci öncelikli 762, ikinci öncelikli 941, üçüncü öncelikli 5.025 olmak üzere toplam 6.728 okul tespiti yapılmış ve 17.490 okulda 13.491 polis irtibat görevlisi, 1.145 müdahale ekibi ve 4.837 okul giriş-çıkışlarında sabit ekip görevlendirilmesi yapılmıştır.
Kadınların daha etkin biçimde korunmasına yönelik tedbirler Bakanlığımızca büyük bir hassasiyetle yerine getirilmektedir. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığıyla birlikte, Aile İçi Şiddetle Mücadele Projesi kapsamında 500 eğitici personel yetiştirilmiş ve personelin hizmet içi eğitimlerine başlanmıştır. Şiddet mağduru kadınların daha etkin korunması amacıyla Ankara ve İzmir illerinde "elektronik kelepçe" uygulamasına devam edilmektedir. Elbette ki bu "elektronik kelepçe" uygulamasını Türkiye'nin tamamına yaygınlaştırmak da bizim en temel hedeflerimizden bir tanesidir.
Polis Vazife ve Salâhiyet Kanunu'nda yapılan değişiklikle müşteki, mağdur ve tanık ifadelerinin ikametgâh veya iş yerlerinde alınmasına imkân sağlanmış, bu kapsamda 357 bin vatandaşımız söz konusu hizmetten istifade etmiştir. Toplumda önemli bir sorun alanı olan kayıp kişilerin bulunmasında sosyal medya ve mobil iletişim ağlarının kullanılması da önem arz etmektedir. Bu amaçla geliştirilen Kayıp Alarmı Projesi kapsamında, kayıp şahsa ait bilgiler ile fotoğraf içeren mesajlar, GSM operatörleri ve Türk Telekom tarafından mobil ve sabit telefon kullanıcılarına gönderilerek bilgilendirme yapılmaktadır. Sosyal medyada kayıp konusunda farkındalık oluşturmak amacıyla "Kayıp Alarmı" başlıklı Twitter ve Facebook hesaplarımız da açılmıştır.
Kiralık araçlarla işlenen suçların önlenmesi ve faillerin kısa sürede tespit edilerek yakalanması amacıyla Kimlik Bildirme Kanunu'nda 27 Mart 2015 tarihinde yapılan değişiklikle, araç kiralama hizmetlerinde kimlik bildirim işlemlerinin düzenli olarak yapılması için Kiralık Araç Bildirim Sistemi Projesi gerçekleştirilmiştir. Aranan 4.108 şahıs bu sistem sayesinde yakalanmıştır.
2011-2020 yılları arasında trafik kazalarında meydana gelen ölümleri yüzde 50 azaltmayı hedefleyen Karayolu Trafik Güvenliği Stratejisi ve Eylem Planı 31 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Hükûmetimizin yol ve trafik güvenliği konusunda yaptığı çok yönlü çalışmalar neticesinde, ülke genelinde 2015 yılında 2010 yılına göre ölümlü kaza sayısında yüzde 2,8; ölüm sayısında yüzde 5,3 azalma meydana gelmiştir. 2016 yılının ilk on ayında ise önceki yılın ilk on ayına göre ölümlü kaza sayısında yüzde 5,4; ölüm sayısında yüzde 6,5 azalma meydana gelmiştir. Trafik kazalarının bu seyrini değerlendirirken son on yılda nüfusumuzun yüzde 7,9 arttığını, yol ağımızın yüzde 4,5 arttığını, bölünmüş yol uzunluğumuzun yüzde 280 artış gösterdiğini, sürücü sayımızın yüzde 56,2 arttığını, araç sayısının yüzde 63,5 arttığını, kaza sayısının yüzde 90,4 arttığını, buna karşın ölümlü kaza sayısının yüzde 14,5 azaldığını ve ölüm sayısının yüzde 17,3 azaldığını bir bilgi olarak da heyetinize sunmak isterim.
Araç tescil işlemlerinin noterlere devri konusunda işlemler devam etmektedir. Evet, burada bir yenilik daha ortaya koyuyoruz. Araç tescil işlemlerini artık kendi trafik şubelerimizde değil, noterlerde yapmak için bir çalışmayı hemen başlattık. Bu, güvenlik kuvvetleri sayımızın daha etkin ve verimli kullanılması amacıyla tesis edilecek bir gelişmedir. Hâlihazırda tescil belgesi 81,5 TL, trafik belgesi 108,5 TL, noter işlem ücreti 36,5 TL'dir; toplam 226,5 TL tescil belgesi maliyeti mevcuttur. İşlemlerin noterlere devriyle alakalı bir yenilik daha getiriyoruz, o yenilik de şudur, tabii bunun anlaşma aşamasında olduğunu tekrar söylemek istiyorum: Özellikle trafik tescil belgesi yani 81,5 TL olan trafik tescil belgesi ücretini noterlerde aldırmamayı düşünüyoruz yani trafikle ilgili bu tescil işlemlerinin maliyetini düşürmeyi ve bu konuda noterlerle anlaşarak çok cüzi bir miktar da ilave ederek esas itibarıyla trafik tescil işlemlerinde vatandaşımızın daha az maliyetle bu tescil belgelerine sahip olmalarını sağlayabilecek bir adımı -şu anda noterlerle görüşme hâlindeyiz- inşallah önümüzdeki günlerde de atacağız. Bu sayede vatandaşımız az ücret ödeyecektir. Yapılan düzenlemeye ait diğer tasarruf kalemleri de biraz önce bahsettiğim gibidir.
Türkiye'nin millî güvenliğine tehdit teşkil eden terör örgütleriyle mücadelesi kararlılıkla sürmektedir. Bu dönemde ülkemiz, tarihin hiçbir döneminde görülmeyen bir yoğunlukta, aynı merkezden yönetildiği değerlendirilen FETÖ, PKK/PYD, DEAŞ ve sol terör örgütlerinin şiddet içerikli eylemleriyle karşı karşıya kalmıştır. FETÖ eliyle gerçekleştirilmeye çalışılan 15 Temmuz darbe girişiminin başarısızlığa uğratılmasından sonra PKK ve DEAŞ'ın terör eylemleri hız kazanmıştır. Söz konusu örgütler eş zamanlı olarak harekete geçerek aynı amacın farklı araçları olduklarını ortaya koymuşlardır. Her 3 örgüt eliyle yürütülen saldırıların amacı Türkiye'yi istikrarsızlaştırmak, Türkiye'yi meşgul etmek, Türkiye'yi kendi hedefinden ayırmak ve bu sayede etrafındaki coğrafyaya ilgisini ve izlemesini, temel hedeflere odaklanmasını engellemektir. Terör örgütleri ve onların destekçileri 2011 yılında Suriye'de oluşan istikrarsızlık ve kaos ortamını ülkemize taşıyarak yönetilemeyen bir ülke görüntüsü vermek istemişlerdir. PKK'yla mücadelede yeni güvenlik konseptimiz ise terörü bütün yönleri ve sonuçlarıyla ortadan kaldırmayı hedeflemektedir. Bu amaçla, ülkemiz için tehdit oluşturan tüm terörist unsurlarla proaktif bir şekilde mücadele edilmektedir. Terör örgütlerinin yeni militan devşirmelerini engelleyecek, mali kaynaklarının kurutulmasını sağlayacak güvenlik tedbirlerinin yanı sıra, vatandaşlarımızın devlete olan güven ve bağlılıklarını güçlendirecek sosyal ve ekonomik politikalar uygulanmaktadır. Bu çalışmalar süresince hukuk devleti anlayışından ve demokratik ilkelerden hiçbir şekilde taviz verilmemektedir. Güvenlik-özgürlük dengesi çerçevesinde vatandaşlarımızın hak ve özgürlükleri en geniş şekilde korunmakta, mağduriyetlerin ortaya çıkmaması için azami özen gösterilmektedir. Vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini korumak, terör örgütlerinin hareket alanını daraltmak amacıyla Jandarma, Emniyet ve koruculardan oluşan karma timlerle yol güvenliği uygulamaları yapılmaktadır. Günlük ortalama olarak 81 ilde yirmi dört saat esasına göre 2.646 noktada, 24.500 personelin katılımıyla yol güvenliği uygulamasını yapıyoruz. Ocak-Kasım 2016 tarihleri arasında 36 milyon 788 bin 91 şahıs kontrol edilmiş, 109.394 şahsa işlem yapılmıştır. 17 milyon 556 bin 404 araç kontrol edilmiş, 269.454 araca da işlem yapılmıştır.
911 kilometre Suriye sınırının fiziki güvenliğinin sağlanması amacıyla duvar ve güvenli yol yapımı çalışması devam etmektedir. 2015 ve 2016 yıllarında Bakanlığımızca, acil sınır fiziki güvenlik sistemi kapsamında sınırlarımızda planlanan modüler beton duvar uzunluğu 90 kilometre, tamamlanan modüler beton duvar uzunluğu 77 kilometre, tamamlanan yol uzunluğu ise 28 kilometredir. Yine sınır güvenliği sistemi kapsamında planlanan kafes tel uzunluğu 55 kilometre, tamamlanan kafes tel uzunluğu 40 kilometredir. Sistem kapsamında 310 kilometre aydınlatma yapılması planlanmış, bunun tamamı gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmalar için ayrılan toplam ödenek ise 128 milyon 162 bin TL'dir.
2017 yılı için Ağrı ve Iğdır illerimizin sınır fiziki güvenlik sistemine 72 milyon 460 bin TL, sınır aydınlatma bakım onarım gideri için de 26 milyon 326 bin TL ödenek ayrılmıştır. Sınırlarımızda yaptığımız duvar ve güvenlik yollarıyla iç güvenlik açısından cumhuriyet tarihimizin en önemli tedbirlerinden birini gerçekleştiriyoruz. Sınırlarda gerekli tedbirlerin alınması insan kaçakçılığı ve kayıt dışı geçişlerin engellenmesiyle mümkün olacaktır. Özellikle Tendürek yani Ağrı ve Van hattında İran sınırından sızmalara karşı 42 kilometrelik duvar ve güvenlik yolunun yapılması, yine Iğdır ili İran sınırı hattında kaçakçılık ve terörist unsurların geçişlerini engellemeye yönelik olarak 28 kilometrelik beton duvar ve fiziki emniyet sistemi oluşturulması çalışmalarına hız verilmiştir. Buna Bakanlık olarak çok önem verdiğimizin bir kez daha altını çiziyorum.
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; 2006 yılında başlatılan Öncelikli Güvenlik Yolları Projesi kapsamında 29 ilimizde 240 proje programa alınmıştır. Planlanan 2.607 kilometre yolun 1.976 kilometresi yani yüzde 75'i tamamlanmıştır. Bugüne kadar 957 milyon 79 bin 12 TL ödenek tahsis edilmiştir. 2016 yılı ödeneği 113 milyon 774 bin TL'dir. 2017 yılı ödeneği Bütçe Kanunu Tasarısı'nda 145 milyon 234 bin TL öngörülmüştür. 76 kilometrelik Şırnak-Van ve Siirt bağlantı yolunun 11 kilometresi tamamlanmıştır, geri kalan kısmında da çalışmalar devam etmektedir. Plan ve Bütçe Komisyonumuza bir şeyi arz etmek isterim: Bu yolun yapılması önemlidir. Sınırlarımızın güvenli olması açısından, gerek Hakkâri'de süren yol çalışmaları gerekse de Van-Hakkâri arasındaki bu yol bizim açımızdan önemlidir. Bestler-Dereler dediğimiz mevkide, maalesef geçen günlerde, sadece bu yolun yapılmasının güvenliğini sağlamaya çalışan 6 evladımız şehit edilmiştir. Bütün bunlara rağmen bilinmesini isteriz ki bu yollar, özellikle Van-Hakkâri yolu gerek Vanlıların gerekse Hakkârili kardeşlerimizin çok uzun yıllardan beri talep ettikleri, kendi ulaşımları için çok önemli bir amaca hizmet edebilecek bir yoldur. Hükûmetimizin ve devletimizin kararlılığı bu yolu bir an önce bitirebilme noktasındadır. 75 kilometrelik -biraz önce bahsettim- Çukurca-Dağlıca yolunun 9,5 kilometresi tamamlanmıştır. Bu yol da bizim için önemlidir, en kritik yollardan bir tanesidir. Çünkü, Hakkâri sınırında, sınır güvenliğinde bazı alanlarda zorluk çekilmekte ve bu güvenli yol yani bu öncelikli güvenli yol özellikle sınırın hemen gerisinde bu ulaşımı sağlayabilecek ve bu kontrolü azami özende gösterebilecek bir yapıya sahiptir. Bunun için de bu yolu sağlayabilmek ve gerçekleştirebilmek için bir taraftan valiliğimiz, bir taraftan Jandarmamız, bir taraftan Türk Silahlı Kuvvetlerimiz bir büyük çalışmayı özenle burada devam ettirmektedir, bu yol çok kritik ve önemli bir yoldur.
Operasyonlara aktif olarak katılan korucularımızın etkinlik, moral ve motivasyonları artırılmaktadır. Bu amaçla:
Korucular Daire Başkanlığı kurulmuştur. Bu da önemli bir adımdır.
Korucularımızın statüsü güçlendirilmiştir.
"Geçici köy korucusu" yerine -ismini değiştirdik- "Güvenlik Korucusu" kavramı getirilmiştir. Ayrıca 5 bin ilave korucu kadrosu tahsis edilmiştir.
Silah ruhsatlarından alınan harç yani her güvenlik korucusu bir defaya mahsus olmak üzere artık silah ruhsatlarına harç ödemeyecektir.
Bütün bunların yanı sıra, operasyonlarda ek tazminat alabilmeleri sağlanmıştır ki bu da çok önemlidir.
Korucularımızın ekipman olarak da desteklenmesi kapsamında, bundan sonraki süreçte operasyonlarda asker ve polisle aynı silah ve teçhizatı kullanabilmeleri sağlanmıştır.
Güvenlik korucularımızın yüzde 50'sinin yaş ortalaması 40 ve üzeridir. Yapılan düzenlemeyle, 49 yaşını dolduranlar...
BAŞKAN - Sayın Bakanım, araya girmek istemiyorum ama şu an itibarıyla otuz sekiz dakika oldu, önemli değil, ben uzatma verdim ama daha 50'nci sayfadayız, 120 küsur sayfa toplam.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Müsaade ederseniz arz ederiz.
BAŞKAN - Yok, estağfurullah. Yani bir on yedi dakikamız daha var ilave.
Buyurunuz efendim.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Burada bir düzenleme daha yapılmıştır, bu yapılan düzenlemeyi de ifade etmek isterim. Özellikle korucularımızın yaş ortalamasında maalesef bir yükseklik söz konusu idi yani yeni alacağımız 5 bin güvenlik korucumuzla bu yaş ortalamasını biraz düşürmeyi hedefliyor idik ama bunun yeterli olmadığı kanaatine vardık çünkü 55 yaşına kadar güvenlik korucularımız görevlerine devam etmektedir. Bunun için bir düzenleme daha yaptık. Yapılan düzenlemeyle, 49 yaşını dolduranlar ile 44 yaşını doldurmuş ancak 50 yaşından gün almamış ve on beş yıl ve üzeri olan güvenlik korucularının başvuruda bulunmaları şartıyla emekli edilmeleri düzenlenmiştir. Bunların yerine, yine istihdam edilmek üzere, güvenlik korucusu olarak emekli edilenlerin ya çocuklarından birisinin, yoksa kardeşlerinden veya yakınlarından birisinin güvenlik korucusu olarak istihdam edilmesinin imkânı da yasayla getirilmiştir.
Operasyonlarla temizlenen bölgelerde terör faaliyetlerinin tekrar etmemesi ve güvenlik tedbirlerini artırmak için 11 il ve 37 ilçede 95 geçici polis güvenlik noktası, 28 il ve 134 ilçede 220 kalıcı polis güvenlik noktası kurulmaktadır. 80 geçici polis güvenlik noktası faaliyete geçmiş olup bu yıl sonuna kadar 15 tanesi daha hizmete alınacaktır. Kalıcı polis güvenlik noktalarından ise 170 tanesinin 2017 yılında, 50 tanesinin ise 2018 yılında faaliyete geçmesi planlanmaktadır.
Şunu ifade etmek istiyorum: Gerek karakollarımız gerek kalekollarımız gerek polis güvenlik noktalarımız gerekse Jandarma güvenlik noktalarımız 2017 ve 2018 yılında hem güvenlikli olarak yapılmaktadır ama ona bir sistem daha getiriyoruz, hepsinin etrafına özellikle kamera yani hem gece görüşü hem gündüz görüşü olan, bir kısmında var ama bütün donanımı buna ait yani bir taraftan fiziki güvenliği sağlayacağız ama bir taraftan da teknik ve teknolojik donanımı da en yüksek noktaya getirmeye çalışacağız.
AK PARTİ iktidarı olarak konunun ekonomik ve sosyal boyutuna da büyük önem veriyor ve gereklerini yerine getirmek için yoğun bir çaba sarf ediyoruz. Bölgelerimiz arasındaki ekonomik kalkınma ve sosyal gelişme farklılıklarını ortadan kaldıracak işsizlik ve göç gibi sorunları çözmeye yönelik projeler yürütüyoruz. Terör zararlarını karşılayacak hukuki altyapıyı oluşturarak, terör nedeniyle yerinden olmuş kişilerin istekleri hâlinde dönüşlerini kolaylaştıracak destek mekanizmasını da kurmuş bulunuyoruz. Teröre karşı yürütülen etkin mücadele sonucunda, 22 Temmuz 2015 tarihinde Ceylanpınar'da 2 polisimizin şehit edilmesiyle birlikte eylemlerini artıran terör örgütüne karşı tüm güvenlik birimlerimizin tam bir koordinasyon içerisinde yapmış olduğu başarılı operasyonlar sonucu aralarında üst düzey yöneticilerin de bulunduğu çok sayıda terörist etkisiz hâle getirilmiştir. Bazı il ve ilçelerimizde sokaklara barikatlar kurarak, çukurlar kazarak kamu düzenini bozan ve vatandaşlarımızın en temel haklarını dahi kullanmalarını engelleyen terör faaliyetlerine son verilmiştir. Teröristlerin teslim olmasına dair rakamlar -bu rakam önemlidir- son 17 yılın en yüksek seviyesine çıkmış, 2016 yılında 457 kişi örgütten kaçarak adli makamlara teslim olmuştur. Bölgedeki bazı belediyelerin terör örgütlerinin kontrolüne girmesiyle kamu düzeni ve güvenliğinin, kamu hizmetinin ve demokratik sistemin işleyişinin engellendiğinin açıkça ortaya çıkmasından sonra hukukun üstünlüğünün, demokratik nizamın ve kamu hizmetinin devamlılığının yeniden sağlanması için bazı yerel yönetimlere geçici mahiyette görevlendirme uygulamasına başlanmıştır. 36'sı PKK-KCK ve 5'i FETÖ-PDY'yle ilintili olmak üzere terör nedeniyle görevinden uzaklaştırılan toplam 41 belediye başkanı; yine 92'si PKK-KCK ve 12'si FETÖ bağlantılı olmak üzere 104 belediye meclis üyesinin yerlerine görevlendirme yapılmıştır. Görevlendirme yapılan belediyelere ilişkin tablo kitapçığımızın 57'nci sayfasında mevcuttur.
Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun çerçevesinde, terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören vatandaşlarımızın zararları karşılanmaktadır. Bu kanun kapsamında, 2004-2016 yılları arasında toplam başvuru sayısı 398.331, sonuçlandırılan başvuru sayısı 369.891, yapılan toplam ödeme tutarı ise 3 milyar 662 milyon 136 bin 875 TL'dir, başvuruların sonuçlanma oranı ise yüzde 93'tür.
Bakanlığımız mensuplarından terörle mücadelede şehit olanların yakınları ile yaralananlara tazminat ödenmektedir Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun kapsamında 2015 yılında 25 milyon 372 bin 338 lira tutarında ödeme yapılmış, bu rakam 2016 Kasım ayı itibarıyla 57 milyon 745 bin 595 liraya çıkmıştır.
Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığınca, terörle mücadele alanında politika ve strateji geliştirme görevi çerçevesinde araştırma-geliştirme projeleri, toplumsal bütünleşme ve aidiyet algılarına ilişkin saha araştırmaları, çatışma çözümleri ve demokratikleşme politikalarına ilişkin ülke raporları, radikalleşme sorunu ve yabancı terörist savaşçılarla ilgili araştırma raporları hazırlanmakta, terörle mücadele alanında yayın çalışmaları yapılarak analiz ve raporlarla karar alıcılara nitelikli bilgiler üretilmektedir. Ayrıca, terörle mücadele alanında görevli kurumlar tarafından yapılan faaliyetler incelenmekte ve kurumlar arası eş güdüm Müsteşarlık tarafından sağlanmaktadır.
2017 yılında, yeni terörle mücadele konsepti çerçevesinde tüm terör unsurlarıyla mücadele kapsamında araştırma ve analiz çalışmaları yapılacaktır, terörden zarar gören kişilerin rehabilitasyonuna ilişkin faaliyetler hayata geçirilecektir. Terörle mücadeleye ilişkin gerçekleştirilen sosyal projelerin bir araya getirilerek izlenmesi ve koordine edilmesi amacıyla tedbir faaliyetleri yürütülmektedir. Ülkemizin terörle mücadele stratejisinin güncellenmesi ve terörizme yol açan radikalleşme ve şiddete varan aşırıcılıkla mücadele stratejisi geliştirilmesi çalışmaları tamamlanacaktır. Terörden etkilenen kesimlerle daha güçlü iletişim geliştirmeye dönük projeler hayata geçirilecektir. Bölgedeki kanaat önderleri ve sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle geliştirilen diyalog çalışmaları artırılarak sürdürülecektir. Terör olgusunun ülke genelindeki ve bölgedeki yansımalarını ortaya koyacak alan araştırmalarının yapılmasına ise aynen devam edilecektir.
Terör saldırıları içerisinde en kritik olanı hiç kuşkusuz, ülkesini korumak için Türk Silahlı Kuvvetlerine verilen uçak, tank ve silahlarla kendi devletine ve halkına acımasızca saldıran FETÖ terör örgütüne mensup hainlerin 15 Temmuz günü girişmiş olduğu kanlı darbe girişimidir. Başta Cumhurbaşkanımız, Hükûmetimiz ve siyasal partilerimiz olmak üzere halkımızın kahramanca direnişi ve vatana sadık güvenlik güçlerimizin kararlı mücadelesiyle önlenen 15 Temmuz darbe girişimi ülkemizin maruz kaldığı terör eylemleri arasındaki en kanlı saldırı olarak tarihteki yerini almıştır. Millî Güvenlik Kurulunun tavsiyesi, Bakanlar Kurulu ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin 21 Temmuz 2016 tarihli kararlarıyla yürürlüğe giren üç aylık olağanüstü hâl uygulaması neticesinde FETÖ ve diğer terör örgütleriyle mücadelede hızlı ve etkili tedbirler alınmasının yolu açılmıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisinin 11 Ekim 2016 tarih ve 1130 sayılı olağanüstü hâlin üç ay daha uzatılmasına ilişkin kararı çerçevesinde FETÖ ve benzeri terör yapılarının bir daha ülkemize tehdit oluşturmaması için gereken tüm tedbirlerin alınmasına yönelik çalışmalarımız devam edecektir. Kanlı darbe girişimi sonucunda polis, asker, sivil olmak üzere toplam 248 şehit verilmiştir; yine aynı gruplardan olmak üzere 2.193 vatandaşımız ise yaralanarak gazi olmuştur. Yaralılarımızdan 18 kişinin tedavisi devam etmektedir. 35 darbeci ölü ele geçirilmiş, 49 darbeci ise yaralı olarak yakalanmıştır. Gözaltına alınanlardan 11.550 kişi serbest bırakılmış, 36.951 kişi tutuklanmış, 27.645 kişi ise adil kontrol şartıyla serbest bırakılmıştır. 410 kişi firari olup 3.328 kişinin gözaltındaki işlemleri ise hâlen devam etmektedir.
FETÖ soruşturması kapsamında İçişleri Bakanlığı personelinden çeşitli kademelerden toplam 12.985 kişi görevden uzaklaştırılmış, 356 kişi gözaltına alınmış, 9.786 kişi tutuklanmış, bunların 6.138'i serbest bırakılmıştır. 467 kişi firari olup ihraç edilen personel sayısı 21.929 kişidir. Göreve iade edilen personel sayısı ise 3.569 kişidir. Bu personele ilişkin detaylı tablo kitapçığımızın 67'nci sayfasında yer almaktadır.
15 Temmuz darbe girişiminde hayatını kaybeden şehitlerimizin ailelerine 40 milyon 594 bin 687 TL tazminat ödenmiştir. Yaralananlara 75 milyon 967 bin 34 TL olmak üzere 15 Kasım 2016 tarihi itibarıyla 116 milyon 561 bin 721 TL nakdî tazminat ödenmesi yapılmıştır.
Orta Doğudaki istikrarsızlıktan beslenen ve ülkemizde yaptığı bombalı eylemlerle masum vatandaşlarımızı hedef alan DEAŞ'e yönelik operasyonlar kararlı bir şekilde sürmektedir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin DEAŞ unsurlarını sınırlarımızdan temizlemeyi amaçlayan Fırat Kalkanı operasyonuyla ülkemizi tehdit eden terör unsurları sınır hattımızdan uzaklaştırılmıştır. Aynı şekilde, ülke içindeki DEAŞ mensuplarına yönelik kararlı operasyonlarla örgütün faaliyetleri büyük ölçüde kısıtlanmıştır. Son dönemde DEAŞ'e yönelik yürütülen istihbari çalışma ve operasyonlarla 24 eylem girişimi engellenmiştir. 145 ülkeden 52.075 kişiye giriş yasağı konulmuş, 98 ülkeden 3.790 kişi sınır dışı edilmiştir. DEAŞ'la mücadelede 2016 yılında 1.381'i yabancı olmak üzere 3.089 kişi gözaltına alınmış, bunların 1.204'ü tutuklanmıştır. Tutuklanan bu şahısların 618'i yabancı uyrukludur.
Ülkemiz, uluslararası terörizmle bağlantılı yabancı terörist savaşçılarla da etkin bir şekilde mücadele etmektedir. Bugüne kadar çatışma bölgeleriyle bağlantısı olduğu düşünülen 145 farklı ülkeden yaklaşık 52.075 yabancıya giriş yasağı kararı alınmış olup ülke sınırları içerisinde yakalanan 98 farklı ülkeden yaklaşık 3.857 yabancı sınır dışı edilmiştir.
Bakanlığımızca, uyuşturucuyla mücadeleye özel bir önem ve öncelik verilmektedir. Böylelikle birçok yeni nesil uyuşturucu maddenin daha ülkemizde görülmeden 2313 Sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanun kapsamına alınması sağlanmıştır. Uyuşturucuyla topyekûn mücadelede yaşanan sorunların en önemlilerinden birisi olarak da ülkemizde hâlâ 49 ilde 79 tedavi merkezi olmasına karşın, tedavi edilen bireyin sosyal hayata yeniden entegrasyonunu sağlayacak rehabilitasyon ve sosyal hayata uyum merkezlerinin bulunmayışı gelmektedir. Öncelikli olarak İstanbul'da 4, Ankara'da 2, İzmir'de 4, Adana'da 2 olmak üzere 12 rehabilitasyon ve sosyal uyum merkezine ihtiyaç duyulmaktadır.
2014 yılında hayata geçirilen NARKOTİM Projesi'yle 29 ilde uyuşturucuyla sokak bazlı mücadelede yüzde 60 başarı elde edilmiştir. 2014 yılı sonunda kurulan ve 29 İlimizde görev yapmakta olan NARKOTİM ekiplerinin 2017 yılında 30 il ve 28 ilçede daha kurulması planlanmaktadır. Bu konudaki ileri planlamalarımızı da yapmış durumdayız.
İç güvenlik birimlerimizce 2016 yılı başından günümüze kadar gerçekleştirilen 24.592 uyuşturucu operasyonu kapsamında piyasa değeri yaklaşık 7,5 milyar TL olan -ki bu rakam önemli bir rakamdır, altını çiziyorum- 114 ton 657 kilogram esrar, 5 ton 47 kilogram eroin, 211 kilogram afyon, 621 kilogram kokain, 10 milyon 81 bin 183 adet uyuşturucu hap, 547 kilogram sentetik kannabinoid yani bonzai, 143 kilogram metamfetamin, 82 milyon 540 bin 597 adet kenevir bitkisi ele geçirilmiştir, 38.160 şüpheli gözaltına alınmıştır.
Sahil Güvenlik Komutanlığınca, 5 Ocak 2016 tarihinde, uluslararası sularda uyuşturucu taşıyan yabancı bayraklı bir gemiye uluslararası hukuk kuralları çerçevesinde Emniyet Genel Müdürlüğüyle koordineli olarak müdahale edilmiştir. Operasyon kapsamında 2 milyon 440 bin 945 gram toz esrar ve 105.730 gram (604.171 adet tablet) captagon ele geçirilmiştir.
Terör örgütleri ve onların uyuşturucu kaçakçılığından elde ettikleri finansmanın kurutulmasına dönük narkoterörle mücadele önemli önceliklerimiz arasındadır. PKK/KCK terör örgütüne büyük darbe vurulan operasyonlarda ele geçirilen uyuşturucunun piyasa değeri yaklaşık 4 milyar TL'dir. FETÖ'ye yönelik narkoterör operasyonlarında yakalanan uyuşturucunun piyasa değeri yaklaşık 75 milyon TL'dir.
Ülkemiz, uluslararası sorumluluğunun da bilincinde olarak her türlü uluslararası suç örgütüyle kararlılıkla mücadele etmektedir. Biz, uyuşturucu imal ve ticaretini bir insanlık suçu, uyuşturucunun kullanımını ise bir hastalık olarak görmekteyiz. Dünya uyuşturucu raporlarında Avrupa genelinde gerçekleştirilen eroin yakalamalarının dünya genelindeki yakalamaların yüzde 38'ini teşkil ettiği ve Türkiye'nin eroin yakalamalarında Avrupa'da ilk sırada yer aldığı ifade edilmiştir. 2016 raporunda ise 2014 yılında Türkiye'nin yaklaşık 13 tonla küresel eroin yakalamalarının yüzde 16'sını tek başına gerçekleştirdiğine yer verilmiştir. Ülkemiz uyuşturucu konusunda -bunun da altını çizmek istiyorum- ne geçiş ülkesidir ne de kaynak ülkedir; ülkemiz uyuşturucu konusunda hedef ülkedir. 2016 Avrupa uyuşturucu raporunda da yer verilen, ülkemizin, Avrupa genelinde yakalanan 6 milyon 155 bin 434 ekstazi tabletinin yaklaşık yüzde 60'ına denk gelen 3 milyon 600 bin 831 tableti tek başına yakalaması bu mücadeledeki kararlılığımızı göstermektedir. Avrupa, doğudan batıya sevk edilen afyon ve türevlerinin kendi ülkelerine girmesini önleme adına ülkemizle yürüttüğü iş birliği politikasını maalesef, kendi coğrafyasından üretilen sentetik uyuşturucuların üretiminin durdurulması ve ülkemize transferinin engellenmesi noktasında gösterememektedir. Açık bir politika var arkadaşlar. Türkiye'yi bir geçiş ülkesi ve bir kaynak ülke olarak nitelendirmekte, Türkiye'nin sanki bir hedef ülke olmadığı kanaatini ülkemizde yaygınlaştırmayı bir Batı politikası olarak takip etmektedirler. Net hedef ortadadır. Türkiye, uyuşturucu konusunda hedef bir ülkedir. Tedbirlerimiz ve bütün çalışmalarımız, NARKOTİM'lerimiz, narkoterörle mücadelemiz, sokaklarda yapmış olduğumuz mücadele ve bundan sonra buna ilave edeceğimiz teknolojik mücadelelerimizin tamamı bu anlayışa göre. Bizim sırtımızı sıvazlıyorlar "Aman, iyi eroin yakalıyorsunuz, iyi esrar yakalıyorsunuz." ama öteki taraftan, Batı'dan Türkiye'ye gelen sentetik uyuşturucular konusunda herhangi bir tedbir, önlem ve iş birliği alınması konusunda da adım atmıyorlar, bunu açık ve net görüyoruz ve bütün politikalarımızı bundan sonra da buna doğru yönlendireceğimizi de heyetinize ifade etmek isterim. Hatta, sabahleyin İzmir Emniyetimizle yapmış olduğumuz bir görüşmede, özellikle bu konuda hassasiyete dikkat çekilmiş ve bu konunun teknolojik takibinin de -ki önümüzdeki günlerde ülkemiz ve milletimiz onu da görecektir- sonuç alıcı önemli unsurlardan birisi olduğunu da sağlamaya yönelik kararlılığımız da aynı şekilde devam edecektir.
PKK/KCK terör örgütünün uyuşturucudan elde ettiği gelirin yılda 1,5 milyar dolar olduğu değerlendirilmektedir. Yani, sadece bir terör örgütü değil, aynı zamanda bir uyuşturucu örgütüdür. Yani, terörle mücadeledeki en önemli hususlardan birisi de bu finans kaynaklarının ortadan kaldırılmasıdır. Bu itibarla narkoterör çalışmaları kapsamında 22 Haziran-03 Temmuz 2016 tarihleri arasında Emniyet Genel Müdürlüğü Uyuşturucuyla Mücadele Daire Başkanlığı ve Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından Diyarbakır ili ve aynı zamanda...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Bakanım, bir dakikanızı rica edeyim.
Sayın Bakanım, bir saatlik süreyi doldurduk -yaklaşık elli beş dakika- bir on dakika süre versem toparlayabilir miyiz?
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - On beş dakika olursa bitiririm, takdir ederseniz.
BAŞKAN - Tamam Sayın Bakanım, buyurunuz, on beş dakika.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Teşekkür ediyorum.
Emniyet Genel Müdürlüğü Uyuşturucu ve Uyuşturucuyla Mücadele Daire Başkanlığı ve Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından Diyarbakır Lice, Hazro ve Kocakaya kırsallarında operasyonlar düzenlenmiştir ve bu operasyonlarda da bölücü terör örgütünün finans kaynağı olan birçok uyuşturucu madde ekim alanı imha edilmiş, ayrıca 19 adet uzun namlulu silah ve 19 ton amonyum nitrat...
Şimdi, bakın, sadece uyuşturucu değil, silah, patlayıcı mühimmat, 43 el yapımı patlayıcı (EYP), 6 adet tabanca ve birçok mühimmat ele geçirilmiştir. Örgüte finansal açıdan da büyük bir darbe vurulmuştur.
Hükûmetlerimiz döneminde suç örgütleriyle mücadelede yasal boşlukları gidermeye yönelik olarak başta Türk Ceza Kanunu olmak üzere mevzuat düzenlemeleri yapılmış, bu suçlara karışanlara yönelik ağır cezalar ve caydırıcı hükümler getirilmiştir. 2016-2021 Organize Suçlarla Ulusal Strateji Belgesi ve eki olan 2016-2018 Organize Suçlarla Mücadele Eylem Planı 17 Nisan 2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Emniyet Genel Müdürlüğümüz tarafından organize suçlarla mücadele kapsamında düzenlenen operasyon sayısı 2015'te 86, 2016'nın ilk dokuz ayı itibarıyla ise yüzde 142 olmuştur. İşlem yapılan şahıs sayısı ise yine aynı zaman dilimlerinde 927'den 4.772'ye yükselmiştir. Bu suç örgütlerine ilişkin Jandarma Genel Komutanlığımızın yaptığı operasyon sayısı ise 2015 yılında 96, 2016'nın ilk dokuz ayı içerisinde 75 olarak gerçekleştirilmiştir. Ele geçirilen şahıs sayısı ise 2015'in tamamı için 1.170, 2016'nın ilk dokuz ayı için 868'dir. Kaçakçılık suçlarıyla mücadele çerçevesinde ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlarla koordineli olarak operasyonlar gerçekleştirilmektedir. Bu kapsamda, sigara ve alkollü içki kaçakçılığı, akaryakıt kaçakçılığı, tarihî eser kaçakçılığı ve insan ticaretiyle etkin bir şekilde mücadele edilmektedir. Bu operasyonlara ilişkin detaylı tablolar kitapçığımızın 83'üncü ve 84'üncü sayfalarında detaylı bir şekilde bilgilerinize sunulmuştur.
Gelişen teknolojiyle birlikte her geçen gün artan ve yaygınlaşan bilişim suçlarıyla daha etkin mücadele edebilmek amacıyla Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı ve illerde de Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlükleri kurulmuştur.
Günübirlik evlerin Kimlik Bildirme Kanunu kapsamında sayılması, konaklama bilgilerinin tutularak, kolluk bilgisayarına bağlanması yönünde yapılan çalışmalar kapsamında -bu da yeni bir adımımız, artık günübirlik evler, özellikle DEAŞ terörü ve PKK/KCK terörü açısından bizim için son derece riskli alanlardı. Çünkü bunların kayıtları takip edilemiyordu- günübirlik evler, Kimlik Bildirme Kanunu kapsamına alınmaktadır. Yani aynen bir otel gibi artık oradan kimlik bildirme ilgili güvenlik birimlerine gerçekleştirilecek ve günübirlik evlerde kimlerin kaldığı ve günübirlik evlerde kimlerin konakladığı da güvenlik birimlerimizce takip edilecektir. Mevcut durumda sisteme bağlanmak için bir süre verilmiş olması nedeniyle, önce ikaz, sonra ceza yazılması yerine ilk tespitte doğrudan ceza öngörülmektedir. Bildirmeme veya gerçeğe aykırı bilgi gönderme ceza miktarlarını artırmaktadır. Cezaların mülki amir tarafından verileceği ve bir ay içinde ödeneceği de hükme bağlanmıştır. Yani, bizim, en önemli gri alanlarımızdan bir tanesi, güvenlik açısından, özellikle şehirlerimizin güvenliği açısından bu günübirlik evlerdi, bu konuda da önemli bir adımı atmış bulunuyoruz.
Özel güvenlik hizmetlerinin etkin bir şekilde yürütülmesi amacıyla, Bakanlığımızca her türlü idari düzenleme yapılmaktadır. 2016 yılında 388 güvenlik şirketi, 493 eğitim kurumu, 25.178 özel güvenlik izni denetlemeye tabi tutulmuştur.
FETÖ terör örgütüyle mücadele kapsamında yapılan inceleme ve araştırmalar neticesinde, 11 şirket kapatılmış, 3 şirkete mahkeme kararıyla kayyum atanmış, ayrıca 1.363 kişinin özel güvenlik sektöründe çalışma izinleri iptal edilmiş olup valiliklerce konuyla ilgili gerekli araştırma ve incelemeler devam etmektedir.
Güvenlik personeliyle ilgili şikâyetlerin daha etkin soruşturulması ve izlenmesi için Bakanlığımız tarafından hazırlanan 6713 sayılı Kolluk Gözetim Komisyonu Kurulması Hakkında Kanun, 20 Mayıs 2016 tarihinde yayımlanmıştır. Kanunla, Bakanlığımız Müsteşarlığının Başkanlığında; kolluk şikâyet sisteminin işleyişine ilişkin ilişkileri tespit etmek, koordinasyonu sağlamak, Bakanlığa önerilerde bulunmak, soruşturmaların sonuçlarını takip etmek, kolluk etik ilkelerinin uygulanmasını izlemek, ilgili mevzuat düzenlemeleri hakkında görüş vermek gibi görevlerle donatılmış bağımsız bir Kolluk Gözetim Komisyonu kurulmuştur.
Ülkemiz, 2002 yılından itibaren işkenceye karşı sıfır tolerans politikasını benimsemiş ve bu politikayı istisnasız bir şekilde uygulama kararlılığını her platformda vurgulamıştır. Bu bağlamda, işkence suçunun cezası artırılmış, bu suçtan dolayı zaman aşımının işlemeyeceği hükme bağlanmıştır. Kolluk görevlilerine yoğun olarak insan hakları eğitimi verilmiş, başlangıç eğitimleri ve hizmet içi eğitimlere müfredatta ayrıca yer verilmiştir. İşkenceden dolayı devletçe ödenen tazminatların sorumlu personele rücu edeceği hükmü de getirilmiştir. 2015 ve 2016 yıllarında işkence ve eziyet suçlarıyla ilgili adli ve disiplin yönünden kusurlu bulunarak cezalandırılan personelimiz bulunmamaktadır.
Ülkemizde 51 il özel idaresi, 1.397 belediye, 18.334 köy bulunmaktadır. 1.397 belediyenin 30'u büyükşehir belediyesi, 51'i il belediyesi, 519'u büyükşehir ilçe belediyesi, 400'ü ilçe belediyesi, 397 de belde belediyesidir.
Cumhuriyetin ilk yıllarında, ülkemiz nüfusunun yüzde 85'i köylerde, yüzde 15'i şehirlerde yaşamaktaydı. Ancak, bugün, ülkemizdeki nüfusun yüzde 93,65'i belediye sınırları içerisinde, yüzde 6,35'i belediye sınırları dışında yaşamaktadır.
KÖYDES projeleriyle birlikte yolu ve içme suyu bulunmayan köy kalmamıştır. Köylerin temel alt yapı ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla 2005 yılında uygulamaya konulan KÖYDES Projesi için bugüne kadar toplam 9 milyar 441 milyon TL ödenek kullanılmıştır. 2016 Yılında 391 milyon 699 bin TL ödenek tahsis edilmiş iken -yine bunun altını çizmek isterim- Başbakanımızın talimatıyla KÖYDES Projesi'nin 2017 yılı ödeneği geçen yıla göre 2 katından fazla artırılarak 840 milyon liraya çıkartılmıştır, yüzde 115 bir artış sağlanmıştır.
Proje kapsamında; 202.381 yol, 43 bin kilometre yol onarımı, 1.341 adet köprü ve 37.050 adet menfez yapılmış,18 milyon 954 bin 951 metrekare parke taşı döşenmiştir; 4.409 adet içme suyu tesisi yapılmış, 50.919 köy ve bağlısının içme suyu tesisleri yenilenmiş, bu hizmetlerden 15 milyon 544 bin 277 vatandaşımız yararlanmıştır. 13 adet gölet, 624 adet sulama tesisi ve 16 adet hayvan içme suyu göleti tamamlanarak 62.643 hektar tarımsal alana sulama hizmeti götürülmüş ve 69.469 çiftçi ailesinin bu hizmetlerden yararlanması sağlanmıştır. Tamamlanan 150 adet foseptik tesisi ve 16 adet arıtma tesisiyle 50.080 vatandaşımıza hizmet götürülmüştür.
KÖYDES Projesi çerçevesinde gerçekleştirilen çalışmaların Coğrafi Bilgi Sistemleri temelinde dijital ortama aktarılması amacıyla KÖYDES İzleme Altyapısı Kurulumu Projesi uygulamaya konulmuştur.
2010/2 YPK Kararı gereğince, KÖYDES Projesi çerçevesinde gerçekleştirilen çalışmaların Coğrafi Bilgi Sistemleri temelinde dijital ortama aktarılması amaçlanmış, Projenin bütçesi 3 milyon 500 bin TL'dir.
Muhtarlarımızın taleplerini takip etmek ve sonuçlandırmak için Bakanlığımız tarafından -Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığı tarafından- "Muhtar Bilgi Sistemi" adında bir web sitesi oluşturulmuş, Bakanlığımızda Mahalli İdareler Genel Müdürlüğünde Muhtarlar Daire Başkanlığı kurulmuştur. Muhtarların taleplerini yakından takip etmek amacıyla büyükşehir belediyelerinde muhtarlar daire başkanlığı, diğer belediyelerde ise muhtarlar müdürlüğü kurulması sağlanmış, 19 Ekim Muhtarlar Günü olarak ilan edilmiştir. Bu yıl da ilk defa Muhtarlar Günü kutlanmıştır.
Muhtarların, mahallelerine taşınan ve ayrılanlarla ilgili değişiklikleri güncel olarak takip etmeleri için "Kimlik Paylaşım Sistemi" üzerinden gerekli link verilmesi için yapılan çalışma aralık ayı itibarıyla bitecektir. Bu, şu demektir: Artık, her muhtarımız, günlük, haftalık, on beş günlük ve aylık olarak kendi mahallesine gelenleri anında görebilmek fırsatına sahip olabilecektir. Bir linkle ve bir uyarı metoduyla beraber oraya bildirilecektir. Bakanlığımızın son yıllarda yaptığı çalışmalarla bu hizmetlerde önemli değişim ve dönüşüm gerçekleştirilmiştir.
Nüfus ve vatandaşlık hizmetlerinde bürokrasiyi azaltıcı tedbirler uygulamaya konulmuş ve iş süreçleri hızlandırılarak vatandaş memnuniyeti artırılmıştır. Bu kapsamda, nüfus ve vatandaşlık hizmetleri alanında hayata geçirilen MERNİS, T.C. Kimlik Numarası, Kimlik Paylaşımı Sistemi, Adres Kayıt Sistemi ve Mekânsal Adres Kayıt Sistemi uygulamaları başarıyla yürütülmektedir. Bu çerçevede, hayata geçirilen Kimlik Paylaşım Sistemi Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü merkezi veri tabanında tutulan kayıtların ilgili mevzuatta belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde, kamu kurumları ve diğer tüzel kişilerle güncel, güvenli ve yedi gün yirmi dört saat esasıyla, çevrimiçi paylaşılmasına imkân sağlayan bir sistemdir. Bugün itibarıyla Kimlik Paylaşım Sistemi'ne bağlanarak hizmet yürüten kurum ve kuruluş sayısı 1.801'dir.
Burada bir şey söylemek istiyorum: Buna rağmen bazı kurumlarımız maalesef vatandaşımıza "Gidin, nüfus cüzdan suretini alın.", "Gidin, ikametgâh suretini alın." diye birtakım yönlendirmelerde bulunmaktadır. Dün yayınladığımız genelgeyle birlikte de artık 1.801 kurumumuz böyle bir işleyişi yerinde gerçekleştirebilecek, oradan bu sistemin içerisinden bunları sağlayacak, vatandaşlarımızı nüfus idaresi ve muhtarlıklara kadar da yormayacaktır. Yine aynı şekilde bir talimatı daha verdik, zannediyorum aralık ayında bu da gerçekleşecektir: Artık, vatandaşımız, nüfus kimlik bilgisini ve ikametgâh bilgisini e-devlet üzerinden rahatlıkla alabilme fırsatına sahip olacak. Ne nüfus idarelerine ne de muhtarlıklarımıza gidebilme konusunda herhangi bir süreçle karşı karşıya bırakılmayacaktır. Bu, hem nüfus idarelerimizdeki iş yoğunluğunun azaltılması hem vatandaşımızın zamanını iyi bir şekilde kullanabilmesi açısından çok önemli bir tedbir olarak yürürlüğe girecektir.
Bakanlık olarak yürüttüğümüz önemli projelerimizden birisi de kolay taşınabilir, taklit, tahrif ve sahteciliğe imkân tanımayan, geleneksel ve elektronik ortamda güvenli kimlik doğrulama amacıyla kullanılabilecek, biyometrik unsurlar da içeren, uluslararası standartlara uygun, Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Kartı Projesi'dir.
Kimlik kartına ilişkin yasal düzenleme 27 Ocak 2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Kimlik kartı başvurularının alınmasına 14 Mart 2016 tarihinde Kırıkkale ilinde başlanmıştır. Yaygınlaştırma projesi kapsamında, ekim ayı itibariyle Trabzon, Rize, Artvin, Erzurum ve Erzincan illerinde başvurular alınmaya başlanmıştır. Kasım ayı sonunda ise Adıyaman, Aksaray, Burdur, Uşak ve Yalova illerinde başvurular alınmaya başlanacaktır. 2017 yılının başında ise bu tüm Türkiye'de vatandaşlarımızla buluşacak hizmet olacaktır.
Bir diğer önemli proje ise, Dijital Arşiv Projesi'dir. Nüfus arşivlerinde bulunan aile kütük defterleri, vukuat defterleri ve özel kütük belgelerinin fiziki arşiv düzenlemelerinin ve restorasyonunun yapılması, taranarak kurulacak Dijital Arşiv Yönetim Sistemi'ne aktarılması da bu sistem sayesinde mümkün olacaktır.
KPS ile Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü merkezi veri tabanında tutulan kişi ve adres bilgi kayıtları 1.821 kurumda biraz önce anlattığım gibi paylaşılmaktadır.
Elektronik olarak okunabilir, çipli yeni tip pasaportların verilmeye başlandığı Haziran 2010 tarihinden günümüze kadar 15 milyon 380 bin 791 pasaport vatandaşlarımıza teslim edilmiştir. Kendilerine en yakın yerden hizmete daha kolay ulaşabilmesi için 504 yurt içi, 186 yurt dışı olmak üzere toplam 690 pasaport müracaat merkezinden hizmet verilmektedir.
Biliyorsunuz, bu pasaport hizmetlerini de yine Nüfus ve Vatandaşlık idarelerine devrediyoruz. Burada da yeni bir modeli ortaya koymaya çalıştığımızı ifade etmek istiyorum.
Yine sürücü belgelerinde de aynı şey geçerlidir. Avrupa Birliği mevzuatına, 1968 tarihli Karayolu Trafiği Konvansiyonu'na uyumlu hâle getirilmiştir. 21/11/2016 tarihi itibarıyla 2 milyon 142 bin 930 yeni sürücü belgesi verilmiştir.
Yine, sivil toplum kuruluşlarıyla ilgili katılımcılık, çoğulculuk ve demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır. Bu nedenle, Bakanlık olarak sivil toplum örgütlerine büyük önem veriyor ve onları destekliyoruz. 2016 tarihi itibarıyla ülkemizde toplam aktif dernek sayısı 109.620'dir. DERBİS'le bunlar sistemimize bağlanmıştır ve bunları takip ediyoruz. 2016 yılında 208 derneğe 11 milyon 600 TL proje desteği verilmiştir.
Ülkemiz, aynı zamanda, düzensiz göçle mücadele kapsamında ülkemizde 2010-2014 yılları arasında ortalama 50 bin düzensiz göçmen yakalanırken, 2015 yılında yaklaşık 3 katı bir artışla 146.485 düzensiz göçmen yakalanmıştır. 2016 yılında 18 Kasım 2016 tarihi itibarıyla yakalanan düzensiz göçmen sayısı ise 160.860'dır. Bu da önemli bir rakamdır.
Denizlerde, Sahil Güvenlik Komutanlığınca 590 olayda 12.066 insan hayatı kurtarılmış, 37.151 gemi/tekne kontrol edilmiş, 10.113 şahıs ve gemiye çeşitli kusurlarından dolayı adli ve idari yasal işlem uygulanmıştır.
2011 yılından itibaren yakalanan yasa dışı göçmen sayısı 497.033 tür, organizatör sayısı da 13.207 olmuştur. Bu rakam da önemlidir.
2016 yılında yakalanan yasa dışı göçmen sayısı ise 160.086'dır; 35.658'i denizdedir. Yakalanan organizatör sayısı 2.985 olup bu kişilerden 909'u tutukludur.
20 Mart 2016 sonrası Yunan adalarına günlük geçiş ortalaması 1.869'dan -bu rakam da önemlidir, özellikle milletvekillerimizin bu rakama dikkat etmesini istirham ederim- 155'e düşmüştür.
Ege Denizi'nde kaçak göçmenlere müdahalede bulunmak üzere askerî birliklerden yardım taleplerinin tek merkezden koordine edilmesi amacıyla yani Ege Deniz'inde işte İzmir Valiliği, Muğla Valiliği, Aydın Valiliği gibi farklı valilikler üzerinden bu kontrolü sağlamak yerine İzmir Valiliğini hemen on beş gün önce koordinatör vali olarak tayin ettik ve bu konuda gerek Deniz Kuvvetleri Komutanlığımız gerek Sahil Güvenlik Komutanlığımız gerekse tüm güvenlik birimlerimizde bu koordinasyon sağlanacaktır. Ege Denizi'nde kaçak göçmenlere müdahalede bulunmak üzere askerî birliklerden yardım talep etmek üzere İzmir Valisini koordinatör vali olarak tayin ettiğimizi söyledim.
Yunan adalarından Türkiye'ye dönen her bir Suriyeli karşılığında, başka bir Suriyeli AB ülkelerine yerleştirilmektedir. Bu kapsamda geri alınan ve gönderilen mültecilere ilişkin dağılım ve toplam sayılar kitapçıkta 116'ncı sayfadadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
(Başkanlığa Başkan Vekili Mehmet Şükrü Erdinç geçti)
BAŞKAN - Sayın Bakanım...
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Bitiriyorum.
BAŞKAN - Tamam, buyurun.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Ülkemizde hâlen 19 geri kabul merkezi bulunmaktadır. 2016 yılı içinde 1 tane daha eklenecek, 1 Ekim 2017'de ise 12 tane merkezin daha açılışı yapılacaktır. Bütün bu merkezler açıldığı takdirde toplam kapasitenin 17.130 olması beklenmektedir.
Yasa dışı göç, sınır aşan örgütlü suçlar, terörizm, uyuşturucu ve insan kaçakçılığı gibi suçların hızla yaygınlaştığı dünyamızda, ülkelerin güvenliğinin sağlanmasında ikili ve çok taraflı iş birliklerinin tesisi her zamankinden fazla önemlidir. Bu konuda 2016 yılında 27 yabancı heyetin kabulü, 9 ülke bakanı ile toplam 14 telefon görüşmesi ve 3 yurt dışı çalışma ziyareti gerçekleştirilmiştir. Yine bakan yardımcısı düzeyinde 16 yabancı heyetin kabulü, 3 telefon görüşmesi, 6 yurt dışı çalışma ziyareti gerçekleştirilmiştir. 2016 yılında ikili ve çok taraflı iş birliğinin geliştirilmesine yasal zemin teşkil edecek olan 5 anlaşma, 1 protokol, 6 niyet beyanı imzalanmıştır.
Yine, geri kabul, başka bir devlete yasa dışı giriş yaptığı veya söz konusu devlette yasa dışı şekilde bulunduğu tespit edilen bir kişinin kendi vatandaşı olan, üçüncü bir ülkenin vatandaşı olan veya vatansız kişilerin bir devlet tarafından geri kabul edilmesidir. Yine bu konudaki çalışmalarımız aynı şekilde devam etmektedir.
Yine, e-ikamet uygulaması kısa sürede yabancılar tarafından büyük ilgi görmüş ve 2015 yılında 370.309 yabancıya, 2016 yılında ise (14 Ekim 2016 tarihi itibarıyla) 357.972 yabancıya ikamet izni bu sistem aracılığıyla verilmiştir.
Ukrayna'nın çatışma bölgelerinde yaşayan Ahıska Türklerinden 677 ailenin, Erzincan Üzümlü ve Bitlis Ahlat'a iskân edilmeleri de Ahıska Türklerinin Türkiye'ye Kabulü ve İskânına Dair Kanun çerçevesinde kararlaştırılmıştır.
Bakanlığımız Göç İdaresi Genel Müdürlüğü koordinasyonunda yürütülen çalışmalarla 2.098 kişi Erzincan Üzümlü ve Bitlis Ahlat'a iskân edilmiştir, 211 ailenin de iskân işlemleri devam etmektedir.
Yine, bunun yanı sıra, 2005-2015 yılları arasında ülkemize gelen 216.351 yabancı, 2016 yılında ise 46.337 yabancı, uluslararası koruma başvurusu yapmıştır.
Son yıllarda, başta Suriye olmak üzere, komşu ülkelerde meydana gelen karışıklıklardan dolayı çok sayıda kitlesel olarak yabancılar ülkemize göç etmektedirler.
Vatandaşla buluşma kapsamında, vatandaşlarımızın istek, öneri ve şikâyetlerini alıp değerlendirmek ve onlarla doğrudan temas kurma, toplumun tüm kesimlerine daha geniş bir şekilde ulaşılması amacıyla basına kapalı olarak, illerimizde valiler, ilçelerimizde kaymakamlar başkanlığında her ay düzenli toplantılar yapılması 5/11/2016 tarihinde talimatlandırılmıştır. Bu bağlamda, muhtar toplantıları, ekonomik toplantılar, halk toplantıları ve güvenlik toplantıları da yapılacaktır.
Evet, şimdi de, esas itibarıyla, 112 Acil Çağrı Merkezleri Projesi yürütülmektedir. Bu da bizim son yansılarımızdan birisi olsun. Şu bizim acil durumda 112, bu Türkiye'nin en önemli projesi ve Avrupa Birliği çerçevesinde gerçekleştirilen bir projedir. Polis İmdat 155, Alo AFAD 122, Jandarma İmdat 156, Sıhhi İmdat 112, Yangın İhbar 110, Sahil Güvenlik 158, Acil Yardım Hizmet Destek Hattı 132, Orman Yangını İhbar 177. Bunların her birini 112 ihbar hattında birleştirecek bir sistemi şu anda bir kısmını gerçekleştirdik ama önümüzdeki günlerde tamamını gerçekleştirerek halkımızla buluşturacağımızı şu anda proje kapsamında 23 ilimizde faaliyete geçirilmişti. 2017 yılında 9 ilimizde faaliyeti gerçekleştirilecek ve hizmet binası yapımı için ödenek gönderilen 43 ilimizde ise yer belirleme çalışmaları, proje inşaat çalışmaları devam etmektedir.
Hükûmet konaklarımızda aynı gayretle yenilenme çalışmalarına devam edilmektedir
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nda Bakanlığımızın 2017 yılı bütçesi 2016 yılına göre yüzde 13 artışla 39 Milyar 764 milyon 606 bin TL olarak görüşülmüştür. İçişleri Bakanlığı toplam 2016 yılı ödenekleri 35 milyar 079 milyon 559 bin, 2017 yılı ödenekleri 39 milyar 764 milyon 606 bin, 2016-2017 artış oranı yüzde 13,4.
Bağlı kuruluşlar hariç Bakanlık bütçesi 2016 yılı ödenekleri 4 milyar 794 milyon 246 bin, 2017 yılı ödenekleri 5 milyar 834 milyon 586 bin, 2016-2017 artış oranı yüzde 21,7.
Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı 2016 yılı ödenekleri 19 milyon 962 bin, 2017 yılı ödenekleri 17 milyon 857 bin, 2016-2017 artış oranı eksi yüzde 10,6.
Jandarma Genel Komutanlığı 2016 yılı ödenekleri 8 milyar 276 milyon 881 bin, 2017 ödenekleri 9 milyar 374 bin 739 bin, 2016-2017 artış oranı yüzde 13,3.
Emniyet Genel Müdürlüğü 2016 yılı ödenekleri 21 milyar 140 milyon 638 bin. 2017 yılı ödenekleri 23 milyar 537 milyon 811 bin, yüzde 11,3 artış.
Sahil Güvenlik Komutanlığı 2016 yılı ödenekleri 576 milyon 812 bin, 2017 yılı ödenekleri 649 milyon 761 bin. 2016-2017 artış oranı ise yüzde 12,6.
Göç İdaresi Genel Müdürlüğü 2016 yılı 271 milyon 020 bin, 2017 yılı 349 milyon 852 bin, 2016-2017 artış oranı yüzde 29 olmak üzere hazırlanmıştır.
Sayın Başkan ve çok kıymetli milletvekilleri; öncelikle, bu fırsatı sunduğunuz için çok teşekkür ediyorum. Başta bu bütçenin hazırlanmasında emeği geçen Bakanlığımızın tüm çalışanlarına hepinizin huzurunda ayrı ayrı teşekkür etmek istiyorum. Bugüne kadar Bakanlığımızda gayret gösteren bütün arkadaşlarımıza, bütün mesai arkadaşlarıma, tüm bakanlarımıza ve bu konuda emek gösteren bütün bürokratlarımıza, tekrar Plan ve Bütçe Komisyonunun huzurunda teşekkürlerimi sunuyorum. Önemli bir görevi ifa etmeye çalışıyoruz. İnşallah, desteklerinizle, gayretlerinizle ve milletimizin teveccühleriyle bu önemli görevi gücümüzün yettiği ölçüde ve sorumluluğumuzla devam ettirme çalışmalarını ortaya koyacağız ve bu konuda Plan ve Bütçe Komisyonumuza da bu sunumda gösterdikleri sabırlar ve bugüne kadar özellikle 2017 bütçesinin oluşması konusunda ortaya koymuş oldukları yoğun mesai dolayısıyla tekrar her birine ayrı ayrı teşekkür ediyor, 2017 bütçesinin, hem ülkemize hem milletimize, Bakanlık bütçemizin Bakanlığımıza ve ülkemizin güvenliğine, esenliğine hayırlı ve uğurlu olmasını diliyor, hepinize saygı ve selamlarımı iletiyorum. Teşekkür ediyorum efendim.