KOMİSYON KONUŞMASI

DURSUN ÇİÇEK (İstanbul) - Sayın Başkan, Sayın Bakanım, değerli katılımcılar; tabii, ülkemizde devlet olarak iki temel görev var: Bunlardan birisi adalet, diğeri de güvenlik. Diğer hizmetlerin özel sektör kanalıyla karşılanması hariciye hariç mümkün. Ve ülkemizin sorunlarının temelinde de bu 2 bakanlığın yürüttüğü hizmetlerdeki aksaklıklardan kaynaklanan sorunlar. Tabii, işsizlik, ekonomik sorun bütün ülkelerde var, bütün dünyada var, refah seviyesi her zaman tartışılır. Ancak ülkede güvenlik yoksa, ülkede adalet yoksa o ülke bir hukuk devleti değildir, o ülke bir cumhuriyet değildir.

Şimdi, yıllarca terörle mücadele ediyoruz. Bizzat tabur komutanı olarak da terörle mücadelede görev almış eski bir askerim.

Şimdi, Türkiye Cumhuriyeti 2002'de terörü belli bir noktaya getirmişken 2015'te, 2016'da nasıl bu konular tekrar Türkiye'nin bir numaralı gündem konusu oldu? Bu öz eleştiriyi kim yapacak?

Ben "festö" olarak niteliyorum, çünkü silahlı bir terör örgütü, ayrıca o liderinin kafasındaki takkeden, festen dolayı da "fesli bir terör örgütü" diye niteliyorum. Bu örgüt 15 Temmuz gecesini, bu karanlık geceyi bu millete yaşatırken Türkiye'yi on dört yıldır kim yönetiyordu? Emniyet müdürlerini, valileri, İçişleri Bakanlığı müsteşarlarını bu örgüte kim verdi? Yargıçların yarıya yakını bu örgüte nasıl teslim edildi? Tabii, bunlar Türkiye'nin temel sorunları.

Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı var bünyenizde Görevde olduğum dönemde kolluk çalışmalarına da katılmıştım. Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğine bağlı Toplum ve İlişkiler Başkanlığı ve Genelkurmay Bilgi Destek Dairesiyle yakın ilişkileri olan bir kuruluştur. Devlet imajının vatandaşa olumlu yansıması, vatandaş-devlet ilişkilerindeki eksikliklerin giderilmesi, özellikle de bu terör örgütlerinin devleti itibarsızlaştırma çabalarının -dış güçlerle beraber- giderilmesi için temel fonksiyonu olan bir yapı olarak kurulmuştu ancak ortalıkta göremiyoruz. Niye göremiyoruz? Çoğu sizin Bakanlığınızda polis, asker, jandarma, sahil güvenlik, göçler, Göç İdaresi Başkanlığı... Yani devlete güvenin yüzde 70'i İçişleri Bakanlığıyla ilgili.

Şimdi, komutanlarını esir almış bir Silahlı Kuvvetler, askere kumpas kurmuş bir emniyet, çünkü o kumpas davalarında en başta emniyet müdürleri vardı, onun altında savcılar, onun altında hâkimler vardı, kimin tutuklanacağını FETÖ liderinden emniyet müdürleri alıyordu, savcılara söylüyordu, savcılar da hâkimlere tebliğ ediyordu, yaşadık bunları, beş yıl içeride kaldık. Bunlar yapılırken, bu olanları dönemin yöneticilerine anlatırken hiç kale alınmadık.

Ülkemizde OHAL var, OHAL'in temel nedeni de terör, başta festö terör örgütü olmak üzere PKK, IŞİD veya DAİŞ. Yani ülkede bir sorun varsa, OHAL'a gerekçe gösterilen bir sorun varsa bu sorunun sorumlusu da İçişleri Bakanlığı. Tabii, şahsınızla ilgili değil, ben on dört yılı dikkate alarak konuşuyorum. OHAL ne zaman kalkacak? Çünkü yargıda büyük sorunlar var. Gizlilik diye savunma görevini yapamıyor. Kesinlikle yıllarca mağdur olduğumuz bir örgütü savunmamız, bu örgütün militanları lehine tavır almamız mümkün değil, eşyanın tabiatına aykırı. Bunlardan en ağır şekilde hesap sorulacak, sorulması lazım. Ama bu militanların bize çok gördüğü adil yargılanma hakkını, savunma hakkını, hukuk devleti ilkesinin bunlara uygulanmasını özellikle istirham ediyoruz, özellikle istiyoruz. Çünkü başka türlü Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olamaz. O nedenle, Sayın Bakanım, bütün bürokratlarınızla beraber işiniz çok ağır. Dün Adalet Bakanlığı vardı, bugün de sizin bütçeniz, Türkiye'de iki temel sorun olan hizmet alanını tartışıyoruz.

Bu kurumların -başta Silahlı Kuvvetler, tabii, millî savunmayla ilgili, onu da görüştük- tekrar devletin kurumları olması, tekrar vatandaşa, bizlere güven vermesi için mutlaka liyakata göre, şeffaf, herkesin durumunu görebildiği bir performans sisteminin hayata geçirilmesi lazım. Biraz önce sayın kardeşim Tokat milletvekiliyle bir tartışma ortamı yaratıldı. Şayet, bu emniyet müdürleri, valiler kimin ne olacağını, hangi gerekçeyle olamayacağını şeffaf bir şekilde görselerdi bu tür dedikodular olmazdı. Her şeyin açık olması lazım, Silahlı Kuvvetlerde de böyle. Sicil sistemi var, komutanın verdiği sicil gizli ve hiç kimse öğrenemiyor. Aynı şey, benzer örgütler olan Emniyette de, Sahil Güvenlikte de, Jandarmada da açık olması lazım, şeffaf olması lazım. Bu konuda dünyada örnekler var, gelişmiş ülkelerde örnekler var. Bunların getirilmesi konusunda mutlaka çalışmalarınız olduğunu düşünüyorum.

Uzmanlar var, uzman erbaşlar var. Jandarmada da var, Sahil Güvenlikte de var, tabii kuvvetlerde de var. Bunlar hizmet süresini tamamlayıp sözleşme uzatmayıp iş arayan gençler, yetişmiş gençler, özellikle de terörle mücadelede büyük başarılar göstermişler. Bunların istihdam edilmesi konusunda -özellikle cezaevlerinin dış güvenliğiyle ilgili çalışmalar olduğunu biliyorum- bir öncelik, bir yönetmelik çıkarılırsa Türkiye'nin şu anki sıkıntıdan kısa sürede çıkmasına hizmet edeceğini değerlendiriyorum.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne bir görevle gittim. Orada Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde Emniyetin de, polisin de görev yaptığını zaten biliyorsunuz. Tabii, çok küçük bir ülke ama örnek alınacak bir ülke. Yani, polisi, özellikle trafik polisleri çok disiplinli, ben yıllardır gidiyorum, görüyorum. Dolayısıyla, İçişleri Bakanlığı bünyesinde görev yapan Jandarma, Emniyet ve Sahil Güvenliğin mutlaka tek çatı altında en azından belli alanlarda birleştirilmesinin faydalı olacağını düşünüyorum.

Bütçenin hayırlı uğurlu olması ve 2017'de güvenliğin, adaletin Türkiye'nin sorunları olmaktan çıkması dileğiyle saygılar sunuyorum.