| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733) ve Sayıştay tezkereleri e) Dışişleri Bakanlığı |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 08 .11.2016 |
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Esasen, Meclisin İçtüzüğü'yle ilgili bir şey söylemek istiyorum: Genelde, Genel Kurulda da milletvekillerimiz gerçekten sorular soruyorlar, cevap verilmesi gerekiyor, yazılı cevap vermek de çok şey olmuyor.
BAŞKAN - Sayın Bakan, süreniz kırk beş dakikadır. Aslında, böyle bir karar almıştı Komisyonumuz.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Bunun için söylemiyorum ben.
BAŞKAN - Buyurun.
Kırk beş dakikayı verelim size, bütün soruların cevaplarını alalım o zaman.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Esasen, milletvekillerimizin sorularına cevap verecek düzenlemeyi belki İç Tüzük'te hep beraber, arkadaşlarımızla düzenler, biz de rahat rahat cevaplarını veririz.
Öncelikle, hepinize çok teşekkür ediyorum.
Gerçekten, başladığımız saatten bu yana samimi bir ortamda görüşlerimizi dile getiriyoruz. Farklı düşünebiliriz, bazı söylediklerimiz birbirimizin hoşuna gitmeyebilir ama bu da demokrasinin bir gereği. Farklı siyasi görüşlerimiz var, biz iktidarız, siz muhalefetsiniz. Çok mantıklı öneriler geldi, güzel sorular geldi, hepsine çok teşekkür ediyorum. Esasen, yorumların içinde de ilk önce birçok soru vardı, şimdi ayrıca sorular oldu. Ben hemen isterseniz soru-cevap kısmını şey yapayım, ondan sonra da genel değerlendirmeyi birlikte yine yapalım.
Avrupa Birliğiyle ilgili: 3 milyar+3 milyar vaatleri var ama tahsis edilen, orada, parkta bekleyen para 2 milyar, doğru. Bize aktarılan para ise değişik kurumlar bizim kurumlara ya da işte UNICEF gibi kurumlara aktarılan para son güncelleme -düzeltiyorum, ben 500 milyonun üstünde demiştim- 677 milyon euroya çıkmış ama bunlar, proje hazırlanıyor, zaten bize para nakit gelmiyor, daha doğrusu bizim cebimize gelmiyor para, Suriyeliler için üretilen projelere aktarılıyor. Ama, burada çelişkiler var, mesela, 500 binden fazla Suriyeli çocuk okula gidemiyor, Avrupa Birliği Millî Eğitim Bakanlığına para verirken diyor ki: "Bununla yeni sınıf yapamazsın.", "Ben ne yapacağım şimdi bu parayı?", "Mevcudu tamir et." diyor. Yeni sınıfa ihtiyaç var yani biz kendi çocuklarımıza da yeni sınıflar kazandırıyoruz. Bu tür şeyleri müzakere ede ede bayağı bir hızlandırdık, önceden çok yavaştı. Bundan mesela, bir ay önce veya altı hafta önce bu rakam sadece 179 milyon euroydu. Buradaki fark bu.
Sayın Kuşoğlu, biz Gümrük Birliği Anlaşması'nı güncellemek istiyoruz, birkaç tur görüşmeler de yaptık. Gümrük Birliği Anlaşmalarında Avrupa Birliğinin üçüncü ülkelerle imzaladığı serbest ticaret anlaşmalarına, yatırım anlaşmalarına dâhil olduğumuz zaman tabii, bu TTIP için de geçerli ama biz bu işi garantiye almak için ABD'yle de görüşmelerimiz devam ediyor.
Kırım Türklerinin taleplerini yerine getiriyoruz. Bu televizyonla ilgili, haber ajansıya ilgili desteği de veriyoruz fakat Kırım Türkleri önce Herson'da konut istemişlerdi, şimdi Herson'u da güvenli görmüyorlar ve Kiev'de konut istiyorlar. Geçen, Agayev'le de görüştük, bizim bu konuda hiçbir sıkıntımız yok, onların tüm taleplerini gerçekten karşılıyoruz, onları yalnız bırakamayız.
Elbette, Venedik Komisyonunun görüşlerini dikkate almamızda fayda var ama Venedik Komisyonu da siyasi görüş vermemeli. Venedik Komisyonunun görevi hukuki mütalaa vermektir, danışmanlık yapmaktır, siyasi değil. Yani burada bireysel olarak mesela, dokunulmazlıkların hepsi kaldırıldı, siz de biliyorsunuz, bunların hiçbirisinin ifade özgürlüğüyle bir ilgisi yok, sizin partiden de, diğer partilerden de, bizim partiden de arkadaşlar var. Sadece haklarındaki davalarla ilgili dokunulmazlık kaldırıldı, kürsü dokunulmazlığı, diğer dokunulmazlıkla ilgili bir sınırlama yok, yanılıyorsam düzeltin lütfen. Dolayısıyla, uluslararası kurumlar görüş verirken de buna dikkat etmeli.
Girit'le ilgili benim böyle bir söylemim olmadı ama gittim, orada niye görüştük? Kıbrıs konusunda gayrıresmî -resmî müzakere değil- garanti, güvenlik konularında fikir alışverişi yapıyoruz.
17 adayla ilgili biz daha önce de açıklama yaptık, tekrar söylüyorum: Biz iktidara geldiğimiz günden bu yana bahsettiğiniz adaların hukuki ya da fiziki şartlarında herhangi bir değişiklik olmamıştır. Burada farklı hukuki ve siyasi pozisyonlarımız var Yunanistan'la, bunun için de adına "istikşafi" dediğimiz görüşmeleri devam ettirdik bu süreçte ama bu süreç bizim dönemimizde de başlamadı, Sayın Ecevit'in Başbakan olduğu dönemde yine bu sorunları çözmek için başlatılmıştır, biz de devam ettirdik ve o iktidar döneminde de 7 tur görüşmeler olmuştur, istikşafi görüşmeler. Bu istikşafi görüşmelerde farklı görüşlerimiz var, bunu nasıl çözeceğiz, mahkemeye mi gideceğiz, zorla asker çıkartarak mı bunu çözeceğiz veya diplomasi yoluyla mı çözeceğiz? Birçok seçenek var, bunlar görüşülmeye devam ediyor ama tekrar ediyorum, bizim dönemimizde hukuki ya da fiziki şartlarında herhangi bir değişiklik olmamıştır, bizim statümüzde de herhangi bir değişiklik olmamıştır.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Defakto bir durum yok mu Sayın Bakan, orada?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Yani defakto durum, ne zaman, ne oldu, biz mi yaptık, onlar mı yaptı, bunları uzun uzun bir gün oturalım, konuşalım, haritalar üzerinde de konuşalım, gerçek bilgiler üzerinde de konuşmamızda fayda var. Biz hatta önümüzdeki süreçte bu konuları, Bakanlığımız ile Genelkurmay arasında da ortak bir çalışma grubumuz var, burada da görüşüyoruz. Yani samimi bir şekilde bunları da konuşmakta yarar var ve nasıl çözeceğimiz konusunda da bir fayda var diye düşünüyoruz.
Türklerin tabii, Avrupa Konseyi ve diğer uluslararası örgütlerdeki temsiline de önem veriyoruz, gerçekten de teşvik ediyoruz, sınavlara da girmeleri geriyor "grand payeur"un da bir karşılığı var, İnsan Hakları Mahkemesinden tutun parlamentoya kadar, diğer kurumlara kadar olmalı.
Biz Rusya'dan gaz alıyoruz, çeşitlendiriyoruz, bu politikamızdan da vazgeçmiş değiliz çünkü tek ülkeye bağlı olmaz. Hatta, şimdi -Enerji Bakanımız bunlara cevap vermiştir mutlaka- yeni stoklama, depolama işlemlerini nasıl yapıyoruz, herhangi bir aksaklık olduğu zaman... TANAP mesela bizim birinci öncelikli projemiz. Türkmen gazını mesela İran yolundan ya da Hazar Denizi'nden buraya nasıl bağlayabiliriz, işte İsrail gazının Türkiye'den gelmesi, çözüm olursa Kıbrıs bölgesindeki gazın gelmesi gibi birçok şeylerimiz de var.
Sayın Aslan, bizim şu anda arkadaşlarımıza talimatımız FETÖ'yle sonuna kadar mücadele. Bir FETÖ haritamız var. Bu haritada nerede, hangi yapılanması var -Sayın Tamaylıgil de beli ağrıdığı için gitti, kendisine çok teşekkür ediyoruz- ve arkadaşlarımız önce günlük rapor gönderiyorlardı şimdi haftalık bize rapor gönderiyorlar, hangi adımlar atıldı, biz sonuna kadar bunlarla her yerde mücadeleyi devam ettireceğiz çünkü birçok yerde eğitimlerine de devam ediyorlar. Burada biz illa "Okulları kapatın." demiyoruz çünkü o ülkenin çocukları da okuyor ama "O zaman devralın ya da bizim Maarif Vakfına devredin. Devralacaksanız da biz size teknik destek verelim, öğretmen desteği verelim." Bazı ülkelere maddi destekler de veriyoruz ki o ülkelerin güvenliği için de tehdit olan bu yapıdan kurtulması gerekiyor.
KAZIM ARSLAN (Denizli) - Sayın Bakan, o yazı iptal edildi mi, duruyor mu arşivde?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - O yazını hükmü falan yoktur. FETÖ, terör örgütü ilan edildi. Ayrıca, üstüne, bizim şimdi kendi yazılarımız ve genelgelerimiz var, hiç merak etmeyin siz.
Fahri konsolosluk statüsü şöyle: Biz kendimiz yurt dışında fahri konsolos atayacaksak bizim oradaki büyükelçilerimiz buluyor ya da tavsiye ediliyor, sonra biz bunu incelemeye tabi tutuyoruz, güvenlik soruşturması, vesaire, vesaire. Başka bir ülke de Türkiye'de bir fahri konsolosluk şey yapmak istiyorsa biz bunu da karşılıklılık esasıyla onlardan da bazı taleplerimiz oluyor tabii ama o şahısla ilgili bazen bizden rica ediyorlar, örneğin, diyorlar ki: "Antalya'dan isim önerir misiniz?" Biz üç dört tane arkadaş ismi öneriyoruz ama bu iş her zaman böyle olmuyor, kendileri tavsiye ediyorlar, bize sorarlarsa ya da başka yöntemlerle, geldiği zaman biz yine inceliyoruz. Ben Bakanlığa geldiğimde ilk yaptığım şeylerden bir tanesi -yani 2014 Eylül ayından bahsediyorum- FETÖ bağlantılı sanırım 50'den fazla fahri konsolosun fahri konsolosluğunu iptal ettirmek oldu, daha geldiğimde ilk imza attığım şeylerden bir tanesi buydu. Yani darbe girişiminden önce de biz zaten yoğun bir şekilde bu şeyimizi devam ettiriyoruz.
Lozan'da bu en son görüşmeyi sordunuz galiba. Burada biz Halep'te özellikle, daha sonra mümkünse Suriye genelinde ateşkes nasıl sağlanır, insani yardımlar nasıl ulaştırılır ve ondan sonra siyasi çözüm. Nasıl bir Suriye istiyoruz? Toprak bütünlüğü, sınır bütünlüğü, laik, herkesi kapsayıcı bir yönetim olması konusunda... Suriye'yle ilgili birçok soruya da bu şekilde cevap verdik. Biz kesinlikle Suriye'nin de, Irak'ın da toprak bütünlüğünü savunuyoruz, sınır bütünlüğünü, bağımsızlığını savunuyoruz, bizden daha güçlü savunan da yok. Hatta, orada ilgili ülkeleri de sorguluyoruz: "Siz ayrılmasından yana mısınız da illa Halep'i istiyorsunuz? Sınır bütünlüğünü istiyorsanız Halep'in şimdi kimde olduğunun ne önemi var? Önemli olan ateşkesi sağlayabilmek, siyasi çözüme gitmek." Biz mantıklı öneriler getiriyoruz. Şu anda muhalefetin, diğer grupların Esat'la birleşmesi de söz konusu değil. Yani burada bizim ne düşündüğümüzden çok Suriyelilerin...
Bu arada, Özgür Suriye Ordusu şu anda müzakereleri yürüten, meşru, 130'dan fazla ülkenin de meşru olarak tanıdığı, koalisyonun askerî kanadıdır ve ABD dâhil her ülke Özgür Suriye Ordusu'yla temastadır, diyalogdadır ve içinde yabancı terör savaşçısı bulundurmamaktadır ve içinde terör örgütleri yoktur, sadece Halep'in belli bölgesinde El Nusra ile Özgür Suriye Ordusu'nun, ılımlı muhalefetin karıştığı noktalar var, bunun da nasıl ayrışacağı konusunda Cenevre'de uzmanlarımız devam ediyor, biraz önce de söyledim. Dolayısıyla, burada El Nusra da terör örgütüdür, Türkiye'nin de dostu değildir, Cumhurbaşkanımız da böyle bir şey söylememiştir arkadaşlar, gerçekleri konuşalım. Yani DAEŞ'le çatışma hiçbir terör örgütünü meşrulaştıramaz, El Nusra da savaşıyor DAEŞ'le, dolayısıyla onu da meşrulaştıramazdır esas söylemek istediğimiz Cumhurbaşkanımızın da bizim de ve El Nusra Türkiye'nin de dostu değildir.
Şimdi, Rakka konusunda geçen bütçe konuşmasında sizin sorularınıza spesifik bir şekilde cevap veremedim, borcum da var size. Bizim şu anda doğru, YPG sadece kuşatma vaziyeti görecek ve içerideki operasyona özel kuvvetlerle beraber yerel güçleri kullanacak, Amerika'yla da vardığımız mutabakat budur. Ama biz bu konularda temkinli de davranıyoruz çünkü herkes sözünde duruyor mu, durmuyor mu, Mümbiç'te gördük. Bunları da açıkça söylediğimiz zaman "Yok efendim, diplomatik üslup kullanmıyoruz. Yok efendim, işte biz diplomatik üslup kullanırsak onlar bize daha sıcak bakar, Avrupa Birliği daha ılımlı bakar." Ben bunlara katılmıyorum arkadaşlar, artık "business as usual" yani eskisi gibi olmaz. Bakınız siz ne kadar iyi üslup kullanırsanız kullanın o ülkelerin size bakışı, sizdeki terör örgütlerine desteği ve diğer konulardaki bakışı değişmez. Burada herkesin anladığı üslupla konuşmakta fayda var. Yani kibar olacağız, şey olacağız diye, ondan sonra diplomatik olacağız diye şu andaki o Avrupa'nın "Biz birinci sınıfız, sen ikinci sınıfsın." yaklaşımının altında biz milletimizi ve ülkemizi ezdirmemiz lazım. Yerine geldiği zaman diplomasinin en inceliklerini kullanabiliriz, müzakere edebiliriz, göç, diğer konularda, vize serbestisi gibi ama yerine geldiği zaman, onlar sizi oyalamaya başladığı zaman siz de elinizdeki kozları masanın üstüne koymasını da bilmeniz lazım, bu da diplomasinin bir gereğidir. Yani üslup konusundaki uyarılarınıza çok teşekkür ediyoruz ama diğer tarafından da bakmanızı özellikle rica ediyoruz. Ben şahsen hiçbir zaman gerginlikten yana değilim ama şimdi bir Avrupa ülkesinde geliyor diyor ki: "Siz Hollanda'da yaşayan Türklerin durumunu soramazsınız, bu bizim içişlerimize karışmak olur." diyor. Sen burada her şeye karışıyorsun... Ve diyor ki: "İçeride Türk bakandan hangi garantileri aldın bizim içişlerimize karışmayacak." Yani öyle bir üst perdeden konuşuyorlar ki siz sıfırsınız, onlar üstün ırk, üstün ülke. İnanın onlara bir eleştiri yaptığın zaman Hollanda'da hükûmet bir buçuk sene önce devriliyordu. Bu kadar alışık değiller yani onlara da anladığı dilden söylemeyi de başarmalıyız. Bu kabadayılık değildir, bu gerçekten ülkenin de dik duruşunun bir anlayışıdır ama boşu boşuna olmaz ve dolayısıyla bunun karşılıklı olması da çok önemli.
Şimdi, Silopi'yi asker yığdık, niye yığdık? Musul -yine Sayın İhsanoğlu da sordu- Telafer, Türkmenler, biz bunların, Türkmenlerin haklarını korumak zorundayız çünkü PKK orada Telafer'e ikide bir gireceğim diyor. Biz şimdi orada hazırlıklı olmazsak bir oldubitti olursa o zaman ne yapacağız? Hazırlıklıyız ki herhangi bir Telafer'deki Türkmen kardeşlerimize... Sünni-Şii ayrımı yok, bizde mezhepçilik yok, biz mezhepçiliğe karşıyız, mezhepçiliğin tehlikeli olduğunu biliyoruz, Cumhurbaşkanımızın söylediği gibi "Ne Sünni'yiz, ne Şii'yiz, biz Müslümanız, bizim dinimiz Şia da değil, Sünnilik de değil, İslam'dır." Biz mezhepçiliğin her türlüsüne karşıyız, iki de bir bunu söylediniz, söylediniz ve Suudi Arabistan'la, Katar'la ilişkilerimizden niye rahatsız olduğunuzu ben geçen de sordum, anlamıyorum. Onlar bizim kardeş ülkelerimiz, daha da iyi olacak ilişkilerimiz, çok daha da iyi olacak, her bakımdan da iyi olacak, Katar'a da üs kuracağız. Niye kuracağız? O bölgenin istikrarı, güvenliği bizim için önemli ve ihtiyaç var, istiyorlar da, bu iş birliğimizi sürdürmeliyiz yani burada mezhepçi ya da etnik açıdan bakmayalım olaylara. Ülkenin çıkarları, bölgenin istikrarı açısından bakmamızda gerçekten fayda var.
Şimdi, buradaki askerin tabii ki PKK'nın ve diğer örgütlerin bize yönelik tehdidine karşı da önlemdir çünkü buradan kaynaklanan tehditler var. Şimdi, biz burada Musul'da ne diyoruz? Haşdi Şabi girmesin çünkü bunlar intikam duygusuyla geliyor ve gittiği yerlerde mezhepçilikle Sünni'leri katlediyorlar hem de boğazlarına bıçağı sokuyorlar, böyle bıçağı çevirerek, aynı DAEŞ. Bu olacak şey değil ki, bu intikam duygusu nedir? Sen tarihte ta geçmişteki olan kardeşler arasındaki çatışmayı bugün gelip intikam aracı olarak görürsen bu çok tehlikelidir. Onlar da diyor ki: "Peşmerge de girmesin." Şimdi, peşmerge de aynı şekilde kuşatma, bir tarafta onlar, Irak ordusu, yerel güçler. Telafer'e de aynı şekilde, Irak ordusu ve orda Sünni-Şii ayrımı yapmadan Türkmenler. Biz de o Türkmen kardeşlerimizi hiç ayrım yapmadan eğitiyoruz, donatıyoruz. Şimdi, bunları eğittiğimiz zaman, donattığımız zaman bu şey değil ki, kendilerini korumak için biz bunu yapmak zorundayız. Nasıl Başika'da eğitiyoruz, donatıyoruz. Niye? DAEŞ'e karşı. Peşmergeyi de eğittik, donattık. Niye? Aynı saiklerle, şimdi o güçler, bizim eğittiğimiz güçler şimdi operasyonun içinde. Dolayısıyla buradaki tedbirimiz esasen bize karşı ve oradaki kardeşlerimize karşı oluşabilecek tehdide karşı bir adım.
Şimdi, sınır ticareti. Tabii, bu bölgedeki gelişmeler elbette ticaretimizi etkiledi, Irak'ta da etkiledi maalesef. Bir de arkadaşlar şunu unutmayalım: Bakınız, biz gerçekten şu anda Irak'taki, Suriye'deki sorunların yani kaynağı biz değiliz. Biz gerçekten Suriye'de bu olayların yaşanmaması için çok dostane uyarılar da yaptık. Ha, olaylar olduktan sonra bu kadar tepki göstermeli miydik, göstermemeliydik mi, başka bir şey ama geldiğimiz noktada 600 bin insanı öldüren kişiye de tepki göstermek bizim her şeyden önce insani ve vicdani görevimiz. Buna da yani biz taraf tutamayız yani Esad'ın tarafını tutamayız. Şu arada istediğimiz ne? Herkesi kucaklayıcı, kapsayıcı bir yönetim olsun diyoruz, herkesin kabul edeceği yani şu anda Esad'ı destekleyenlerin de kabul edeceği bir yönetim olmasında fayda var, onlar da dışlanmamalı. Dışlandığı zaman radikalizm başlar, dışlandığı zaman terörizme gider, başka istikrarsızlık olur. O yüzden gerçekten buralardaki gelişmelerden dolayı ticaretimiz düştü ama biz özellikle Irak'la olan ticaretimizi kolaylaştırmak için adımlar atıyoruz.
Mısırla ilgili bizim Dışişleri Bakanıyla da son görüşmemizde bir: Uluslararası platformda birbirimizin aleyhine olmayalım. İki: Önce ekonomiden başlayalım... Bak, sizi eleştirdik, biz güçlü Mısır istiyoruz. Güçlü müsünüz? Hayır. Siyaseten güçlü müsünüz? Hayır. Filistin'e faydan var mı? Hayır. Müslüman dünyasına, İslam dünyasına katkın var mı? Yok. Afrika'ya katkın var mı? Yok. Güvenliğin sağlam mı? Hayır. Bak, biz de bunu söylüyoruz, bu konuda biz de katkı sağlayabilirsek bu iç şeyleri düzeltelim. Bizi de istiyorsanız -bu şart değil, içişlerinize karışmak değil- biz size katkı da sağlarız. Bir de ekonomiden başlayalım, biz size karşı hiçbir olumsuz adım atmadık, karar almadık ekonomiyle ilgili, diğer konularla ilgili, sadece eleştirdik. Siz aldınız ama siz duygusal davrandınız aldınız, şimdi bu konularda alternatif güzergâhlar da var ama bunları da çözme yönünde ekonomi bakanlarımız da görüşüyor.
Diğer taraftan, "Suriye düzelirse kaç tane Suriyeli gider?" O konuda net bir rakam söyleyemem. Esasen Sayın Günal'ın söylediği gibi bir göç politikamızın da sadece Göç İdaresi değil oluşması lazım, eskiden biz sadece ya transit ülkeydik ya da kaynak ülkeydik, şimdi göç alan bir ülke olduğumuz için kalıcı duruma geldi şu andaki şartlardan dolayı. Dolayısıyla entegre bir göç politikamızın güçlendirilmesinde fayda var, buna tamamen katılıyorum. Ama bu Cerablus operasyonundan sonra orada ortalık biraz düzelince 5 binden fazla Suriyelinin geri döndüğünü söylüyoruz.
EKMELEDDİN MEHMET İHSANOĞLU (İstanbul) - Ne kadar?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - 5 binden fazla.
Esasen burada o güvenli bölge olursa hepimizin söylediği ve buralarda evlerini yaparsak, istihdam yaratıcı projelere destek verirsek, cami, okul gibi ihtiyaçlarını karşılarsak çok sayıda dönebilir yani tamamen çözüm olmadan da burası güvenli bölge olsa dönebilir çünkü bu insanlar yıllardır Türkiye'de bekliyorsa bir gün ülkesine dönme umudu... Yavaş yavaş bu umudu kaybedince Batı'ya doğru göç akımları başladı biliyorsunuz.
Dolayısıyla, şimdi AB'den biz hiçbir zaman çekilmeyi düşünmedik, müzakereden de çekilmeyi düşünmedik. Hatta tam tersi şunu söylüyoruz Avrupa Birliğine: Bakınız, bizi oyalıyorsunuz, bakınız çifte standart içindesiniz, iki yüzlülük de yapıyorsunuz. Ne güzel söyledi Tamaylıgil bizi aslında eleştirmek için söyledi ama Avrupa Birliğinin başından beri Kıbrıs konusundaki iki yüzlülüğü 1959-1960 Londra, Zürih anlaşmalarına rağmen Rum kesimini üye yaptı. Şimdi biz dışarıdayız, veto hakkımız yok, söyledik, "Olabilir, o anlaşmalar olabilir ama biz alacağız." dediler. "KKTC üzerindeki kısıtlamaları kaldıracağız." diye karar aldılar, "Efendim anlaşma değilmiş, kararmış, uygulamıyoruz." vesaire vesaire. Yani bizim Avrupa Birliğine yönelik normal şartlarda bakışımızda bir değişiklik yok, olmamalı da ama karşı tarafın bakışında iç politika, ırkçılık, yabancı düşmanlığı, popülizm vesaire. Sadece bizde değil ki bakın, Ukrayna bugün neden bedel ödüyor? Rusya'yla ilişkilerine müsaade etmediler "Ya, biz, ya yok." diyor. Bize de öyle demeye çalışıyorlar. Uçak düşürme hadisesinden sonra bize "İlişkilerini düzeltin." diyen NATO ülkeleri hepsi dostane söylediler, biz de diyoruz bak biz istiyoruz, bizim istemediğimiz bir olaydı. Şimdi, "Niye düzelttiniz, yönünüzü bu tarafa mı dönüyorsunuz?" Aynı ülkeler, aynı siyasetçiler, ben de bunların şimdi iki yüzlülüğünü yüzüne karşı söylüyorum, "Fazla direkt söylüyorsun." Başka nasıl söyleye bilirsin bunu? O nedenle bizim gerçekten Avrupa Birliğinden çekilme diye bir derdimiz yok Sayın Atıcı ama onların da bir karar vermesi lazım, bizi istiyor mu, istemiyor mu.
Bu arada imajınız da çok iyi olmuş. Sabahtan beri bakıyorum, "Bir yerden tanıyorum." diyorum ama konuşuncaya kadar gerçekten...
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Sayın Bakan, bu, olağanüstü hâl tepki sakalıdır.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Olağanüstü hâle tepki mi? Peki, ama yine de yakışmış.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Olağanüstü hâlin bittiği gün keseceğim.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Gerçekten, arkadaşlar, bakınız, dünyada ve bölgemizde çok ciddi sorunlar var.
Kaç dakikamız kaldı Sayın Başkanım?
BAŞKAN - On dakika efendim.
Buyurun.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Sorunlar var, biz bu sorunların farkındayız. Sizin paylaştığınız kaygıları biz de paylaşıyoruz. Böyle bir durumda bu coğrafyada yaşayan bir Türkiye olarak, bir: Bu sorunların çözümü için katkı sağlamamız lazım. Bakınız, Afganistan-Pakistan üçlü mekanizmasından tutun Balkanlara kadar birçok inisiyatifimizin esasen amacı bu, sorunlara katkı sağlamak, sorunun çözümüne katkı sağlamak daha doğrusu, önleyebilirsen de önle. Bakınız, dondurulmuş ihtilaflara bakın, Karabağ'dan Srebrenitsa'ya kadar, şimdi Kırım da öyle oldu, Gürcistan'ın 2 tane şehri, Kıbrıs'ı çözmeye çalışıyoruz vesaire; bunların hepsi tehdit, potansiyel tehdit. Tehdidin, yani sorunun çıkmasını engelleyemiyorsan çözümüne katkı sağla.
İki: Ülkenin millî çıkarlarını korumak için, yani o oluşan gelişmelerin size tehdit oluşturmaması için tedbir almak da bizim esas görevimizdir. Bizim esas anlayışımız budur, bu tedbirleri de alıyoruz ve katkı da sağlıyoruz.
Elbette muhalefetin bu anlamda sesine kulak vermeli, Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu bunu söyledi. Biz, gerçekten, Türkiye'nin toprak bütünlüğünün bölgedeki ülkelerin toprak bütünlüğünden ya da tam tersi, birbirinden etkilendiğini, birbiri için çok önemli olduğunu da biliyoruz ve buna da önem veriyoruz. Musul'la ilgili B ve C planlarımızı söyledik yani bunların girmemesi, Telafer'de bunların olmaması. Şu ana kadar da telkinlerimiz tutuldu. Yani gerçekten, şu ana kadar...
EKMELEDDİN MEHMET İHSANOĞLU (İstanbul) - Peşmerge Başika'yı aldı.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Peşmerge kuşatma yapıyor sadece.
EKMELEDDİN MEHMET İHSANOĞLU (İstanbul) - Başika'yı aldı.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Başika, zaten Musul şehriyle ilgili... Zaten Başika'yla ilgili o bölge ihtilaflı bölge şu anda ama bu adımların hepsi rejimle, şu anda Bağdat yönetimiyle Kuzey Irak yönetimi arasındaki anlaşmayla... Kim nerede duracak, nereye kadar gidecek, nerede kalacak; bunlar tamamen anlaşmalı. Çünkü ortak bir düşman var, kendi aralarında da şu anda bir sorun yok. Kendi aralarında bir sorun yoksa doğrusu bizim için de fazla bir sorun olmamalı diye düşünüyoruz.
Peki, Fırat Kalkanı neden YPG'ye yapılmıyor? Biz şu anda hâlâ bekliyoruz ki o 200 YPG'li sınırın öbür tarafına gitsin. El Bab'a kadar gittikten sonra rejimle 11 kilometre arada fark var, rejimle burada bir çatışmaya daha gerek yok, Halep'in kendi dinamikleri var, oradan batıya doğru, Münbiç'e doğru gidilecek. Eğer YPG unsurları da karşıya geçmezse onlar için de gereken yapılacaktır. Şu anda alan genişledikçe ilave takviye güce... Bakın, hepsi o yerel insanlar, orayı sahipleniyorlar. Operasyondan sonra oranın güvenliğini de sağlaması gerekiyor bu insanların ve bu insanlara da terörist demek de gerçekten...
EKMELEDDİN MEHMET İHSANOĞLU (İstanbul) - El Bab'da var mı Sayın Bakan?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - El Bab'a kadar ilerliyorlar şu anda arazide, planlandı, ondan sonra da doğuya doğru hareketlenme olacak.
Şimdi, "Bakanlığınızda yeni sınav sistemi nedir?" dediniz. Biz şu anda yeni bir personel yönetmeliği, sınav yönetmeliği hazırladık; önümüzdeki günlerde yayınlanacak. Eskisinden farklı olarak bir değişiklik yaptık, bu da KPSS sınavını kaldırdık. Bazıları "KPSS sınavını kaldırdık." deyince hemen diyor ki: "Bizim çocuğu al, zaten sınavsız alıyorsunuz." Öyle değil. Önce İngilizceden geçerli notu olması lazım. Buradaki amacımız ne biliyor musun? Şimdi, bazı çocuklarımız var, gerçekten yurt dışında sekiz sene, on sene okumuş. Türkiye'de okumadığı için de üç sene, dört sene KPSS'ye hazırlanması lazım. E, bu çocuklar Bakanlığa girmek istiyor, çok da iyi eğitim almış. Bunların önünü açmak için... Ama bir, yabancı dil kriteri; iki, yine yazılı sözlü... Yani bizim sınavlarımız gerçekten zordur. "Daha önce bu FETÖ'cüler nasıl girdi?" diye sordunuz, o sınavları değiştirenler, sınav sistemini değiştiren, çoktan seçmeliye çevirenler de içeride, hapiste. Yani bizde bu konularda gerçekten bunları ihlal edenler -soruların çalınması dâhil- bizde de bunlara önayak olanlar şu anda içeride.
İkincisi, tabii, FETÖ'ye bağlı olmak ile darbe girişimine karışmak ayrı şey. Darbe girişimine karışanlar zaten tutuklanıyor ama sadakati FETÖ'ye olanları da Bakanlıktan uzaklaştırıyoruz çünkü bazıları da itiraf etti, devletin sırlarını paylaşmışlar. Ben bu adamlarla çalışamam yani kim olursa olsun Bakanlığımda, normaldir, bu konuda da vicdanlıyız.
KADİM DURMAZ (Tokat) - Liyakat esaslı bir sınav yapacak mısınız?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Tabii, tabii, yazılı...
KADİM DURMAZ (Tokat) - Mülakatsız, liyakat esaslı...
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Mülakat en sonda Beyefendi, en sonunda; önce yazılı. Ama bizim sınavları geçmek kolay değil. İngilizce tercüme, başka tercümeler, yazılı sınavlar...
KADİM DURMAZ (Tokat) - 90 alıyor, mülakatta eleniyor yani bunları yaşadık.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Siz bizim sınav sistemini bir inceleyin de ondan sonra... Görüşlerinize saygımız var ama sizin dediğiniz gibi değil.
Şimdi, İsrail'le ilgili anlaşma, birincisi, burada tazminat var. İkincisi, burada mahkeme kararıyla tazminat değil, anlaşma yoluyla. Mesela biz 5 bine yakın dosyayı İnsan Hakları Mahkemesinden geri getirdik. Vatandaş ile devlet uzlaşıyor, anlaşıyor; devlet veriyor tazminatını. Gönüllülük esası, mahkeme kararı değil. Ama burada bizim şartımız yerine gelmiştir ve 20 milyonda anlaşılmıştır. Davalara baktığınız zaman, talep edilenlerin toplamı 20 milyonu bulmuyor zaten.
EKMELEDDİN MEHMET İHSANOĞLU (İstanbul) - Para mesele değil ki Sayın Bakan.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Para mesele değil ama burada şartın yerine gelmesi önemli.
Ambargoyla ilgili de sadece oraya gönderdiğimiz insani yardımlar değil, Cenin'deki kurulacak organize sanayiden bahsettik, hastaneden bahsettik, okullardan, elektrik, enerji; bunların hiçbirisine müsaade edilmiyordu.
Bu arada bizim için Hamas ile El Fetih arasında hiçbir fark yoktur. İkisinin burada bir arada tutulmasında Türkiye'nin yani iktidarımızın, Cumhurbaşkanımızın da çok önemli bir rolü vardır.
Burada güzel bir soru sordu arkadaşlarımız, "İsrail'le neden küstük, neden barıştık?" Gerçekten, bu soruyu da ben karşıt soru olarak sorabilirim. Bizim İsrail'le bu sebepten dolayı ilişkilerimiz bozulduğu zaman "Neden küstünüz yahu, barışsanıza." diyen arkadaşlar, şimdi anlaşmayla şartlarımız yerine geldi, normalleşme oldu, "Neden barışıyorsunuz?" diye sorguluyorlar. Biraz önce Avrupa Birliği ülkelerine dedim ya, "Rusya'yla barışın." dediler, şimdi "Niye barıştınız?" diye sorguluyorlar. Bunu biz de sorabiliriz.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Ambargo kalktı mı Sayın Bakan?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Arkadaşlar, "Ambargoları işte bu şekilde kaldırıyoruz." diyoruz. Kısıtlamalar...
KADİM DURMAZ (Tokat) - Şeffaf yürütmüyorsunuz Sayın Bakan, sıkıntı orada.
BAŞKAN - Soruları sordunuz arkadaşlar, tekrar soru kısmına başlamadık.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Soruları sordunuz, cevap veriyorum.
Arkadaşlar, "Kıbrıs konusunda gerçekten kritik bir aşamaya geldik." dedik, "Çözdük." demedik; bir arkadaşımız böyle söyledi. 4 tane fasıl konusunda iki taraf önemli mesafeler katettiler, anlaştılar, uzlaştılar ama hâlen o 4 fasılda da açıkta kalan konular var; mesela dönüşümlü başkanlığın süreleri gibi, vesaire vesaire. Şimdi, ilk önce, Mont Pelerin'de bu 4 başlık konusunda açıkta kalan konularda anlaşmaya, bağlamaya çalışıyorlar. Ondan sonra, toprak, mülkiyet ve en sonunda da garanti ve güvenlik. Biz, sizin söylediğiniz gibi Sayın Genel Başkan Yardımcım, toprak, mülkiyet, güvenlik ve garanti konularının en son konuşulmasını istiyoruz, en sonda.
Şimdi, burada garanti konusunda taviz verme söz konusu değildir arkadaşlar. Neden? Eskiden Rum kesiminden kaynaklanan -işte tarihte de yaşananlar var, Türk tarafı da bunu unutmadı, Kıbrıs Türk halkı, doğaldır- güvensizlik var. Bizim de orada üs, askerlerimiz var, bu garantiyi veriyor. Şimdi, Yunanistan ve Rum kesimi, onların etkilediği bazı gruplar da, efendim, garantiye gerek yok, Avrupa Birliği varmış... Bugüne kadar Avrupa Birliği hangi çatışmayı engelleyebilmiş? Srebrenitsa soykırımını engelleyebildi mi? Avrupa Birliği tek başına bunların garantisi değildir. Ve onlara şunu söylüyoruz: Bu, en son beşli formatta konuşacağımız şeyler, gayriresmî konuşabiliriz Girit Adası'nda konuştuğumuz gibi. Koçiyas da İstanbul'a geldi, 2 defa bir araya geldik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Bakanım, süremiz bitti, toparlarsanız...
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Toparlayalım.
MEVLÜT DUDU (Hatay) - Sayın Bakan, Cenevre görüşmelerinde Türkiye olacak mı?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Hangi Cenevre görüşmelerinde?
MEVLÜT DUDU (Hatay) - Kıbrıs'la ilgili.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Son beşli formatta biz varız garantör ülke olarak.
Şimdi, şu anda Kıbrıs etrafındaki gelişmelere bakın. Doğal gaz, petrol, herkesin gözü orada. Hemen biraz doğusunda -yani Suriye'yle eskiden feribot seferleri başlatmıştık biz- Kıbrıs'la Suriye arasında her ülkenin savaş gemileri var. Suriye'de herkes var; Rusya var, Amerika var, o var, bu var, ülkeler var, İran var, Hizbullah var, Şii milisler var, PKK var, YPG aynı şey, DAEŞ var, El Nusra var, göç akım tehlikesi var. Şimdi, bu tür tehditlere karşı Kıbrıs'ı, Kıbrıs Türk halkını kim koruyacak? Kim koruyacak? Dolayısıyla, orada Kıbrıs Türk halkının güvencesi bizim için çok önemlidir. Bu konuda da zaten Sayın Akıncı da söylüyor, "Türkiye'nin garantisi şarttır." diyor.
Değerli Başkanım, daha epeyce sorular var, Utku Bey'in güzel görüşleri var, arkadaşlarımızın şeyleri var ama...
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - 263 milyon var Sayın Bakanım.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Elbette biz, burada, Fırat...
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - G20'nin maliyetiyle ilgili, 2015'le ilgili bir soru vardı.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Onları vereceğiz size, onları yazılı olarak vereceğiz.
MUSA ÇAM (İzmir) - İdam konusunda ne düşünüyorsunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - İdam konusunu değerlendirecek olan yüce Meclistir. Sizler de bu Meclisin milletvekillerisiniz. Halkın da bir talebi var. Herkesin şahsi görüşü olabilir, benim de şahsi görüşüm var, hepinizin şahsi görüşleri var ama halkın bir talebi var. Halkın talebini de demokraside tamamen yok saymak da doğru değil. Dolayısıyla, halkın talebini Meclis değerlendirecek, konuşacak, kararını verecek. Meclisin vermesi lazım yani burada ben tek başıma bir karar verecek değilim, esas kararı siz vereceksiniz. Umarım, çok olgun bir ortamda, medeni bir şekilde bu konular tartışılır, değerlendirilir ve halkın talebi karşısında yüce Meclis de kararını verir.
BAŞKAN - Sayın Bakanım, teşekkür ediyorum. Kalanlara da yazılı cevap...
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Değerli arkadaşlar, gerçekten ben sizlere çok teşekkür ediyorum. Hepsine tek tek cevap vermek isterim ama çok görüşler, sorular oldu, keşke zamanımız daha fazla olsa... Gayet olgun bir ortamda, farklı da düşünsek görüşlerimizi paylaştık.
Ben şuna inanıyorum: Hepimizin amacı, ülkemizin daha istikrarlı, daha itibarlı, daha güvenli olması, ekonomisinin büyümesi, dünyada söz sahibi olması ve yoluna emin adımlarla ilerlemesi. İnanın, ben ve arkadaşlarım da bu amaçlarımıza ulaşmak için gece gündüz çalışıyoruz. Her zaman önerilerinizi, eleştirilerinizi de bekliyoruz, talimatlarınızı da bekliyoruz.
Teşekkür ediyorum.
Saygılar sunuyorum.