| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733) ve Sayıştay tezkereleri a) Kalkınma Bakanlığı b) Türkiye İstatistik Kurumu c) GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı ç) Doğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı d) Konya Ovası Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı e) Doğu Karadeniz Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 18 .11.2016 |
LALE KARABIYIK (Bursa) - Teşekkürler.
Öncelikle, Siirt'te bakır madeninde hayatını kaybeden emekçilerimize Allah'tan rahmet diliyorum ve diğer emekçilerimizden de umuyorum iyi haberler gelir.
Yine, kadınlara seçme ve seçilme hakkı veren Gazi Meclisten kızlara tecavüzcüsüyle evlenme seçeneğini getiren yasa tasarısının Meclise getirildiği şu dönemde duyduğum üzüntüyü dile getirmek istiyorum. Bir kadın olarak dün gece Meclisten geçirilen önergeyi kınıyorum. Umarım salı gününe kadar bu hatadan dönülür. Bu konu kamuoyunun vicdanını yaralamıştır. Sizleri tarihî bir hatadan dönmeye davet ediyorum.
Sayın Bakan, ekonomi yangın yerine dönmüşken hâlâ "Sorun yok." denmesini yanlış buluyorum. Sayın Cumhurbaşkanının danışmanı "Türk lirası bu dönemde en büyük kaybedenler arasında değil, paniğe kapılmayın." demişti, bunu da son derece yanlış buluyorum; keşke öyle olsaydı. 2003'ten bu yana bol para döneminde borcumuz 3-4 kat artmış, aynı dönemde vatandaşın da borcu 50 kat artmış durumda, 50 kat eklenmiş durumda. Bir taraftan ara malı ithalatında zirvedeyiz; enflasyon, büyüme, faiz, döviz kuru gibi makro hedefleri tam olarak hangi yıl tutturduk ben bilemiyorum ve finansçıyım, sürekli de takip ediyorum. Tüketerek de büyüyoruz aynı zamanda.
Şimdi, kur açısından şunu söyleyeyim: Türk lirası dolar karşısında sadece son bir ayda 6,4 değer kaybetti. Gelişmekte Olan Piyasalar Endeksi değer kaybı yaşadı ama yarı yarıya yani deniliyor ki: "Sadece bu ülkede, bizde değil, dünyada bütün ülkelerde böyle bir şey var ve Gelişmekte Olan Piyasalar Endeksi de değer kaybediyor dolar karşısında." Ama yarı yarıya, bunu biliyoruz.
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - O öyle değil, yılbaşından bu tarafa...
LALE KARABIYIK (Bursa) - Evet, ağustostan bu yana alalım...
Lütfen kesmeyin sürem gidiyor çünkü.
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Anlık olarak olmaz ama. Şöyle: Yanlış bilgilendirmeyelim.
LALE KARABIYIK (Bursa) - Siz kendi sürenizde konuşun lütfen, kesmeyin.
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Yılbaşından bu tarafa.
LALE KARABIYIK (Bursa) - Evet, ağustos ayından bu yana baktığımızda yüzde 14'lük bir değer kaybı var ama Gelişmekte Olan Piyasalar Endeksi'nde yüzde 7. Bu ayrışmayı lütfen kabul edelim yani konjonktürel ve küresel etkilere bağlamak doğru değil.
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Benim dediğime geliyor, istatistik oranlarını siz alırsanız öyledir, yani net koymak lazım.
LALE KARABIYIK (Bursa) - İsterseniz siz kendi açıklamanızı daha sonra yapın. Lütfen benim süremi eklerseniz Başkanım, rica ediyorum.
BAŞKAN - Ben dinlemiyorum ki, sizden de tavsiyem odur.
Buyurun.
LALE KARABIYIK (Bursa) - Evet, ben de öyle yapacağım.
Teşekkürler.
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Vallahi, dinleyen vardır, yanlış dinlemezler, doğrusunu dinlerler.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Dinliyoruz biz ya.
BAŞKAN - Duymuyorum diyelim o zaman.
LALE KARABIYIK (Bursa) - Bakın, ben de finansçıyım ve ekonomiyi okumayı biliyorum. Lütfen bölmeyin, biz sizin konuşmanızı bölmedik çünkü.
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Ben yanlış bir şey ifade etmedim de onun için yani.
LALE KARABIYIK (Bursa) - Siz açıklama yaparsınız, lütfen...
Şimdi, sanayi sektörüne bakıyorum, yarıdan fazlası ithal malı kullanıyor üretimde. Kur artışı, sanayi üretiminin maliyetini tabii ki artırır, bunu biliyoruz. Toplam talep düşük olduğu için şu anda sanayici bu fiyat artışını yani kurdan kaynaklanan fiyat artışını çok fazla fiyatlara yansıtamıyor çünkü ekonomik aktivitede bir azalma söz konusu ama o zaman da bir kısmını sırtında taşımak zorunda kalıyor. Bu da bir gerçeğimiz.
Diğer taraftan, tabii, her şeyden önce, kurlar bir artış meydana getiriyor ve bir iki ay gecikmeyle de olsa biz bunun enflasyona yansıyacağını biliyoruz. Maliyet arttığı veya sektör bunu fiyatlara yansıtmaya başladığı zaman enflasyon daha da yükselebilir ve vatandaşa daha çok yansıyacaktır. Dünyadaki petrol fiyatları aynı kalsa diye düşünüyoruz. Aynı kalsa bile kur sebebiyle yine akaryakıt, doğal gaz fiyatları artacak ve döviz borcu yüksek olanlar için de bu tabii ki bir risk demek.
Şimdi, özel sektörün ve bankaların borcuna bakıyorum, özel sektör ve bankaların bir yıl içinde ödemesi gereken dış borç miktarı 160 milyar dolar. Bunun çevrilebilmesi önemli. Şimdi, hem özel sektör bu kur artışıyla borçlarını ödemekte zorlanacak hem de aynı zamanda yeni borç alımında da birtakım sıkıntılar yaşayacak.
Türkiye'nin sağlam bankacılık sistemi tanımının da risk altında olduğunu düşünmekte yarar var diye düşünüyorum bu arada. Şimdi, şöyle düşünelim: Güçlü bankacılık sistemi, kur artışı, varlık değerlerinin düşmesi, ekonomik aktivitenin azalışı, vergi gelirinin ve vergi dışı gelirleri azalması, bütün bu etkiler mali istikrarı da tehdit etmiyor mu? Bana göre ediyor.
Tabii, burada, Avrupa Birliği çıpasını da unutmayalım çünkü başkanlık sistemi ve demokrasi tartışmaları bu ilişkilerin koparılması aşamasına getirdi ve bunun etkilerini de burada ifade etmekte yarar var. Burada "boş vercilik" mevcut durumu daha da tehlikeye sokabilir Sayın Bakan.
Tüm bu sıkıntılar içerisinde, kur dengesini sağlamak gerçekten güç ve hayalcilik olur diye düşünüyorum. Burada en büyük riskin siyasi gerilim olduğunun da altını bir kez daha çiziyorum.
Cari açığa baktığım zaman, yaklaşık beklenen cari açık 30-35 milyar dolar aralığında ve her ay 1,5 milyar dolar ilave ediliyor. Bir ara dengeye gelmişti, evet, kabul ediyorum ama turizm, terör, Rusya nedeniyle meydana gelen kayıp 15 milyar dolar yaklaşık olarak ve bu farkın 2017 yılında kapatılması da biraz güç gibi görünüyor aslında. Yani, işte, millî hasılanın yüzde 5'lerine yaklaşacak bir rakama gelebilir. Tabii, büyümeden de burada bahsetmekte yarar var. Hani, büyümenin ne kadar olacağını bilmiyoruz ama buna göre de bu cari açık ifadesi değişebilir.
Tabii, dış ticaret açığında denge tekrar tersine döndü çünkü turizm gelirleri, açığı artırdı. İlk dokuz ayda turizm gelirlerindeki kayıp üçte 1 oranında Sayın Bakan bildiğiniz gibi. Rusya ve bavul ticareti, tabii, burada etkili oldu; küresel petrol ve enerji fiyatlarının yeniden artmaya başlaması ve döviz kuru etkileri tabii ki sebep oldu.
Yine, geçen yılın ilk dokuz ayında net 9,7 milyar dolar olan uzun vadeli doğrudan yatırım girişleri tam yarıya düşmüş; 4,9 milyar dolara gelmiş. Tabii, yine, banka dışı özel sektörün net borçlanması, aslında, cari açığın finansmanında yine önemli bir paya sahip.
Bu arada, ben, işsizlik konusunda son derece tedirginim. Bakın, 2009 krizinden sonra en kötü veri ağustos verisi, zaten elimizdeki son verinin ağustos verisi olması doğal. 11,3 ağustos verisi. Şimdi, Sayın Bakan, nüfusumuzun 15-29 arası gençlerden oluşan kısmı 17,9 milyon. Bakın, bu 17,9 milyon gencin 4,7 milyonu eğitimde, eğitim görüyor; 5,7 milyonu eğitim görmüyor ama çalışıyor; 2,1 milyonu ise hem eğitim görüyor hem de işte çalışıyor; 5,5 milyonu ise ne eğitimde ne işte, boşta geziyor. İşte, en önemli kısım da burası. Yani, bunlar sizin verileriniz. Kalkınma planı, öncelikle bu gençleri ele almalı. Bununla ilgili olacak etkili reformlar planlanmalı. Ayrıca, kadınlarda işsizlik ve eğitime devam edemeyenlerin oranı çok fazla. Daha vahimi, Sayın Bakan, 225 bin genç okuma yazma bilmiyor, 15-24 yaş aralığından bahsediyorum ve bu okuma yazma bilmeyen 225 bin gencin 136 bini kadın. Çok vahim. Lise mezunlarında hele hele -ben meslek lisesini alayım- bakın, ne eğitimde ne işte çalışanların oranı yüzde 30. Peki, biz meslek lisesi mezunlarını sanayinin istediği ölçülerde donatamıyor muyuz, yoksa sanayi istihdam mı sağlayamıyor? Bence her ikisi de söz konusudur diye düşünüyorum. Yine, 15-24 yaş grubunda olan 1,3 milyon üniversite mezunu var Sayın Bakan ve 485 bini işsiz, tabii kadınlar daha fazla olmak üzere. Yani, her 100 gençten 38'i işsiz durumda.
Millî hasıla içerisinde ve bütçe içerisinde "eğitime ayrılan pay artıyor." demiştiniz sunumunuzda; evet, doğrudur. Ancak bu pay personel gelirleri, cari ödemeler gibi maddeler için. Yani, eğitim yatırımlarına ayrılan pay artmıyor Sayın Bakan, küsurat olarak artış var, hatta gerileme var. Zaten bunu ben söylemiyorum, rakamlar da gösteriyor. OECD raporlarında da zaten bu konu eleştirilmiş durumda.
Diğer taraftan, Türkiye'de iş yapmak ne kadar kolay diye düşünüyoruz. Bunu, yine, biz söylemiyoruz, Dünya Bankası "Herkes İçin Fırsat Eşitliği" başlıklı bir rapor yayımlıyor ve iş yapma kolaylığını bu raporda ifade ediyor. 190 ülke arasında geçiyor. Tabii, Yeni Zelanda, Singapur, Danimarka en rahat iş yapılabilen ülkeler arasında. Türkiye de burada 69'uncu sırada ama en iş yapması zor ülke de bildiğiniz gibi Somali, Libya olarak sıralanmış durumda.
Şimdi, peki, bizi hangi maddeler veya hangi öncelikler bu sıralara getiriyor? Bakın, burada üzerinde durulan değerler iş yapmayı düzenleyici süreçlerin karmaşıklığı ve maliyeti ama özellikle de sendikal özgürlükler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Karabıyık, lütfen toparlar mısınız.
LALE KARABIYIK (Bursa) - Peki.
Sendikal özgürlüklerin olup olmamasından tutun da insan hakları ihlalinin durumunda idari veya adli yardımın olup olmamasına kadar bir sürü faktör bizi aslında bu sıralara itiyor. Yani, iş yapma kolaylığı aslında hukukla son derece ilişkili. Bunların da göz ardı edilmemesini diliyorum.
Peki, daha sonra sorularımda da bir soru yönelteceğim.
Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.