KOMİSYON KONUŞMASI

İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Bakanım, sayın milletvekilleri, değerli bürokratlar, basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sunumda Bakanlığın görev ve hedefinin Türkiye'nin, ticaretin daha kolay ve daha güvenli yapıldığı ülke olmasını temin etmek olduğu ifade ediliyor. Sanıyorum bu "daha"lara hızlı, ucuz, kaliteli gibi sıfatların da eklenmesi yerinde olacaktır.

Dünya ticaretinde değişen şartlara ülkemizin de uyumunu teminen başta Bakanlığınız olmak üzere ilgili kurumların hukuki, idari, fiziki, teknik ve mali kapasitesinin dünyadaki gelişmelere uyumlu hâle getirilmesi gerekmektedir. Gümrük hizmetlerini hızlı ve etkin şekilde sürdürmek, kapılardaki beklemeleri sonlandırmak için insan gücü ve teknik kapasitenin artırılması zorunludur. Kuşkusuz bu alanlarda önemli hizmetler yapılmıştır. Ancak, hâlâ daha da iyileştirilmesi gereken problem alanları bulunmaktadır. Bunlardan birkaçını sıralamak istiyorum: Gümrük işlemlerinin yarattığı bekleme ve maddi kayıplar. Farklı eşya tanımından kaynaklı sorunlar. Araç takip sistemi cihazlarına ilişkin sorunlar. Çalışan kaynaklı sorunlar. Bunlar personel yetersizliği, bilgi eksikliği, suistimaller, usulsüzlükler. Özellikle belli dönemlerde bazı sınır kapılarındaki yoğunluk ve beklemeler. Yetkilendirilmiş yükümlü statüsünün uygulanmasında karşılaşılan sorunlar. Transit beyannamelerinden damga vergisi tahsilatı. Gümrüklerde bilgi teknolojisinin kullanımındaki eksiklikler. Laboratuvarlardaki analiz sürelerinin uzun olması. Fiziki mekânlarda iyileştirme olsa da hâlâ yapılacak, iyileştirilmesi gereken yerlerin bulunması. Kıymet beyanıyla ilgili problemler. Gerekli kontrol ve lisanslarla ilgili sıkıntılar. Kambiyo uygulamalarındaki problemler. Kapılarda yeni çıkan ihtiyaçların yerine getirilmesinde geç kalınması. Kârlılık hesabıyla bunların yerine getirilmesinde çekingen davranılması. Gümrük müşavir yardımcılarının şirket sahibi olmalarıyla ilgili sorunlar. Bu şekilde özet olarak ifade etmek mümkün.

Tüm bunlar kontrol etkinliğini azaltan teknik ve uygulama sorunları olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu sorunlar, özellikle hızın çok önemli olduğu gümrük işlerinin etkin ve verimli şekilde sunumu için çok önemlidir.

Sayın Bakan, konuşmanızda kaçakçılıkla mücadele sırasında 1 trilyon küsur lira ortaya çıkardığınızı ifade ettiniz. Ancak daha 2007 yılında, Sayın Cumhurbaşkanı, o zaman, Başbakanken 38 milyar dolarlık bir akaryakıt kaçakçılığından bahsetmişti ve "son iki buçuk yıl" diyerek yani 2004-2007 arasındaki bir tarihi kastederek bunu ifade etmişti. Dolayısıyla, bu ifade ettiğiniz rakam çok küçük bir rakam. Acaba akaryakıt, sigara, alkol kaçakçılığında ne durumdayız mücadele anlamında? Kamuoyuna yansıyan büyük çapta bir operasyon görmedik. Acaba bu konuda durum nedir? Bilgi verirseniz seviniriz.

Yine, gümrüklerde yolsuzluk iddiaları da öteden beri var olan bir husustur. Yine, kamuoyuna yansıyan birkaç hadise dışında bu alanda da çok fazla kamuoyunun bilgisi yok. Bir başarı sağlandı mı yolsuzluk ve usulsüzlüklerin önlenmesi anlamında? Bu da önemli bir husus.

Denetim konusunda etkinlik sağlanması, aynı zamanda, denetimin bağımsız şekilde bir baskıya maruz kalmadan, denetim elemanlarınca yapılabilmesine imkân verilmesi hâlinde kuşkusuz yolsuzlukla ve kaçakçılıkla mücadelede başarı sağlanacaktır.

Fındık çok konuşuldu. Fındıkta dünya üretiminin yüzde 75'ini tek başına sağlayan bir ülkeyiz ve her sene, rekolteye de bağlı olmaksızın, son yıllarda üretici kendi ürettiği birim başına maliyeti karşılayamayacak hâle geldi. Bunun bir sürü sebebi olabilir, tartışılabilir fakat biz bunu 4 temel politikayla değerlendiriyoruz. Bunlardan bir tanesi üretim politikası, ikincisi destekleme politikası, üçüncüsü fiyat politikası ve pazarlama politikası.

Şimdi, Giresun Milletvekilimiz de söyledi, ciddi bir tekelleşme var yani hem alıcı hem satıcı tek hâle geldi şu anda. Bu olmadan da bizim başka temel bir problemimiz var. Bakın, bu büyük ihracatçı sayısı zaten 3 tane, 5 taneydi. "Alivre" denilen bir olay var fındıkta. Bu şu demek: Daha fındık dalında yokken yani aralık ayında, ocak ayında, şubat ayında bu büyük satıcılar fındık piyasasının oluştuğu yerlerde fiyatı belirliyorlar. Örneğin "10 dolara size satacağız." diyorlar. Şimdi, bu tepeden belirlendiği için ve o kişiler de kâr edeceği için iç piyasada hiçbir zaman... İşte, o 10 dolara satacak, büyük tüccardan 8 dolara alacak ki kâr etsin, o 8 dolara satan bir altındakinden 5 dolara alacak ki o da kâr etsin, 5 dolara satan da üreticiden çok daha düşük fiyata alacak ki o da kâr etsin. Dolayısıyla, fiyat politikasının oluşmasında tersine işleyen bir süreç var. Bunu önlememiz, bunun önüne geçmemiz lazım. Bunu engelleyebilmek için de bizim önerdiğimiz bir yöntem var: Bu sadece fındıkta da değil yani kayısıda, pamukta, "bizim için stratejik ürün" diyebileceğimiz ürünlerde fiyat garanti sistemi uygulansın diyoruz. Bu şu demek: Şimdi, ziraat odaları, FİSKOBİRLİK, üretici birlikleri, kimse ilgililer, bunlar bir araya gelsin, her yıl bir maliyet belirlesin ve devlet, bunun üzerine büyümeden bir pay da koysun -örneğin toplamı 15 lira- ve bunu açıklasın, desin ki: "Ben bu sene 15 liraya sizin fındığınızı alacağım, bunu garanti ediyorum." O zaman şu olacak: Üretici, şu anda bakım yapmıyor, gerekli ilaçtır, gübredir vesairedir, bunları da koymuyor. Niye? Çünkü, girdi maliyetleri çok yüksek, maliyetini karşılayamıyor ama devlet olarak bu garantiyi biz verirsek o zaman hem kaliteli üretim olur hem de o alivrecilere gün doğmamış olur yani onlar piyasada oluşan üreticiden alınan fiyatın üzerinde bir fiyata bunu satmak zorunda kalırlar.

Pazarlama sorununun olduğunu düşünmüyoruz yani bu denendi, Amerikan fındığı, İtalyan fındığı vesaire ama bu sektör, çikolata sektörü Türk fındığının kalitesini, tadını, lezzetini diğerlerinde bulamadı ve yeniden Türk fındığına döndü. Dolayısıyla, biz, bizim için altın değerinde, kıymetinde olan bu ürünü âdeta sırtımızda bir yük, bir kamburmuş gibi ne yapacağımızı bilemez bir hâlde dönüp dolanıyoruz. O sebeple, süratle bundan vazgeçilmesi lazım.

Tabii, bununla beraber üretim politikası... Şimdi, Çarşamba Ovası'nda da fındık ekiliyor, Düzce'de de ekiliyor, birçok yerde ekiliyor. Bu ekilmiş olanlara belki bir şey yapılamaz ama bundan sonraki süreçte bu ekim alanlarının kontrol edilmesi lazım, desteklemelerin artık üretim odaklı olması lazım ve pazarlama problemlerinin de çözülmesi lazım.

"Lisanslı depoculuk" dediniz, bu çok önemli tabii ki ama bu, bu söylediğim politikaların yanında ikincil öneme sahip bir konu olarak duruyor. Dolayısıyla, fındık konusunda paydaşlarıyla beraber bu işi masaya yatırıp ama tekelcilerin olmadığı bir ortamda bu meseleyi tartışmak lazım diye düşünüyorum.

Ekonomide rekabet sağlanarak tekelci oluşumların önlenmesi, istihdam yaratılması, gelir dağılımındaki dengesizliklerin giderilmesi, yeni girişimcilerin ekonomiye kazandırılması, sosyal barışın korunması, bölgelerarası dengesizliklerin giderilmesi ve yerel potansiyelin harekete geçirilmesi amacıyla esnaf ve sanatkâr kesiminin faaliyetleri desteklenmelidir. Esnaf kesiminin teknoloji kullanım düzeyi ve ürün kalitesi yükseltilerek verimliliği artırılmalı, bilgiye erişimleri kolaylaştırılmalı, rehberlik ve danışmanlık hizmetleri etkinleştirilmeli ve ana ve yan sanayiyle birlikteliği...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, toparlayın Sayın Aksu.

İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - ... sağlanmalı, elektronik ticaret imkânları geliştirilerek işletmelerarası iş birliği mekanizmaları tesis edilmelidir.

AR-GE faaliyetlerine destek verilerek istihdam edilen iş gücünün eğitim ve beceri düzeyi iyileştirilmeli, tahsis edilen kaynaklar artırılmalıdır. Meslek standartları geliştirilmeli, esnafa ihtisas kimliği kazandırılmalı ve mensubiyet bilinci oluşturulmalıdır.

Esnaf ve sanatkârımızı yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bırakan büyük marketler zincirinin, küçük esnaf aleyhine gelişen haksız rekabetin önüne geçilmelidir.

Kamyon, otobüs, dolmuş ve taksi şoförlerine primlerini düzenli ödedikleri çalışma sürelerinin her dört yılı için bir yıl fiilî hizmet zammı verilmesini öneriyoruz biz.

Bir de yine, MHP olarak, kaçakçılıkla etkili bir mücadele yaparak buradan elde edilecek gelirin yük ve yolcu taşımacılığı faaliyetinde bulunan esnafımıza vergisiz akaryakıt temini için kullanılmasını öneriyoruz.

Sürem bitti ama bir de Sayıştay raporundan bahsetmek istiyorum. Çok ciddi tespitler var burada. Değinildi ama ben de süratle değinmek istiyorum.

Ekonomi Bakanlığı tarafından iptal edilen 5012 adet yatırım teşvik belgeleri kapsamında sağlanan destek unsurlarının geri alınmasına ilişkin mevzuat hükümlerinin uygulanmadığı tespit edilmiş.

Yine, mevzuatta yer alan hükümlere aykırı olarak dâhilde işleme izni verilmeyecek eşyalar için gümrük müdürlüklerince dâhilde işleme izni verilmiş.

İhracat kredi ve ihracat kredi garanti kuruluşlarının listesinde kayıtlı kuruluşların garantisi kapsamında yurt dışından sağlanan kredilerin Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu kesintisine tabi tutulmaması neticesinde ithalde alınan katma değer vergisinin eksik tahakkuk etmesine sebep olunmuş.

Yine, ilginç bir tespit var. "Gümrük ve Ticaret Bakanlığının çeşitli ihtiyaçlarının karşılanmasında Bakanlık bütçesinden yapılması gereken birtakım harcamaların İç Ticaret Hizmetlerini Geliştirme Payından karşılanması, elde edilen varlıkların Bakanlık mali tablolarında yer almaması..." Bunun ayrıntısını okuduğumuzda burada kastedilenin, Bakanlık temsil ve ağırlama giderlerinin buradan karşılandığı söyleniyor. "Gerçeğe uygun olarak tahsil edilmesi ve ödenmesi gereken fazla çalışma yolluklarının mevzuata aykırı biçimde toptan olarak tahsil edilmesi ve personel arasında eşit oranda paylaştırılması..." Bu da bir tespit olarak ifade ediliyor.

Son olarak da "Döner sermaye bütçesi içerisinde yer alması gereken kantar payı gelirlerinin mevzuat hükümlerine aykırı olarak özel bir hesapta tutulması ve bakanlık harcamalarının Kamu İhale Kanunu hükümlerine uyulmadan bu hesaptan yapılması" bir tespit olarak ifade edilmiş ve eleştirilmiş.

Ben teşekkür ediyorum, bütçenin hayırlı olmasını diliyorum.