KOMİSYON KONUŞMASI

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, Sayın Bakanım, değerli milletvekilleri; bugün cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümünün 78'inci yılı, kendisini saygı ve rahmetle anıyoruz.

Aslında, bir de bugünün aynı anda Ekonomi Bakanlığının bütçesine denk gelmiş olması, cumhuriyetin kurucularının ekonomi politikalarını bir noktada değinmeyi de bir zorunluluk olarak ortaya koyuyor. Aslında, cumhuriyetin kurucuları neyi nereden alıp nereye götürmüşler, neyi kurmuşlar ve neyin üzerine neyi inşa etmişler, bütün bunların hepsini bilmek bugünün değerini koruyabilmek için bir zorunluluktur büyük ölçüde.

Değerli arkadaşlar, kurtuluş savaşı veren, daha doğrusu varlık savaşı veren genç Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğu yıllardaki üretim faaliyeti, sizleri temin ederim, buğday öğütmek, tütün işlemek ve geleneksel iplikçilik yapmanın ötesinde bir şey değildi. Üretim faaliyeti olarak tanımlayacağınız bunlar. Araya serpiştirilmiş özel ürün veya özel imalat yapan -firma da demeyelim onlara- atölyeleri bunun içerisinde sayabilirsiniz. Yani, Mustafa Kemal ve arkadaşları sanayisiz bir toplum devralmıştır.

Sınai tüketimin sınai ürünlerle ilgili bütün gereksinimimiz ithalatla karşılanıyor, böyle bir durumdayız. Temel ekonomik aktörlerimiz, Anadolu bozkırlarının geçimlik üretime mahrum kıldığı... Sadece ne kadara ihtiyacı varsa o kadarını üretiyor çünkü daha fazlasını ürettiği zaman onu İstanbul'daki piyasaya götürecek yolları da yok. O nedenle "geçimlik üretim" olarak tanımlanıyor bu. Bir nevi takas işlemi gerçekleştiriliyor, ayni değişimlerle bu olay ortaya gidiyordu. Ekonominin parasal ekonomiye dönüş sürecinde yaşadığı sıkıntıları genç arkadaşlarımızın bilmesi mümkün değil, deneyimli ve işin içerisinde olanların da büyük bir kısmı hatırlamaz. Örneğin, bugün bedeni mükellefiyet olarak yerine getirilmiş yol mükellefiyetinin ne olduğunu bu salonda kaç kişi bilir, onu bilemem.

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Babam bilir.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Kutlarım Sayın Bakanım. Evet, zaten benim de babam biliyordu, ben de babamdan öğrendim bunları.

Bir yükümlülük yerine getirirken ya 50 kuruş ödeyeceksiniz ya da gideceksiniz bir gün çalışacaksınız diye kanunlar yapmak zorunda kalmış bir cumhuriyet. Şu andaki cumhuriyetimizin değeri o nedenle çok büyük, korunması gereken ulusal varlıklarımızın değeri o kadar çok büyük, geçmişin değerini bilmek de o kadar çok büyük. Sürekli olarak geçmiş ile bugünü kıyaslamak, farklı konjonktürlerle bugünleri kıyaslayarak geçmişin değerini takdir ettirmek mümkün değil.

Cumhuriyetin ilk yaptığı kongre 1923 İzmir İktisat Kongresi. İzmir İktisat Kongresi, Millî Mücadele yıllarında Ankara'yla sağlıklı bağlar kuramamış olan İstanbul ve İzmir'in Türk Müslüman sermaye çevrelerinin siyasi iktidarla artık ekonomik olarak kaynaşmaları ve birlikte çalışmaları için yapılmış bir kongre. Bunların sonuçlarını alıyorsunuz. Lozan Anlaşması'nda temel ekonomik maddelerden bir tanesi ne biliyor musunuz değerli arkadaşlar? 1929 yılına kadar gümrük vergisi almamak belirli ülkelerden yapılan ithalatlardan, gümrük de almayacaksın diyor. Kapitülasyonlar sonuna kadar geçerli. 1926'dan sonra, gümrük alabilecek hâle geldikten sonra devlet birazcık belini doğrultmaya başlıyor. Bulunan ve alınabilen bütün borçların hepsi doğrudan doğruya bir yatırıma gidiyor; Rusya'dan sağlanan kaynaklarla, borçlarla Sümerbank, İngilizlerden alınan kaynakla, 30 milyon dolarla Karabük Demir Çelik Fabrikası. Onlarla da yetinilmiyor, faizini de ödüyorsunuz bütün bunların hepsinin, ayrı bir olay, ayrıca belirli imtiyazlar vermeye başlıyorsunuz; kibrit tekelini veriyorsunuz siz size borç verenlere. Kibrit tekelini veriyorsunuz ama bunun karşılığında Türkiye yavaş yavaş sınai üretime geçmeye başlıyor.

Atatürk'ü andığımız her an yaptıklarından bir tanesini hatırlamış olsak bu ülkeye sahip çıkmamız, devrimlerine, inkılaplarına bütün gücümüzle sarılmamız çok daha anlamlı olacak. Farklı şekilde tartışmanın anlamı yok.

1927 yılında çıkarttığımız Teşviki Sanayi Kanunu cumhuriyetin ilk teşvik kanunlarından birisidir, hâlâ etrafında dolaşıyoruz. Konjonktür değişiyor, her şey değişiyor, elbette ki teşviklerin de hepsi değişiyor ama özellikle sınai yatırımcılara, şimdi "Sınırsız teşvik veriyoruz." diyoruz ya, o gerçek anlamıyla sınırsız teşvikti işte, yeter ki bir sanayi kurulsun diye çırpınılıyor idi.

Daha sonraki süreçlerde, 1929 buhranı Türkiye açısından ve Türkiye ekonomisinin biçimlenmesi açısından ayrı bir devrim. Dünyada buhran var, Türkiye dışarıdan ithal imkânını da büyük ölçüde sınırlandırmış, kendi sanayisini kurmaya başlıyor 1929 yılında; devletçilik. Keynes'le beraber bütün dünya zaten 1929 buhranından çıkışı Keynesyen teoriye bağlıyor, Türkiye de Keynes'le beraber bu üretimlerini yapmaya başlıyor. 3 beyazı; bez, tuz, şeker, bunları kendisi üretmeye başladığı andan itibaren Türkiye, artık üreten, en azından halkının zorunlu gereksinmelerini karşılayan bir ülke hâline geliyor.

Değerli arkadaşlar, Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları verdikleri bu mücadeleyle bugünün temelini atmışlar, bu temeller üzerinde hâlâ duruyor bu ekonomi. Elbette gelişiyor, bundan sonra çok daha gelişecek ancak bu ekonominin bugünlere gelmesi için gereken altyapıyı ve zemini hazırladıkları için, kanlarını, canlarını feda ederek bu mücadeleyi verdikleri için onlara her zaman minnet ve şükran duyuyoruz. Tanrı ruhlarını şad etsin.

Teşekkür ederim Sayın Başkanım.