| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733) ve Sayıştay tezkereleri a) Ekonomi Bakanlığı |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 10 .11.2016 |
LALE KARABIYIK (Bursa) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ü ölümünün 78'inci yılında saygı, rahmet ve büyük bir özlemle anıyorum. Atatürk'ün en büyük mirası olan çağdaş Türkiye Cumhuriyeti'ni daha aydınlık yarınlara taşımak için her zaman ilke ve devrimlerinin ışığında yürüyeceğiz.
Sayın Bakan, sunumunuzda güzel ve olumlu bir tablo çizdiniz ancak büyük resmin biraz ayrıntılarına bakmakta fayda var diye düşünüyorum. Öncelikle, sanayi üretiminde hızlı bir düşüş var. Bir yıl öncesinin aynı ayına göre üretimde yüzde 3,1 azalış var. Tabii, aylık değişmeler aslında burada çok önemli değil bizim için. Her üç ayın ortalama verisi ve yüzde değişimlere baktığımızda daha faydalı bir görünüm elde ediyoruz ama yine düşen bir seyir burada görmek zaten gerçeğin tam kendisi. Aslında, 2012'den bu yana düşen bir seyir var, bunun da altını çizmek isterim.
Üretimin artması kadar kalıcı olması önemli ama unutmayalım ki yatırım harcamalarının yetersiz olduğunu görüyoruz. Özellikle hangi yatırım harcamaları? Özel sektör ve özel sektör imalat sanayisi. Tabii, burada şöyle bir durum söz konusu: OHAL devam ediyor, terör sorunu devam ediyor, Suriye var ve bunlara bir de başkanlık tartışması eklenmiş durumda. Bu durumda özel sektör yatırım yapmaya pek kalkışmıyor. Bu da tabii, büyüme için olumsuz. Şimdi, devletin tüm kurumlarının aslında hukukun üstünlüğü ve demokraside ileri götürülmüş bir sistemi görmesi lazım. Yani, şunu unutmayalım: Güven endeksi, tüketim, üretim ve yatırım ilişkisini göz ardı etmemekte fayda var çünkü bütün kapılar bu noktaya çıkıyor.
Diğer taraftan, verilere baktığımızda, ekonomide temel sorun yatırım dedik. Şimdi, siyasi gerginlik yatırım ortamını zorluyor, özel sektör yatırımlarında bir gerileme var ama kamu yatırımları da yetersiz yani 2017 bütçesinde kamu yatırımlarına ayrılan pay bütçenin yüzde 12'si kadar, rakamlara baktığımda. Diğer taraftan, bütçenin yüzde 30'una yakın kısmı zaten borç faizleri ve sosyal güvenlik açıklarından oluşuyor, bunu da belirtmekte fayda var. Kamu-özel sektör iş birliğiyle yapılan yol ve altyapı yatırımları var tabii, kamu yatırımlarında ama bunların da gelecek getirileri iskonto edilmiş durumda. Bugün büyümeyi tırmandıran bir etki yapar gibi görünse de aslında gelecekte kaynak kıtlığı sağlayacağını da burada belirtmek isterim, bu çok önemli.
Şimdi, Sanayi Üretim Endeksi eksiye geçmiş, bunu görüyoruz. Tabii, bu büyümenin de beklenenin altında olması sinyalini veriyor aslında. Tabii, işsizlikle de bağlantılı. İşsizliğin de burada artacağını söylemekte bir sakınca görmüyorum. Keşke bu veriler bizi yanıltsa ama maalesef öyle değil.
Diğer taraftan, iç tasarruflar yetersiz Sayın Bakan bildiğimiz gibi ve mevduat artmadan krediler artıyor. Bu da tabii, riski yükseltiyor. Hele hele FED'in faiz artırmaya hazırlandığı sürelerde, şu süreç içerisinde bu daha da önemli bir riski aslında ifade ediyor. Yine, kur artışı da bankaların ve özel sektörün dış borçlarını zorlayabiliyor, bunları da görmekte yarar var.
Önemli bir nokta da şirketlerin ekonomiye duydukları güven de azalıyor. Ekim ayında Hizmet Sektörü Güven Endeksi yüzde 1,8; İnşaat Sektörü Güven Endeksi yüzde 0,8 ve Perakende Sektörü Güven Endeksi ise yüzde 1,8 düştü. Bu, tabii, çok önemli yani güven endeksinin büyüme ve istihdam üzerindeki etkilerini burada atlamamak lazım. Reel sektör de, Sayın Bakan, durgunluk sinyalleri gösteriyor. Bakın, Eylül 2016'da bir önceki yıla göre kurulan şirket sayısında yüzde 29 azalış var. Özellikle düşüş son bir ayda çok belirgin, son bir ayda sadece 17'lik bir düşüş var. Kapanan şirket sayısı ise yüzde 21,99 artmış durumda. Hatta son bir ayda kapanan şirket sayısı -lütfen, sizler de rakamlara bakabilirsiniz- yüzde 40, bir ayda kapanan şirket sayısındaki artış. Şimdi, diğer taraftan, kurulan şirketlerin sermayeleri de bir önceki aya göre azalıyor. Yani, birtakım şirketler kuruluyor ama sermayelerinde de bir gerileme söz konusu. Bu da şöyle rakamla ifade ediliyor, bir oran vereyim size: Kurulan şirketlerin sermayeleri bir önceki aya göre yüzde 20,64 küçülmüş durumda. Bu da çok önemli bir veri, bu tablo da.
Sayın Bakan, bir yılda 88 sektörün 40'ında iş yeri sayısı azaldı. Diğer kısmı kendini korudu, çok az miktarı da artış gösterdi ama 88 sektörün 40'ında iş yeri sayısının azalması bu ekonomi için çok önemli bir risk tablosu. Yine, TEPAV'ın raporuna göre bir önceki aya baktığınızda, Türkiye genelinde faaliyet gösteren iş yeri sayısı 40 bin azalmış durumda. Şimdi, tüm bu verilerde işsizlik baskısını da görebiliyorsunuz, işsizlik oranındaki artışı etkileyecektir. Yani, Sayın Bakan, sorunların üzerini örtmek değil, çözüm üretme zamanı, bunun altını vurgulamak istiyorum tekrar. Yine TEPAV verilerine baktığımızda -bunlar bir sürü veride var yani ben bir tanesini aldım ama diğerleri de bunu zaten ispatlıyor- bir ayda ücretli çalışan sayısında da azalış var Sayın Bakan, 208 bin azalış var ücretli sayısında. Özellikle kadın çalışan sayısında azalış var ve bir ayda 144 bin azalmış bu rakam.
Şimdi, ihracat tarafına bakıyorum, döviz kurunun yükselmesinin normalde ekonomide ihracatı teşvik etmesi beklenir ama bu yetmiyor maalesef, tetiklemiyor çünkü Türkiye'nin dış politika ilişkilerinde ihracatın gelişmesine engel olan birtakım sorunları var. 2016 genelinde yüzde 3'e yakın bir büyüme beklenebilmesi için son çeyrekte yüzde 4 büyüme gerçekleşmesi bekleniyor ki bu, bu ihracat verileriyle ne kadar olabilecek, onu bilemiyorum. Diğer taraftan, özel sektör yatırımını iki ayda hızlandırmak bu süreçte mümkün değil. Özellikle net ihracatın büyümeye katkısını sağlayacak hamlelere çok acil olarak ihtiyaç olduğu düşüncesindeyim. Tabii, bu büyümede hane halkı üretiminin de önemli olduğunu vurguluyorum ama hane halkı üretiminin de, belirtmek isterim ki sadece gelir yetersizliğinden değil Sayın Bakan, korku ve güven eksikliğinden de olduğunu burada söylemek gerekiyor. Tabii, güven sağlamadıkça kurun da durmayacağını da belirtmek isterim.
Geçen hafta yani son günlerde şöyle bir yorum yapıldı: Şimdi, S&P Türkiye'nin kredi notunu değiştirdi ve hatta böyle "düzeltti", "özür diledi" filan gibi basında yer alan konuşmalar var. Şimdi, işimize geldiğinde diyoruz ki "S&P'ye bakmıyoruz." İşimize geldiğinde "Düzeltti, ne kadar iyileştik." diyoruz ancak şöyle bir gerçek var: Son veride S&P Türkiye'nin kredi notunu değiştirmedi. Zaten üç kredi kuruluşundan en düşük notu veren Türkiye'ye S&P. Peki, neyi değiştirdi son verilere yansıyan? Bir sonraki not değerlendirmesinde notun değişiklik gösterebileceğine dair bilgiyi içeren görünümü değerlendirdi, bunu negatiften durağana getirdi. Yani, bu bir not düzeltmesi olarak yorumlanmamalı, bu geleceğe ait bir belirteci ifade ediyor. Hatta hatta, eş zamanlı olarak Türkiye'nin büyüme tahminlerini de bu arada düşürdü. Yani, bunların politik olduğunu bu süreçte söyleyebiliriz belki ama bazı verilere baktığımızda da birtakım gerçeklerin sadece gelecekteki borç çevirme oranları açısından değil, reformların gerçekleşip gerçekleşmediğine bakarak da birtakım gerçeklerin bu süreçte olumsuz devam ettiğini de söylemek mümkün. Bunları olumluya çevirmek ve birtakım reformları zamanında, hızla yapmak gerekiyor Sayın Bakan ama tekrar söylüyorum ki bu ülkede aslında yatırımların önünü açacak, ihracatı teşvik edecek ve büyümeyi sağlayacak, dolayısıyla istihdam sağlayacak birtakım çalışmalara gerek var ama en başta da hukukun üstünlüğü ve demokrasiyi güçlendirecek süreçlerin devreye alınması gerekiyor.