KOMİSYON KONUŞMASI

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) - Öncelikle, milletvekillerimize eleştirileri, katkıları, yorumları için teşekkür ediyorum.

Sözlerimin başında şunu belirtmek istiyorum ki biz görevlerimizi yaparken gerçekten yoğun bir mesai harcayarak ve özellikle de gençlerimizin ve sporcularımızın kendilerini geliştirebilmeleri için farklı alanlarda ortaya koyabilecekleri çalışmaları geliştirme ve artırma noktasında onlara imkân sağlamak için bu çalışmaları yapıyoruz.

Bir konuyu da özellikle biraz garipsediğimi dile getirmek istiyorum, o da şudur: Bizim kurumlarımızda, kurumlarımızdan kastım, gençlik merkezlerimiz, yurtlarımız, yaptığımız projelerle alakalı olarak, bu verdiğimiz veya vermek istediğimiz eğitimlerle alakalı olarak yapılan eleştirileri dinledim fakat eleştirilerin ne yönde olduğunu tam algılamakta sıkıntı çektim. Onda şunu açıklayayım: Bir üniversite öğrencisinin barınmak için başvuru yaptığı yurduna yerleştiği zaman, bu yurtta dört yıla yakın bir süre geçirmesi öngörülmekte. Kendi kararıyla erken de ayrılabilir, kalabilir de ama öngörümüz, dört yıl barınacağı noktasında. Bizim bu noktada öğrencilerimizin, gençlerimizin aslında barınmayla beraber kendilerine bir ev olarak gördükleri bu bölge içerisinde farklı sosyal faaliyetlerin, eğitimlerine verebilecek desteklerin, kendilerinin talep edeceği birtakım sosyal faaliyetlerin onlara sunulmasının eleştirilmesi konusunda şaşırdığımı söylemek isterim. Yurtlarımızdaki veya gençlik merkezlerimizdeki yaptığımız faaliyetlerin hepsi gönüllülük esasına dayalı faaliyetlerdir, bunun altını çizmek istiyorum. Bunu müteaddit defalar da gündeme getirdim.

Bir diğer konu, soruların bazılarına cevap vererek devam edeceğim. Evet, bizim yurtlarımızda Osmanlıca dersi de var, Türkçe-Osmanlıca dersi de var, Arapça dersi de var ama İngilizce de var, Rusça da var, Çince de var, Japonca da var. Dolayısıyla, bununla alakalı olarak "Onlar yapılıyor mu yapılmıyor mu?" Bunlar yapılıyor ve bu eğitimlerle alakalı olarak da ki bunlar destekleme eğitimleridir, bunlar ana eğitimler değildir. Bunlarla alakalı olarak da 12 öğrencinin talepte bulunduğu kurs açılır. Peki, Kredi ve Yurtlar Kurumu olarak veyahut da gençlik merkezimize gelip de burada başvurusunu yapan gençlerimize bu eğitimleri kim veriyor? Çok basit: Millî Eğitim Bakanlığımızın memurları veriyor yani öğretmenler; Halk Eğitimde çalışan, eğitimli, bu işin uzmanı olan kişiler, bunlar veriyorlar.

Biz bu çalışmaları bu şekilde yapıyoruz ve gerçekten ben aslında şunu beklerdim, daha fazla bu noktada farklı anlamlarda eğitimler verilebilirse ve desteklenebilirse kardeşlerimiz, gençlerimiz, bunların da yapılmasının teşvik edilmesini. Üniversitelerle de aynı şekilde bunu yapıyoruz. Örneğin farklı bir ildeki üniversitede eğitim gören kardeşlerimiz, eğer o üniversitede gördükleri eğitimle alakalı olarak, hocalarından, eğitmenlerinden "Ya biz şu yurtta kalıyoruz, şu kadar da öğrenciyiz bu dersi gören -örnek veriyorum 50-60 kişi- ama şöyle şöyle sorularımız var, acaba yurdumuza gelip burada bize okul saatlerinden sonra bir destek eğitim anlamında yardımcı olur musunuz?" dediklerinde biz "Hayhay, buyurun." onun da önünü açıyoruz. Bu bizim görevimiz, biz bunu görev olarak görüyoruz. Eğitimden, kurstan kastımız budur. Bence bunun ciddi anlamda önünün açılmasını ve desteklenmesini bizim hep beraber yapmamız lazım. Çünkü, devletimizin yurduna gelmiş, devlet yurdunda barınmak için başvurmuş ve bu hakkı elde etmiş kardeşlerimizin o çatı altında kendilerini en iyi şekilde ve en geniş imkânlar çerçevesinde yetiştirmeleri konusunda yardımcı olmak görevimizdir diye düşünüyorum.

Ben Kredi Yurtlar Kurumu üzerinden başlayarak devam etmek istiyorum müsaadenizle. Özellikle, öğrenci kardeşlerimizin, Kredi ve Yurtlar Kurumundaki yüksek öğrenimdeki müracaatlarıyla ilgili konularda... Doğrudur, 6 milyonu aşkın üniversite öğrencisi var Türkiye'de genel olarak ama bunun 3 milyon civarında olanı açık öğretimde eğitim görüyor, herhangi bir yurt konusuyla ilgili bir talepleri veya ihtiyaçları yok. Bununla beraber olarak, bizim kurumumuza başvuru yapan öğrenci sayısı üzerinden karşılama oranlarımızı hesaplıyoruz. Yani Kredi ve Yurtlar Kurumuna gelip "Ben bu kurumda kalmak istiyorum, bu kurumda barınmak istiyorum." diye başvurusunu yapan kardeşlerimize biz ne kadar karşılık verebiliyoruz? Bizim hesap sistemimiz yani istatistiklerimizi tuttuğumuz şey bu. Buna bakacak olursak eğer, bu sene yani 31/10/2016 tarihi itibarıyla kapasitemiz 550 bin, küsuratını saymıyorum. Başvuru yapan öğrenci sayısı, bu sene yani 2016-2017 eğitim öğretim yılı için "Ben Kredi ve Yurtlar Kurumunda barınmak istiyorum." diye başvuruda bulunan öğrenci sayımız toplamda 398 bin. Bu 398 bin kardeşimizin yerleşmesi oranı ise yüzde 73 yani 291 bin. Bu benim kurum olarak yani Kredi ve Yurtlar Kurumu olarak bana bağlı olan kurumdaki başvuru ve karşılama oranlarındaki istatistiklerim.

METİN LÜTFİ BAYDAR (Aydın) - O zaman, gereksiz yerlere yapmışsınız yurtları.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) - Sayın Baydar, ben sizin sözünüzü kesmedim, lütfen benim sözümü sonuna kadar dinleyin. Sizden bunu rica ediyorum, hiç müdahale etmedim.

BAŞKAN - Arkadaşlar, Bakan Bey hiç müdahale etmedi, siz de dinleyin lütfen.

Sayın Bakan, buyurun.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - İlk yerleşenler...

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) - Pardon?

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Bütün sınıflar...

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) - Bu, bu seneki başvuranlar, Kredi ve Yurtlar Kurumuna başvuranlar. Sayın Vekilim, bu rakamlar, Kredi ve Yurtlar Kurumuna başvuru yapan kardeşlerimizin bilgisayardan yaptığı başvuru. Dolayısıyla, bu rakam yoruma açık değil. Bu, yerleştirme oranlarımızla ilgili olarak verdiğimiz cevap.

Bazı illerimizle ilgili örnekleri ortaya koymamız gerekirse, tabii ki bütün illerimizdeki, bütün üniversitelerdeki her başvuruyu gerçekleştirebildik demiyorum, zaten rakam bunu söylüyor ama şunu görmemiz gerekiyor, bakın: Son iki buçuk yıl içerisinde, artık üç yıla gelen dönem içerisinde Kredi ve Yurtlar Kurumunun kapasitesi 285 binden 550 bine geldi. Yani, bazen muhalefet milletvekillerimizin "Şunu daha çok yapın, bunu daha çok yapın." eleştirileri oluyor ama biz, inanın ki elimizden geldiği kadar, bütün devlet kurumlarımızda... İşte Bülent Bey'in de sorduğu "Çevre ve Şehircilik niye?" İşte Çevre ve Şehircilik Bakanlığıyla da yapıyoruz, TOKİ'yle de yapıyoruz, kendimiz de yapıyoruz. Hatta burada beraberce, daha önceki yıllarda -teşekkür ediyorum o noktada, Plan ve Bütçe Komisyonumuz bu noktada bize çok büyük destekler verdi- kendi yurtlarımızı inşa etme noktasındaki yetkiyi de alabildik Kredi ve Yurtlar Kurumu olarak. Çünkü, daha önce sadece Çevre ve Şehircilik veya TOKİ marifetiyle yapabiliyorduk. Bu da bize farklı uzun süreleri getiriyordu. Çünkü sadece yurda konsantre olmuş bir yapıdan bahsetmiyoruz tabii ki diğer kurumlarda. Ama bununla beraber, özellikle ve özellikle bütçemizin üzerindeki yükü de azaltmak için bu ön protokollü kiralama yoluyla yaptığımız yurtlarımız var, bunlar çok ciddi anlamda yük çekiyor ve aynı zamanda şunu da getiriyor: İşte biraz evvel burada konuştuğumuz o bütçe maliyetini de düşürüyor ve aynı zamanda, uzun dönem içerisindeki işletim maliyetlerimizi de indiriyor.

Bununla beraber, şu anda 22 ilimizde hiçbir yedek sırası yok. Yani başvuruyu yapmış herkes yerleşmiş. 21 ilimizde kız yedek sıramız yok, 7 ilimizde erkek sıramız yok, 31 ilimizde kız ve erkek başvurularında hâlâ yedeğimiz mevcut. İşte bizim yoğunlaştığımız, bu illeri çözmek. Değerli vekilimin ili Giresun, sıkıntılı olduğumuz illerden bir tanesi. Evet, devreye girecek yeni yurdumuz var ama daha fazlasına ihtiyacımız var ve şu anda hem yerel yönetimden hem de Millî Emlaktan, yoğun bir şekilde, nerede daha fazlasını yapabiliriz bunun araştırması içerisindeyiz.

Dolayısıyla, evet, eleştiriler tabii ki olacak, biz sonuçta bir görev ifa ediyoruz, eksiğimiz de olabilir bu noktada ama şunu söylemek istiyorum: Kredi ve Yurtlar Kurumu, özellikle ve özellikle son iki buçuk yıldır gerçekten çok büyük bir performans ortaya koyuyor. Evet doğrudur, bazı dönemler içerisinde çok ciddi yoğun telefonlar alıyoruz hepimiz. Ama, şunu söyleyebilirim ki emin olun, geçmiş yıllardaki kendi istatistiklerinize de bakarsanız, geçen sene ve ondan önceki sene, hele ondan önceki senelerle ilgili baktığınızda sayılarda ciddi düşüş olduğunu ben vekil arkadaşlarımdan duydum, muhalefetten de iktidar milletvekili arkadaşlarımdan da duydum. Sizler de eminim ki bunu hissetmişsinizdir. Ama, sorunu çözmek için, geriye kalan sorunu çözmek için de yoğun bir çaba içerisindeyiz.

Bununla beraber, değerli vekilimiz, yurt müdürlerimizin veya iktidar milletvekillerimizin bu noktada bazı yerleştirme konusunda daha kolay bir noktaya ulaşabildiklerini düşündüğünü dile getirdi. Sayın Vekilim, inanın AK PARTİ milletvekilleri sizin kadar benim üstüme yoğun bir şekilde geliyorlar. Çünkü şu var, biz şöyle bir şey uyguladık, bakın, bunu daha önce burada görüştük, Bülent Bey hatırlar, daha önceki yıllarda görüştüğümüzde. Hatta, burada bu ciddi anlamda hem iktidar partisi milletvekillerimiz hem de muhalefet partisi milletvekillerimiz tarafından eleştirilen bir konuydu. Ya belli bir noktada bazı şeyler ayrılıyor, onlar yerleşiyor, geri kalanlar... Biz herhangi bir ayrım noktasındaki olan şeyi kaldırdık ve özellikle de burada yaptığımız bir şey var: Yurt müdürleri öğrenci yerleştirmesi yapmıyorlar, tamamen ve tamamen merkezî sistem üzerinden gidiyor. Bunu niye yaptık? İşte o 11 kurumdan yapılan taramayı hayata geçirebilmek için. Çünkü, burada bu adaleti sağlamamız gerekiyor. Daha önceki yıllara nazaran çok çok daha adaletli bir sistem içerisinde bu yerleştirmenin yapıldığına ben gerçekten inanıyorum ve vekillerimizi de seve seve, bir gün bize vakit ayırırlarsa arkadaşlarımızla beraber ben bu noktada onları Kredi ve Yurtlar Kurumunda ağırlayıp bu sistemin detaylarının nasıl işlediğini de anlatmak konusunda hiçbir şekilde çekincem olmaz, hatta mutlu olurum. Bunu da en azından sizlerle paylaşmış oluruz ve burada ciddi bir farklılık olayını da ortadan kaldırdığımızı düşünüyorum.

Lale Hanım, üniversitelerin içerisine yapılan bazı yurtlar var. Daha ziyade, üniversite arazilerinin içerisinde bulabildiğimiz yerlerde yapılan yurtlarda gidiş gelişlerde daha az bir olumsuzluk yaşıyoruz ama bazı yurtlarımızın gidiş gelişlerindeki aydınlatma konusunda bize de gelen konular oldu. Bunların üzerinde de hem yerel yönetimlerle hem de valiliklerle hızlı bir şekilde çalışıp ek bu sistemi hayata geçiriyoruz. Güvenlikle alakalı olarak da şundan emin olabilirsiniz ki Emniyet teşkilatımızla çok ciddi bir yakın çalışma içerisinde, özellikle ve özellikle bu dönem başlattığımız, yakın bir iletişim içerisinde, yerelde de il müdürlerimizin... Zaten Sayıştayımızın da ortaya koymuş olduğu bazı değerlendirmeler, aslında bizim daha önce burada kaldırdığımız bölge müdürlüklerinin il müdürlüğüne dönüştürülmesinden dolayı geçiş süreci içerisinde, bu eski rapor olduğu için... Önümüzdeki yılda bunların hepsinin ortadan kalktığını göreceksiniz inşallah. Burada yaşanan bazı şeyler oldu. İl müdürlüklerine geçmemizin sebebi de işte buydu. Çünkü, Erzurum bölge müdürü olarak Erzurum'daki bölge müdürü Iğdır'daki konuya müdahale edemiyor yani ulaşım noktasında, o konuyu takip etme noktasında bir eksiklik yaşıyor doğal olarak. Yani Türkiye büyüdü, gelişti, sayılar arttı, nasıl yetişsin? Dolayısıyla, biz 81 ilimizdeki bütün illerde il müdürlükleri nezdinde artık görev yapıyoruz ve bu bize neyi getirdi? İşte bu sizin biraz evvel dile getirmiş olduğunuz bu tip konulara çok hızlı şekilde müdahil olma şansı getirdi bize ve doğrudan oradaki hem mülki idareyle hem yerel yönetimle görüşüp bu tip sorunları ortadan kaldırmak için çok yoğun bir çalışma içerisindeler.

Tabii, Ceyhun Bey -şu anda burada yok ama- o telefondaki bazı arkadaşların yoğun çalışmadan mütevellit diyelim, yorulmalarından kaynaklanan, söylememeleri gereken bazı konuları dile getirdikleri benim de dikkatime geldi. Onun için, bütün çağrı merkezi sistemini, olduğu gibi baştan değiştirerek farklı bir yapıya büründürdük. Şu andan itibaren de bu noktalarda, bana gelen bir rapor yok ama size gelen şikâyetler de herhâlde durdu.

YÜKSEK ÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU GENEL MÜDÜRÜ SİNAN AKSU - Hepsi cevaplandırıldı Sayın Bakanım.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) - Peki.

Dolayısıyla, bu noktada yapılan çalışmalar bu şekilde devam edecek.

Spor konusuna gelirsek. Biz Millî Eğitim Bakanlığıyla bu nisan ayı içerisinde bir protokol yaptık ve Millî Eğitim Bakanlığıyla yaptığımız bu protokol şunu kapsıyordu; ben vekillerimizin şu değerlendirmesine katılıyorum: Bizim sporcularımızı yani uluslararası arenada ve ulusal anlamdaki müsabakalardaki -zaten oradan yetişip, kulüplerden yetişip uluslararası müsabakalara geçecekler- bu noktadaki insan potansiyelimizin, sporcu potansiyelimizin kaynağının yani ilkokuldan itibaren tespit edilmesi gerektiği konusunda hemfikirim, bunu yapmamız gerekiyor. İşte, bunu yapabilmek için de Millî Eğitim Bakanlığıyla nisan ayında bir protokol imzaladık. Bu protokolün kapsadığı alan iki farklı nokta. Birisi gençlerimiz, çocuklarımız, sporcularımız, öğrencilerimizle ilgili. Bunların ilk 4'ten sonra yani ilkokulu bitirdiklerinde hepsinin taranmasıyla alakalı, kabiliyetleri açısından yani hangi kabiliyete daha yatkınlar, hangi spora daha yatkınlar diye bir taramayı yapmak.

İkincisi de biraz evvel dile getirildiği gibi, okullarımızın fiziki imkânları içerisine spor salonları ve spor yapılarının, spor altyapısının dâhil edilmesi. Bunu nasıl yapabiliriz? Şimdi, çok basit bir örnek: Bir ilçede çok güzel bir okul ve onun spor salonu var ama o ilçede bizim spor salonumuz yok Gençlik ve Spor Bakanlığı olarak veya yerel yönetim olarak. Fakat, saat dörtten, beşten sonra, mesai bitince o spor salonunun kapısına kilit vuruluyor. Niye? Millî Eğitim Bakanlığının görev süresi o saatte bitiyor e dolayısıyla bundan sonra o kullanım olmamalı. E peki, ben de Gençlik ve Spor Bakanlığı olarak diyorum ki: Ya, bu salon burada var, hazır, her şeyiyle ortada. E şimdi ben kullanayım. Sporcular, kulüpler, oradaki antrenörler sporcularıyla beraber gelsinler, spor yapsınlar. Ben kullanayım diyorum. "E, olmaz." Niye? "E, bunun masrafını kim karşılayacak? Zimmet çıkıyor." Şimdi, bu doğru bir mantık değil çünkü orada bir değer var, orada inşa edilmiş bir şey var. Ben niye tekrar gideyim oraya 4 milyon, 5 milyon, 3 milyon masraf yapıp, yeni bir salon inşa edip onu sadece kendi alanımda kullanayım? Hayır, beraber kullanalım. İşte bunun protokolünü yaptık. Şimdi bunun yönetmelikleri de bitmek üzere. İsmet Bey'le de geçen hafta görüştük. Dolayısıyla, ne yapacağız? O imkânları ortak kullanacağız ve şöyle bir şey gerçekleşecek: Gerçekten çok ciddi, yoğun bir şekilde o mekânlar kullanıma girecek. Aynı şey bizim tesislerimiz için geçerli. Gençlik ve Sporun tesisi var ama Millî Eğitimin tesisi yok. E buyursun, Millî Eğitim kullansın bizim kullanmadığımız dönemlerde, ortak kullanalım ve bu işi böylece çözelim. İşte bunun şeyini yapacağız ve özellikle Millî Eğitim Bakanlığının uhdesinde olan beden eğitimi öğretmenleri ve bu eğitimle alakalı kendini geliştirmiş olan antrenörlerin birbirleriyle daha yakın ilişki içerisinde, sporcularımızı erken yaşta geliştirip onları teşvik etmesi ve spora yönlendirmesi...

Tabii, projelerden bahsedildi. Doğrudur, gençlik projelerimizin yani Proje ve Koordinasyon Genel Müdürlüğümüzün içerisinde, uhdesinde yapılan projelerin incelenmesi ve onların yaptığı harcamaların denetlenmesi. Bu zaten bizim görevimiz, yapmazsak eğer eksik yapmış oluruz. Burada bizim de tespit ettiğimiz birtakım yanlış veya doğru olmayan... Projeyi alan kişiler bunun doğru olduğunu düşünmüş ama mevzuata aykırı veya doğru bir yere harcanmamış. Biz de onu ondan tahsil ediyoruz. Bu zaten bizim görevimiz. Dolayısıyla, Sayıştayın zaten bunu tespit etmiş olması... Bizim de tespit ettiğimiz şeyler bunlar, bunları zaten yapıyoruz. Kaldı ki bunun içerisinde başka mücadeleler de var yani daha önce farklı birtakım yerlere, yanlış yollara aktarılmış olan birtakım konuların da tahsilatıyla ilgili yapılan çalışmalar var. Yani, bunların hepsi zaten en yakın şekilde takip ediliyor ama proje bittikten sonra kesin hesabın yapılması... Yani, bizim burada yaptığımız, aslında bütçe çalışması gibi bir durumdan bahsediyoruz. Bitiyor, evraklar geliyor, durum inceleniyor, eksiği var mı, fazlası var mı... Ha, tabii, devam eden süre içerisinde peyderpey ödemeler yapılıyor projelerle alakalı yani "Hepsini al, işte, projeni yap, ben sonra inceleyeceğim." Bu değil. Peyderpey ödemeler yapılıyor ve tabii bununla alakalı tecrübelendikçe, tespit edilen eksikler oldukça bunlar o takip sisteminin içerisine dâhil ediliyor. Örneğin, şu anda artık projeler elektronik sistemle takip edilme noktasına geldi ve bir yıldır böyle takip ediliyor. Dolayısıyla, bu tecrübeler arttıkça da bu eksiklerin de artık olmadığını göreceğiz.

Kredi ve Yurtlar Kurumuyla alakalı muhasebe konusuyla ilgili yapılan eleştirilerde ve Sayıştayın tespitleriyle alakalı olarak da dediğim gibi, önümüzdeki senenin raporlarında artık bunların olmadığını göreceksiniz çünkü şöyle bir durum mevzubahis: İşte, bu il müdürlüğü, bölge müdürlüğü geçişi içerisinde takdir edersiniz ki yapılan aktarım ve değişimlerde bazı muhasebe hesaplarının, sistemlerinin yenilenmesi ve onların birbirine aktarımıyla alakalı teknik bazı hatalar olabiliyor ama sonuç itibarıyla burada artık çok ciddi anlamda iyi işleyen bir sistemden bahsediyoruz.

Sporun finansmanı anlamında ticari yapılar içerisindeki yakınlığı... Doğrudur, dünya spor yapısına baktığımız zaman artık şunu görüyoruz: Özellikle yakın geçmiş içerisinde, yoğun bir sportif anlamdaki faaliyetler içerisinde maddi anlamda da hem gelir elde edilmesi hem sponsorluklar çerçevesinde bunun karşılanmasıyla ilgili yoğun çalışmalar oluyor, bütün dünyada bu böyle. Yani, futbola baktığınız zaman, neden en çok futbol konuşuluyor dediğimizde, biz de diyoruz, ben de basın mensuplarıyla bir araya geldiğim zaman hep şunu söylüyorum: Ya, şu futbola yer verdiğinizin yarısı kadar diğer sporlara yer verin de arkadaşlar da şevklensin, hatta tamam, yarısı da olmasın, yüzde 25'ini yapalım, buna da razıyız, yeter ki şöyle diğer sporları da görelim hem görsel hem basılı medyada ama işte, yoğun bir takip içerisinde olan ve büyük sponsorlukların olduğu futbol ağır basıyor ama hepimiz hep beraber inşallah, bunu çok daha amatör sporların ortaya koyabileceği, görünebileceği bir noktaya getiririz diye ümit ediyorum.

Gençlerimizin kendilerini yetiştirmesi ve gençlerimizin istihdamı, gençlerimizin iş hayatında, akademik hayatta ve gelecekleriyle ilgili olan çalışmalar, tabii ki bizim görev alanımızda olan bir şey ama evet, diğer bakanlıklarla da beraber yaptığımız yoğun bir iletişim içerisindeki çalışmalar var. Yani Ekonomi Bakanlığıyla da yaptığımız çalışmalar var, Sağlık Bakanlığıyla da yaptığımız çalışmalar var. Bununla beraber Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla yaptığımız çalışmalar da var. Burs anlamında desteklediğimiz, millîlik bursundan verdiğimiz de var, bilim bursundan verdiklerimiz de var. Bunları beraber yapıyoruz zaten. Burada öğrencilerimizin potansiyelini ve kendini ortaya koymuş olan potansiyelleri değerlendirmek için çabalıyoruz. Amacımız bu.

Baktığınızda, şunu ortaya koyabiliyoruz: Devralınan yurtlar. Bakın,

FETÖ terör örgütünün yurt olarak ortaya koymuş olduğu yapılar içerisinde 800'ü aşkın yurda el koymuş durumdayız. Bunu genel olarak söylüyorum. Bunların içerisinde vakıflara ait olanlar da olduğu gibi Millî Emlakte olanlar da var, yurt anlamında bizim kullanımımızda olabilecek olanları devraldıklarımız da var. Örnek vermek gerekirse Ankara'da benim daha önce dile getirmiş olduğum, özellikle bu FETÖ örgütünün simgesel anlamı üst seviyede olan bir yurttan bahsediyoruz. Melek İpek Yurdu vardı Ankara'da. Biz buna el koyduk ve şu anda kendi yurt yapımızın içerisine çevirerek oradaki kullanım alanlarını da kullanacağız ama çok küçük olan yurtlar da var, yani 50 kişilik, 60 kişilik, 100 kişilik. Bunlar Kredi ve Yurtlar Kurumu açısından, kendi açımızdan işletebileceğimiz yurtlar değil. Ha ihtiyacımız olan bazı yerlerde 150'yi aşkın yurdu biz şu anda aldık ve işletiyoruz ama bu işte bizim değerlendiremediklerimizi hem Millî Emlak hem Vakıflar Genel Müdürlüğüne tekrar onlarla görüşerek iade ediyoruz veya başka kamu kurumları da bununla alakalı, örneğin Emniyet teşkilatının istedikleri oluyor, yerel yönetimlerin istedikleri oluyor, mülki idarenin istediği yurtlar da oluyor, kendi açısından kullanabileceği fiziki imkânlara sahip oldukları gibi. Ama evet, yurt hizmetleriyle ilgili çalışan farklı vakıf ve dernekler de bunlarla ilgili talepte bulunabiliyorlar. Onların da prosedürleri zaten bellidir. O prosedürler karşılandığı sürece onlar da onlara tahsis edilmektedir.

Yükseköğrenim yurdu olan özel yurtların denetimi -biraz evvel bunu burada dile getirdiniz- yapılıyor mu? Özel yurtların, yani yükseköğrenim yurtlarının denetimi Millî Eğitim Bakanlığında. Onu biz yapmıyoruz, onların denetim alanına giriyor. Biz kendi yurtlarımızla alakalı olan çalışma yapıyoruz. Ama, önümüzdeki dönem içerisinde -ki bunu görüştük de- yükseköğrenim yurtlarının tümünün -çünkü biz zaten Kredi ve Yurtlar Kurumu olarak bu işi yaptığımızdan dolayı- denetiminin Gençlik ve Spor Bakanlığı üzerinde olmasının mantıklı ve doğru bir yöntem olduğu noktasında anlaştık ama bunun altyapısını oluşturup ondan sonra bunu yapmak niyetindeyiz. Çünkü Millî Eğitim Bakanlığının şu anda götürmüş olduğu hazır bir yapıyı bir anda yok edip de bu tarafa aldığınızda o bilgi aktarımını doğru yapmanız lazım ki hemen devreye girelim çünkü sorumluluk alacağız o noktada.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Ensar Vakfına da devredecek misiniz?

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) - Ensar Vakfı da eğer şartları karşılıyorsa tabii ki onlar da alacaklardır bunları. Dolayısıyla, bunların zaten bu noktada şartları bellidir. Aynı şekilde...

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Ama, kötü bir referansı olan yurdun, özellikle Beylikdüzü ilçesinde...

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) - Sayın Vekilim, her kurumun içerisinde yanlış yapanlar olduğu gibi başka şekilde en iyi hizmeti verenler ve çalışmaları yapanlar da olacaktır. Yanlış yapanlar da kanunlarımız çerçevesinde cezalandırılacaktır. Bunda hiçbir şüphe yoktur. Konu da bundan ibarettir. Kanunlarımız ortadadır.

Dolayısıyla izcilik faaliyetleriyle alakalı gündeme getirdiğiniz konu da biz izciliği gerçekten önemsiyoruz ve en son Millî Eğitim Bakanlığımızla yaptığımız işte yine bu protokol çerçevesinde benim özellikle üstünde durduğum bir konu var. Çünkü gerçekten izcilik doğayla iç içe olmayı ve aynı zamanda doğanın o tabiat değerinin de anlaşılması konusunda gerçekten hem çocuklarımıza hem gençlerimize önemli bir katkı sağlıyor. Kulüplerin bu noktada kullanımı için en üst seviyedeki desteği verme konusunda, zaten özellikle bu konu üzerinde anlaştık ve devam ediyoruz. Sayıları da ben size daha sonra yazılı olarak, müsaade ederseniz, ileteceğim çünkü bizim kamplarımızdan da faydalanıyorlar. Yani izciler bizim kamplarımızdan da faydalanıyor. Kendi kamplarımızın denetimi, kendi kamplarımızı tabii ki denetliyoruz çünkü bizim kampımız zaten, yani Gençlik ve Spor Bakanlığının gençlik kampını bizim denetlememek gibi bir şeyimiz olamaz. Zaten personel bizim personel. Dışarıdan gelen, dediğim gibi, Millî Eğitim Bakanlığının veya Halk Eğitimden faydalandığımız diğer personeller de mevcut.

Tabii birçok konu var. Bazı konulara yazılı cevap vereceğim ve burada olan vekillerimizle ilgili özellikle şey yapıyorum. Statla ilgili vekilimiz herhâlde ayrıldı. Kapasitenin finalle alakalı olarak bir önceliği var, yani orada bir kriter mevcut, final oynamak açısından. UEFA ve FİFA müsabakalarının final müsabakalarını oynamakla alakalı. Dolayısıyla, daha farklı grup maçları veya onun gibi uluslararası maçları oynamak konusunda bir sıkıntı olmayacaktır.

Zekeriya Bey burada yok ama o Anıttepe'deki konuyu ben önemsiyorum, onun için onu özellikle dile getirmek istiyorum. Anıttepe gerçekten örnek gösterilebilecek bir kompleks alanı, spor kompleksi alanı. Atletizm pistiyle orada yürüyüş yapılabilmesi, basketbol sahalarının ve oradaki pota sayısının çokluğu, yüzme havuzuyla alakalı da maalesef, daha önceki dönemler içerisinde inşa edilmiş olduğundan artık yıpranmadan dolayı bir depreme dayanıksızlık durumu söz konusu ve yıkım kararı var. Bununla alakalı Çankaya Belediyesiyle daha önceki yıllar içerisinde yapılan bazı girişimler olmuş ama onlar başarıya ulaşmamış ama mevcut Çankaya Belediye Başkanımız da -ki burada ona teşekkür etmek istiyorum- gerçekten bu konuyu çözmek amaçlı olarak bize çok olumlu yanaştı ve şu anda son aşamalara gelmiş durumdayız. Mevcut, oradaki o yıkılması gereken kapalı yüzme havuzu, olimpik yüzme havuzu yıkılacak ve yerine modern, uzun yıllar inşallah hizmet vereceğini ümit ettiğimiz o havuz yapılacak. Dolayısıyla, o havza bir yüzme sporu havzası hâline de gelecek. Ama, Sayın Bakanımızın dile getirmiş olduğu gibi ben de spor tesislerinin içerisinde sporun dışındaki bir aktivitenin yapılmaması konusunda aynı fikri paylaşıyorum ve oradaki o lokal yapısına da izin vermeyeceğim kendi yetkimi kullanarak. Çünkü, evet, düğün salonu olarak yapılmıyor orası. Orası bir spor alanı olarak yapılıyor ve gece gündüz de hizmet verebildiği en yüksek saatte ve kapasitede sporcularımıza ve antrenörlerimize, gençlerimize hizmet vermesi için yapılan tesisler. Dolayısıyla, bu anlamda o çalışmalar devam edecek.

Tabii...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) - Sayın Başkanım, ne kadar süremiz kaldı?

BAŞKAN - Bitti, ben ek süre verdim.

Buyurun.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) - Öyle mi, o zaman ben toparlıyorum.

LALE KARABIYIK (Bursa) - Benim sorum cevaplanmadı, bekliyorum Sayın Bakan.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) - Şimdi burada hepsi alındı.

LALE KARABIYIK (Bursa) - Atatürk'ün ilke ve devrimleriyle ilgili ne kadar...

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) - Geleceğim, oraya geleceğim. Şimdi oraya geliyorum. İki konu var, onları söyleyerek ondan sonra sözlerimi tamamlayacağım. Aslında üç konu.

Sayın Vekilim, millî ve manevi değer dediğimiz zaman, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bizim millî bir değerimizdir. Dolayısıyla, millî değerler içerisinde doğal olarak ki...

LALE KARABIYIK (Bursa) - Göremedik, yazmıyor Sayın Bakan.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) - ...Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün da yapmış oldukları, başarmış oldukları, ülkemize kazandırmış oldukları ve ortaya konulmuş olan tabii ki bunlar var. Ama, bizim bu ülkenin geleceğiyle alakalı, cumhuriyetimizin 100'üncü yılına yürüdüğümüz yolda ortaya koymamız gereken şeyler cumhuriyetimizin 100'üncü yılında ülkemiz nerede olacak; muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkmak hedefinde nerede olacağız? Bunlar için uğraşıyoruz.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Şu an gördük nerede olduğumuzu. Çok açık nerede olduğumuz.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) - Bizce de açık ve dünyanın ilk 10 ekonomisi arasındaki hedefimiz.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Herkes izliyor bizi zaten, evet.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) - Dolayısıyla, bu anlamda o çalışmalarımız devam edecek.

Ceyhun Bey'e de son bir sözüm olacak ama Ceyhun Bey burada yok. Onun için olmadı.

BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) - Biz iletiriz kendisine.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) - Onu söyleyeceğim şimdi.

Ben 2011 yılında milletvekili seçildim. Ondan önceki dönem içerisinde yaptığım görev, Sayın Cumhurbaşkanımızın, o zaman Başbakanımızın özel kalem müdür yardımcısıydım. 2011'de aktif siyasete girerek Samsun'dan milletvekili seçildim ve evet, rahmetli büyükbabam Cumhuriyet Halk Partisi milletvekiliydi, çok saygıdeğer bir milletvekili. Samsun'da tüm partililerin sevdiği, saydığı ve kapısına gidip, dertlerini anlattığı ve o dertlerin de çözülmesi için gerçekten yoğun çaba harcayan bir milletvekili olarak hatırladığı bir büyüğümüz.

O, ben milletvekili seçildiğimde hayattaydı. Milletvekili seçildiğim zaman Türkiye Büyük Millet Meclisinde bana bir oda verdiler. Benim oda komşum Metin Lütfi Baydar'dı. Dolayısıyla, biz bir duvar yani bir oda duvarı paylaştık kendisiyle. Danışmanlarımız, sekreterlerimiz aynı odada otururdu çünkü biliyorsunuz eski Halkla İlişkiler Binası'nda onlar daha küçük odalar içerisinde beraber olurlardı.

METİN LÜTFİ BAYDAR (Aydın) - Rahmetli dedeniz odaya çok gelir otururdu.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) - Evet, rahmetli büyükbabam da sizin odanıza çok gelir otururdu Sayın Baydar ve bundan sonra "Sayın Baydar" olarak hitap ediyorum.

Biraz, burada, giriş bölümündeki yüksek tonlu ve gerçekten de çok kırıcı bir üslupla bana doğru yöneltmiş olduğunuz...

METİN LÜTFİ BAYDAR (Aydın) - Sizi ve Abdurrahim Bey'i ayırarak söyledim.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) - Sayın Baydar, ben sizi dinledim. Lütfen...

O zaman şöyle söyleyeyim: Buraya doğru, Gençlik ve Spor Bakanlığına doğru söylediğiniz sözlerle alakalı olarak ve üslubunuzdan dolayı son derece de kırıldığımı ve bunu size yakıştıramadığımı dile getiriyorum, bu bir.

İki: Sayın Baydar, ben Türkiye Cumhuriyeti devletinin bugünkü Cumhurbaşkanıyla yıllarca hizmet ettim. 2011'den sonra milletvekili oldum. 2013 yılının sonunda bakanlık görevi bana tevdi edildi. Ve göreve geldiğim günden itibaren, benim FETÖ terör örgütüyle alakalı olarak ortaya koymuş olduğum çalışmanın ne olduğunu hem Türkiye hem benim partili milletvekili kardeşlerim, arkadaşlarım ama siz de çok iyi biliyorsunuz. Ve burada noktalıyorum.

Ceyhun Bey'le alakalı da, dedi ya: "Acaba Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin -saray değil- yapımıyla alakalı harcanan maddi kaynaklarla ne kadar yurt yapılırdı?" Biz Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve milletimizin o kadar güçlü olduğunu biliyoruz ki ve inanıyoruz ki Türkiye Cumhuriyeti devleti külliye de yapar, yurt da yapar, spor salonu da yapar ve aynı zamanda 2023 hedeflerine de son koşar adımlarla yürür ve gençliğimizin de 15 Temmuz gecesi kendisine, demokrasisine, Anayasası'na, hukukuna karşı el kaldıran teröristlere ne yapacağını, nasıl cevap verdiğini tüm dünya gördü, bunu da tüm dünya izledi.

Ben, tekrar, desteğiniz ve bize vermiş olduğunuz, emanet ettiğiniz bütçe için teşekkür ediyorum. İnşallah, en iyi şekilde bu bütçeyi değerlendirerek önümüzdeki yıl içerisinde de hizmetlerimize yoğun bir şekilde devam edeceğiz.

Ümit ediyorum ki hep beraber çünkü gençlik, bizim hep beraber çalışmamız gereken bir alan. Burada ayrı veya farklı noktalarda düşünmemiz durumu değil, beraberce, el ele vermemiz gereken bir alan olduğunu düşünüyorum hem gençliğin hem sporun.

Hepinizi akşamın bu saatinde saygıyla selamlıyorum.