KOMİSYON KONUŞMASI

LALE KARABIYIK (Bursa) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Öncelikle bütçenizin hayırlı olmasını dilerim.

Şimdi, Türkiye'de Sosyal Bozulmalar Raporu'na baktığımızda gerçekten sıkıntılı veriler var Sayın Bakan. Tabii bu sorunlar sadece Bakanlığınızla ilgili değil, borçluluk, yoksulluk, işsizlik, ekonomik sorunlar, hukuksuzluk... Tabii sorunlar arttıkça aile ve toplum yapısına da zararlar verdiği açık.

Son on yılda 29 bin kişi intihar sonucu yaşamını yitirdi maalesef. Bu tabii, Türkiye Psikiyatri Derneğinin verileri. Bu kişilerin yüzde 73'ü erkek, son on yılda maalesef artış var ve büyük şehirlerde 2 katı daha fazla artış var. Doğu ve Güneydoğu'da ise durum farklı. Oralarda kadınlardaki intihar oranlarında daha yüksek bir sayı var ve artış da böyle gidiyor. Bu tabii araştırılması gereken aslında belirgin de olan nedenlere sahip bir konu. Ayrıca, ekonomik kriz dönemlerinde intiharların arttığını da zaten biliyoruz. Sosyal konumda ortaya çıkan ani değişiklikler de bu riski tabii ki -bildiğimiz gibi- artırıyor. Son dönemde de çok sayıda mağdur olduğunu biliyoruz. Yani, suçlular bir tarafa ama mağdur olan ailelerin de çocukları ve bütün aile fertleriyle bir travma geçirdiğini de biliyoruz; bunların da aslında incelenmesi gerekir.

Yine, evden kaçmalar TÜİK güvenlik birimlerinin kayıtlarına dayanarak verilen bilgilere göre, evden kaçan kız çocukları daha fazla ve en büyük neden de aile içi istismar. 2014'te evden kaçan çocuk sayısı maalesef 3.193'e ulaşmış durumda.

Sayın Bakan, erken evlilikler konusu son derece önemli ve bu konuya mutlaka önem vereceğinizi düşünüyorum. 2015 itibarıyla bu ülkede 31.337 kız çocuğu evlendirildi maalesef. Biz "çocuk gelin" demiyoruz, biz bu olayı "çocuk istismarı" olarak görüyoruz, böyle başlık atıyoruz. Bu, ülkemizin önemli bir yarası. Aslında bunu önleyen bütün tedbirleri almak ve Adalet Bakanlığıyla özellikle iş birliği, cezaları artırmak hani bu sizin Bakanlığınızın sorumluluğunda olan bir konu tabii ki. Ve her gün çocuk yaşta doğum yaptığı için yaşamını yitiren kız çocuklarının sayısı da artıyor haberlerden izliyoruz.

Sayın Bakan, yine nüfusun yüzde 29'u çocuklardan oluşuyor ama her 3 çocuktan 1'i yoksul ve 900 bin çocuk işçimiz var. 2 milyonun üzerinde de çocukların okula gitmediğini biliyoruz, okula devam edemeyen çocuk sayısı bu. Yine, 2013'te 59; 2014'te 54 çocuk işçi hayatını kaybetti, son üç yılda iş cinayetlerinde yaşamını yitiren 176 çocuğumuz var. Ayrıca, 4+4+4 sisteminin de "Hem oku hem çalış." modelinin önünü açtığını da biliyoruz.

Şimdi, Sayın Bakan, sosyal yardım sisteminde gördüğüm birtakım aksaklıkları iletmek istiyorum: Sosyal yardım sistemi takdire dayanıyor. Oysa gerek Hükûmetin gerek Bakanlığınızın en önemli söylemlerinden biri, hak temelli, adil ve eşit bir yardım sisteminin olduğu ve buna dikkat edildiğiydi. Ancak sosyal yardımların başvuru, inceleme ve değerlendirme süreçlerine yakından bakıldığında sosyal yardım sisteminin hak değil aksine takdir temeline dayandığını görüyoruz bazı durumlarda. Burada daha fazla objektif olunması gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca, verilen kararlara itiraz etme yollarının açılacağı bir sistem kurulmasının da önemli olduğunu söyleyebilirim.

Yine, veren ele bağlılık önemli bir konu, yani sosyal politikaların merkezinde istihdam olması lazım bütün ülkelerde olduğu gibi, sadece yardım değil, bu nedenle sosyal yardım ve istihdam ilişkisinin burada önemli olduğunu düşünüyorum istihdam kazandırma konusunda. Bu konuya çok girmeyeceğim çünkü Sayın Bakanımız Zekeriya Temizel değinmişlerdi.

Şimdi, gaziler konusunda söylemek istediğim bir konu var: Sağlık Uygulamaları Tebliği'ne göre gazilerin protez ortezlerine bir kısım ödeme yapılıyor. Gazilerin ödemeleri, ne göre gerekiyorsa yapılması gerekiyor aslında diye düşünüyorum. Örneğin, gazilerin aktif tekerlekli sandalyelerinin ödemelerinde SUT kanununa göre 2.200 lira ödeniyor fakat piyasada en ucuzu 10 bin lira Sayın Bakan. Şimdi, biz, mayına basan gaziye "Devlet 2.200 lira ödüyor, gerisini sen tamamla." diyemeyiz. Gaziler bu vatan için gerçek organlarını vermekteler fakat biz onun yerine geçecek bir aleti vermekte yarısını vermek durumunda... Hakikaten üzücü bir durum diye düşünüyorum. Kolunu, gözünü kaybeden gazinin protezini devlet tam olarak karşılayabilmeli.

Yine, gazilerin diş tedavilerinde de, yani ağzından yaralanmış ve bütün ağız yapısı bozulmuş ama 4 üst çene, 4 alt çeneden fazla diş de yaptıramıyor yani bu nedenle bu konularda da birtakım sorunların olduğunu gözler önüne sermek istiyorum.

Yine, gaziler ve şehitler arasında ayrım yapıldığını biliyoruz. Örneğin, 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin "Ödenecek Tazminat" başlığında 15 Temmuz gazilerinde sakatlık aranmaksızın 3.203 lira maaş ödenirken, 15 Temmuz şehit ailelerine ödenecek nakdî tazminat olarak yine güneydoğu şehitleri için ödeneğin 5 katı ödeme yapıldığını orada görüyoruz, yazıyor.

Bu ülkede hani demokrasiyi sadece FETÖ tehdit etmiyor Sayın Bakan, PKK da, IŞİD de tehdit ediyor. Bu nedenle gaziler arasında maaş farkları ve ödenecek tazminatlar eşitlenmelidir.

Bir diğer nokta, madde bağımlılığı konusuna değinmek istiyorum: Sınır bölgelerinde madde bağımlılığı ve uyuşturucu madde satışları son derece arttı, haberler geliyor çünkü ben de sosyal politikalardan sorumluyum ve yaş çok düşmüş durumda. 13,5 ortalama yani Türkiye'de madde bağımlılığına başlama yaşı 13,5'a inmiş durumda, bu çok üzücü bir rakam.

Yine, burada tedavilerde, yataklı tedavinin rehabilitasyon merkezlerinin kurulmasını önerebiliriz çünkü böyle bir ihtiyaç var yani "AMATEM sadece ilaç veriyor, gönderiyor ama onun sonrasında tedavi karşılanmıyor." diyorlar. Yataklı bir tedavinin, yatarak tedavinin olması gerektiğini ifade ediyorlar. Geçen gün bizi arayan ve tedavi olmak istediğini söyleyen bir aile yani çocuğu için arayan bir aile, çocuğun şu anda 18 yaşında olduğunu ve beş yıldır bağımlı olduğunu söyledi. Korkunç bir rakam yani beş yıl önce başlamış olması gerçekten korkunç bir rakam Sayın Bakan.

Yine, bir diğer nokta, ben, engelliler ve yaşlılarla ilgili bir konuyu paylaşmak istiyorum: Şimdi, 1976 yılında çıkartılan 2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanun'la, engelli ve yaşlılara, bu kanun kapsamında, yoksul olanlar, asgari geçimini sağlayamayan, çalışmayan ve işsiz olanlara bir gelir veriliyordu. Bu gelir hazineden karşılanıyordu ama 2013 yılında yapılan değişikliklerle, engelli ve yaşlıların bu geliri alması âdeta imkânsız hâle getirildi. Engelli ve yaşlılar, aile ve akrabalarına havale edildi. Geçen yıl ise 2015 yılında yaşlılarla ilgili küçük bir değişiklik yapıldı. Sadece yaşlıların bu maaşı alması diğer aile bireylerinin değil, sadece eşinin maaşı göz önüne alınarak hesaplama yapılması yönünde, hani yetmese bile olumlu bir değişiklik oldu ancak bu engellilere yapılmadı. Mevcut durumda nafaka alabileceklere bile bu aylık bağlanmıyor; bu da ciddi bir sorun olarak duruyor.

Bir önemli konu da: 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu kapsamında evde bakım aylığı alanlar da yine hane geliri esas alınarak hesaplama yapılıyor -bildiğiniz gibi- Sayın Bakan. Evde yaşayanların geliri, hiç ekilmeyen bir tarla, eski bir aracın bile gelir sayıldığı bu hesaplamada öyle hesaplanıyor ki kişi başına düşen gelir asgari ücretin üçte 2'sinden 1 lira bile fazlaysa evde bakım geliri verilmiyor yani yaklaşık 700 küsuru geçen bir geliri varsa, diğeri verilmiyor. Bu gelirin evde yaşayan tüm aile bireylerinin, akrabalarının geliri olarak hesaplanması çok ciddi bir sorun. Şimdi, dün bile bana 3 kişi geldi bu konuda. Ev halkından birinin aylığa geçmesi gibi bir durumda bu gelirin geriye dönük faiziyle istenmesi binlerce vatandaşı zor durumda bırakıyor ve hacizler geliyor. Dün bana gelen aile de, artık, kızının yanına taşınmış, kızının yanına taşınınca aylığı kesilmiş gelir birleştirildi diye, bir de geriye dönük borç çıkarmışlar, kadıncağız perişan, diyor ki: "Kızımın yanına taşındım, gelir birleşti, hane birleşti, bir yığın da borç çıktı; ben bunu nasıl öderim." şeklinde.

Yine, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğünün aslında bu konularda biraz daha sorunlara duyarlı olması gerektiğini düşünüyorum.

Sayın Bakan, sunumda da var ve yine TÜİK'in şöyle bir verisi var yani yaşam koşulları araştırmasında, yoksulluk araştırmasında birtakım iyileşmeler olduğu ifade edilse de aslında 2012'den itibaren...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Karabıyık, normal süreniz bitti, ek süre veriyorum, lütfen toparlayınız.

LALE KARABIYIK (Bursa) - Teşekkür ederim.

2012 ve 2013 arasında soru farklılıkları var yani bu sorular o kadar etkin ki bu sorulara verilen cevaplar değiştiği için oradaki sıralamalarda iyileşmeler oluyor, sadece bir veride değil, birkaç veride. Mesela, 2012'de "Ekonomik olarak beklenmedik yaklaşık 445 liralık bir harcama olduğunda karşılayabiliyor musunuz?" diye sorulurken 2013'te "Haneniz ekonomik olarak beklenmedik bir harcamayla yaklaşık 410 lirayla kendi imkânlarıyla ve borç alarak..." Bakın, "borç alarak"ı eklediğinde, buna 'evet' dediğinde orada bir iyileşme görülüyor. Yani, bu tür sorular... 5 soru tespit ettik. Aslında, o iyileşmelerin biraz da oralardan kaynaklandığını ifade etmek isterim. Aslında, söyleyeceğim daha çok şey var ama onları artık bire bir size iletmek istiyorum.

Teşekkürler.

Bu arada da biz sizinle iletişim kurduğumuz zaman duyarlılık gösterdiğiniz için her zaman, teşekkür ediyorum size.