| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733) ve Sayıştay tezkereleri a) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 11 .11.2016 |
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, değerli milletvekili arkadaşlar; tabii, belki de Bakanlık, en problemli alanlarla uğraşan Bakanlık olduğu için eleştirmek de çok kolay oluyor. Bazen çok da acımasız olabiliyoruz ama ben öncelikle teşekkür etmek istiyorum, bütçeniz hayırlı uğurlu olur inşallah, yaptığınız hizmetler de hayırlı olur.
Şimdi, tabii, gündem Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı olduğu için biz cımbızla ailenin içinden kadını çekip kadın üzerine yoğunluklu konuşuyoruz. Yaklaşık 2013 yılında bu İstanbul Sözleşmesi'ni -biraz önce bir milletvekili arkadaşımız da ifade etti- tüm siyasi partilerin ortak kararıyla son derece güzel bir ortamda yasalaştırdık.
Şimdi, yasanın geçmesi, uygulanması ve topluma adaptasyon süreci ne yazık ki çok kolay olmuyor. Bir de tabii, ben şunu da, bu noktada kendimizi de eleştirmek istiyorum: Bazı yasaları biz ne yazık ki Avrupa okumasına göre yapıyoruz. Yani, bizim de kendi gelenek, görenek, örf âdetlerimiz var, bunları da dikkate almak durumundayız diye düşünüyorum. Ayrıca, bu şiddet meselesi sadece tabii ki de Bakanlığın çözmesi gereken bir problem değil. Biz, çocuklarımızı yetiştirmeye başlarken... Sonuçta o çocukları da bizler yetiştiriyoruz yani kadına ya da çocuğa şiddet uygulayanları da bizler yetiştiriyoruz; sadece anne yetiştirmiyor, baba da yetiştiriyor, toplumsal çevresi, okulu vesaire.
Bu noktada, ben biraz basına da serzenişte bulunmak istiyorum. Ben özellikle takip ederken... İşte, "Kızgın Koca Dehşet Saçtı" yani burada "kızgın koca" tanımlanmasında bile sanki kızgınlık dehşet açmanın, dehşet yaratmanın bir sebebi gibi gösteriliyor yani kızgın birisi gidip eşini dövebilirmiş gibi bir anlam çıkarabiliyorsunuz. Ya da aklıma gelenlerden "Altın Vuruşla Ölüme Uçtu." Uyuşturucu bağımlılığından bahsediyoruz, altın kıymetli bir tanım, vuruş bağımlılık yaratan maddenin vücuda zerk edilmesi, burada da bir olumlama var. Yani, bir şeye bakarken bütüncül bakmamız gerektiğini düşünüyorum. Yine, kadınla ilgili mesela, kendimle ilgili söyleyeyim. "Kadın Vekillerin Şıklık Yarışı" bu tanım inanılmaz rencide edici, inanılmaz kötü bir tanım. Yani, sanki şıklık kadın vekillerin... Erkek arkadaşlar gülüyor belki bana ama bu önemli yani buradaki zihinsel dönüşümü anlatmak adına bu örneği veriyorum. Hiç duydunuz mu "erkek vekillerin şıklık yarışı" diye bir tanımlama?
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Musa olduktan sonra öyle bir yarış olamaz. Musa Çam'ın olduğu bir Parlamentoda böyle bir yarışın olması mümkün değil zaten.
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Hayır, yok... Orası farklı bir şey ama burada anlatmaya çalıştığım şey: Önce hani şuradaki algıyı biz eşitlik üzerine kurduğumuz takdirde bu başlıklar da inşallah atılmayacak diye düşünüyorum.
Ve koruyucu aile konusunda Bakanlığımız inanılmaz mesafe katetti. Bu noktada da ben kendi ilimden de biliyorum, gerçekten ciddi bir çalışma yapıyorlar, herkesi de koruyucu aile olması konusunda da... Bakanlık yetkililerimiz de burada bilgi alıp o çocukların hayatlarını değiştirebiliriz diye düşünüyorum.
Son olarak da ilave etmek istediğim şey, bu kadın konukevi. Bir kere hani bir tanımda anlaşmamız lazım, "kadın sığınmaevi" değil, "kadın konukevi" Yani, kadın oraya konuk olarak geliyor. İlk hareket birimi ŞÖNİM, bu da, sayı da çok ciddi bir şekilde artmış, onun için de teşekkür etmek istiyorum; 14'den 49'a kadar artmış, biraz evvelki konuşmanızda vermiş olduğunuz rakamlar. Ama, bunun açma yükümlülüğü yine sadece Bakanlıkta değil. Nüfusu 100 bini geçen yaklaşık 900'e yakın belediyemiz var bizim, siyasi parti gözetmeden söylüyorum bunu. Bunların 31 tanesi büyükşehir belediyesi ve sadece 7 tanesinde var. Hani bir şey yapacaksak, bir sorunu çözeceksek bunu el birliğiyle çözmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bakanlığımız da o ŞÖNİM noktasında -ben oraları da gezmiş bir milletvekili olarak söylüyorum- son derece profesyonel çalışıyorlar. Yani, orası oraya gelen, evinden terliğiyle çıkan, işte şiddet gören kadınların konaklayacağı yer değil; sadece orada öyküleri alınıyor ve gerekli müdahaleler yapıldıktan sonra uygun bir yere yerleştiriliyor. Evet, her şey dört dörtlük mü? Kesinlikle değil. Ama, bu Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Yasa'nın bence bir şekilde gözden geçirilmesi gerekiyor. Yani, etki analizlerini mutlaka Bakanlığımız yapıyordur. Biz biraz evvel arada da konuştuk yani fiziksel temas aramadan bir erkeğin evden gönderilmesi de -bunu açık açık söylemekte de bir bahis görmüyorum artık, katılan arkadaşlarımız da olur- ister istemez o erkekte bir, geleneksel yapıya göre söylüyorum, bir kızgınlık oluşturabiliyor. Bu, asla bir gerekçe olamaz yani şiddetin gerekçesi asla yok. Ama, kendi modelimizi oluşturmamız gerektiğini düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum.
Bütçeniz hayırlı olsun.