| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733) ve Sayıştay tezkereleri a) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı b) Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 24 .11.2016 |
RECAİ BERBER (Manisa) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Sayın Bakanım, Değerli Bakan Yardımcımız, Değerli Tarım Bakanlığı bürokratları, arkadaşlarımız; öncelikle, 2017 bütçemizin hayırlı olmasını diliyorum.
AK PARTİ'nin 15'inci bütçesi görüşülüyor. Açıkçası Tarım Bakanlığının bütçesi görüşülürken birkaç hususu hem belirtmek hem Sayın Bakanımıza teşekkür etmek için burada bulunuyorum.
MUSA ÇAM (İzmir) - Recai Bey hoş geldiniz.
RECAİ BERBER (Manisa) - Hoş bulduk.
Değerli arkadaşlar, gerçekten Faruk Bey Bakanımıza ve ekibine teşekkürle başlamak istiyorum öncelikle.
Tarım Bakanlığı belki toplumun en geniş kesimiyle doğrudan ilgili bir bakanlık. "En geniş kesim" dediğim, 80 milyonun hepsini kastediyorum. Çünkü sadece hep üretim yönüyle bakıyoruz. Üretim yönüyle belki bunun yüzde 30'uyla doğrudan ilgili. Onun pazarlaması vesairesi dediğiniz zaman, yani... Ama bir de tüketim yönü var bu işin. Tüketim yönüyle de Gıda Bakanlığı olarak 80 milyonun... Hatta yurt dışına gönderdiğimiz... Çevremizdeki 1 milyar insana biz mal gönderiyoruz. 1 milyar insanın muhatabı aslında Tarım Bakanlığı çünkü Alaşehir'de bizim ilçe olmasına rağmen gümrüğümüz var. Orada, gümrükte bu mallar gümrüklenmeden önce Tarım Bakanlığının ekibi gelip denetliyor. Nereye gidiyor bu mal? Londra'ya gidiyor, Avrupa'nın herhangi bir köşesine gidiyor.
Moskova'ya gidiyor diyecektim ama maalesef bir senedir Moskova'ya gidemiyor. Bugün 24 Kasım. Tam da bir yıl oldu. 24 Kasım, geçen sene uçak hadisesinden sonra Rusya kapılarını kapattığı için özellikle bizim bölgemizden, işte, Antalya'dan vesaireden sevk edilen ürünlerde sıkıntı var. Sayın Bakanımın çok yakından takip ettiğini, Ekonomi Bakanlığımızın yakından takip ettiğini biliyorum ama Sayın Bakanım hâlâ çözülmüş değil.
Şu anda Manisa'nın hâlen Sarıgöl ve bazı ilçelerimizde dalında üzüm var ve bu üzümler sofralık üzüm. İhraç ediliyor. İnşallah, birazdan, biraz arkadaşlar geç kalmışlar, kuru üzümümüz çok meşhur biliyorsunuz dünyada, o da gelecek sayın milletvekili arkadaşlarımıza, misafirlerimize ikram etmek için fındık gelmiş, kuru üzüm olmadan olmaz bunun yanında değil mi Başkanım?
BAŞKAN - Olmaz. Teşekkür ediyoruz Sayın Ergün'e.
RECAİ BERBER (Manisa) - Şimdi, şunu da söyleyeyim: Bakanımızla, Bakanımızın ekibiyle mutabık kaldığımız ve önümüzdeki günlerde mutlaka yapılmasını beklediğimiz... Buna herhâlde bütün milletvekillerimizin muhalefeti ve iktidarıyla herkesin katılacağı bir husus var.
Değerli arkadaşlar, 4 tane ürünümüz var ki, bu ürünlerle biz dünyada hem üretimde bir numarayız, hele ihracatta tekeliz diyebiliriz. Yani belki üretimde mesela Amerika kuru üzümde bizim kadar üretimi var ama kendi iç tüketimi çok fazla olduğu için ihraç edemiyor. İhracatın yüzde 80'i, dünyada ihracata konu olan kuru üzümün yüzde 80'i Manisa, İzmir, bizim bölgenin üzümüdür. Üretimimizin de -maalesef iç tüketimimiz az olduğu için 60 bin ton civarında- yüzde 80'ini biz ihraç etmek zorundayız. Aynı şey şu önünüzdeki fındık için geçerli, aynı şey Malatya'mızın kayısısı için geçerli, yine aynı şekilde Aydın'ımızın inciri için geçerli. Bu 4 üründe -buna bir 5'incisini ekleyebilirsiniz belki ama çok zorlarsınız- bizim regülasyon sorunumuz var.
Bakın, geçen sene Manisa bölgesinde hasar oldu, don hadisesi oldu, son yetmiş, seksen yılın en büyük hasarı oldu. Ama bizim çiftçimiz az çok bilinçli olduğu için sigorta yaptırdı. TARSİM sigortası olan var ve bu TARSiM sigortası sayesinde olmayan üzümü için, kaybettiği, dalında olmayan üzümü için 240 milyon lira aldı, 35 milyon lira da Afet Fonu'ndan yardım gönderildi. Bu sayede 275 milyon lira vatandaşımıza, üreticimize -sadece Manisa için diyorum- bedel ödedik. Fakat bu yıl 300 bin tonun üzerinde rekolte olacak, oldu ve üzüm için Sayın Bakanımızla da görüşerek geçtiğimiz iki ay önce bir müdahale yapmaya başladılar ama bu yıl biraz geç kaldığımız için ya da yeterince tecrübeli bir ekip olmadığı için Tarım Kredi Kooperatifi vasıtasıyla bir miktar piyasaya girilip alındı. Ama burada şunu hatırlatmak istiyorum: Arkadaşlar, bu 4 üründe, tarım ürünlerinde böyledir. Yüzde 10 arz fazlası olduğu zaman fiyat yüzde 10 düşmez yarı yarıya düşer. Yüzde 10 eksik olduğu zaman da fiyat yüzde 10 artmaz 2 misline çıkar. Biz ne 2 misline çıksın istiyoruz ne de yarı yarıya düşsün istiyoruz. Stabil yani aşağı yukarı istikrarlı bir fiyat olsun istiyoruz. Fındıkta bunu istiyoruz, üzümde bunu istiyoruz, diğer ürünlerde bunu istiyoruz. Bunun için sadece ve sadece tabii ki ürünün arz fazlası olduğu zamanlarda bunu alacak bir fonu -ki Sayın Bakanım tarım krediyi bu dönem devreye soktu ama- esasında bu Toprak Mahsulleri vasıtasıyla yapmayı planlıyorlar şimdi.
İkincisi, bu fonu oluşturmak için de başka yere, hazineye filan kaynak müracaatına gerek yok çünkü biz geçen yıl da bunu söylemiştik. İzmirliler, Manisalılar olarak dedik ki: Şu anda ton başına ihracat 2.500 dolara çıktı. 100 dolar çok rahatlıkla fon alabiliriz ve bunu bizim üretici ya da ihracatçı ödemeyecek. Kim ödeyecek? Dışarıda bu malı alan ithalatçı ödeyecek, İngiltere'deki ödeyecek, Almanya'daki ödeyecek. Yani bu şekilde ihracattan fon almak suretiyle oluşturacağımız fonu bir regülasyon fonu olarak diğer ürün arz fazlası olduğu zamanlarda alabiliriz.
Aynı şekilde ÇKS'yle ilgili olarak ciddi çalışma yapılıyor. Bu konularda bazı aksaklıkları Sayın Bakanımıza ilettiğimizde gerçekten bütün çiftçilerimiz... Bakın hemen ziraat odalarımızda Sayın Bakanımızdan randevu istediğimizde bölgemizin bütün ziraat odaları hepsi birlikte Sayın Bakanımızın ekibiyle toplantı yapıldı ve orada üreticiler, ihracatçılar hep birlikte bu ülkenin sorunu deyip görüşlerini paylaştılar ve çözüm üretildi. Onun için Sayın Bakanımıza bu konuda çok teşekkür ediyoruz.
Tabii ki, burada çay için organikten bahsedildi. Şu anda Manisa Türkiye'nin en fazla organik üretim yapılan bölgesidir. 380 bin dönüm arazide organik üretim yapıyoruz. Zeytinimize, zeytinyağımıza kadar hepsi organik ve bunun için tabii şöyle bir adım atmamız gerekiyor, yani Tarım Bakanlığımızla bunları çok konuştuk: Organik üretim sadece bir bahçede, bir tarlada olmaz, olamıyor çünkü bölgenin etrafında ilaç kullanılıyor. Dolayısıyla, organik üretim için havza bazlı olması gerekiyor. Yani bir bölgeyi, bir ilçeyi organik tarım alanı yapmanız gerekiyor. Aksi takdirde bunun tabii sertifikası, vesairesi de çiftçilerimiz tarafından zor karşılanan şeyler. Bu bölgesel olduğu zaman çok daha kolay olacak çünkü o bölgenin tamamı organik olacak. Dolayısıyla, bu organiği desteklememiz gerekiyor ki dünyada özellikle... Mesela bizim kuru üzümde, organik ürünümüzün fiyatı neredeyse 2 misli, aynı şekilde bölgemizin organik zeytinyağı, zeytini 2 misli, 3 misli fiyatı. Bakın, litresi 50 euroya, 40 euroya zeytinyağı satılıyor bizim bölgemizden organik. Nerede? Harrods mağazasında, ne bileyim Amerika'nın en lüks mağazalarında. Bunun önünü açmamız, katma değeri yüksek ürünlere yönelmemiz gerekiyor. Özellikle de diğer biliyorsunuz, havza bazlı üretimde destekleme kapsamındaki ürünlerimiz bundan yararlanacak ama destekleme kapsamı dışındaki ürünlerimiz için de mutlaka Tarım Bakanlığımızın özellikle ÇKS bilgilerini üreticilerle paylaşmasını istiyoruz. Yoksa kendisine sadece istatistiksel bilgi olsun diye toplanmıyor bunlar. Hatta onun ötesinde Tarım Bakanlığının çok büyük güzel yatırımları var. Mesela İstanbul Teknik Üniversitesinden çok büyük bir TARBİL Projesi başlatılmış durumda ciddi de yatırım yapıldı. Buradan oluşacak bilgilerin üreticilerle paylaşılmak suretiyle piyasası bilgilendirerek biraz daha düzenleyici olmak tarım alanında çok önemli diye düşünüyorum.
Tabii, Tarım Bakanlığının bütçesi, çalışmaları biraz önce söylediğim üretimden tüketime kadar 78 milyonu, milyonlarca insanı ilgilendirdiği için çok geniş bir alanı var. Sadece şunu belirtmek istiyorum. Biraz önce değerli konuşmacımız dedi ki: "Kanun çıkardınız, bütçenin yüzde 1'i kadar destek verecektiniz olmuyor mu?" Değerli arkadaşlar, bu bizim şu andaki desteklerimizin hepsini topladığınızda yüzde 1'in de üzerinde. 20 milyar eder.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Değil, hesap ortada.
RECAİ BERBER (Manisa) - Bakın, çiftçiye doğrudan doğruya sosyal yardım gibi verilen desteği saymayın. Mesela şu anda Tarım Bakanlığı ne yaptı? Gübrede KDV'ye sıfır dedi. Buyurun yüzde 18 işte, zaten destek vermiş oluyorsunuz. Yani almayarak da destek veriyorsunuz. Ya da sübvansiyonlu kredi kullandırıyorsunuz.
KEMAL ZEYBEK (Samsun) - Verginin adı destek olmaz Sayın Başkan.
RECAİ BERBER (Manisa) - Nedir?
KEMAL ZEYBEK (Samsun) - Verginin adı destek olmaz. Vergiyi almıyorsunuz.
RECAİ BERBER (Manisa) - Nasıl?
KEMAL ZEYBEK (Samsun) - Siz yüzde 18 katma değer vergisini almıyorsunuz.
RECAİ BERBER (Manisa) - Ama başka yerden alıyorsunuz.
KEMAL ZEYBEK (Samsun) - Olur mu öyle şey canım.
RECAİ BERBER (Manisa) - Ama başka yerden alıyorsunuz.
KEMAL ZEYBEK (Samsun) - Vergiyi destek olarak sayamazsınız.
BAŞKAN - Sayın Zeybek lütfen.
RECAİ BERBER (Manisa) - Tabii, şöyle yaparsanız sayarsınız. O vergileri Maliye Bakanlığımız alsaydı, Tarım Bakanlığı da nakit olarak bunları verseydi o zaman diyeceksiniz "Bak şu kadar verildi." diye destek sayacaktınız. Aynı şekilde sübvansiyonlu kredilerin faizini devlet veya Tarım Bakanlığı bütçesinden ödüyorsak hatta bırakın sadece üretimi bana göre ihracata verilen tarım ürünlerinin desteği de tarıma destektir. Esas benim üzerinde durduğum odur.
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Onlar zaten sayılıyor.
RECAİ BERBER (Manisa) - Bakın, şu anda zeytinyağına ambalajlı ihracatında destek veriliyor ve bu sayede Türkiye'de zeytinyağı regüle edildi. Ben bunu daha çok destekliyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Bir dakika...
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Yeter mi diyorsun, her şey iyi, tamam mı diyorsun?
RECAİ BERBER (Manisa) - Tabii ki. Şu anda bizim isteğimiz ne biliyor musunuz? Zeytinyağında olduğu gibi zeytinin ambalajlı ihracatında destek verilsin çünkü bu mal bütün dünyaya satılırsa bizim üreticimizin ayrıca bir paraya desteğe ihtiyacı olmaz. Ama bu mal satılmazsa elinde kalırsa kusura bakmayın, malın bedelinin tamamını verseniz gene memnun olmaz. Kimse devletten böyle para yardımı filan istemiyor. Malının değerli bir şekilde satılmasını, değerini bulmasını ve oradan gelir elde etmeyi bekliyor. Tarım Bakanlığımızın şu andaki politikası da buna yönelik.
Bakın, belli bir rakamın altına düştüğünde süt üreticisine dedi ki: "Ben senin sütünü alıp süt tozu yaptıracağım." Bu sayede süt 1 liranın altına düşmedi. Aynı şekilde şu anda ilk defa süt ürünlerinin ihracatına özel sektörde yapsa destek veriyor Bakanlığımız. Sadece süt tozuna değil, peynir mi ihracat ettiniz, ona da destek veriyor. Şimdi, bunun, bu şekilde sistemin aslında işlemesi gereken o. Bir ürünü üretiyoruz, üretim kolay, bizim memleketimiz, insanımız çalışkan, bilimsel de üretiyor. Ama bunu satmadığınız, ihraç etmediğiniz zaman kusura bakmayın, o zaman da elinizde patlar şikâyetler artar.
Ben Tarım Bakanlığının şu andaki uygulamış olduğu politikalarının çok güzel sonuçlar vereceğini ve gittiğimiz yerlerde de çiftçilerimizin son derece memnun olduğunu görüyorum ve Sayın Bakanımızın ve ekibinin başarılarının devamını diliyoruz. Bir de herkesi dinliyorlar, inşallah önümüzdeki günlerde bir Manisa Milletvekili olarak kendilerini Manisa'mızda da görmek istiyoruz Sayın Bakanım. Zeytin hasadımız bitmek üzere, en kısa zamanda bekliyoruz.
Değerli arkadaşlar, Tarım Bakanlığımızın 2017 yılı bütçesinin hayırlı olmasını diliyorum ve sadece üretim değil, işin tüketim ve gıda ayağının da burada konuşulması, tartışılması gerektiğini düşünüyorum. Söz verdiğiniz için teşekkür ediyorum.
Sayın Başkanım, tekrar hayırlı uğurlu olsun.