KOMİSYON KONUŞMASI

SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) - 15 Temmuz akşamı hayati önemi haiz bir görev ifa ettiniz. Demokrasiye sahip çıkma noktasında bir yandan Başbakan, bir diğer yandan siyasi parti liderleri, bir diğer yandan seçilmiş Cumhurbaşkanı, parti ayırmaksızın bütün milletvekilleri, Meclis Başkanı, özellikle de Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde sizin gibi demokrasiyi içselleştirmiş, devletimizin bekasına inanmış, darbelerin ilkellik olduğuna, darbelerin gericilik olduğuna inanmış bir şahsiyetler zümresi ve Emniyet teşkilatındaki kişiler darbeyi önledik ve milletimizin de o geceki sağduyusuyla beraber Türkiye'nin gelecek yüz yılını kurtardık. Aynen Lozan'dan gelen insanlar birileri için hezimet, birileri için zafer diye değerlendirilebilir veyahut da birileri için bu anlaşma belki eksik belki fazla değerlendirilebilir ama o gün Lozan'dan dönenler şöyle söylemişlerdi: "Şükürler olsun, yüz yıl kazandık, yüz yıl savaşmayacağız." demişlerdi. Biz de yüz yıl kazandık tekrar yeniden bu topraklarda devletimizi ilelebet payidar kılmak için. Yarın da Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ölüm yıl dönümü, kendisini rahmetle anıyorum.

Bu Türk Silahlı Kuvvetleri bizim şerefli bir ordumuz ama aynı zamanda da nakisaları var, eksikleri var. 1960 darbesi gibi, başbakanların asıldığı, bakanların asıldığı, Türkiye'nin kamplaştırıldığı ve kutuplaştırıldığı, hatta askeriye kamplaştırıldığı ve kutuplaştırıldığı kendi çocuklarını yediği bir dönem. Daha sonra 1962, daha sonra 1971, daha sonra 1980, ardından 28 Şubat postmodern darbesi, daha sonra 27 Nisan 2007 e-muhtırası. Nedense Türk Silahlı Kuvvetlerinde böyle bir sâri hastalık da var. Evet, biz burada güçlü ordularla tutunacağız, doğrudur ama bu sâri hastalık da maalesef bizim gerçeğimiz, 15 Temmuzda gördük. 1960'ta dönemin iktidarına karşı bir darbe yapıldı, 1971'de Başbakan Süleyman Demirel'e bir muhtıra verildi, 1980'de yine aynı şekilde siyasi partilerin çekişmesi veyahut da sağ-sol olayları bahane edilerek bir darbe yapıldı. 28 Şubatta da bir Başbakana karşı -tırnak içinde söylüyorum- "irticai faaliyetler" diyerek 23 Nisan törenlerinde bir ilahi okunması dahi bahane edilerek Türkiye'de maalesef siyasi iktidara karşı vesayetçiliğe soyunuldu. Böyle bir eksikliğimiz de var.

Bu, 15 Temmuz gecesini siz canınız pahasına yaşadınız. Acaba bu darbeyi bu insanlar kime karşı yaptılar? Türkiye'de niçin yaptılar? Kendileri dinî bir yapıdan geliyorlardı. Türkiye'de dinî özgürlüklerin, fikir özgürlüklerinin alanını genişletmiş bir iktidar vardı. Niçin darbe yapma lüzumunu hissettiler? Birinci sorum bu Sayın Komutanım.

İkinci sorum: Özellikle atıfta bulunmak istiyorum; İlker Başbuğ buraya geldiği zaman -sizden sonraki gün, konuşmamızda söyleyeceğim ayrıca- kendisi "MİT'te biz bir müsteşar yardımcısının asker olmasını istedik." demişti. Belki arkadaşlarımız bunu yanlış yorumlamış olabilirler, sanki darbe önlenebilir gibi. 1971 muhtırası yapıldığında Fuat Doğu Paşa, bir generaldi kendisi. 1980 darbesi yapıldığında MİT müsteşarlarının başında bir general vardı. Yani, bir generalin olduğu yerde darbe oluyor da müsteşar yardımcısının general olduğu yerde veya bir asker olduğu yerde darbe olmaz mı? Önemli olan, iklimi kurutabilmek, bunu yapabilmek.

Benim ikinci sorum şu: Şu ana kadar, terörle mücadele konusunda otuz beş yıldır ciddi bir mücadele veriyoruz. Sizin de şu an terörün yoğun olduğu bir yere tayininiz çıktı. 15 Temmuz öncesi ve akşamıyla ilgili bir kıyaslama yapabilir misiniz?

Bir de bu terör örgütü PKK'yla ve illegal sol örgütlerle mücadelemizde, istihbarata çok ciddi şekilde hâkim olduklarını görüyoruz Fetullahçı terör örgütünün, Jandarma istihbarata, Emniyete, MİT'e de sızmaya çalıştıklarını müşahede ettik bu gelişmeden sonra. Acaba bizim bu PKK'yla mücadelemizi veya illegal sol örgütlerle mücadelemizi akamete uğratmış olabilirler mi? Çünkü, ciddi şekilde hâkimler Güneydoğu Anadolu'da, asker noktasında, polis noktasında.

Bir de şuna bir atıfta bulunayım, sorumun dışında söyleyeceğim: "Kanunsuz emirler uygulandı." dedi. Eğer kanunsuz emirleri... Aytun Çıray Bey burada yok ama geldiği zaman da cevap verebilir. Ben inandığım kadarıyla, asker zaman zaman durumdan vazife çıkarmış ama kanunsuz emirleri uygulayan bir şahıs varsa onu da bize bildirirse hangi genelkurmay başkanı kanunsuz emri uyguladı, biz de onlar hakkında suç duyurusunda bulunuruz diyorum.

Ayrıca, mücadeleniz için de bir kez daha teşekkür ediyorum.

Buyurun Sayın Komutanım.