| Komisyon Adı | : | (10 / 276, 277, 278, 279) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Diyanet İşleri eski Başkanı Ali Bardakoğlu'nun Fetullahçı terör örgütüne ilişkin bilgi vermesi |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 17 .11.2016 |
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) - Hoş geldiniz Sayın Hocam. Verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederiz.
Bize mehdici, Mesihçi, Deccalcı düşüncenin tarihteki örneklerinden bahsettiniz. Daha önce bazı konuşmacılarımız da Cizvit tarikatının yapılanmasına benzetmişti eğitim üzerine yayılmalarını dikkate alarak. Biz de bazen Avrupa'da Opus Dei'ye benzetiyoruz, Amerika'da Teksas'ta Waco'da David Koresh hadisesi vardı, yakalanacağını anladığında toplu olarak yangınla, yakarak kendilerini intihar etmişlerdi, böyle bir fecaat olmuştu.
15 Temmuzda bu insanlar sokağa çıktılar ve daha önce masum, eğitim üzerine faaliyet gösteren bir hareket gibi gözüken bu hareketin parçası olan insanlar da bana göre o gün asıl yüzlerini gösterdiler ve masum vatandaşları katletme noktasına kadar gittiler. Demin, gerçi, biraz cevap verdiniz, ilahiyat profesörlerinden de örnek vererek. Şunu bir türlü ben anlayamıyorum: İslam'ın temel prensiplerini bilen bir insan, kendisini Müslüman olarak tanımlayan bir insan nasıl bu kadar gözü kör olabilir ve bunu İslam adına yaptığını düşünebilir. Unsurlar arasında... Çünkü bu hareketin bir İslami endişesi de yok gibi ama var gibi de, o kısmında benim kafam çok karışıyor. Yani eğer İslami endişesi varsa haramları işlemekten uzak durur ama doğrudan insanları katletmek yani bir insanın hayat hakkını engelleyecek kadar büyük bir günahı gözünü kırpmadan yapabiliyor daha büyük bir sevap bekleyerek. Yani buradaki çelişkinin anlaşılması için ne yapmak lazım? Küçük çocukların eğitimini anlıyorum, küçük çocuk ne söylerseniz, onun eğer bir şekilde kendisi yanlışını düşünmezse ona inanır ama yetişkin insanlar, ilahiyat profesörleri -bir de ilahiyat profesörü, hafız olan yani Kur'an-ı Kerim'i de ezberlemiş ama belki kalbine indirememiş, başka bir tabirle sadece ezberde kalmış, beyinde kalmış, kalbine indirememiş insanlar- ya da fizik profesörleri ya da bir alanda uzman olan insanlar nasıl oluyor da bunun pençesine düşüyor ve bu kadar şey bir şekilde kendilerini -hani inanç açısından baktığınızda- doğrudan yanlış yöne, cennet değil de farklı bir yöne götürüyorlar?
Diğer sorularımı da sorayım mı yoksa bir bir mi şey yaparsınız?
DİYANET İŞLERİ ESKİ BAŞKANI ALİ BARDAKOĞLU - Siz bilirsiniz.
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) - Bir tanesi bu.
Diğeri, benim de bu gruba ait arkadaşlarım vardı ama her zaman, belirli dönemlerde, kırılma noktalarında hep itikadî yönden ayrı düşmüştük, hep rahatsız olmuştum, hep huzursuz olmuştum. En sonunda da "Siz İslam'a hizmet ettiğinizi zannediyorsunuz ama bir düşünün, bu işte sıkıntı var." demiştim. Siz, kendi hayatınızda, Diyanet İşleri Başkanlığı yaptığınız dönemde de bu sıkıntıyı çektiniz mi? Çünkü ortada bir suç unsuru yok ama İslami açıdan çok problemli bir şey var, onu sormak istiyordum.
Bir tanesi de, bir dönem Amerika'da mesela "Real Furkan" diye bir kitap çıktı, Irak'ı Amerika'nın işgalinden sonra. Kur'an-ı Kerim, yeni Kur'an-ı Kerim versiyonları üretmeye çalıştılar, bir parça Hristiyanlık geleneğinin asıl orijinal kitaplara sahip çıkamaması ya da insanlığın çıkamamış olmasının belki bir tezahürü olarak bu harekette de böyle bir dış bağ olduğunu düşünüyor musunuz hem itikadî söylem açısından hem de belki başka alanlarda, ekonomik olabilir, başka bir şey olabilir?
Son olarak da, hemen toparlıyorum, ilahiyat eğitiminin de belki yeterli olmadığını, kendisini geliştirmesi gerektiğini söylediniz. Biraz evvel de Sayın Vekilim "Belirli konularda karar alınması lazım." dediler, "Bazı noktalarda hiç ses çıkmamış Diyanetten." dediler. İslam âlimlerinin dünya çapında bir araya gelip bir fetva, günlük şeylerle alakalı -şimdi soysal medya zamanında yaşıyoruz, şartlar değişti, Kur'an-ı Kerim'in klasik anlayışından farklı yeni yorumlar yapılması gereken alanlar da var- böyle bir uluslararası İslam âlimleri konseyi kurulması gerektiğini düşünür müsünüz?
Son sorum demiştim ama bir de şunu da söyleyeyim: Son dönemde -özellikle Ramazan öncesinde- her seferinde -gerçi bu toplumsal bir sıkıntı- "Ciklet çiğnemek orucu bozar mı?" gibi her Ramazanda defaatle duyduğumuz şeyler var ve televizyon programlarında sayın hocalarımız aynı meseleleri, aynı temel meseleleri açıklamak mecburiyetinde kalıyorlar. Sizce bu örgütün bu kadar kuvvetlenmesinde -toplumdaki bu yüzeyselleşme mi diyelim tam bilemiyorum ama- toplumun bu tip şeylere itibar etmesinin de sebebi var mı?
Çok teşekkür ederim.
Sağ olun, teşekkür ederiz tekrar, geldiğiniz için.