HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Başkanım, Sayın Bakanım ve çok değerli arkadaşlarım; ben de bu konuyla ilgili belki daha değişik bir iki cümle söylemek istiyorum.

Şimdi, 2005 yılında yürürlüğe giren bu Ceza Kanunu yapılırken bu konuları çok tartıştık ve sonuç olarak da şu andaki düzenlemenin daha uygun olacağına karar verdik ve biz bu kararı da Cumhuriyet Halk Partisiyle beraber, o zaman 2 parti vardı Mecliste...

BAŞKAN - Hakkı Bey, sözünüzü kesiyorum...

Hakkı Bey, kendinden bahsetmez, yürürlükteki ceza hukuku kodunun ana mimarlarından biri, her noktasında var.

Teşekkür ediyorum.

HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) - Estağfurullah.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Başkanım, sorun oradan mı çıkıyor.

HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) - Sorun ondan çıkıyor, evet.

BAŞKAN - Sorun değil. Kuruluş döneminde sorun olmaz, beş sene sonra değişim ve dönüşüm olur. Koşullar sorunu yaratır.

Buyurun.

HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) - Aslında, bugün sorun olarak görünen şeye nasıl geldik, ben onu izah etmek istiyorum.

O zaman yaptığımız düzenleme gerçekten doğruydu, bugün de doğru, ben değişik bir şey söylemiyorum fakat bizim yapamadığımız bir şey var, burada biraz kendimizi eleştirmemiz gerekiyor. Bu kanun yürürlüğe gireli on yıl oldu yuvarlak hesap, on yıl oldu.

ŞENAL SARIHAN (Ankara) - On bir yıl.

HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) - On bir yıl oldu, hadi öyle diyelim. On bir yıldan beri bunun kesilmesi lazımdı veya bunun minimum seviyeye inmesi lazımdı. Neden? Bizim kaymakamlarımız sık sık muhtarları toplarlar, işte yol, su, elektrik her neyse bunları görüşürler ama hiçbirinin de çıkıp aklına bu konuyla ilgili bir şey söylemek gelmemiştir bugüne kadar. Aslında en büyük mesele budur. Ya, bu bir suçtur, cezası da çok ağırdır, vatandaşların büyük bir kısmı da bunu bilmiyordur. Dün bizim bir ilçemizin, önemli bir ilçemizin belediye başkanı geldi, bu konu onun yanında konuşulunca dedi ki: "Allah, Allah, böyle bir şey olduğunu ben de bilmiyordum." Belediye başkanı bilmiyorsa köydeki vatandaş bilmez. Kaymakamların köy muhtarlarını topladığı zaman en azından bu konuyu onlara açması, bu tür evliliklere, 14-15 yaşındaki çocukların evlendirilmelerine şiddetle karşı çıkmalarını söylemesi gerekirdi. Bunları engelleyemediği takdirde ihbar etmelerini söylemesi gerekirdi. Dolayısıyla, köydeki insanlar bunun hakikaten ciddi bir cezası olduğunu bilse kesinlikle buna pek tevessül etmezler. Yani o kadar da aptal değil kimse, on beş, on altı sene ceza alacağını bile bile insan altı ay, bir sene daha bekleyemez mi? Bir yıl içerisinde yani 15 yaşın içerisinde yüzde 90'ı bu evliliklerin. Kaymakamlar bunu şiddetli bir şekilde ortaya koyarak yüzde 90'ını da engellerlerdi, keza jandarma öyle. Düğün oluyor, davullu düğün, herkes gidiyor düğüne, bakıyorsun 2 çocuk evleniyor. Ya, bu niye evleniyor arkadaş bunun yaşı tutuyor mu tutmuyor mu diye birinin sorması gerekirdi. İkincisi de, Aile Bakanlığımıza düşüyordu önemli bir görev de, o da takip edecekti bunu, takip etmesi lazımdı ve dolayısıyla bugünkü mağduriyetlerin belki tamamı olmasa bile yüzde 90'ı zamanında önlenebilirdi.

Hiç değilse, bugünden itibaren harekete geçmemiz lazım. Sayın Bakanımız da burada, ilgili bakanlara bunu mutlaka söyleyecektir, Bakanlar Kurulunda da bu gündeme gelecektir. İlgili bakanların bunu mutlaka gündeme getirip ve bu suç teşkil eden evliliklere engel olmaları için herkes kendi bakanlığının oradaki personeline, birimlerine bir talimat vermesini sağlayabilirse bundan sonra bu tür suçların daha fazla işlenmesine engel olabiliriz diye düşünüyorum. Şu aşamada maddenin geri çekilmesini, özellikle (2)'nci fıkranın kaldırılarak (1)'inci fıkranın olduğu gibi devam etmesinin uygun olduğunu düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum.