| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/775) (S.Sayısı: 438) (Geçici madde 1) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 23 .11.2016 |
MEHMET GÖKDAĞ (Gaziantep) - Sayın Başkanım, beş günden beri Türkiye kamuoyunu meşgul eden, Meclisi, Genel Kurulu meşgul eden, hepimizi meşgul eden bir sorunun kısmen de olsa çözümüne ortak olarak bulunan bir noktadayız.
Ben öncelikle Yılmaz Bey'in sözünden devam etmek istiyorum. Yılmaz Bey dedi ki: "Burada buna ilişkin bir düzenleme yapamayacaksak niye oturuyoruz?" Çok haklı, bana göre de çok haklı ama ben soruyorum yani bunun yöntemi bu mudur arkadaşlar? Bunun yöntemi bir tasarı, bir düzenlemeyle ilgili komisyonda görüşülmeyecek, alt komisyonda görüşülmeyecek, şurada olmayacak, burada olmayacak, gecenin bir saatinde Genel Kurula gelecek. Böyle olursa çözülebilir mi, böyle bir şey olabilir mi? Olmaz. Esas sorduğumuz da bu bence arkadaşlar yani esas sorun bu. Hep bunu ben mesela bu yasayla ilgili Meclisteki sözümü yasa yapma anlayışına ayırdım iktidarın. Yani eğer izlerseniz sadece onu söyledim. Bu anlayışla, ben yaptım oldubitti anlayışıyla doğru sonuca varmamız mümkün değil değerli arkadaşlar. Oturup, konuşup, tartışıp, bilimsel görüşlerden yararlanıp, akademisyenlerden yararlanıp, ülkedeki bir sorunun çözümüne katkı sunmak bizim görevimizse bunu layıkıyla yapmamız gerektiğini söyledik ama siz yapmıyorsunuz, gerçekten üzgünüm, siz yapmıyorsunuz. Yani, bırakın komisyonlarda kısmen görüşme olanağını bile, sonuç almadığımız önerilerimizi sunmamızı bile elimizden alıp Genel Kurulda gecenin bir yarısında bir öneri... Şimdi Sayın Ali Bey de söylüyor, Bakanım da söylüyorum, diğer arkadaşlar de herhâlde aynı fikirde, haklı bir konuyu gürültü nedeniyle aslında... O "gürültü" lafı da gerçekten ayıp oldu, o net bir sesti, özellikle kadınlardan yükselen net bir sesti, "Çocuklarımızı koruyacağız!" o net bir ses, gürültü falan değil, o net sesi de duydunuz, gürültü olarak değerlendirmeniz de hoş değildi onu söyleyeyim. Yani haklı olduklarını söylüyorum. Peki, haklıysa bunu niye tasarıya almadınız, niye konuşturmadınız, niye görüşmedik değil mi arkadaşlar? Ben bu konuda şeyim yani gerçekten inanıyorum, sizlerin de çocukları koruma konusunda en az bizim kadar hassas olduğunuzu biliyorum, hepinizin çocukları var, hepiniz babasınız, yeğenleriniz var, torunları olanlar var, belli bir yaşa gelmiş arkadaşlar ama...
BAŞKAN - Bu torunları olanlar yaşlı değil kıdemli gençler.
MEHMET GÖKDAĞ (Gaziantep) - Neden böyle davranıyoruz? Neden buna uygun davranmıyoruz, neden bir oldubittiyle yapıyoruz? Demek ki yararlı bir şey yapmıyorsunuz, aslında yaptığınızın yanlış olduğunu siz de biliyorsunuz, o nedenle gecenin bir yarısında geliyor bu, o nedenle Komisyonda konuşulmuyor, efendim, alt komisyonda konuşulmuyor, esas komisyonda konuşulmuyor. Siz de biliyorsunuz bunun ihtiyaca cevap veren bir düzenleme olmadığını. Ne yaptınız? Kamuoyunun gündemine gelmeden bir oldubittiyle bunu bir geçirelim dediniz. Olmadı, biz muhalefet olarak gördük, olayın olduğu akşam böyle bir oldubittiye izin vermedik ve konunun kamuoyunda tartışılmasını sağlamak amacıyla engelledik. İyi yapmışız, iyi yapmışız. Gerçekten hem Türkiye'yi hem ülkeyi hem de çocukları koruma anlayışını geliştirdiğimiz gibi çok samimi söylüyorum sizi de yarın çocuklarınıza, torunlarınıza hesap verecek noktadan uzaklaştırdık değerli arkadaşlar. İyi ki geçmedi, eğer geçseydi bu yasa cinsel istismara uğrayan çocuğun faili ile evlenmesi hâlinde cezalarının ertelenmesi kurumsal bir hâle gelecekti. Öyle geçici falan olmayacağını siz de biliyorsunuz Sevgili Başkanım bunun. Yani, tıpkı bedelli askerlik gibi, tıpkı toplumun genelinde devam eden sorunlar gibi toplumsal temeller değişmediğine göre bu tür olaylar devam edecek ve sık sık buna ihtiyaç var diye bu anlamda düzenleme getirilip bu kalıcı ve sürekli bir hâl alacaktı. Hele hele, Candan Hanım da işaret etti ona, bu yasalaştıktan sonra Anayasa Mahkemesine bu tarihin eşitsizlik yarattığı nedeniyle yapılacak bir başvuruda Anayasa Mahkemesi o tarihi kaldırsaydı, sadece o tarihi kaldırsaydı bu yasa sürekli bir hâle gelecekti değerli arkadaşlar.
Şimdi, bunun toplum yararına olmadığı görüldü, anlaşıldı, geri çekildi, bunu da siz iyi yaptınız. Biz onu Cuma akşamı engellemekle iyi yaptık, toplumun, kamuoyunun bu konuyu tartışmasını sağladık ve bu tartışmada yükselen sesle de siz bunu çektiniz, iyi yaptınız.
Değerli arkadaşlar, bakın, şimdi, "Tecavüzcüler yararlanmıyor." deniliyor. Yani, bizim yasamızda 15 yaşından küçük çocuklara yapılacak her türlü eylemin rızası olup olmadığı aranmadan istismar olduğu, dolayısıyla tecavüz olduğu düzenleniyor. Ee, bu insanlar yararlanacak bundan. O zaman, tecavüzcüler yararlanacaktı değerli arkadaşalar.
Bunların gerçekten ortadan kaldırılması sevindirmiştir, mutlu etmiştir. Öte yandan, şunu da ben söyleyeyim: Bu konu nedeniyle toplumda olan duyarlılık benim ülkede iyi şeyler olacağına dair inancımı da pekiştirmiştir değerli arkadaşlar, onu söyleyeyim. Çocukların çocuk olduğunu söyleyeyim arkadaşlar. Çocuklar çocuk, onlar şu veya bu gerekçeyle şöyle oldu, böyle oldu diye yaşamlarını karartmak kimsenin hakkı değil, haddi de değil. Şu neden oldu, bu neden oldu, şöyle oldu... Peki, onu da söyleyelim, mesela gecenin bir yarısında, belli saatten sonra, saat 21.00'den sonra bir markete giren, 1 kilo baklava çalan insanlar -sanırım 7 yıl- ceza alıyorlar, onların da çocukları mağdur, o zaman bunu da ortadan kaldıran bir düzenleme mi yapalım? Değerli arkadaşlar, bu mevcut fiili doğru yanlış demeden yasal hâle getirme anlayışı da doğru bir şey değil. Toplumda madem böyle bir şey var, o zaman biz bunu yasal hâle getirelim, toplumda böyle bir şey var, o zaman biz bunu yasal hâle getirelim... O zaman biz niye varız ki? Yılmaz Bey'in sözüne ben böyle bir şeyle cevap vereyim, biz niye varız ki? Yani, toplumda fiilen var olan şey. Yine böyle şeye başlayacaksanız, o tartışmaya girme niyetinde değilim ama madem Cumhurbaşkanlığı Anayasa'ya uymuyor, Anayasa'yı ona uyduralım. Madem fiilî bir durum var, onu ona uyduralım. Neyse, onu geçelim, söyleyelim bunu da Hakan Bey ama bu anlayış devam ediyor. Fiilî duruma, haksız fiilî duruma yasal zemin hazırlama anlayışı devam ediyor. Doğru değil bu. Demin söyledim, gerçekten çocuklar çocuk olarak kalmalı, gülmeli, oynamalı ve devletin ve toplumun da çocukları her şartta, her konumda koruma görevi vardır, görev. Bu görevi hepimiz yerine getirelim.
Teşekkür ediyorum.