| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 12 .11.2014 |
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Şimdi, Sayın Başkanım, burada özellikle avukatlıktan geçenlerle ilgili beş yıllık fiilî avukatlık süresinin daha önce ilk verilen yasa teklifinde üç yılken, üç yıl da yetmemiş iki yıla indirilmesi söz konusu bu maddede. Bunun daha önce de doğru olmadığını söylemiştik. Yani, iki yıl avukatlık yapmış bir arkadaşımız henüz daha işin usulünü bile yeterince öğrenmemiş sayılabilir. Hepimizin başından geçti bu iş. Bir kere bu şekilde bu kadar deneyimsiz bir arkadaşımızın yargıçlığa seçiliyor olmasının öncelikle teknik anlamda da yani yargıçlığı yeterince kavrayabilen, bunun gereğini yapabilecek nitelikte olmayabilir, o deneyimi kazanmamış olabilir diye bu yönüyle bir itiraz ediyoruz.
Diğer taraftan, bunun yapılma gerekçesinde -aynı zamanda, işte, baştan beri söylüyoruz, Şuay Bey diyor "Niyet okuma." ama niyet okuma değil bu kesinlikle- bir kadrolaşma olayını seziyoruz. Ben dün de söyledim yani seziyoruz değil, yapılan bir şey zaten. Özellikle, mülakat komisyonunda, avukatlıktan geçenler de yeniden seçilenler de öğrencilerden, okulu bitirenlerden seçilenler de mülakata tabi tutuluyorlar. Mülakat ise Bakanlık yetkilileri tarafından yapılıyor. Bu ise işte o zaman siyasi tercihler ya da cemaat tercihleri vesaire gibi sonuçlara yol açıyor ve hepimizin başını ağrıtacak nitelikte bir durum oluyor.
BAŞKAN - Korunsun mu?
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Şimdi, bakın, daha önce söyledim ben. Fethullah cemaatinden şimdi şikâyet ediliyor, onların bir örgütlenmesi olduğundan bahsediliyor, yarın da bir başka tarikat, bir başka cemaat eğer hâkim olursa ona ne yapacaksınız? Yani, burada en önemli şey bilgi, birikim, donanım ve muhakeme gücü olması gerekirken daha çok kadrolaşmayla ilgili bir düzenlemenin olduğunu görüyoruz ne yazık ki. Bu nedenle, bundan dolayı rahatsızlık duyuyoruz. Ama, biz avukatlar olarak hep şunu söyledik, deneyimsiz hâkimler ya da işini yeterince iyi bilmeyen hâkimler hepimiz için sorun olmuştur ve her birimiz kendi aramızda konuştuğumuzda şunu söylemişizdir: "Ya, avukatlıktan geçilsin yargıçlığa." Ama, tabii, bunu biz böyle iki yıllık, üç yıllık falan değil, bir on yıllık meslek deneyiminden sonra, eğer disiplin suçu işlemediyse ve Yargıtayda, baktığı davalarda nasıl hâkimlerin bir derecelendirilmesi varsa avukatların da bir derecelendirilmesi yapılsın, başarı oranlaması yapılsın, aynı zamanda disiplinle ilgili herhangi bir cezası olmasın. Yani, o deneyimli insanları, meslektaşlarımızın içinde en iyileri ve o konuda en çok talep edenler gitsinler mesleğe, yargıçlığa ve savcılığa diye düşünmüştük.
Tabii, on yıllık bir avukatın oraya gidebilmesi için de mali anlamda yargıç ve savcıların çok iyi olanaklara sahip olması lazım. Çünkü, on yıllık bir avukat kolay kolay gitmek istemez. Aslında, yargıçlık ve savcılık idealist mesleklerdir, bunu hepimiz biliyoruz. O yapılan şeylerin hiçbirisi parayla pulla ölçülebilecek şeyler değildir. Ben de yargıç olmayı istemiştim ama sakıncalı piyade olduğumuz için bizi yargıç yapmadılar. İşte, o sakıncalı piyadelerin ama gerçekten idealistçe yaklaşabilecek olan insanların olması gerektiğini düşünüyoruz. Yani, bu savcılar ve yargıçların seçiminde avukatlıktan da geçse, hukuk fakültesini bitiren genç arkadaşlarımızdan da olsa, siyasi eğilimleri değil ama gerçek anlamda idealistçe mesleği yapacak bilgili, birikimli, donanımlı insanların olması lazım. Ama, asıl olarak da -Sayın Bakanım siz bizi çok dinlemiyorsunuz- gerçekten avukatlık yapmadan yargıçlığa geçmemesi gerekir. Bu konuda bir düzenleme yapılması gerekir diye düşünüyoruz. Yani, bu konuda bir çalışmanız olur mu bilemiyorum ama biz meslekteyken de aynı şeyi söylemiştik. Çünkü, avukatlık yapan insanlar halkın sorunlarını bilirler, meslektaşlarının sorunlarını bilirler ve en pratik çözümleri de bilirler. Örneğin, bir ihtiyati tedbir istersiniz, hâkimden alamazsınız ama o ihtiyati tedbirin ne anlama geldiğini bir avukat olarak ben bilirim ya da vatandaşın ne kadar zor duruma düştüğünü bilirim ya da örneğin bir kadın korunma ister, bunun ne anlama geldiğini biz biliriz. Ama, yargıçlar bunun ne anlama geldiğini her zaman bilmiyorlar, savcılar da bilmiyorlar. Cezaevine gittiğimizde, müvekkilimizin ne türden sorunlarla karşı karşı olduğunu biliriz ve o tutukluluğun, hükümlülüğün ne anlama geldiğini biliriz. Ama, yargıçlar ve savcılar bizim gibi, o insanlarla bir arada olmadıkları için, halkın nabzını tutamadıkları için, işte, pek çok yanlış kararlar veriliyor. "İş yükü" diyoruz ya, "Davalar bu kadar uzuyor, davalar çok uzun sürüyor." işte, asıl nitelikli, halkın sorunlarını bilen, gerçekten alanında uzman olan hâkim ve savcılar olursa, bu da avukatlıktan geçerek olur bence ama bu iki yıllık değil, sekiz on yıllık ve çok da objektif olabilecek bir mülakat ya da bir sınav sistemiyle ancak olabilir. Yani, ben pek çok sorunun bu şekilde düzelebileceğini düşünüyorum ve bu konuda da bir çalışma yapılırsa da memnun olacağımızı belirtmek isterim.
Teşekkür ederim.