| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/775) (Alt Komisyon metni) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 09 .11.2016 |
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Sayın Başkanım, öncelikle, hukuk eğitimi, hâkim ve savcı yetiştirilmesi ve avukatlarla ilgili konuyu biz de çok önemsiyoruz. Adalet Bakanlığı olarak hem hukuk eğitimi hem de hem de hâkim ve savcı eğitimiyle ilgili komisyonlar kurduk, YÖK'le müşterek çalışmalar yapıyoruz, Barolar Birliği de işin içerisinde var. Şu anda hazırlıklarımız sürüyor. Biz gerçekten hukuk eğitiminin süresi, müfredatı dâhil pek çok konuda ihtiyaçlarımızı karşılayacak kalite ve standardı koymanın zorunlu olduğuna inanıyoruz. Adalet Bakanlığı olarak da hukuk fakültelerinin en büyük müşterisi de biziz yani YÖK bizi bazen işte "İşimize karışıyorsunuz." gibi bazı şeyler değerlendirebilir ama biz de diyoruz ki: Sizin mezun ettiklerinizi Türkiye'de en çok istihdam eden kurum olarak bizim bu konuda söz söyleme hakkımız var. Onun için de YÖK Başkanımızla da konuştuk, uzlaştık, bütün hukuk fakültelerimizin dekanlarıyla bir toplantı yaptık ve çalışmalarımız devam ediyor. Bu çalışmalar sonunda 2017 içerisinde inşallah hukuk fakültelerinin eğitim süresi ve müfredatı başta olmak üzere, hâkim ve savcıların staj eğitim konusu ve stajın muhtevası, avukatların stajları ve staj süresindeki şartları, imkânları bütün bunları ele alan ve gerçekten herkesin de takdirini toplayacak bir anlayış içerisinde çözüm bulan bir tasarıyı inşallah Komisyonumuzda 2017'de görüşme fırsatı bulacağız. İçinde çok önemli şeyler olacak, şimdiden onları konuşmak istemem ama bu konuda büyük bir reform hazırlığı içinde olduğumuzu buradan ilan etmek isterim.
Tabii, diğer konu, bu 50 bin liralık sınır konusu... Bu 50 bin liralık sınır konusu esasında büyük bir sınırlama değil, şu anda elimde rakamlar var, eğer 25 bin TL olursa 53.997 dosya gibi bir rakam, bu da yüzde 26'ya tekabül ediyor şu anda istinafta kesinleşme. Eğer bu, 50 bin olursa yüzde 8 buna bir ilave yapılıyor. Yani çok büyük bir şey değil, şu anda görülen derdest dosyalar açısından baktığımızda büyük bir şey değil. Esasında demin de söyledik, zaten istinaf mahkemesi gerçekten güçlü bir mahkeme olarak kuruldu, Yargıtaydan daha etkin olacağına ben inanıyorum çünkü dosyaların içerisine girecek, vaka denetimi yapacak, delile temas edecek, yanlışı düzeltecek, eksiği tamamlayacak, yani bir haksızlık varsa onu düzeltip giderme hakkı ve yetkisi de olan bir mahkeme. O açıdan, burada olması vatandaşın hakkına daha erken kavuşmasına da yardımcı olacaktır. Yani bir üst mahkemeye gitmek ona yeni bir hak getirmeyecektir belki ama işi uzatacaktır. Onun için, bunun tecrübeyle makul bir süre olduğuna biz inanıyoruz. Öte yandan da eğer bu, uygulamada birtakım haksızlıklara yol açacak olursa getiririz, gene burada görüşür, bunu değiştiririz. Ya, 3 bin sınırı için de, 5 bin TL sınırı için de, yani uygulamada gördük ki bazı çok fahiş kararlar çıkıyor ve mağduriyetlere yol açıyor hemen getirir, biz bunları düzeltiriz. Bizim bu yasaları değiştirirken niyetimiz makul olanı ve doğru olanı yapmaktır; kötü örneklere yol açmak değildir. Kötü örnek olduğunda da tedbir almak bizim vazifemizdir.
Tabii, HDP'li milletvekillerinin Komisyonumuzda olmasını biz de arzu ederiz, Parlamento faaliyetlerine katılmaları son derece önemli ama kendileri böyle bir değerlendirmede bulundular. Biz onların değerlendirmelerine onların yerine karışma hakkına da sahip değiliz. Ancak şu kadarını ifade edeyim: Parlamentomuz 154 milletvekili hakkında tam 810 dosyada dokunulmazlığın kaldırılmasına karar verdi, parti ayrımı yapmadı; AK PARTİ, CHP, MHP, HDP hepsiyle ilgili kaldırdı, suç ayrımı da yapmadı, bütün suçlarla ilgili kaldırdı ve bütün partiler de buna destek verdi. 367 gibi anayasa değişikliği iradesiyle Parlamentodan geçti, yürürlüğe girdi. 201 Mayıs 2016. Biz Bakanlık olarak yasa gereği dosyalar bize geldiği için mahal savcılıklarına, mahkemelerine dosyaları gönderdik; savcılıklar, mahkemeler kaldığı yerden dosyaları yasa gereği yürüttüler, tebligatlar çıkardılar. Bazı milletvekilleri gitti, bizzat ifade verdi, MHP'nin Sayın Genel Başkanı gitti, bizzat ifade verdi, CHP'nin Sayın Genel Başkanı Kılıçdaroğlu bizzat savunmasını gönderdi, milletvekilleri gittiler, ifade verdiler, gitmeyenler de mazeret söylediler, falan tarihte geleceklerini ifade ettiler ve herkes mahkemenin çağrısına uyacağını ifade etti ancak HDP'nin eş genel başkanları ve milletvekilleri çok açık açıklamalarda bulundular, "Biz ifade vermeyeceğiz, gitmeyeceğiz; bizi nasıl almak istiyorsanız öyle alın." diye bir çağrıda bulundular. Tabii, hukuk devletinde yargı eleştirilmez değil, eleştiririz, kararlarını da eleştirebiliriz, en ağır lafları da söyleyebiliriz ama son tahlilde hepimiz mahkemelerin ve adli makamların verdiği kararlara uymak zorundayız. Eğer sayın milletvekilleri mahkemelerin veya savcıların talebine uyarak gidip ifade vermiş olsalardı zorla götürülme kararı elbette çıkmazdı ama tutuklama konusuna gelince bu, tamamen yargının takdiri çünkü ek 20'nci maddeyle yapılan şey Anayasa'nın 83'üncü maddesinin ikinci fıkrasındaki birinci cümlesinin bunlar bakımından uygulanmayacağına dair hüküm koyuyor. Ne vardı orada? "İfadesi alınamaz, sorgulanamaz, tutulamaz, tutuklanamaz, yargılanamaz." Bunu kaldırıyor. Bunun anlamı nedir? Bu kaldırılan dosyalarla ilgili ifadesi alınabilir, sorguya çekilebilir, tutulabilir, tutuklanabilir, yargılanabilir olmanın önünü açıyor, bu konudaki anayasal engeli kaldırıyor Anayasa değişikliği. Tabii, tutuklama kararını yargı veriyor. Bizim buna müdahale etme hakkımız da değil, doğru da değil; mahkemenin, hâkimin verdiği bir karardır. Yargılama süreci sonunda ne kararlar çıkacağını hepimiz beraber göreceğiz. Tabii, ifadeye gitmeyen başka milletvekilleri de var. Ben bugün başka yerde de çağrıda bulundum. İfadeye gitmeyen diğer milletvekillerimizin de mutlaka ifadelerini gidip vermeleri hukuka saygının bir gereğidir. Eğer ifadeye milletvekilleri gitmezlerse, ifade vermezlerse yargının elinde zorla getirme dışında başka bir hukuki enstrüman yok. Mecbur yargı böyle bir karar almak zorunda kalacaktır. O zaman da bizim bu kararları eleştirme hakkımız olmaz. Ben onun için de herkesin hukuka uygun davranmasının ve hukukun işlemesine yardımcı olmasının, hele bir milletvekili için, çok büyük bir saygı ve vazife olduğunu buradan bir kez daha hatırlatmak istiyorum.
Teşekkür ediyorum Başkanım.