KOMİSYON KONUŞMASI

NECATİ YILMAZ (Ankara) - Sayın Başkan, Sayın Bakanım, sevgili arkadaşlar; bu konuya ilişkin düşüncelerimizi alt komisyonda konuştuk, burada tekrar etmek durumundayım.

Geçmiş tarihimize baktığınızda, kadı mahkemesinde de, istiklal mahkemelerinde de, sıkıyönetim mahkemelerinde de, hepsinde yaşanan sıkıntılar var. Özellikle şunun altını çizelim: Yargılama makamlarının cezaevleri içerisinde yer aldığı, askerî kışlaların içerisinde yer aldığı hâlde, o ana bütünün, yerleşkenin tabi olduğu havanın, iklimin mahkeme salonlarına da taşındığını hep beraber biliyoruz. Böylelikle gerek mahkeme heyetinin gerekse aleniyet ilkesi üzerinden duruşmayı izleyen basının ve kamuoyunun aleniyet ilkesine ilişkin ve yargı bağımsızlığına ilişkin denetiminin ortadan kalktığını gördük, gözledik ve bu süreçler hep tarihimize olumsuzluklarıyla geçti. Artık, şu anlayıştan kurtulmamız gerektiğini her konuda söylüyoruz. Dün de böyleydi, otuz yıl önce de böyleydi, yetmiş yıl, yüz yıl önce de böyleydi. O hâlde "Geçen bu on yılların, yüz yılların bize hiç mi bir etkisi olmadı? Biz hiç mi bu gelişimden payımızı almadık?" diye sorgulamamız lazım. Dolayısıyla, daha dün bile yaşanan olumsuzluk varsa onu bugün bu yasayı yaparken gidermemiz lazım diye bakıyorum. Dolayısıyla, aslına bakarsanız, bu düzenlemeyi zorunlu hâle getiren şey önümüzdeki toplu davalar. Çok sanıklı davaların varlığı böyle bir düzenlemeye ihtiyaç gösteriyor. Bunu anlıyoruz. Çünkü, var olan mekânlarımızın, mahkeme salonlarımızın, adliyelerimizin bu ihtiyacı özellikle usul hükümlerinin gerektirdiği, ilkelerin gerektirdiği uygulamaları yapmamıza elverişli olmamaları bu düzenlemeye ihtiyaç doğuruyor ama bu ihtiyacı yerine getirirken, giderirken başka sıkıntıları birlikte yaratmamalıyız. Dolayısıyla, yargı bağımsızlığı sadece bağımsız bir kolluk faaliyetinin, bağımsız bir yönetimin üzerinde değil; aynı zamanda, bağımsız kalabilecek mekânlara da ihtiyaç duyar, onun üzerinde yükselir. Dolayısıyla, çok geniş yetkilerle ve gerekçelerle -fiilî sebepler ve güvenlik gerekçesi gibi- hem muğlak hem sınırları belli olmayan hem de her şekilde kötüye kullanılabilecek bir düzenlemeyle bu yetkinin verilmiş olması, düzenleme yapılmış olması doğru değil. Bunun, daha bu kaygıları giderecek, objektif, somut kriterlere bağlanması gerektiğini düşünüyorum. Böyle bir ahvalde, rahatlıkla bir dağın başına kurulacak bir -ki bunlar yapıldı- duruşma salonuyla insanların duruşma salonuna erişmesi dahi, başta avukatların, müştekilerin, oradan hak, hukuk bekleyenlerin ulaşması dahi zor olabilecek düzenlemelere gidilebilir. Bunun önünü kesmek ve önlemini almak durumundayız. Bu hâliyle düzenleme bu sıkıntıları içinde barındırmaktadır.

Teşekkür ederim.