KOMİSYON KONUŞMASI

NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, ben de arkadaşlarımızın eleştirilerine gerçekten katılıyorum. On dört yıldan beri yaşanan yargılama pratiklerinde Ergenekon, Silivri davalarını biz de yakından izledik. Orada tabii, doğal hâkim ilkesinden, adil yargılanmadan, duruşmanın aleniliğinden, ölçülülük ilkelerinden oldukça uzaklaştırıldığını... Az önce arkadaşlarımızın söylediği gibi Sayın Bakan sizi orada göremedik ama keşke bir gelip görseydiniz o duruşmalar esnasında. Bırakın vatandaşın, şüphelilerin, sanıkların yakınlarının gelmesini, milletvekili olarak biz bile bariyerleri bazen aşarak gitmek zorunda kaldık. Yani sık sık bunları yaşadık. Hatta mahkeme salonuna girmekte zorlandık. Şimdi, tabii, bizim burada aradığımız adil yargılanma, alenilik, ölçülülük. Şimdi, baktığımızda aynı şekilde yasa tasarısına, iki şey üzerinde duruyor: Fiilî sebepler veya güvenlik gerekçisiyle. Bununla ilgili bir örnek daha vereyim. Abdullah Cömert davası bizim Balıkesir'de yapıldı. Şimdi, Abdullah Cömert davasının faili bir polis memuruydu. Şimdi, bakıyorum, oradaki mahkeme hangi fiilî sebeplerle Balıkesir'e davayı nakletti?

BAŞKAN - Nereden nakledildi Balıkesir'e?

NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) - Balıkesir'deki olanaklar Hatay'daki olanaklardan daha mı genişti?

İki: Güvenlik gerekçesi deniyor. Aynı güvenlik gerekçeleri Balıkesir'de de vardı. Yani ben orada bir fark göremedim. Hatta avukat arkadaşlarla Hatay'da görüştüm. Şimdi, buradan şuraya geliyorum: Biz burada şüphesiz şu anda Ergenekon davalarından sonra, yaşadığımız pratikten sonra bir de şimdi FETÖ davaları pratiğini yaşayacağız ama biz istiyoruz ki burada eğer gerçekten adil yargılanma koşullarını oluşturacaksak; bir, savunmanın en iyi şekilde görevini yapmasının koşullarını; iki, şüphelilerin yakınlarının duruşmayı izleyecek koşulların oluşturulmasını, mahkemelerdeki aleniyeti ve hiç kuşkusuz, vatandaşları orada bir... İşte, az önce siz vurguladınız, Silivri cezaevinin içerisinde mahkeme mi olur, cezaevinin şeyleri içerisinde sanki peşinen insanları mahkûm etmişsiniz gibi bir psikoloji yaratıyor. Yani siz düşünün ki yargılama cezaevinin şeyleri arasında yapılıyor. Böyle bir şey tabii ki... Bir defa direkt avukatları, yakınlarını, bütün hepsinin peşinen bunlar mahkûm edilmiş, zaten cezaevinin içinde yargılanıyor imajı yaratıyor; son derece yanlış ve bu yanlışın görülmesi olumlu.

Burada bizim önerimiz şu olmalı: Bir defa fiilî sebepler, bunlar sayılmalı. Hâkime bu konuda takdir yetkisi... Evet, şüphesiz bir karine olarak biz peşinen hâkimlerimizi iyi niyetli olarak kabul ederiz ama kötü niyetli örnekleri de gördük geçmişte. Yani bunlar da var. O bakımdan olabildiğince hâkimin geniş ve sınırsız bir takdir yetkisini sınırlamamız gerekir Sayın Bakan. Yani bakın, fiilî sebepler... Nedir bu fiilî sebepler? Bunu saymamız lazım.

İki: Güvenlik gerekçesi. Ben bakıyorum, yıllardır avukat olarak ben de ağır ceza mahkemelerinde savunmalarda bulundum. Şimdi, Hatay'daki koşulları sordum arkadaşlarıma. Ya, bu Abdullah Cömert davası Hatay'da görülseydi, güvenlik bakımından hangi sıkıntılar yaşanırdı? Balıkesir'deki sıkıntılardan hiçbir fark göremedim ben. Peki, Balıkesir'deki mahkeme salonu da küçük bir salondu, o yargılamanın yapıldığı salon ve birçok insan yine dışarıda kaldı. Yani hâkimin istediği pratik Sayın Başkan, hâkimin istediği fiilî durum Balıkesir'de daha kötüydü, güvenlik de daha kötüydü. Şimdi baktığınızda...

BAŞKAN - Oradaki fiilî durum değildir. Güvenliği valilikten soruyorlar. "Sanığın güvenliğini sağlayabilir misin, sağlayabilir misin?" Vali diyor ki: "Ben güvenliği sağlayamam, risk vardır." dediği zaman Yargıtay davayı başka bir yere naklediyor. Onlar o şekilde.

NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) - Tabii, sanırım hepimiz aynı şeyi görüyoruz. Burada bizim vurgulamak istediğimiz...

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Orada mahkeme de nakil yapabiliyor.

NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) - Sayın Bakanım, burada az önce siz de saydınız, ben dikkatle dinledim. Tabii bunun sıkıntıları vardır, kişi sayısı mıdır, ne kadar insan izleyecektir, binanın güvenlikle ilgili tabi bunların kriterleri ama olabildiğince objektif, takdir hakkını sınırlayacak, keyfîlikten uzak şartların sağlanması gerektiğini düşünüyoruz yoksa yine sıkıntılar ortaya çıkacak, yine mağduriyetler ortaya çıkacaktır. Dolayısıyla, ben de arkadaşlarımın görüşlerine ilaveten bunları söylemek istedim.

Teşekkür ederim.