KOMİSYON KONUŞMASI

NECATİ YILMAZ (Ankara) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, sevgili arkadaşlar; öncelikle gerçekten de gelecek on yıllara, belki de yüz yıllara dair dersler çıkaracağımız bir yakın tarihi geride bıraktık. Biz silahlı örgütten bahsediyoruz, bu ülkenin ordusu silahlı örgüt muamelesi gördü, böyle bir dönemden geçiyoruz ve bu ülkenin en temel yapılarından biri olan ordusunun kozmik bürosuna girildi, o sırlar alındı, başka yerlere aktarıldı, ülkenin güvenliği tehdit edildi.

AHMET İYİMAYA (Ankara) - Bugün de savcısı yakalandı.

NECATİ YILMAZ (Ankara) - Evet.

Dönüp baktığımızda, devletin yine bir cemaat tarafından, o suç örgütüne dönüşmüş cemaat tarafından işgal edildiğini gördük. Bu anlamıyla, iktidar tarafından itiraf edilmiş beraberliklerini gördük. Bunlarla ilgili nedamet duygularını hoşnutlukla karşılıyoruz ama bu yaşanan tecrübelerden sonra hâlâ çıkarılmayan dersler olduğunu da biliyoruz. "Bizim mücadelemiz sadece bu cemaate dönüktür, diğerleri müsterih olsunlar." sözünü de duyduk. Süreç içerisinde nelerle karşılaşacağımızı, neyi yaşayacağımızı öngörmek hayli mümkün değil. Böyle bir kaygının, böyle bir sıkıntının, bunun yarattığı iklimin içerisinde bu çalışmaları sürdürüyoruz. Böyle baktığımızda, özellikle de yargı mesleği içerisinde -ben kendi payıma söyleyeyim- ben meslektaşlarımın doğum yerlerini dahi çok fazla bilmezdim; etnik, inançsal aidiyetlerini, kimliklerini bilmezdim, hâlâ da çoğunu bilmem ama artık afişe olmayan kalmadı. Yargının gördüğü en büyük zarar bence bu noktadan oluşuyor. Birçok şeyi kurumsal anlamda kurallarla belki giderebiliriz ama böylesi bu yönüyle çürütülmüş yapıyı yeni baştan ayağa kaldırmak belki de bir yargı kuşağının aktarılmasını gerektiriyor, bununla beraber yeni bir kültürün de edinilmesini gerektiriyor, hepimiz birlikte edinilmesini gerektiriyor; ortak mutabakatlarımızdan ve yaşadıklarımızdan çıkardığımız derslerle beslenen bir kültürü oluşturmamız gerekiyor ancak maalesef hâlâ bunun da çok uzağındayız, çok uzağındayız. Dönüp baktığımızda birçok resmî yapı, yasal sendika dâhil her an bir şeytanlaştırma değerlendirmesi içerisinde, toplumun tamamı tarafından medya gücü kullanılarak hedef hâline getirilebiliyor ve demin dediğimiz gibi, ona yapılacak her muamele reva görülüyor.

Biraz önce tek kaygım özgürlükçü bir hukuk bakışını ortaya koymaktı, yoksa asla ne kimsenin vebaline kefil olmak ne ortak olmak ne da onu üstlenmekti ama bugün belki onlara, yarın belki her birimize değecek bir hukuk çıtasını yaratmaktı. Yoksa, dediğiniz anlamda ben o sözü arkadaşlarıma söylemek istemezdim ama benim öylesi -evet, avukatlık mesleğini yürüttüm, hâkimlik mesleğinde kısa bir süre bulundum- yapıların avukatlığını yapmak için benim staj yapmam gereken yerler, hem de uzun yıllar staj yapmam gereken yerler belli. Bir gerginlik yaratmamak için de onun da adını vermiyorum ama şimdi burada aynı kaygılarla şunu söylüyorum: Yargının bu gerçeği orta yerde dururken, devletin çivisi bu denli çekilip çözülmüşken bizim daha temkinli yürümemiz lazım. İyi ki de ağır cezaya vermişiz, iyi ki de heyete vermişiz, iyi ki de çoklu iradeye teslim etmişiz, bunu bir müddet daha, bir yeni kültürün oluşacağı döneme kadar götürmek gerektiğini, bu yolda sınav vermemiz gerektiğini birlikte düşünüyorum; aksi takdirde her an şeytanlaştırılabilecek ve her an medya gücü üzerinden daha hakkındaki iddialar ortaya konulmamış yapıları ve kişileri mahkûm ettirecek toplumun vicdanında bir süreç işlerken bu dönem bizi git be git kesin bir dikta rejimine götürür. Bu argümanların, özellikle yargının etkisinden kurtulamamış, siyasetin etkisinden kurtulamamış bir yargıya vermek çok ve çok tehlikelidir çünkü böyle bilinç olmadığı takdirde soyut kaba bir yönetim ortada olacakken, bu defa yargı eliyle ve o argüman üzerinden bu işler yapıldığı zaman sanki adaletle yapılıyormuş gibi de adalete inancımızı daha da yerle bir edecek bir sonuç ortaya çıkarır. Dolayısıyla, kaçırdığımız ya da konuşmayı kaçırdığım, insanlık kadar eski mülkiyet hakkına da yapılacak müdahalenin, elkoymaların, kayyum atamalarının -oraya dönük de not düşmüş olayım- yine bu maddedeki dinlemelerin de savcıya verilmesini de doğru görmüyorum, tek hâkime verilmesini hiç doğru görmüyorum; özellikle de o tek hâkimlerin, yargıçların sonuçta nasıl bir siyasal çalışmanın özel ödevlisi olarak atanıp değerlendirdiklerini de biliyorum, hepimiz biliyoruz. Bu kaygılarla beraber bu düzenlemenin tamamına itiraz ediyorum.

Teşekkür ederim.