| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/775) (Alt Komisyon metni) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 09 .11.2016 |
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; son derece önemli bir konuyu tartışıyoruz. Esasında biz eğer işin başarılı olması için bakıyorsak o zaman bence hiçbir bölüm, meslek ayırmamamız lazım. Bu işe liyakati olan herkesin bu uzlaştırmayı yapmasına imkân veren bir düzenleme yapmamız lazım eğer en doğrusunu yapmak istiyorsak. Neden? Çünkü, toplumda adam kimyacı olabilir veyahut da sosyolog olabilir, psikolog olabilir, başka bir meslek yapan biri olabilir, gerçekten, uzlaştırmada mahirdir ve başarılı olabilir. Avukat olur, sayın hocamın dediği gibi, uzlaştırmada başarılı olamayabilir. Bir defa bizim burada bir meslek şeyiyle olaya bakmamız lazım.
Peki, Avrupa uygulamalarına baktığımızda ne var, dünya uygulamalarına baktığımızda ne var? Şimdi, Almanya, Avusturya, İspanya, Portekiz, bunların içerisinde baktığımızda toplum psikolojisi, insan psikolojisi üzerinde eğitim alanların sosyologların, psikologların, bazı denetimli serbestlik görevlilerinin uzlaştırma işlerini yaptığını görüyoruz. Öte yandan, Kanada, ABD, Norveç ve Finlandiya'da ise ücretli veya gönüllü olarak yapıldığını görüyoruz. Burada da bir sınırlamanın olmadığını görüyoruz.
Şimdi, arabuluculukla ilgili bazı ülkelerde de çok ilginçtir -arkadaşlara ben tekrar tekrar sordum- Fransa ve Polonya'da da "Avukatlar, hâkimler ve savcılar uzlaştırmacı olamazlar." diye yasak koymuşlar. Orada başka uygulamalar... Eğer biz Avrupa'yı örnek alacaksak, başka modern uygulamaları örnek alacaksak, onların tecrübelerinden yararlanacaksak o zaman ona... Sadece Yunanistan'da hukuk fakültesi mezunu olacağına dair bir kural konmuş, Yunanistan da bunu değiştirmeyi şu anda tartışıyor. Bir defa bu düzenlemenin bu hâliyle olması dünya örneklerine baktığımızda dünya örnekleriyle de tam uyumlu değil ama kapsamı geniş tutan bir düzenleme.
İkincisi: Şu anda Türkiye'de arabuluculukla ilgili de hem TOBB'un hem sendikaların hem de başka örgütlerin talebi var yani "Biz bu konuda bu işi yapabiliriz." diyen önerileri var. Hükûmetin Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderdiği tasarıda -ilgili hukuk uyuşmazlıklarında- Arabuluculuk Kanunu'nun 20'inci maddesi önümde, orada -kim olur diye baktığınızda- diyor ki: "Dört yıllık lisans eğitimi almış olmak." diye konulmuş ama Komisyonda bu hukuk fakültesi olarak değiştirilmiş ama şimdi çok ciddi bir baskı var. Neden var? Çünkü, her yerde hukuk fakültesi mezunu da yok. Örneğin, siz uzlaştırma işi yapacaksınız, bir ilçede avukat arıyorsunuz, yok; hukuk fakültesi mezunu arıyorsunuz, yok. Büyükşehirlerimizde var ama bizim bütün illerimizin hepsi aynı kapsamda değil. O zaman da ayrı bir sıkıntıyla biz karşı karşıya kalacağız. O nedenle diyoruz ki: Bunun hukuk öğrenimi görmüş olanlar arasından seçilmiş olması esasında bir sınırlamadır. Eğer biz hukuk fakültesi yaparsak yarın toplumsal baskı bunun üzerine gelir, yarın ondan da vazgeçmek zorunda kalabiliriz çünkü bütün gelişmeler bunu bir mesleğe, bir fakülte öğrenimi görmüş olanlara değil, uzlaştırma konusunda liyakati teslim edilenlere bu işin verilmesi yönünde bir eğilim var. Bizim bunu da görmemiz lazım. Ayrıca uzlaştırmayla ilgili şu anda hukuk fakültesi mezunu olmayan, hukuk öğrenimi almış uzlaştırmacılarımız var. Benim önümde istatistiki rakamlar var, vermek istemiyorum ama onların daha da başarılı olduğunu gösteriyor bu veriler. Bu da son derece önemli. Onun için bu alanı rekabetin içerisinde tutalım, ehil ve liyakatli olanlar daha çok olursa uzlaştırmadan biz başarı elde edebiliriz. Bakın, şu anda Türkiye'de 2014 yılı itibarıyla ülke genelinde toplam 7 milyon 38 bin 223 suç soruşturması yapılmış, bunlardan 2 milyon 607 bin 220 suç uzlaşma kapsamında. Ama, uzlaşma kapsamındaki suçların toplam suç sayısına oranı olarak yaklaşık yüzde 37'ye ulaşıyor. Ancak, uzlaşma kapsamında olmayan suçlarla birlikte işlendiğinde ise uzlaşma uygulamadığından gerçek oran yaklaşık yüzde 7'de kalmaktadır. 2014 yılında CMK'nın 253'üncü maddesine göre verilen takipsizlik sayısı 12.423'tür. Uzlaşmayla sonuçlanan suç sayısı uzlaşma kapsamındaki suçların yaklaşık binde 5'ine tekabül etmektedir. Yani, esasında kanunda adı var, uygulamada kendi yok. Başarılı uygulama örnekleri var. Nereden kaynaklanıyor biliyor musunuz? O da o yerin savcılarının bu işe verdiği önemden kaynaklıyor. Bizim herkesi mahkemenin önüne getirip davalı, davacı, müşteki, sanık pozisyonuna sokup insanların arasındaki husumetin yargı yoluyla büyümesine yardımcı olmak yerine bu işi yargı mekanizmasının dışarısına çıkarıp insanların barışmasına imkân vermemiz lazım.
Bakın, çok önemli olaylar oluyor. İnsanlar kavga ediyorlar, sonra barışıyorlar ama yargılamalar devam ediyor, hatta bu arada akraba oluyorlar, aradan Yargıtay cezayı onaylıyor, mahkûmiyet geliyor. Unutmuş oluyor insanlar. Eğer biz uzlaştırmayı doğru uygulayabilmiş olsak buraya gitmeyiz. Şimdi, sistemde ne yapıyor? Ben kavga etmişim, geliyorum karakola, "Uzlaşma istiyor musun?" diye soruyor bana. Benim öfkem burnumdan geliyor yani ben uzlaşsam ne işim var karakolda? Savcıya gidiyorum, "Uzlaşma istiyor musun?" diye bana soruyor. Yani, bir defa bu sorunun yöneltildiği dakika, vakit bile çok önemli. İnsanın siniri tepesinde, sopayı yemiş, küfürü yemiş, bir sürü olay başından geçmiş, bir de diyor "Bunları yapanla uzlaşmak ister misin?" Kim uzlaşır? Uzlaşmıyor. O zaman sistem yürümüyor. Onun için biz hem bu sistemin sağlıklı yürümesi için bu düzenlemelerde tedbirler aldık, aksayan yönleri düzelttik, özendiren ve hatta zorlayan adımlar attık ve son derece iyi bir düzenleme hazırladığımızı düşünüyoruz. O nedenle, buna meslek sınırlaması yapılmasının biz doğru olmadığını düşünüyoruz. Bu alanın biz daha da genişletilmesi gerektiğinin işin doğrusu olduğuna inanıyoruz. Ancak, hukuk öğrenimi konusu şu anda yerleşmiş oldu. Sadece, iktisadi idari bilimler fakültelerinin ilgili bölümlerinden şu anda var. Bu uygulamanın yeni düzenlemeden sonra da sonuçlarını hep beraber görmemizde fayda var diyorum.
Alanı daraltmanın yanlış olduğunu düşünüyoruz. Takdiri komisyona arz ediyorum.