KOMİSYON KONUŞMASI

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - Hande Hanım, çok teşekkür ediyoruz, bizi o geceye götürdünüz, bayağı da ben etkilendiğimi söylemek isterim çünkü biz de başka şekilde yaşadık.

Ben İstanbul Milletvekiliyim. İstanbul milletvekilleri perşembe akşamı son uçakla İstanbul'a giderler genelde, burada kalmayız. O gün benim Çorum'da işim vardı, dolasıyla Ankara'ya geldim ve cuma günü geceyi Mecliste geçiren milletvekillerinden bir tanesiyim. Sizin yaşadıklarınızın başka şeylerini yaşadık burada.

Meclisin bombalanması gerçekten kırılma noktası. O saate kadar biz Genel Kurulda otururken... Çok zor şartlarda Genel Kurula girdim ben ve ben çok yakın zamanda önemli bir hastalığın da tedavisini geçirmiş birisiyim.

GAZETECİ-YAZAR HANDE FIRAT - Çok geçmiş olsun.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - Genel Kurulda otururken çok sevdiğimiz arkadaşımız, kardeşimiz Erol Olçak'ın vefat haberi ilk benim WhatsApp grubumdan bana geldi, onu Mehdi Bey'le paylaştım falan. Ben o gün kitlendiğimi düşünüyorum yani hiç "tweet" atmak filan aklıma gelmedi ama bire bir olayları yaşadık. Sonra aşağıya indik. Mahzen dediniz de oradan aklıma geldi. Yani, benim oksijen almam lazım, su içmem lazım, hiçbir şey yok. Türkiye bu olaya hazırlıklı değildi, Türkiye Büyük Millet Meclisi de hazırlıklı değildi yani biz suyu içerken -işte, böyle çok az da olsa su geldi- bu tarafından ben içiyorsam bu tarafından başka bir arkadaşım içmek durumunda kaldı. Ben şunu söylemek istiyorum: O gece hiçbirimiz ağlamadık ve kadın vekil sayısını erkek vekillere oranlarsanız çok daha fazlaydı. Ağlamadık, ben sabaha sağ çıkacağımızı oradan hiç düşünmedim. Hatta, bir tane güler yüzlü bir resim çektirip anneme gönderdim çünkü beni annem öyle hatırlasın, gülerken hatırlasın, çok iyiyim, o şekilde. Oğlum İstanbul'dan arıyor, "Anne Meclisi bombalıyorlar, helikopter Meclise iniyor." falan, ben de 20 yaşındaki çocuğa "Hayır, bomba değil, bunlar ses bombası oğlum, hiçbir şey yok, gayet iyiyiz." falan modundayım. Aşağıya indik, aşağıda milletvekillerimiz, Ahmet İyimaya Başkanımız ile sanıyorum Mahmut Tanal'dı veya bir başka Cumhuriyet Halk Partili milletvekiliydi, tabii erkekler biraz daha farklı, sürekli niye burada uçaksavar yok, niye burada hava yok, niye burası böyle, niye şurası şöyle... Yani, ben kitlenmiş durumdayım ama onların bu tartışması... O anda bir sesimin yükseldiğini hissettim, "Ya, yok işte, yok yani yok." Uçaksavar da yok, hava da yok, su da yok -affedersiniz- tuvalet de yok yani yok, bir şey yok, oradayız, sabaha kadar orada beklemek zorundayız. Beni tanıyan polisler yaşadığım o sıkıntıyı da bildikleri için, sabah hava aydınlanınca Meclisten ilk çıkan kişi benim vekillerden çünkü oksijen almam lazımdı artık. Ertesi gün benim bütün değerlerimin dibe vurduğu ortaya çıktığı zaten yani havasızlıktan ve stresten. Ama, ölmeyi hiç... Yani, ağlamadık, öleceksek de öleceğiz ama ben şunu düşündüm: Biz ölürüz yani o önemli değil ama bu toplum bu travmayı nasıl atlatacak? Sabahleyin karavanada birlikte yemek yiyen askerlerden birisi, A B'yi öldürdü, B C'yi öldürdü veya vatandaşı öldürdü yani bu toplum bu travmayı nasıl atlatacak? Ben o gece hep onu düşündüm, bu nasıl rehabilite edilecek? Belki sizin dediğiniz gibi kadın yönetici olmanın şeyi, ben de hep sorumluluğu öyle gördüm yani biz bunu nasıl rehabilite etmeliyiz bu topluma? Allah'a çok şükür, Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla bu meydanlarda toplanma, halkın birlik duygusu, muhalefet, iktidar, işte medya ve diğer organlarla bu rehabilitasyon süreci geçti. İnşallah, bir daha böyle bir süreci de yaşamayız.

Ama, sizin konuşmanızdan -kadın olmanız, evet, önemli Ravza Hanım'ın söylediği gibi- Doğu toplumlarının, Orta Doğu'nun ve İslam toplumlarının Türk kadınını örnek aldığını görüyoruz. Sizi en çok oralardan aradıklarını söylediniz, yanlış mı hatırlıyorum?

GAZETECİ-YAZAR HANDE FIRAT - Yok, doğru.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - Bu da çok önemli bir tespit. Demek ki biz böyle olumsuz bir durumda bile dünyaya, özellikle Orta Doğu'ya örnek olacak Türk kadınıyız. Bunun için de size ayrıca teşekkür ediyorum ve tebrik ediyorum.

O gün orada kaldı, inşallah anılarımızda kalır ve bir daha böyle bir şeyi...

GAZETECİ-YAZAR HANDE FIRAT - İnşallah. Ben de teşekkür ederim ve çok geçmiş olsun.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - Ben 12 Eylülü de yaşamış birisiyim, üniversitedeydim 12 Eylülde. Yani, o dönemi de yaşamış biriyim ama bunun kadar hainini ve kirlisini hiç görmedi bu toplum, Allah bir daha göstermesin.

Cevap verecek misiniz, vermeyecek misiniz emin değilim ama sormak istiyorum: "Generallerin tutuklu olduğu haberini ilk öğrendim ve ondan sonra bir şeyler araştırmaya başladım." dediniz. Bu haberi kimden aldınız? Haber kaynağınızı söyler misiniz bilmiyorum.

Bir de iyi bir medya mensubu olarak, siyaseti yakın tanıyan, Ankara'da olan birisi olarak medyaya bundan sonra böyle bir yapıyla karşılaşmamak, böyle bir olayla karşılaşmamak üzere nasıl bir durum önerirsiniz? Yeniden bir yapılanma sürecine medya girmeli midir, neler yapmalıdır? Bir de 4'üncü güç olarak bilinen yine medya, halkın haber alma ve bilgilenme hürriyeti noktasında tarafsızlık ve doğruluk ilkeleri çerçevesinde görevini bugüne kadar layıkıyla yapmış mıdır, bundan sonra neler yapmalıdır? Yani, medyanın yeniden yapılanması adına birkaç şey söylerseniz memnun oluruz.

Tekrar çok teşekkür ediyorum, tanışmaktan da çok memnun oldum.

Kitabınızı aldık ama imzalı bir kitabınızı gönderirseniz -Selçuk Bey'in teklifi oydu- daha da memnun oluruz, hatıralarımızda kalır, kütüphanemizde kalır.