KOMİSYON KONUŞMASI

HÜSEYİN KOCABIYIK (İzmir) - Hande Hanım, ben de tüm meslektaşlarınız gibi sizinle çok büyük bir gurur duyuyorum.

GAZETECİ-YAZAR HANDE FIRAT - Çok teşekkürler.

HÜSEYİN KOCABIYIK (İzmir) - Siz iletişim fakültelerinde önümüzdeki yıllar içerisinde "Bir gazeteci bu mesleği nasıl yapar ve yapmalıdır?" diye eminim ders olarak okutulacaksınız ama bunun dışında da tarih sizi çok eminim ki demokrasiye, ülkesine hizmet eden bir Türk vatandaşı olarak hafıza kayıtlarına kesin olarak geçirecektir.

Şimdi, sizin bu yazdığınız, sadece bir kitap değil, bu, bir vesika, gerçek anlamda bir vesika, tarihî bir vesika. Elli yıl sonra bu 15 Temmuzu inceleyen bir bilim adamı, akademisyen veya siyasetçi veya bir meraklı sizin bu kitabınızdan yararlanacak, bundan eminim.

Şimdi, bu Komisyondaki arkadaşların ve genel olarak toplumun, özellikle bu işe kafa yoranların zihninde şöyle bir problematik var yani 15 Temmuzla ilgili belki en önemli problematik... Bu Komisyonda bu işle özel olarak ve çok haklı olarak ilgilenen Komisyon üyeleri de var, oraya odaklanmamızı bize sürekli olarak telkin eden. Şimdi, bir: Bu ülke niye böyle bir istihbarat elde edemedi? İki: Bu Genelkurmay, bu Genelkurmay Başkanı niye bu darbeyi önleyemedi, niye haber alamadı yani keklik gibi, karargâhta niye yakalandılar? Oysa sizin bu vesika değeri olan kitabınızı bir bütün olarak okuduğumuz zaman zihnimizdeki bu problematik başka bir şeye evriliyor yani belki başka bir çerçeve oluşuyor, farklı bir çerçeve oluşuyor. Kitabınızın 48'inci ve 49'uncu sayfalarını okuyunca ve kitabı bir bütün olarak okuyunca ve bugün itibarıyla bu kitaptan elde ettiğimiz bilgiler ışığında en yüksek noktaya çıkıp bu olaya baktığımız zaman, daha geniş bir prizmadan baktığımız zaman, aslında bu darbeyi yapanların emellerine ulaşmalarını iki şeyin engellediğini gösteriyor bize. Bir; MİT'in aldığı istihbarat, iki; Genelkurmay Başkanlığının yayımladığı emirname.

Şimdi, bu emirname ve MİT'in aldığı istihbaratın bir an için olmadığını varsayarsak ortaya varsayımsal da olsa korkunç bir sonuç çıkıyor, zihinlerimizde oluşuyor ve siz diyorsunuz ki 49'uncu sayfada, bütün bu birinci ağızdan topladığınız veriler, bilgiler ışığında: "Kısacası, alınan tedbirler sabah üçte darbe yapmayı öngören örgütün planlarını bozdu ve darbe kalkışması erkene çekildi." Yani, üçten itibaren belli tedbirlerin alındığını da söylüyorsunuz, bir de hüküm cümlesi kullanıyorsunuz: "Bu tedbirler alınmasaydı erkene almayacaklardı, üçte yapacaklardı." Ve hepimiz biliyoruz ki üçte yapılan bir darbenin de bu ülkeye çok ağır bir faturası olacaktı.

Bu değerlendirmemi bir soru gibi düşünerek bu konudaki görüşlerinizi yani bakış açınızı tekrar sizden dinleyebilir miyiz.

GAZETECİ-YAZAR HANDE FIRAT - Tabii ki.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın vekilim.

Buyurun Hande Hanım.

GAZETECİ-YAZAR HANDE FIRAT - Ben MİT'e gelen...

HÜSEYİN KOCABIYIK (İzmir) - Özür dilerim. Yani, benim kafamda, bu sizin kitabınızı okuduktan sonra, MİT Müsteşarı ve Genelkurmay Başkanıyla ilgili istifhamlar, şüpheler, kaygılar önemli ölçüde azaldı, onu söylemek istiyorum.