KOMİSYON KONUŞMASI

HÜSEYİN KOCABIYIK (İzmir) - Şimdi, siz bu MİT tırları hadisesinden dolayı tutuklandığınız vakit bütün eski, kadim, yakın, yeni dost çevreler beni aradılar, dediler ki: "Bak, o 2 general tutuklandı, bir tanesi namussuzun tekidir ama öbürü, İbrahim Paşa, Türk Silahlı Kuvvetlerinin en iyi subaylarından birisidir ve çok iyi bir vatansever subaydır, büyük yanlışlık var." Hemen o günlerden itibaren, tutuklandığınız andan itibaren bir millî vicdan kesinlikle harekete geçti, medyamız da iyi sınav verdi, sizi tefrik etti, birtakım yorumlar yapıldı falan. Yani bu ülkede herkes herkesi biliyor aslında. Sonuçta, o hukuki yanlış da düzeltildi. Komisyonumuza bu anekdotu da anlatmak istedim.

Sayın Paşam, Necdet Özel, eski Genelkurmay Başkanımız ki darbe gecesi Başbakanlıktaki karargâhta bizzat ben tanık oldum, o orada değildi ama telefonla darbecilerle mücadele konusunda büyük bir gayret sarf etti, 1'inci Ordu Komutanımız da buraya geldiği vakit bunu tebarüz ettirdi. Necdet Özel 15 Temmuzdan sonra birkaç televizyon programına çıktı ve aynen şunları söyledi, dedi ki bir soruya karşılık: "Siyasi iktidar bize çeşitli zamanlarda listeler verdi. Ben Genelkurmay Başkanı olarak bu listeleri aldım. Nereye verecektim? Personele verecektim. Nereye verecektim? İstihbarata verecektim ama neyleyim ki personeli de, istihbaratı da ele geçirmişler, onlardanmış ve biz siyasi iktidara 'Bunlar gayet başarılı, sicilleri temiz, efendi, çalışkan askerler.' diye rapor verdik." Aynen bu kelimelerle söyledi. Bir kere bu durumla ilgili -satır aralarında söylediniz ama- değerlendirmenizi tekrar rica edeceğim çünkü biraz önce de konuşuldu. Şimdi, eski Genelkurmay Başkanlarımız lütfettiler, buraya geldiler, misafirimiz oldular, sorularımıza cevap verdiler fakat günün sonunda maalesef, üzülerek söyleyeyim ki bu Komisyonu yanılttılar çünkü buraya gelen Genelkurmay Başkanlarımız dedi ki: "Siyasilerden bize hiçbir şey gelmedi." bir. İkincisi, bizim sorularımıza karşılık dediler ki: "Bizim istihbarat yapma yetkimiz yok. Kim yapacak istihbaratı?" diye sordular, cevabını da kendileri verdiler: "MİT yapacak, polis istihbarat yapacak, bize söyleyecek, biz de bunları elimine edelim. Hiçbir suç işlememiş insan yani ne yapabiliriz?" Buraya Emre Taner'i çağırdık. Emre Taner, maalesef, eski Genelkurmay Başkanlarımızın bizi yanılttığını açık bir şekilde ortaya koydu, dedi ki: "MY 111 varken ben istihbarat yapamam ki. Üzerinde üniforma olan insanlarla ilgili istihbarat yapamam ancak Genelkurmay Başkanlığı bana söyleyecek 'Şu, şu, şu personelle ilgili istihbarat çalışması yap.' ben yaparım ondan sonra. Böyle bir talep de gelmedi." Bunu da size arz ediyorum, düşüncelerinizi öğrenmek istiyorum.

Üçüncü mevzu: 15 Temmuz oldu, 16 Temmuz günü benim kafamda MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Genelkurmay Başkanımızla ilgili kopkoyu bir karanlık egemen oldu. O günden bugüne şu kadar süre geçti, ben Darbe Komisyonu üyesi oldum, burada bir sürü insanı dinledik. Bu hadiseyle ilgili aşağı yukarı 15'e yakın kitap okudum filan. Aşağı yukarı, hadise benim kafamda netleşmiş durumda. Bugün o kafamdaki karanlığa dair en ufak bir iz yok, tam bir berraklık içinde benim zihnim. Ben bugün görüyorum ki MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar bu darbenin bu şekilde atlatılmasında, önlenmesinde diyelim, erken önlem bakımından fevkalade tarihî bir görev yerine getirmişler. Çok açık, MİT Müsteşarı istihbaratı alıyor, Genelkurmay Başkanına götürüyor, bu arada Cumhurbaşkanlığının ilgilisini arıyor -o tür şeyler de yapılıyor- Genelkurmay Başkanı görevini yapıyor, bir emirname yayımlıyor birliklere 3-4 maddelik "Hiçbir hava aracı kalkmayacak, hiçbir askerî hareketlilik olmayacak." Kara Kuvvetleri Komutanı düzeyinde bir denetleme mekanizmasını işletiyor ve darbeciler -"darbeciler" lafı yanlış bir terminoloji de başka bir şey, bu darbe değil çünkü bana göre, hadi "darbeciler" diyelim- "Eyvah! Operasyonu öğrendiler." diyorlar, gece üç için planlanmış bir şeyi dokuza alıyorlar, orada betona çakılıyorlar. Dolayısıyla, "Şeytan ayrıntıda gizli." Şeytan ayrıntıda gizlidir de hakikat de çok görünen bir şeydir yani. Baktığınız zaman, bu kadar geçen zaman içerisinde bu iki devlet görevlisinin bu darbenin önlenmesinde fevkalade önemli bir rol oynadığı görülüyor. Bu 3 konudaki düşüncenizi lütfeder misiniz?