| Komisyon Adı | : | (10 / 276, 277, 278, 279) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Adana İl Emniyet Müdürü Osman Ak'ın 15 Temmuz gecesi yaşananlara ve Fetullahçı terör örgütüne ilişkin bilgi vermesi |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 08 .12.2016 |
SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) - Sayın Osman Ak, hoş geldiniz.
Babanız bir emniyetçiydi.
ADANA İL EMNİYET MÜDÜRÜ OSMAN AK - Evet.
SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) - Başarılı bir kariyere sahip olduğunuz anlaşılıyor. 1998'de bir hava korsanıyla Türk diplomat gibi pazarlık yaparak uçak yolcularını kurtardınız.
ADANA İL EMNİYET MÜDÜRÜ OSMAN AK - Maalesef o da örtbas edildi.
SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) - Evet.
İspanya Sivil Havacılık Kurumu tarafından altın madalyayla ödüllendirildiniz.
1999'da Çankırı Valisine düzenlenen suikastı aydınlattınız, katilleri yakaladınız, Başbakan Bülent Ecevit tarafından ödüllendirildiniz.
Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesinde 2001 yılında görülen Fetullah Gülen davasında şahit olarak dinlendiniz. Cemaat yapılanmasının silahlı bir örgüt olabileceğini siz söylediniz ilk defa olarak.
Devlet içindeki yapılanma için Haşhaşi benzetmesini yaptınız.
Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığında 1990'lı yılların başında dinleme teknik altyapısının kurulmasında büyük emeğiniz var.
ADANA İL EMNİYET MÜDÜRÜ OSMAN AK - Ben kurdum.
SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) - Teşekkür ederiz.
Eski Ankara Emniyet Müdürü Cevdet Saral'la birlikte rapor hazırladınız. FETÖ'nün 1999 yılındaki örgüt yapısını ve örgüt mensuplarını aşikâr ettiniz, devletimize ve milletimize büyük iyilik yaptınız. Bu rapor hazırlandıktan sonra İçişleri Bakanı Sadettin Tantan tarafından Cevdet Saral ve ekibine müdahale edildi, bunun içinde siz de varsınız. Aleyhinize bir kampanya başlatıldı ve Telekulak skandalı kamuoyuna duyuruldu. Cevdet Saral ve ekibi Ankara Emniyetinden uzaklaştırıldı. Telekulak davasında iddianameyi hazırlayan dönemin savcısı Nuh Mete Yüksel emekli olduktan sonra yazdığı kitapta oyuna geldiğini belirterek Cevdet Saral ve sizlerden özür diledi.
15 Temmuz darbe girişiminin ardından yapılan operasyonlarda gözaltına alınan bazı kişilerin Fetullah Gülen'e mehdi gözüyle baktığını, gözaltına alınmayı şeref olarak kabul ettiklerini siz tespit ettiniz. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Batı Karadeniz Emniyet yapılanmasını da deşifre ettiniz.
ADANA İL EMNİYET MÜDÜRÜ OSMAN AK - Tamamıyla.
SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) - Zonguldak Emniyet Müdürlüğü tarafından yapılan operasyonlarda Zonguldak'la birlikte Bartın, Düzce, Karabük ve Bolu'daki sözde il emniyet ve bölge imamlarını gözaltına aldınız.
ADANA İL EMNİYET MÜDÜRÜ OSMAN AK - Doğrudur.
SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) - Teşekkür ediyoruz.
Şimdi suallerimi soracağım ama Başkandan da bir izin isteyeceğim. Bugün AK PARTİ Grubundan 3 arkadaşımız Komisyona gelmedi, onlar adına da sorular soracağım efendim.
Sorularımızı not alırsanız... En azından biraz fazla soru olacak.
1) Cevdet Saral'la birlikte hazırladığınız rapor, Emniyet Genel Müdürü, bürokratlar, İçişleri Bakanı, siyasiler tarafından dikkate alınsaydı, destek olunsaydı başarılı olur muydunuz, raporunuz amacına ulaşır mıydı? Raporunuz amacına ulaşsaydı 15 Temmuz yaşanır mıydı? FETÖ'nün gelişme ve seyri nasıl olurdu?
ADANA İL EMNİYET MÜDÜRÜ OSMAN AK - Teker teker mi cevap vereyim yoksa...
SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) - Bu birinci sorum efendim,. Sorular çok Sayın Başkan, Sayın Müdürüm.
BAŞKAN - Buyurun, cevap verin o zaman.
SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) - Uzun sürebilir. Ben sorularımı sorayım Başkanım da... Belki bazılarını toplayabilir.
ADANA İL EMNİYET MÜDÜRÜ OSMAN AK - Unuturum. Ama kısa bir cevap vereyim, ondan sonra toplayayım izin verirseniz.
BAŞKAN - Peki, buyurun.
ADANA İL EMNİYET MÜDÜRÜ OSMAN AK - Çok kısa söyleyeyim.
Yani rapor ayan beyan ortada. Eğer bize bir ay daha bir zaman verselerdi, bu örgüt o zaman bitmişti. Onların maskesini biz o zaman düşürecektik, bir ay, bir ay...
SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) - Bu rapordan sonra Fetullah Gülen ABD'ye gitti. Üç gün sonra, raporunuz 18 Mart, o 21 Martta gitti. Giderken bir pasaport aldı, bu pasaportta imzası yok. Kendisini daha sonra devlet tespit etti ve pasaportunu iptal etti. Aynı zamanda buraya giderken koruma verildi. Bunların hepsi skandal ve o dönemde de Sayın Ecevit Başbakan Yardımcısı.
ADANA İL EMNİYET MÜDÜRÜ OSMAN AK - Efendim, o arada, çok özür dilerim, bir şey daha söyleyeyim: Biz o zaman bununla ilgili birçok yazışma yapmışız, birçok işlem yapmışız, birçok konu geçmiş, devlet güvenlik mahkemesi bizim raporumuzla bağlantılı olarak dava açmış, dava süreci devam ederken Emniyet Genel Müdürlüğüne yazı yazılıyor, Emniyet Genel Müdürlüğünde yazıya cevap vermesi gereken Terörle Mücadele Dairesinin yerine Güvenlik Dairesi "Bu silahlı terör örgütü değildir, bu örgüt değildir." diye yazı yazıyor, şu kadar yazışmayı hiçe sayarak. Orada da çok daha büyük suçlar var, çok çok büyük suçlar var. Eğer burada karşınızda bir silahlı terör örgütü varsa, bu darbe suçu işlenecekse, bu suçun işlenmesine o günden göz yumanların da hâlâ zaman aşımı konusu olmaması gerekir. Bunların da hesap vermeleri gerekir bu devlete. Bugünün müsebbibidirler onlar.
SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) - Devam edeyim.
Ankara Emniyet eski Müdürü Cevdet Saral Fetullah Gülen Cemaati hakkında bir çalışma yapmak için Mesut Yılmaz'dan müsaade istiyor, daha doğrusu dönemin Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz kendisini çağırıyor ve bir konuda görüşünü almak istiyor ama kapıdan çıkarken Cevdet Saral Bey "Efendim, bir konuyu daha arz etmek istiyorum size..." "Buyurun." "Böyle bir örgüt var, bu yapıyla ilgili çalışmak istiyoruz." ve Mesut Yılmaz şöyle söylüyor: "Böyle bir çalışmayı eğer Başbakan Sayın Bülent Ecevit duyarsa Hükûmeti bozar." diyor.
ADANA İL EMNİYET MÜDÜRÜ OSMAN AK - Doğrudur, şahidim.
SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) - Bu konudaki düşünceleriniz... "Doğrudur, şahidim." diyorsunuz.
ADANA İL EMNİYET MÜDÜRÜ OSMAN AK - Şahidim. Biz, orada Akın Birdal olayının soruşturmasıyla ilgili çok kritik, hassas birtakım bilgilere ulaşmıştık. Operasyonu yürüten olarak Cevdet Bey beni de yanında götürdü. Kısaca ben konularla ilgili, gelişmelerle ilgili bilgi arz ettim. O arada, zaten demin arz ettiğim bu not konusu vardı ya, örgütün finans kaynakları, kara para aklamasıyla ilgili konu ve o arada bu Zaman gazetesi de bizimle ilgili bir yazı geçmişti filan.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Burada Ankara Emniyet Müdürü Sayın Saral, siz Müdür Yardımcısısınız.
ADANA İL EMNİYET MÜDÜRÜ OSMAN AK - Yardımcısıyım, evet.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Ankara Valisini atlıyorsunuz, Emniyet Genel Müdürünü atlıyorsunuz, İçişleri Bakanını atlıyorsunuz.
ADANA İL EMNİYET MÜDÜRÜ OSMAN AK - Hayır, o zamanki İçişleri Bakanı Sayın Başesgioğlu'nun bilgisi var. Bilgileri var, rahmetli, o zamanki Erdoğan Şahinoğlu Valimizin... Hiçbir zaman onu atlayarak herhangi bir şey olduğunu şey yapmayın, onun bilgileri vardı, sürekli zaten... Şöyle bir şey: Ankara'da zaten en az günde 2-3 kere Emniyet Müdürümüz Sayın Valimizle birlikte olmak zorundalardı Sayın Cumhurbaşkanının, Sayın Başbakanın karşılama ve uğurlamalarında. Zaten her aşamadan Sayın Valimizin de bilgisi vardı, o zamanki Bakan Sayın Başesgioğlu'ydu bildiğim kadarıyla, onu da birçok kez telefonla bilgilendirdiğine vâkıfım Sayın Saral'ın.
SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) - Evet, devam edeyim efendim.
ADANA İL EMNİYET MÜDÜRÜ OSMAN AK - Çok özür dilerim, izah edeyim: Onlarla ilgili brifingi işte anlattık, hatta gazetede işte bu konuları... "Efendim, Fetullahçılarla ilgili böyle birtakım konular var, izin verirseniz..." diye bahsettiğiniz konuyu dile getirdiğinde Sayın Başbakan aynen o cümleyi kullandı.
SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) - Yavuz Selim Demirağ "İmamların Öcü" kitabıyla FETÖ'nün askerî okullardaki, Zübeyir Kındıra ise "Fetullah'ın Copları" kitabıyla FETÖ'nün polis okullarındaki faaliyetlerini, sızmalarını, talebe devşirilmesini anlattı. Hatta Yavuz Selim Demirağ da bunu burada geldi, söyledi. Asker ve polis okullarında ilk nüvelerin, tohumların 1978 yılında atıldığı düşünülürse en büyük ihmal sizce bürokratların mıdır, askerî ve sivil bürokratların mıdır, istihbarat örgütlerinin midir yoksa Diyanet İşleri Başkanlığının mıdır? Bir sorum da budur.
Bir önemli konu: Malum olduğu üzere Türkiye'de MİT, Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı istihbarat toplarlar. İstihbarat toplanması, MİT, Genelkurmay, Emniyet ve Jandarma arasında muhtelif münakaşalara sebep oldu geçmişte. Genelkurmay MİT'ten istihbarat alamadığını iddia etmektedir; ki İlker Başbuğ, General İlker Başbuğ buraya geldiğinde 2002-2010 yılları arasında Millî İstihbarat Teşkilatının kendisine rapor vermediğini, bilgi vermediği söyledi. Daha sonra buraya davet ettiğimiz MİT eski Müsteşarı Emre Taner Bey ise böyle bir görevlerinin olmadığını çünkü askeriye içerisinde MİT'in istihbarat toplama görevinin bulunmadığını, eleman çalıştıramadığının söyledi. "Biz, askeriyeden bir elemanı MİT'çi yaparız ama terfi eder, tekrar askeriyeye gider, MİT'çilikten ayrılır, sonra bir başkasını alırız, aynı şekilde olur." diyerek bu konuya açıklama getirdi. MİT; asker kişiler hakkında istihbarat toplanmasının kendi mevzuatının olmadığını söyledi, biraz önce sürüyor. Genelkurmay, Emniyetten ve Jandarmadan neden istihbarat alamadığını izah edememektedir.
Size göre Türkiye'de istihbarat kurumları arasında uyumlu bir çalışma mevcut değil miydi? Şimdi, mevcut uyumlu, senkronize bir çalışma var mı? İstihbarat tek kurumda, tek çatı altında toplanmalı mıdır? Faydalı olur mu?
Bir de şunu söyledi İlker Başbuğ... "General" kelimesini özellikle kullanıyorum çünkü "paşa" kelimesinden hoşlanmadığını söylemişti Genelkurmay Başkanı olduğu zaman "Bana 'Sayın Başbuğ' deyin veyahut da 'General İlker Başbuğ' diye hitap edin." demişti. Ben de kendisine burada sürekli olarak "General" diye hitap ettim.
BAŞKAN - "Paşa" kelimesi yasak zaten.
SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) - Evet, ona istinaden yapıyor, devrim kanunlarını gündeme getirerek söylüyor ama Türkiye'de herkes bunları kullanıyor.
"Eğer Millî İstihbarat Teşkilatında bir asker, bir general MİT Müsteşar Yardımcısı olsaydı daha güzel işler yapardık, hatta belki darbeler olmazdı." gibi, bu manaya gelecek bir şey söyledi ve ben de "1971'de darbe olduğunda MİT Müsteşarı askerdi, generaldi, 1980'de yine aynı şekilde, darbe olduğunda Başbakana haber vermeyen MİT Müsteşarı da yine aynı şekilde generaldi." diye söylemiştim.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - 1980'de Başbakanın yirmi dört saat önce haberi vardı.
SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) - Bilmiyorum.
1992 senesinde diplomat Sönmez Köksal'ın MİT Müsteşarı olarak atanmasıyla MİT sivilleşmeye adım altmış oldu. Eski Genelkurmay Başkanı General İlker Başbuğ MİT'in sivilleşmesini bir zafiyet olarak nitelendirdi. Siz bu konuda ne düşünürsünüz, ne söylersiniz?
Bir diğer sorum ise...