| Komisyon Adı | : | (10 / 276, 277, 278, 279) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Adana İl Emniyet Müdürü Osman Ak'ın 15 Temmuz gecesi yaşananlara ve Fetullahçı terör örgütüne ilişkin bilgi vermesi |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 08 .12.2016 |
SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) - Başkanım, kusura bakmayın.
FETÖ'nün elebaşı Fetullah Gülen'in 1970'li yılların başından itibaren örgütlenmeye başladığını biliyoruz. Örgütün ortaya çıkışı ve hususi olarak 1970'li yıllardaki niyeti ve kuruluş maksadı sizce farklı mıydı? Örgüt darbeci kimliğini sonradan mı edinmiştir? Özellikle Amerika Birleşik Devletler'ine gitmeden önceki niyeti ile gittikten sonraki niyeti farklı mıydı?
Emniyet ve ordu mensuplarının bir bölümünün büyük bir tutkuyla bir kişiye bağlandıklarını ve netice olarak 15 Temmuz günü vahim bir hadiseye sebep olduklarını biliyoruz. Emniyet teşkilatı ve ordu kademelerinde temayüz ederek en üst unvan ve rütbeleri alan emniyet ve ordu mensuplarının -kurmay albay, emniyet müdürü, amir gibi- emir komuta ve hiyerarşik yapı dışında tamamen sivil bir kişiye çılgınca bağlandıklarını görüyoruz, müşahede ediyoruz. Bütün masrafları milletin ve devletin vergileriyle karşılanan bu kişilerin bu şekilde bir sapkınlığa düşmelerini neye bağlıyorsunuz? Emniyet teşkilatındaki eğitim sisteminde bir problem mi var? Polis kolejlerinde, polis akademilerinde veyahut da sizin yükselirken yaşadığınız tecrübelerinizde, oradaki hizmet içi eğitimlerde bir probleminiz mi var?
Son sorum: FETÖ mensuplarının başta emniyet teşkilatı ve orduya ait kadrolar olmak üzere bütün kamu kurumlarına sinsi planlar yaparak sızdığı ve 15 Temmuz öncesinde bazı birimlerde söz sahibi olduğu biliniyor, özellikle askeriye, emniyet, yargı, medya ve sermaye. Bu konuda beş alanda çok ciddi örgütlenmişler. İnanç, ibadet ve vicdan özgürlüğü önündeki bazı engeller sebebiyle, insanların dinî inançlarının icaplarını icra edemedikleri, kendilerini gizledikleri, bu sebeple emniyet teşkilatı ve ordu kadroları başta olmak üzere kamu kurumlarına ancak sızma yoluyla girebildikleri ve halk nazarında da bu tür bir usulün takip edilmesinin genel kabul gördüğü ileri sürülmektedir. Özellikle Türkiye'nin yaşadığı darbe dönemlerinde inançlı, mütedeyyin, dinî hassasiyetleri olan insanların başlarına neler geldiğini -üniversitelerde, emniyet teşkilatlarında veyahut da Askerî Şûra kararlarında- biliyoruz. Acaba bu takiyeyi bunlara karşı mı yaptılar? Bunu yaparken, gerçekten dinini yaşayan insanlar tasfiye edilirken de bunlar da gayelerine ulaşmak için böyle bir takiye yolunu mu seçtiler? Teşekkür ediyorum. Hizmetleriniz için ayrıca teşekkür ediyorum. Öngörünüz için de, güzel bir devlet adamlığı nosyonu göstermişsiniz, bu öngörüyü ve bu cesareti hemen hemen herkes gösteremez, cesaretinizi ve öngörünüzü de kutluyorum.
Teşekkür ederim.