KOMİSYON KONUŞMASI

BAŞKAN - Sezgin Bey, okuyorum.

...24/11/2016 tarihindeki vermiş olduğu önergeyi tekrar bir suretle verdi arkadaşlarımız, o da, Sayın Hakan Fidan'la Hulusi Akar'ın -Genelkurmay Başkanının- dinlenmesi kritik olduğundan bu iki görevlinin dinlenmesini talep ediyoruz dediler Cumhuriyet Halk Partisi Komisyon üyelerimiz.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Oylanmasını talep ediyoruz efendim.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Oylanmasını...

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Oylanmasını istiyorum.

BAŞKAN - Bir saniye efendim.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Efendim, teşekkür değil, oylanma...

BAŞKAN - Bir saniye efendim.

Önce, bakın, Komisyona yönelik, Komisyon Başkanlığına yönelik eleştirilere benim cevap vermem lazım değil mi? Yani, daha benim açıklamalarım bitmeden...

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Reşat Bey, oylamayı yapın.

BAŞKAN - Açıklamalarımı bitirmeden sözümü kestiniz, ben nezaketen söz almadan konuşulmasına rağmen, mikrofon açtım.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Sayın Başkan, eksik yansıttığınız için ben söz aldım. "Bir yazı" dediniz, ben "İki yazı var." dedim; o yüzden sözünüzü kestim.

BAŞKAN - Evet, iki yazı, doğru.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Ama başta siz konuşmanızda "bir yazı" dediniz, "iki yazı" deseydiniz...

BAŞKAN - Efendim, sırayla gidiyorum Sezgin Bey.

Dosyada bakın, sırayla: "Bir yazı da CHP'ye gitmiş." dedim, ikinci bir yazı daha var... Eğer sabretseydiniz...

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Eğer ben ifade etmeseydim onu söylemeyecektiniz; ikinci yazıyı.

BAŞKAN - Efendim, böyle bir isnat ve iftira... Nasıl bunu söyleyebilirsiniz ya? Dosya önümde, lütfen, sırayla okuyorum. Bu kadar ön yargılı, Komisyon Başkanını suçlayıcı... Teessüf ediyorum, sırayla okuyorum bütün medyanın da önünde. Önümde ikinci yazı var. "Okumayacaktınız" diye... Böyle bir itham... Bunu size iade ediyorum.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Ben de size iade ediyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Şimdi, değerli arkadaşlar, bakınız, önce şunu ifade edelim: Bir defa, bugün de ifade edilen, FETÖ darbe girişiminden tutuklularla ilgili Mehmet Partigöç, Mehmet Dişli'nin ismi daha önce geçti ve diğer birkaç kişiyi ziyaret konusu burada Komisyonumuzda tartışıldı, oylandı ve Komisyonumuz dinlenmesi taleplerinin reddine, daha doğrusu dinlenmemesine karar verdi. Bunu sizler de biliyorsunuz, bütün Komisyonumuz biliyor.

İki: Şimdi, dile gelen, HSYK üyelerinden itirafçı, Ahmet Hamsici'nin beyanı olsun, diğer taraftan Adil Öksüz'ün kaçma süreciyle ilgili arkadaşlarımız dile getirdi, içişleri Bakanına soru ve bunun Adalet Bakanlığına sorulması gerektiği yönündeki cevapla ilgili, biz, böyle itham ve eleştirildiği gibi bunların üzerini örten bir çalışma içinde değiliz. Derhâl sorduk; Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulundan da sorduk, Adalet Bakanlığından da sorduk. Adalet Bakanlığından gelen cevabı bütün üyelerimizin e-maillerine gönderildi. Anayasa'ya, Ceza Muhakemesi Kanunu'na, gizlilik ilkesine, soruşturmanın gizliliğine atıfta bulunarak bu konularda dava açılıncaya kadar Ceza Muhakemesi Kanunu'nun, soruşturmanın gizliliği dikkate alınarak bu beyanların gönderilmesi uygun görülmemiştir, soruşturma hâlâ devam etmektedir.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Adalet Bakanlığı, Ergenekon'da bütün gizli tanık ifadelerini savcı yayınlarken niye yoktu?

BAŞKAN - Aykut Bey, sabırla dinler misiniz?

Ben, Türkiye Cumhuriyeti'nin Adalet Bakanlığından gelen cevabı söylüyorum. Ha, bunu ayrıca eleştirirsiniz, o ayrı konu ama mevzuat gereği bize verilen, Komisyonumuza verilen cevap bu. Bütün üyelerimiz biliyor ki Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'ne göre biz bir soruşturma komisyonu değiliz, dolayısıyla talep ederiz, gelen cevabı üyelerimizle paylaşırız, üyelerimizin her biri siyasi partilerin temsilcileridir, bunları eleştirebilir, onların kendi hakkıdır ama burada Adalet Bakanlığına -ortadaki kanunların açık hükmü böyleyken bir icbar, zorlama durumunun da söz konusu olmadığını da hukuk gereği hepiniz bilmekteyken- bu konuda soruyu sorduk, cevabı aldık; sizlerle de paylaştık.

Bir diğer konu...

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Talep ediyoruz, o zaman soruşturma komisyonu olsun.

BAŞKAN - Müsaade edin bir bitireyim Aytun Bey.

Mali kaynaklarla ilgili olarak, buradaki bütün Komisyon üyesi arkadaşlarımızın önergeleri ilgili bakanlıklara ve kurumlara gönderilmiştir arkadaşlar ve bunların gelen cevapları da bilgilendirme olarak bütün Komisyon üyelerimizle paylaşılmıştır. Şeffaf biçimde Tüzük gereği bu çalışmalar yürütülüyor. Lütfen, orada BDDK'dan gelen yazı, TMSF'den gelen yazı, Maliye Bakanlığından, diğer kurumlardan, bunları takip edelim. O yazıları kendiniz inceleyin, yardımcılarınıza inceledin ama "Bir şey yapılmadı." dediğiniz zaman sanki Komisyon yazmadı gibi... Bunları tek tek hepsini maillerinize gönderdik. Gelen cevabi yazıların bir kısmını basın sorduğunda paylaştık, bir kısmını ise hepinizin elinin altında, onu ifade edeyim.

Şimdi yurtta sulh konseyiyle ilgili... Sorduk arkadaşlar, Adalet Bakanlığına sorduk, Millî Savunma Bakanlığına sorduk, İçişleri Bakanlığına sorduk. Gelen cevaplarda "Yurtta sulh konseyinin isimlendirme konusunda bugüne kadar isim tespiti yapılamamıştır." diyerek Komisyonumuza cevap geldi.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Nereden geldi Sayın Başkanım?

BAŞKAN - Efendim?

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Nereden geldi cevap?

SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) - İçişleri Bakanlığı...

BAŞKAN - Üç yere sorduk. Gelen cevaplar da bakın, soru giden ve gelen cevap listeleri yine sizin hepinizin bilgisinde arkadaşlar.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Gelen cevap nereden gelmiş?

BAŞKAN - Onu araştırıp cevap vermem lazım ama cevap geldi, onu ifade ediyorum.

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Yani Genelkurmaya sorduk mu bunu?

BAŞKAN - Efendim?

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Esas bu işin muhatabı Genelkurmay, idari soruşturmasını yapan.

SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) - Millî Savunma Bakanlığına sorduk, Genelkurmay...

BAŞKAN - Millî Savunma Bakanlığına sorduk Mehmet Bey.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Hâlâ tespit edilememiş, öyle mi?

SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) - Tabii.

BAŞKAN - Ama yani burada bir şeyin tespit edilememesi ayrıdır, Komisyonun bu konuda çalışma yapmadığı, bilgi istemediği, araştırmadığı iddiaları, ithamları ayrı bir şeydir.

Biz bunları teker teker sorduk değerli arkadaşlar. Bakın, bunların hiçbirini ezbere söylemiyorum, bütün Komisyon üyesi arkadaşlarımızın elinde. "İstenen bilgi ve belgeler", "cevabı gelen bilgiler" diye iki ayrı liste vardır. Burada hangi kuruma hangi tarihte yazı gitmiş, hangi tarihte gelmiş, tamamının listesi hepinizin e-maillerinize gönderilmiştir, vardır. Yani burada haksızlık yapmayalım diye bunun altını çiziyorum.

Gezi meselesi eleştirisine gelince. Bunu değerli Cumhuriyet Halk Partili üye arkadaşlarımız basına da yansıyacak şekilde "Biz turistlik gezi yapmıyoruz, araştırma yapıyoruz." şeklinde açıklamalar oldu. Bu talihsiz açıklamalardan üzüntü duyduk. Zira bakın, biz, 44 insanımızın şehit olduğu cumartesi günü, -bir gün öncesi cuma günü saat 16.00'dan itibaren- İstanbul Emniyet Müdürlüğünde, o gün işgal edilen Atatürk Havalimanı kulenin nasıl FETÖ'cü militanlar tarafından, darbeciler tarafından ele geçirildiği, sonra nasıl kurtarıldığını olayın görgü tanıklarıyla orada dinledik. Araştırma Komisyonu olarak tarihe not düşüyoruz. Yarın bu darbe akla geldiğinde ilk akla gelecek yerlerden birisi İstanbul Atatürk Havalimanı'dır, burada kule ele geçirilmiştir ve o darbecilerin oradan nasıl çıkarıldığının görgü tanıkları olan...

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Sayın Başkanım, ne faydası oldu? "Biz kuleye gittik ve şu bilgiliyi aldık, şu faydası oldu." diye.

BAŞKAN - Efendim, ortaya bir rapor...

HÜSEYİN KOCABIYIK (İzmir) - Cumhurbaşkanına iki tane suikast...

SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) - Evet.

BAŞKAN - Bir saniye, tamamlayayım arkadaşlar.

HÜSEYİN KOCABIYIK (İzmir) - Bir helikopterle, bir F16'yla.

BAŞKAN - Devam ediyoruz Aykut Bey ve Hüseyin Bey...

HÜSEYİN KOCABIYIK (İzmir) - Havaalanında olan bir şeyi söylüyorum, orada öğrendik bunu.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

Arkadaşlar, şimdi "Ne fayda ettik?" şeklindeki bir soruyu da bu bağlamda cevaplamış olayım. Bugün biz 47 kişiyi bu Komisyonda dinledik şu ana kadar, 12 kişiyi, bakın, pazar günü İstanbul'da yaptığımız toplantıda. Yani böyle bir darbe araştırma Komisyonunda çok önemli bilgisi, katkısı, deneyimleri olan gazete ve televizyonların genel yayın yönetmenlerini, yazarlarını, akademisyenleri çağırdık. Eğer cumartesi akşamı saat 22.30'da o menfur terör saldırısı olmasaydı belki tamamı gelecekti ama 12'sinin iştirakiyle akşama kadar -bir cenazeye iştirak ettik- bunları dinledik, arkadaşlarımızı ve tutanaklara geçti tamamen. Lütfen, oradan bir takip edin. Hatta oradaki akademisyen arkadaşımızın daha sonra bir beyanı "Ya, ben buraya bilgi vermek için geldim, çok teşekkür ederim ama pazar günü akşama kadar çok da bilgi sahibi oldum." beyanını ben size aktarayım, çok da önemli bir akademisyen. Şimdi, şunu söylüyorum: Biz burada dinlediğimiz, elde ettiğimiz bilgileri ve aldığımız cevapların birine göre hükme varıp da bir şey söylemiyoruz ki. Bunları toparlayacağız, bunları araştırma Komisyonumuzun havuzuna atıyoruz, sonunda birlikte bunun müzakeresini yapıp değerlendireceğiz, ortak noktaları çıkartacağız, bunları sizler de biliyorsunuz.

Şimdi, şunu ben düzletmek istiyorum bu Komisyonda: Değerli arkadaşlar, biz Fatih'te 14 yaşındaki gazi Adviye'nin evine gittik. Orada bütün arkadaşlarımızın konuşacakları boğazına düğümlendi. 14 yaşında "Anne biz gidiyoruz ama eğer bizi öldürürlerse şehit olur muyuz?" sorusu. Baba-anne, ailenin annesi Sevim Hanım, Rabia ve Adviye, efendim, eşleri bu 4 kişinin darbenin önlenmesinde -biz darbeyi araştırıyoruz arkadaşlar- onları büyükşehir belediyesinin önüne çıkartan güç neydi, irade neydi? Ne teşvik etti? Biz bunu sadece gazete ve yazarlardan değil, biz bunu o insanların kendilerinden dinleyerek...

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Türk milletinin inançları yaptı onu. Türk milletinin yüzde 90'nı...Hainler hariç bir sorun yok orada. Sürpriz değil yani.

BAŞKAN - Lütfen kesmeyin sözümü.

O insanların kendi dillerinden, sözlerinden dinleyerek bu Komisyonun tutanaklarına geçirdik. Bunu yapmazsak bir vebal altına girerdik. Zira bu Albayrak dalgalanıyorsa o 14 yaşındaki Adviye'nin de, Şehitler Köprüsü'ndeki bağırsaklarını toplayıp da hâlâ mücadeleye devam eden gazilerimizin de rolleri var. Şimdi, burada böyle bir anlamlı geziye "turistlik gezi" diyenleri kınıyorum.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Ya biz de onları, o insanları şimdiye kadar Fetullah'ı savunanları kınıyoruz.

BAŞKAN - Biz burada darbe Komisyonumuzun...

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - O insanların arkasına saklananları kınıyoruz.

BAŞKAN - ...Türkiye Büyük Millet Meclisinin bize verdiği görevler çerçevesinde tarihe not düşecek bütün çalışmaları eksiksiz yapıyoruz.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Türk milleti hakkında kuşku mu var arkadaşlar, anlayamıyorum?

BAŞKAN - Bir şeyi daha söyleyeyim. Değerli arkadaşlar, bunların hepsini tutanaklara geçireceğiz, değerlendirmesini sonra yapacağız.

Şimdi, değerli arkadaşlar, sık sık burada gündeme geliyor ki: Bizim taleplerimiz dışında sanki dinlenenleri Komisyon Başkanı Reşat Petek kendisi tespit ediyormuş gibi bir algı oluşturma gayreti var. Şimdi, bunu basınımıza da bilgi olarak söylüyorum, bütün Komisyon üyelerimize de. Cumhuriyet Halk Partisinin taleplerinde burada Cevdet Saral dinlendi. Talep ettiniz mi etmediniz mi? Ettiniz arkadaşlar. Efkan Ala dinlendi, Fehmi Koru dinlendi.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Bizim taleplerimiz belli, öncelikli taleplerimiz belliydi.

BAŞKAN - Bir saniye, bir saniye!

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - İyilik yapmıyorsunuz, darbeyi araştırıyoruz.

BAŞKAN - Hilmi Özkök dinlendi, Işık Koşaner dinlendi, İlker Başbuğ, Mehmet Kılıçlar, Nedim Şener, Osman Ak, Ümit Dündar, Yavuz Selim Demirağ. Yine gazilerin isimsiz olarak kadın-erkek dinlenmesi... Bakın, Cumhuriyet Halk Partisinin taleplerinin hepsi yerine geldi. HDP'nin talepleri, Efkan Ala, Mehmet Kılıçlar, Ümit Dündar yerine geldi Milliyetçi Hareket Partisinin Sayın Arif Çetin...

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Sizin taleplerinizde yok muydu bunlar?

BAŞKAN - Bir saniye efendim.

...Hilmi Özkök, İlker Başbuğ, Celalettin Lekesiz, Mehmet Kılıçlar, Vasip Şahin.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Sizin taleplerinizde yok muydu bunlar?

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Bu, uzlaşmayı kötüye kullanmaktır.

BAŞKAN - Şunu söylemek istiyorum arkadaşlar: Bunlar müşterek taleplerdi.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Sizin taleplerinizde yok muydu?

BAŞKAN - Evet.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Öyle söyleyin, öyle söyleyin.

BAŞKAN - Burada yaptığım açıklamalarda şunu söyledim: Öncelikle 4 siyasi partinin...

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Sizin taleplerinizde olduğu için dinlediniz Reşat Bey. Bizim önceliğimiz değil, sizin önceliğiniz olduğu için dinlendi.

BAŞKAN - ...müşterek taleplerini dikkate almak suretiyle öncelik verdiğimizi ifade ettim. Yani burada ne kadar objektif ne kadar olayın aydınlanması için ön yargıdan uzak olarak çalıştığımız...

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Bunu kamuoyu biliyor. Bunu kamuoyu çok iyi biliyor Reşat Bey.

BAŞKAN - ...çok net olarak ortada ama lütfen darbeyi araştırıyorsak bu darbenin mağdurları olarak başta Sayın Cumhurbaşkanımız suikastla öldürülmek istendi. Bu suikastın gerçekleştirilmek istendiği yer Marmaris'tir. Marmaris'te otelde neler yaşandığı, otelin çıkışında... Efendim, bugün gazetecilere yapılan bir açıklamadan ve bunun, ilk açıklamaların kamuoyuna duyurulmaması olayı var. Bunu yaşayan Muğla Valisi, Muğla'nın Emniyet Müdürü, Marmaris'teki emniyet yetkilileri, yerel gazeteciler veyahut da ulusal gazetecilerin yerel muhabirleri. Ya bunların mahallinde dinlenmesi, tarihe not düşülmesinden daha uygun olan bu Komisyonun yapacağı bir faaliyet ne olabilir?

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Hakan Fidan'ı dinlemek olabilir, Genelkurmay Başkanını, kuvvet komutanlarını, bu alçak darbeyi yapanları sorgulamakla olabilir.

BAŞKAN - Onun için bu konuda tamamen ön yargıdan uzak, maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için bir çalışma yaptığımızda kimsenin kuşkusu olmasın.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Çağırın burada dinleyelim Sayın Başkan. Hepsini burada dinleyelim Sayın Başkan.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Çağırın dinleyelim burada.

SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) - Orada 15-20 kişi var, bunların hepsi oradalar.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Hepsini çağırın dinleyelim.

BAŞKAN - Arkadaşlar, bugün de gündemimiz gereği, elbette ki süremiz yettiğince daha da davet edeceğiz, çalışacağız arkadaşlar.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Biz kaç kişi gidiyoruz Selçuk Bey? Komisyon kaç kişi? Danışmanlar, ekipman kaç kişiyiz biz? Onların gelmesi mi daha iyi bu mekâna yoksa bizim gitmemiz mi daha iyi? Söyler misiniz?

BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, şimdi, Sayın Eyüp Pınarbaşı'nı davet ediyoruz buyurun. Eyüp Bey'i davet edelim.

Sakarya İl Emniyet Müdürü Sayın Eyüp Pınarbaşı.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - 15 Komisyon üyesi var, 15 Komsiyon üyesi. Danışmanlar, ekipman, tümünün gitmesi mi daha ekonomik, daha pratik yoksa onların gelmesi mi?

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Aksi hâlde herkese gidilecekti o zaman, niçin bir kısmına gidiyoruz, bir kısmına gitmiyoruz.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Önergeyi oylatmadınız Sayın Başkan, önergeyi oylatmadınız.

SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) - Önerge kabul edildi ya.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Hangisi?

SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) - Araştıracağız sizin önergenizi.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Hakan Fidan'la ilgili vergimiz önerge...

SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) - Sayın Başkan, açıklama yapacak o konuyla ilgili.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Sayın Başkan, oylama istiyoruz ya. Şimdi, bu kadar tartışmayalım, oylamayı yapın, geçin.

BAŞKAN - Efendim, konuğumuz geldi, yeterli izahı yaptım, açıklamayı yaptım.