KOMİSYON KONUŞMASI

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Sayın Başkan, biz de muhalefet olarak sonuçta bu Komisyon çalışmalarına destek vermek için buradayız. Gerçekten de bu darbenin, darbenin arkasındaki nedenlerin ortaya çıkması için çalışıyoruz, özel bir kastımız yok gerçekten. Yani, böyle "Adalet ve Kalkınma Partisi bunlarla iş birliği içerisindedir, ittifak yapmışlar, tam ittifak hâlindeler." falan gibi, öyle bir ön yargıyla burada bulunmuyoruz. Ama, neyse bu darbenin arkasındaki gerçekler... Bu cemaat bu orduda nasıl bu kadar güçlendi, kamuda nasıl bu kadar güçlendi? Bundan sonrası için ne olması lazım? Gerçekten de bu cumhuriyetin bir yurttaşı olarak, bir milletvekili olarak bunun hem nedenlerini hem de bir daha olmaması için ne yapmamız gerektiği için buradayım. Benim samimi düşüncem bu.

Ama, şöyle bir şey bakın, Adalet ve Kalkınma Partisinde -yani masadaki bütün arkadaşlarımı tenzih ederim- çoğunluktan kaynaklanan şu kibir var: En doğrusunu biz biliriz, doğru bizim bildiğimiz doğru. Bu yanlış bir şey.

ZEKERİYA BİRKAN (Bursa) - Yok öyle bir şey.

BAŞKAN - Sezgin Bey'in sözünü kesmeyin arkadaşlar.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Bu, bakın, sadece bu Komisyona özgü bir şey değil. Bakın, Adalet ve Kalkınma Partisi 2002 yılında ortaya çıktığında -2002'den itibaren- karşı görüşe önem veren, çoğulculuğa önem veren, karşısındakini dinleyen, kendi görüşlerini "Acaba?" diye sorgulayan bir siyasal yaklaşım içerisindeydi ama giderek ondan uzaklaştı. Bu, benim kişisel görüşüm; kabul etmeyebilirsiniz, yapıcı bir eleştiri olarak da görebilirsiniz. Giderek o çoğulculuktan, karşısındakini dinlemekten, karşısındakinin fikrinin de doğru olabilme ihtimalini düşünmekten uzaklaştı. Sonuçta, bu Komisyona da bu yansıyor. Yani, biz de düşüncelerimizi burada ortaya koymak istiyoruz, bizim de yaklaşımlarımız var. 4 siyasi partinin ortak iradesiyle kurulmuş bir Komisyon bu. Bizim dediklerimizin de doğru olabilme ihtimalini düşünün, ona göre davranın. Benim demek istediğim o.

Bakın, ben Cumhuriyet Halk Partisinin üyesiyim, o nedenle buradayım, milletvekiliyim. Burada tartıştığımız bir konu dışındaki başka bir konunun Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanına yazıldığını dün öğrendim. Bana cevap yazısı Genel Merkezden gelince öğrendim. Yani, bizim genel merkezimize... Burada üyeyiz. Bir konu yazılıyor, 4 üyesi var burada, nezaketen bile sormuyorsunuz. ABD gezisi...

BAŞKAN - Önerge verildi Sezgin Bey. Yani, bulunmamışsınızdır.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Bütün buradaki toplantılara ben katıldım ama.

BAŞKAN - Şeffaf her şey.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Buradaki toplantılara katıldım.

BAŞKAN - Sizi suçlamak için söylemiyorum ama her üyemizde olabiliyor. Burada bir işlem yapılıyor, o anda bulunmuyor, "Olmamış." diyor.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Bakın, şöyle bir şey: Divana verilmiş olabilir, Divanda olduğu için kendi aranızda konuşmuş olabilirsiniz ama tutanaklara bakacağım.

BAŞKAN - Tutanaklara da bakın siz.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Bakarım tutanaklara.

Bakın, böyle bir yazı yazılmış.

Biz, bakın, kendimizle ilgili her konu ya, gündeme geldiğinde, CHP olarak "Evet, araştıralım." diyoruz, hiç geri durmadık. Nitekim yazmışsınız, cevabı geldi, şu kadar. Yani, bütün gezi baştan sona devletin bilgisi dâhilindedir. İçişleri Bakanlığına bildirilmiş; Washington Büyükelçiliğine bilgi verilmiş, Washington Büyükelçiliği akşam yemeğine davet etmiş, hepsi var. Bakın, teker teker tümü var.

BAŞKAN - Sözü balla keseyim, devam edin yalnız, kesmiyorum.

Şimdi, mesela, eski cumhurbaşkanları, başbakanlara yazı konusu burada gündeme geldi. Tabii, ortak görüş çıkmayabilir. İki defa yazılı, yine WhatsApp'tan da bildirdik. Muhalefetimizden görüş, soru önergesi gelmedi arkadaşlar. Şimdi, diyelim ki biz soruları gönderdik bugün itibarıyla ve dediğim gibi, bu konuda yazılı ve sözlü olarak tutanaklara geçen duyurularımız...

Şimdi, yarın, "Ya, biz soru önerisi gitmesini istemedik, bunu Komisyon gönderdi?" mi diyeceğiz yoksa iletildi, muhalefet olarak siz uygun görmediniz, katılmadınız, gerekçeniz...

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Komisyon kararı var mı? Komisyonun aldığı, oyladığı, yaptığı bir karar var mı konuda? Yok. Karar vermişsiniz, bize tebliğ ediyorsunuz. Bir, usulden karşıyız; iki, özden karşıyız.

BAŞKAN - Yani, burada "Bundan haberimiz yoktur." denmesi artık mümkün değil.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Sayın Başkan, WhatsApp'tan gönderiyorsunuz.

BAŞKAN - WhatsApp değil, e-maillerinizi kontrol etmiyor musunuz Sezgin Bey? Hepsi tutanaklarda geçti bakın. İsterseniz, çıkarırız ortaya.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Sayın Başkan, tamam, neyse cevap geldi.

Bizim de bugün, hem Genel Merkezimiz yazılı 3 sayfalık cevap vermiş hem de biz bugün yazılı cevap verdik.

BAŞKAN - Aldık, evet.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Bakın, onların ilgili muhatabına sorulması lazım, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Merkezine ve Başbakanlığa.

BAŞKAN - Önergeleri aldık Sezgin Bey.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Bakın, biz Başbakana şahsi soru sormuyoruz. Başbakanlık kurumuna yani Hükûmete soru sorulmasını istiyoruz. Dışişleri Bakanı sıfatıyla mı gitti oraya, şahsi mi gitti, gittiği bilgiler nedir Sayın Davutoğlu'nun? Çünkü, resmî bir gezi nedeniyle New York'ta bulunduğu zaman gitmiştir.

BAŞKAN - Efendim, sorduk zaten.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Neyse efendim, bakın, biz ayrıca Başbakanlığa da sorulmasını istiyoruz.

BAŞKAN - Anladım, önergeleri de aldık.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Başbakanın şahsına değil, Başbakanlık kurumuna, Hükûmete sorulmasını istiyoruz.

Ayrıca, bütün bu bilgilerin de Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Merkezine gönderilip bunların sorulması lazım ikinci olarak. Sorulmazsa yani bu komisyon çalışmaları bakımından doğru olmaz, sizin bakımınızdan da doğru olmaz, onu söyleyeyim.

Üçüncü olarak da ben oturumun bir arasında Genel Merkeze gitmem gerekti, gittim, geldim. O arada Beşiktaş Belediye Başkanıyla ilgili bir tartışma yine burada yaşanmış. Sabah da Selçuk Özdağ ifade etti. Biz, bizimle ilgili ne varsa, milletvekillerimizle, belediye başkanlarımızla, kimle ilgili hangi iddia, hangi şüphe varsa buraya çağırın, dinleyin. Biz hiç engel olmayız, karşı da çıkmayız. Ama, onun karşısında da bakın, hemen ifade ettik, haklarında kendi aralarındaki ithamlardan dolayı, tartışmalardan dolayı kamuoyuna yansımış bilgiler var. Dolayısıyla, yani, işte, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanının, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanının da buraya gelip o iddialarla ilgili olarak bilgi vermeleri lazım çünkü yani sonuçta parti sözcüsü ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı arasında bir tartışma var, kamuoyuna yansıdı ve günlerce tartışıldı ve en son, "Tamam, susalım, bunu atiye bırakıyoruz." falan dendi. Neydi atiye bıraktıkları mesele, tartışma? Bunların da bilinmesi lazım. Eğer çağrılacaksa, ki çağrılması da lazım Gökçek'in de Sayın Topbaş'ın da çağrılması lazım, buraya çağrılmaları lazım.

Bundan sonrası bakımından da bakın, Sayın Başkan, gerçekten de bu Komisyon eğer Türkiye Büyük Millet Meclisi... Bakın, kendimiz açısından söylemiyoruz, biz burada partilerimizin seçtiği, Genel Kurula önerdiği, oradan seçilmiş insanlarız, bizim yerimize başkaları olabilir ama burası Türkiye Büyük Millet Meclisinin tüzel kişiliğini temsil ediyor aynı zamanda.

BAŞKAN - Meclisin denetim yollarından araştırma komisyonu tabii ki.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Evet, yani ama biz Meclisi temsil ediyoruz, Meclis adına, bu yüce Meclis adına burada görev yapıyoruz, o kurum adına yapıyoruz. Sonuçta sıfatları ne olursa olsun 2 kamu görevlisi var yani bulundukları mevki ne olursa olsun. Birisi MİT Müsteşarı, çok önemli bir görevde, diğeri Genelkurmay Başkanı. Ama, ikisi de hâlen kamu görevlisi. Yani, Başbakanlığa bağlı kamu görevlileri her ikisi de. Yani, Türkiye Büyük Millet Meclisine icabet etmeyeceklerse, gelemeyeceklerse, beyanda bulunamayacaklarsa... Bu yüce Meclisten saklamaları gereken bilgileri olabilir, gizli oturum yaparız, tutanakları gizli yaparız ama bakın, 2 kamu görevlisinin gelmemeleri, emekliye ayrılmış cumhurbaşkanı, başbakan falan demiyorum, hâlen Başbakanlığa bağlı çalışan 2 kamu görevlisinin -ki yarın öbür gün ikisi de emekli olabilir- gelmemesinin Meclisin tüzel kişiliği bakımından, yaptığımız görev bakımından uygun düşmeyeceği ve Meclisin saygınlığına -onların vereceği bilginin dışında- gölge düşürdüğü kanaatindeyim, Meclisin saygınlığına gölge düşürdüğü kanaatindeyim. Bazı makamların kendilerini Meclisin tüzel kişiliğinin üzerinde görme eğilimini güçlü kılar bu durum, bu da doğru değil, bunun yolunu açmayalım. Dolayısıyla, hâlâ zaman var yani gelirler buraya, kapalı oturum yaparız, sonuçta hepimiz belli deneyimde olan insanlarız, kime nasıl ne söyleyeceğimizi iyi biliriz, belki hiçbir şey sormayız ama buraya gelmemiş olmaları bu Meclisin itibarına, bu Meclisin ortaya koyduğu tutuma, özellikle darbeye karşı ortaya koyduğu tutuma çok aykırı düşecektir. Bunu Adalet ve Kalkınma Partisi bakımından, Meclisin itibarı bakımından bir kez daha düşünün derim.

Teşekkür ediyorum.