KOMİSYON KONUŞMASI

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Aslında, bu Plan ve Bütçe Komisyonunun bazı gelenekleri vardır değerli arkadaşlar. Özellikle, yılı mali bütçelerini bitirdikleri zaman en azından yeniden normal yaşama uyum sağlamaları için bir hafta, on günlük bir süreye ihtiyaçları vardır. Ama, bu defa demek ki bütçe çalışmalarını yeterli kadar cevval yapamadınız ki "Siz çalışmaya devam edin." Bu birinci konusu bunun ama asıl önemli konusu da torba yasaların geneli üzerinde konuşma yapmanın anlamsızlığı.

Şimdi, önünüzde 30 maddelik bir yasa tasarısı var. Bu 30 maddelik yasa tasarısı 19 tane yasada değişiklik yapıyor yine. 19 tane yasanın birbiriyle doğrudan ilintisi yok. Elbette ki bütün yasalar bütünlüğü içerisinde birbiriyle ilintili ama bunların birbiriyle ilintisi falan yok. Dolayısıyla, birbiriyle ilintisi olmayan bu maddeleri bütünleştirerek "Yasa genel olarak topluma şunları getirecek ya da şu konuda hakkaniyet sağlamıyor, şu konuda adalet sağlamıyor." demek mümkün değil. Demek ki böyle bir değerlendirme yapmamız mümkün değil. Bu durumda, her madde üzerinde teker teker değerlendirme yapmak gerekecek.

Ancak, burada önemli olan çok önemli bir olay var: Bu yasayla, her ne kadar Sayın Bakan bu yasayla getirilecek olan mali yüke ilişkin gereken bilgileri dağıtacağını söylediyse de bu yasayla ilgili olarak biz daha bir hafta önce çıkardığımız bütçe kanununa aykırı davranıyoruz bir kere. Dolayısıyla, bütün bu yüklerle ilgili olarak Maliyeye, daha doğrusu, bütçeye gelecek olan yükle ilgili olarak hemen bunun arkasından yeni bir ek ödenek kanun tasarısı getirmeniz gerekiyor, başka türlüsü olmaz. Bir taraftan vazgeçtiğiniz vergiler var, bir taraftan da yükümlülükleriniz var, bunları getiriyorsunuz. Dolayısıyla, bunları alt alta koyduğunuz zaman, bu tasarının böyle apar topar görüşülecek bir tasarı olmaması gerektiğini düşünüyorsunuz. Olmaz. Olmaz. Peki, bunun bu kadar acele olarak getirilmesini gerektirecek içerisinde herhangi bir düzenleme var mı? Bana sorarsanız yok, hiç yok. Yani, bu, ocak ayı içerisinde de çıkarılabilir, şubat ayı içerisinde de çıkarılabilir. Ancak, bununla ilgili olarak daha önceki apar topar yaptığımız kanunlardaki eksiklikleri yeniden telafi etme açısındansa, evet, birkaç maddeyi çıkarmak suretiyle şu anda yürürlüğe koymuş olduğumuz bazı maddeleri değiştirebiliriz. Örneğin, daha geçenlerde yaptığımız bir değişiklikle daha mürekkebi kurumamış bir yasada şimdi burada değişiklik yapıyoruz. Daha önce sadece yük taşımalarıyla ilgili olarak getirdiğimiz istisnaya şimdi yolcuları da eklemiş olduk. Hâlbuki, doğru dürüst bir konuşma imkânı olsa, değerlendirme imkânı olsa bugün yeniden bu konuyu görüşmemiş olacaktık. "Buraya bir kelimenin eklenmesi o kadar fazla önemli değildir." diyebilirsiniz ama bu bir yasa maddesi değerli arkadaşlar. Yasaların maddelerini incelediğiniz zaman iki tane önemli olay görüyorsunuz. Bir tanesi: Bu yasalar genel bir olay temsil etmiyor. Bu toplumda genel bir olayı değiştirmek için bundan sonra sürekliliği olacak bir düzenleme yapmıyorsunuz burada. Yine, dolmuş olan, birikmiş olan, idareden kaynaklanan, başka nedenlerle kaynaklanan, hatta vergiden kaçınmak, vergi kaçınma amacıyla yapılan, hatta, belirli kişilerin yeteri kadar denetlenmemesi nedeniyle başka kişilerin başına açtıkları belaları ortadan kaldırmak için yasa tasarısı yapıyorsunuz, yasa yapıyorsunuz. Bu ne? Daha önceden gümrüklerden yeni diye araç getirmiş olanların, geçirmiş olanların geçirdikleri araçların eski olması nedeniyle devletin daha sonradan el koyduğu veya sorun yarattığı olaylarda siz susuyorsunuz, sadece bu nihai durumu düzeltmeye çalışıyorsunuz hem de üstelik iyi niyetli üçüncü kişileri ciddi anlamda yeniden bir müeyyideye tabi tutarak. Düşünün, gümrükten bir araç geçirmiş, bir acente getirmiş, bunu da satmış, vergilerini de ödemiş, her şeyini yapmış. Sonra anlaşılmış ki bu araç yeni değil, eski, ikinci el. Şimdi, belki üçüncü sahibinde buna el konulmuş. Diyorsunuz ki: "Ben senin aracına el koymam ama ilk getirildiği zamanki ÖTV'nin yüzde 25'ini ödersen ancak el koymam sana, el koyuyorsam da geri öderim." Peki, bu araç Türkiye'ye girerken bu gümrük idaresi neredeydi? Üçüncü kişiye gelene kadar bu idareler neredeydi? Bunlarla ilgili işlem yapanlar neredeydi? Kamunun kendi hatasından kaynaklanan bir olayı düzeltmek için insanlara ceza uygulamasını kabul etmek mümkün değildir, bu olmaz, bu kanun da değildir zaten. Geçici madde, bir defaya mahsus olmak üzere bunları da kurtaralım. "Biz sorunu çözüyoruz." Hayır, sorunu çözmüyorsunuz, bu tür sorunların hepsinin gelecekte yeniden yapılmasının önünü açıyorsunuz. "Canım, yapın, nasıl olsa birileri bir kanun çıkarır." İşte bu torba yasaların mantığı bu. Bu olmuyor; bu, gerçekten olmuyor.

Doğru, ekonominin koşulları göz önüne alındığında çok ivedi olarak alınması gereken kararlar var. Ancak, bunlarda herhangi bir bütünlük falan da görmüyorsunuz, ciddi anlamda görmüyorsunuz. Şu anda ödemeler dengesi krizi olarak adlandırılabilecek birtakım sıkıntılarla karşı karşıya kalan bu ülkenin öncelikle hukuk sistemine güvene ihtiyacı var ama burada yaptığınız her düzenlemede bir gün sonra yeniden değişecek endişesiyle bu güveni sağlayamıyorsunuz. Bunu defalarca söylüyoruz, defalarca söylüyoruz ki bu şekilde yapılan kanunlarda kalite, yasalarda kalite diye bir şey söz konusu değil, gittikçe düşüyor kalitesi, ifadeleri de düşüyor. Elbette ki bu Komisyonun görevi katkılarla, düzenlemelerle, ilave tekliflerle buradaki eksiklikleri gidermek ama ya atlıyorsanız, ya yeteri kadar çalışma imkânı bulamıyorsanız? İşte sorununuz gelip burada kalıyor, burada düğümleniyoruz değerli arkadaşlar, bu olay bu şekilde olmuyor. Bu kanunun, sizi temin ederim, bu kadar büyük bir aciliyeti yok. Bunlarla ilgili olarak yapılacak düzenlemelerin gerçek anlamıyla ilgili yasalarının tümü göz önünde bulundurularak, ilgili komisyonlardan da geçirilerek yasalaştırılması gerekiyor. Ha, şunu diyebilirsiniz: "Yani, artık Anayasa'ya aykırılık da söz konusu olmayabilir, şu da olmayabilir, bu da olmayabilir, şu anda ihtiyaç bu, şimdilik bunu çıkaralım." İşte, bu, şu anda içerisinde bulunduğumuz parlamenter sistemin erozyonunun bizim tarafımızdan da kazma, kürekle birazcık daha artırılması anlamına geliyor. Yapamayız, gerçekten bu erozyona alet olamayız.

Burada, Anayasa Mahkemesi tarafından yapılmış bir iptal kararından sonra, daha önce otuz yıldan fazla çalışmış olmasına karşı ikramiyelerine yansıtılmayan sürelerle ilgili düzenlememiz var. İyi, güzel, Anayasa Mahkemesi de iptal etmiş zaten, çok iyi, hakkaniyete uygun, yapalım diyorsunuz. Sonra, maddeye bir bakıyorsunuz ki bugün yaptığınız düzenleme bu insanların emekli oldukları, bundan on, on iki yıl öncesine kadar uzanıyor ve siz o zamanki katsayılar üzerinden bunlara vereceğiniz ikramiyeyi hesaplıyorsunuz. 85 kuruş ikramiye farkı ödeyeceğiniz kişiler ortaya çıkıyor. 85 kuruş değerli arkadaşlar.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Danıştay ne dediyse, ne hükmettiyse...

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Tamam da onların demiş olmaları böyle bir yasa yapmamızı gerektirmiyor. 85 kuruş vermek için yasal düzenleme yapılmaz. O zaman hakkaniyete uygun bir şey yapacağız.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bakın, yüce Türk yargısı, mahkeme kararıyla diyor ki: Hakkaniyete uygun olan budur. Biz bunu ne yapıyoruz? Uzun yargılama süreleri, uzun yargılama süreçleri, vekâlet ücretleriyle karma karışık olacak bir sistemin tam da yargı organının da zaten şu anda tek bir olay bazında içtihat hâline getirerek verdiği şekilde çözüyoruz.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Tamam Sayın Bakanım, bunu olduğu gibi kabul edelim.

İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - İçtihat değil Sayın Bakanım, 11'inci Dairenin verdiği bir tane karar var.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yok, yok, şu ana kadar...

İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - 11'inci Dairenin verdi bir tane karar var, içtihat falan yok.

HAMZA DAĞ (İzmir) - İçtihat işte.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bendeki bilgi Danıştayın verdiği karar bu şekilde.

(Oturum Başkanlığına Başkan Süreyya Sadi Bilgiç geçti)

BAŞKAN - Arkadaşlar, böyle bir sonuca gidemeyiz.

Sayın Temizel, buyurun siz.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Şimdi, tam da işte yasaların kalitesinden bahsettiğimiz sırada bu tartışmanın yapılması çok anlamlı oluyor. Tamam, Danıştayın kararına uygun olabilir bu, ancak aradan zaman geçmiş, biraz önce belirttiğiniz yargı süreçlerinin çok uzun sürmesi nedeniyle verilen yargı kararının anlamsızlaşması gibi.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - 30 bin tane karar vermiş.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Tamam, onu söylemeye çalışıyorum. Yani, burada yapılması gereken, bu insanların o zamanki maaşlarının bugünkü karşılığını hesaplayarak bu değeri hesaplayabilmektir, kalite bunu gerektirir, söylemeye çalıştığım olay bu, kalite bunu gerektirir.

Değerli arkadaşlar, aynı maddenin içerisinde bu davaları takip eden avukatların vekâlet ücretleriyle ilgili de bir indirim yapıyoruz. Peki, bunu niye yapıyoruz? Niye? Vekâlet ücretleriyle ilgili düzenleme de yine buraların düzenlemesi değil mi, niye indiriyorsunuz? Yani, bir tane memur emekli ikramiyesini doğru dürüst almadı diye yargıda onu temsil eden insana verilmesi gereken vekâlet ücretine "Yüzde 25'i kadar ödenir." diyorsunuz, yüzde 75'ini siliyorsunuz. Doğru, çok fazla olmuş, çok büyük hukuksuzluklar yapılmış ama bunu kesmeye hakkınız yok ki sizin. O zaman istediğiniz davada, aklımıza esende "Şu davalarda vekâlet ücretini yüzde 50 azaltıyorum, şunda şu kadar yapıyorum." deme hakkınız var mı sizin? Yok, yapamazsınız ama diyoruz.

Ben, bazen burada konuşmanın inanılmaz derecede anlamsız olduğunu düşünüp hemen şu mikrofonu kapatmak istiyorum açık söylemek gerekirse, şu anda da o zamanı yaşıyorum açıkça. "Yani, konuşun, bir şey fark etmez nasıl olsa, biz birazdan kabul edeceğiz." diyorsunuz. Sayın Dağ, siz avukatsınız. Siz böyle bir dava almışsanız, birdenbire vekâlet ücretinizin yüzde 75'nin kesildiğini öğrenseniz ne yaparsınız?

EBUBEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) - Ülke menfaatini şahsi menfaatin üzerinde tutuyoruz.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Bak, eğer vatandaşın menfaati ülke menfaatinden daha yukarıda değilse...

EBUBEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) - Avukatın avukatlığını yapıyorum, ben de avukatım.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Peki, sizinkini de sıfıra indirecekler büyük bir ihtimalle, o da ayrı bir olay.

Söylemeye çalıştığım, değerli arkadaşlar, yasa yapmak gerçekten ciddi bir iştir, gerçekten ciddi bir iştir; etmeyin, bunları yapmayalım. Bunlarla ilgili düzenlemeleri her yasayı kendi mantığı içerisinde, kendi yasasında, kendi tutarlılığı içerisindeki maddelerle düzeltelim. Yaptık, ettik, geçti olayıyla bu olmuyor. Bunlar kanun değil, bunlar gerçekten kanun değil.

Bu torba yasa üzerinde temel olarak söyleyeceğim şey bu. Daha önceden yapmış olduğumuz bütçe kanununda resmî bütçe açığı 47 milyar lira olarak belirlenmişti. Sadece sadece bu yasayla birlikte bu -benim hesabım- 117 milyar liraya çıkacak. Alınmayan gelirler, yapılacak miktarlar, eklenecek ödemelerle birlikte bunlara yüklenecek. Bununla ilgili de umarım hem kaynak göstereceğiz hem de nereden ne getireceğimizi çok net olarak göstereceğiz. Maddelerle ilgili bu komiklikleri burada yeniden anlatmaya devam edeceğiz.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.