MUSA ÇAM (İzmir) - Teşekkür ederim.

Şimdi, öncelikle Sayın Bakanın yargı kararlarıyla ilgili değerlendirmelerini büyük bir üzüntüyle dinledim. Kuşkusuz, yargı kararları sonuçları itibarıyla tartışılabilir, onda bir sorun yok ama Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir bakanının yargı kararlarıyla ilgili böyle bir değerlendirme yapması gerçekten beni derinden yaralamıştır.

Şimdi, şu anda verilmiş olan bir tedbir kararı var. Şahıs, verilmiş olan tedbir kararının yeterli olmadığı, diğer maddelerine de tedbir kararı verilmesi ve lehinde karar verilmesiyle ilgili davasını açmış, Yargıtay Genel Kuruluna götürmüş. Ama, bu konuyla ilgili mahkeme sevsek sevmesek de beğensek beğenmesek de bir tedbir kararı vermiş. Şimdi, tedbir kararında davalar Yargıtay Genel Kuruluna gidiyor, orada nihai bir karar verilecek. Şimdi, bize düşen görev, Parlamentoya düşen görev: Bu kararın nihai bir karar olarak verilmesi ve ondan sonra bir yasal düzenleme yapmamız gerekiyorsa bunu yapalım, buna bir itiraz yok ama şu anda henüz daha kesinleşmemiş bir yargı kararı varken, vatandaşın lehine verilmiş bir karar varken kalkıp bizim Parlamentonun bir yasal düzenleme yapması gerçekten siyaseten etik bir durum değildir ve sipariş üzerine, sigorta şirketlerinin, poliçe şirketlerinin talebi üzerine Hazinenin de bir taraf olarak buna alet olmasını veyahut da o ihtiyacı, o talebi karşılamak için acele etmesini anlamakta gerçekten çok büyük bir zorluk çekiyorum. Biz bekleyelim, Yargıtay Genel Kurulu bu konuda nihai kararını versin, o karardan sonra eğer gerçekten bu konuyla ilgili düzenleme yapılması gerekiyorsa biz ne güne duruyoruz, ne için seçildik, yasa yapmak için ama yasaları da yaparken bunun bir kalitesinin olması, hukuk normları ve standartları içerisinde olması ve yargı kararlarına saygı duymamız gerektiğini düşünüyorum, aleyhimize olsa bile.

Teşekkür ederim.

Ayrıca, bu son dağıtılan şey nedir? Danıştay 15'inci Dairesiyle ilgili bir karar dağıtılıyor. Bizde bir başka karar da var.