KOMİSYON KONUŞMASI

BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Sayın Başkan, ben uzun konuşmayacağım. Aslında, ilk başta, iki buçukta Sayın Adalet Bakanımız burada olsaydı o zaman söyleyecektim, onun gelmesini bekledim ama geldi, o konuşmadan sonra tekrar -mazereti var herhâlde- gitti. Adalet Bakanlığı bürokratları burada, not alırlarsa Sayın Bakan geldiğinde kendisinden uygun bir zaman bununla ilgili açıklama bekliyoruz. O sebeple bu sözü aldım yoksa geneliyle ilgili görüşmek üzere söz almış değilim, onunla ilgili hakkımı daha sonra kullanacağım.

Sayın Akbaşoğlu'na teşekkür ediyorum, iki saati geçen güzel bir sunum yaptı. Ben "Nizamülmülk"ten başlamak üzere 11'inci yüzyıldan itibaren cevap vereceğim kendisine, sohbet sırasında güzel bir müsademeyiefkâr örneği göstereceğiz burada.

Benim Sayın Adalet Bakanına iletilmek üzere -Bakanlık bürokratları dikkatle dinlerse- bugün aldığım bir haber var. Biz burada Anayasa değişikliğiyle ilgili görüşme yapıyoruz ve bu görüşmenin sonunda, olur da buradan geçer, sonra 330'u geçer ise doğal olarak referanduma gidilecek. Referandumda da Seçim Yasası uyarınca seçmen kütükleri oluşacak, Yüksek Seçim Kurulu ve seçim kurulları denetiminde Türkiye'de ve yurt dışında oylar kullanılacak. Daha önce Hükûmet kanadından, Seçim Kanunu'nda yurt dışında hâlen adres kaydında kaydı olmayan 1 milyon seçmenin adres kaydında kaydı olmadan oy kullanabilmesi için bir girişim olduğunu biliyoruz. Bu girişim 1 Ocak 2017'den itibaren konsolosluklarda adres kaydı olmayan, dış temsilciliklerimizde adres kaydı olmayan yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın oy kullanamayacağı, önümüzdeki referandumda oy kullanamayacağı bilinen bir gerçek. Bu nedenle de şimdiden adres kaydı yaptırmaları gerekiyor yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın. Bu durumda 1 milyon vatandaşımız var. Eğer 1 milyon vatandaşımız adres kaydı yaptırmazsa dış temsilciliklerde referandumda oy kullanamayacak. Bunun için Seçim Yasası'nı değiştirip bu gerekliliği ortadan kaldırmayı düşündü Hükûmet kanadı ama 67'nci madde, Anayasa'nın 67'nci maddesinin son fıkrası buna engel olduğu için bu konuda, Seçim Yasası değişikliği yapamayacakları konusunda bir kanaat gelişti Yüksek Seçim Kurulunda. Şimdi, öğreniyoruz ki Nüfus Kanunu'nu değiştirerek... Nüfus Kanunu'nda MERNİS kayıtlarından yurt dışında yaşayan vatandaşların adres kaydı olmaksızın Yüksek Seçim Kuruluna nakledilmeleri ve seçmen kütüklerinin bu şekilde oluşması için Nüfus Kanunu'nu değiştirme planlaması var. Bunu da 31 Aralık tarihine kadar Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülecek bir torba kanunun içerisine monte etme girişimleri olduğu haberini alıyoruz. Bu, Türkiye'deki seçmen ile yurt dışındaki seçmen arasında açık bir farklılık yaratmak demektir. Türkiye'de adres kaydı olmayanların seçmen kütüğüne yazılması mümkün değilken yurt dışında adres kaydı olmayanların seçmen kütüğüne bu şekliyle yazılması anlamına geliyor. Bu telaşı anlamak mümkün değil. Anayasa'nın 67'nci maddesinin son fıkrası sadece seçim kanunlarını değil, seçime ilişkin düzenlemeleri içeren bir hüküm. Bu nedenle, ister Nüfus Kanunu'nda yapılsın ister başka bir yerde yapılsın, böyle bir niyet varsa Hükûmeti bu niyetten derhâl vazgeçmeye davet ediyoruz. Hele de anayasa referandumu gibi bir mesele gündemdeyken muvazaalı bir yöntemle, arkadan dolanarak bu tip seçim kanunlarını etkileyecek uygulamaları çok uygun bulmayız diyorum. Bunu Sayın Bakana soracaktım ama bürokratlar burada, Sayın Bakan gelince de bize açıklarsa sevinirim.

Son cümle, bu çerçevede... Bugün basına düştü, Sayın Başbakan dün Adalet ve Kalkınma Partili milletvekilleriyle bir kahvaltı sırasında Anayasa değişikliklerini görüşmüşler. Bu sohbet sırasında bir kısım milletvekili arkadaşımız rahatsızlıklarını ifade etmiş. Bu rahatsızlıklar, işte, yetkilerin artırılması, Meclisin yetkisinin zayıflaması gibi basına düşen bilgiler. Bu çerçevede de Sayın Başbakanın şöyle dediği yazıyor gazetelerde, ben gazetelerin yalancısıyım: "Biz tek başımıza yapmıyoruz bunu. MHP'yle beraber yapıyoruz. Ne yapalım?" diye MHP'yle bu işi ortak yapmayı gerekçe göstererek bu tip, Meclisin yetkilerini daraltan uygulamaların bir anlamda Milliyetçi Hareket Partisinin dayatması olduğu gibi bir anlam çıkıyor Başbakanın açıklamasından. Bu böyledir, değildir bilemem ama açıklama böyledir, izaha muhtaçtır. Yarın acaba Adalet ve Kalkınma Partisi bir yeni aldatılmışlık hikâyesinin altyapısını mı hazırlıyor diye de sormadan edemiyorum.

Teşekkür ederim.