KOMİSYON KONUŞMASI

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

Buyurun Dilek Hanım, ışığınız yanmıyor, kızınız da gelmek üzere, annelerini seyretsin, izlesin.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım, bu konudaki genç hukukçuların taleplerini karşıladığınız için en azından...

BAŞKAN - Rica ederim.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Yani, şu anda öğrendikleri yasaların nasıl yapıldığını görme şansına sahip olacaklar genç arkadaşlarımız.

Sayın Başkanım, Sayın Bakan; Barolar Birliği tarafından getirilen önerge aslında çok makul bir önerge. Hatta ben bunu gördümde tam olarak okumadığımdan şunu söyledim: Acaba avukat arkadaşlarımızdan yine de bir tepki görebilir miyiz? Siz var olan özgürlüğün kısıtlanmasına zemin yaratıyorsunuz, diye bir tepki görebilir misiniz diye de biraz kaygılandım. Ama bu öneri hepimizin de bilgi gibi makul bir öneri. Yani olabilecek, sınırlamalar dâhilinde yapılabilecek bir düzenleme ama Sayın Bakan her nedense bunu uygun görmedi. Gerekçe olarak Sayın Bakanın getirdiği şey, işte terörle mücadele sırasında PKK'yla, KCK'yla ve diğer terör örgütleriyle mücadele sırasında elimiz daralıyor ve mücadele etmekte zorlanıyoruz iddiaları var Sayın Bakanın. Ancak ben şunu söylüyorum, baştan beri de söylüyoruz, bu çözüm süreci, açılım süreci denilen süreçte ne yazık ki artık Hükûmet PKK'yla mücadele etmeyi bırakmıştır, PKK'yla müzakere etmektedir. İmralı'da Abdullah Öcalan'la, Kandil'dekilerle, hatta yurt dışındakilerle müzakere etmektedir. Bununla ilgili yasalar çıkartılmıştır Sayın Başkanım. Yani bu mücadelenin PKK'yla ve KCK'yla yapıldığı...

BAŞKAN - Dilek Hanım evlatlarımız dışarıda değil mi?

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Hayır, gelecekler birazdan.

BAŞKAN - O zaman siz konuşmayı biraz şey edelim, yani geldikleri zaman konuşuyor olun.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Yok, fark etmez.

BAŞKAN - Önemli o.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Yok Sayın Başkanım, hiç önemli değil.

BAŞKAN - O konuda takdirim var.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Aslında ama tabii, bu, konuşulurken gelse çocuklar çok iyi olurdu ama.

Sayın Başkan teşekkür ederim duyarlılığınız için.

BAŞKAN - O zaman alt maddeyi müzakere edelim.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Ben şunu söylemeye çalışıyorum: Yani, artık AKP iktidarı, PKK'yla ve terör örgütleriyle, PKK terör örgütüyle özellikle mücadele etmeyi kendi şeyinden çıkarmıştır. Bu, programında, bu, görüşlerinde yoktur, sadece ediyormuş gibi bir görüntü verilmeye çalışılmaktadır. Yani, belki iyi polis, kötü polis rolü oynanmaktadır. Cumhurbaşkanı "PKK ve PYD terör örgütüdür." derken, Yalçın Akdoğan "Abdullah Öcalan da bu konuda talimat vermiştir ayaklanma provaları için." derken, diğer bazı kişiler, Beşir Atalay ve diğer bazı insanlar da bu çözüm sürecinin devam edeceğini ve bundan da asla geri adım atılmayacağını beyan etmektedirler. En son yine İmralı'ya gidildiğini, çözüm sürecine devam kararı alındığı belirtiliyor.

Şimdi, çözüm süreci denilen olayın içinde neler var? Aslında, Hükûmet bunu söylemiyor. Ama, biz duyuyoruz ki Kandil'den ve HDP temsilcilerinden, burada aslında anadilde eğitimden, kendi okulunu açmaktan, özerklikten hatta Demir Çelik'in söylediği gibi ayrı bayraktan, ayrı başkentten... Bunlar var, federasyon var. Ayla Akat Ata,biliyorsunuz Komisyonda söyledi, "Biz, evet, özerklik istiyoruz; evet, federasyon istiyoruz; gönüllü birliktelik istiyoruz; gönlümüz olmazsa da ayrılırız." dedi. Şimdi, bunları göreceğiz. Şimdi, bakın, bunun için mücadele ediliyor, deniyor ki: "Bir: Kürdistan için mücadele ediyoruz. İki: Birleşik Kürdistan için mücadele ediyoruz." Onun için mücadele ettikleri söyleniyor. "Bunun için silahlarımız da elimizde olacak, asla silahları teslim etmeyiz." diyorlar. Böylesi bir süreç var iken şimdi, bununla ilgili, terörle mücadele, PKK'yla, KCK'yla mücadele nedeniyle biz bunu böyle yapıyoruz demek, çok mantıklı ve makul değil. Yani, bu, sadece göstermelik bir şey, sadece kamuoyuna dönük bir algı operasyonudur diye düşünüyorum ama gerçek anlamda PKK'yla ve KCK'yla mücadele edilmediğini burada bildirmek isterim.

Bu maddeyle ilgili teknik olarak söyleyeceklerimize gelince...

BAŞKAN - Kardeşim, geneli üzerinde müzakereyi bitirdik Dilek Hanım.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Efendim, teknik olarak bu maddeyle ilgili...

BAŞKAN - Siz tecrübeli bir üyesiniz.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Teknik olarak diyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Ama, efendim, her maddede biz geneli üzerinde müzakereye girersek...

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Ne geneli Başkanım? Bu maddeyle ilgili teknik söyleyeceklerimi söyleyeceğim.

BAŞKAN - Buyurun efendim.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Yani, bunu söyleyeceğim ben.

BAŞKAN - Ama buraya gelinceye kadar...

RECEP ÖZEL (Isparta) - "Bu zamana kadar söyledikleriniz neydi?" demek istiyor.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Yani, söyleyeceğiz arkadaşlar, bütün maddelerde konuşacağız.

BAŞKAN - Buyurun, peki, efendim.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Yani, ben dikkat ederseniz, genel olarak maddeyle ilgili konuşmaya özen gösteriyorum.

BAŞKAN - Peki, buyurun.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Şimdi, CMK 153'teki değişikliği hepimiz biliyoruz ki 21 Şubat 2014 tarihinde yapılmasının gerekçesi, bakanlarla ilgili yapılan soruşturmalarda bakanlarının avukatlarının o dosyalara ulaşamaması nedeniyle yapılmıştı, dosyaların tamamen açılması nedeniyle yapılmıştı.

Şimdi, artık, o soruşturmalar gitti yani bu konuda, AKP iktidarı kendisini güvende hissediyor. O nedenle de yeniden eski durumuna dönsün, deniliyor. Kısmen bir değişiklik yapılması son verilen önergede, son verilen önergede kısmi olarak suçların belirlenmesinde bir olumluluk olsa da ama bu avukat arkadaşlarımıza duyulan güvensizliği asla mazur göstermez.

Ben, daha önce de söyledim Sayın Başkanım. Şimdi, siz diyorsunuz ki: "Buna avukatlar -yani şu anda değiştirmediğimiz hâliyle- dosyaya tamamıyla ulaşabilecek durumdalar." Efendim, avukatlar bunu kötüye kullanırlarsa, avukatlar bunu çarşaf çarçaf basına verirlerse... Basına verenler, o cemaatin adamlarıydı zaten, cemaatin savcılarıydı, cemaatin hâkimleriydi. Gerçek anlamda hukukçu olan avukatlar, asla böyle bir şey yapmazlar. CMK 157'de zaten şöyle söyleniyor: "Soruşturma gizlidir, savunma hakkına halel gelmemek kaydıyla." Yani, ne çıkıyor buradan? Savunma hakkı sınırlanmayacak Sayın Başkanım, yani soruşturmanın gizliliği savunma hakkını sınırlayamayacak.

Şimdi, diğer taraftan da eğer gizlilik kararını ihlal ederseniz, siz bunu ifşa ederseniz, o zaman 285'inci madde uyarınca cezai müeyyidesi var. Yani, bir avukat, avukatlığını ortadan kaldıracak şekilde ceza almayı göze alarak bunları yapar mı Sayın Başkanım, kötü niyetli bile olduğunu düşünsek yapar mı böylesi bir şeyi?

Bu nedenle de bu maddenin bu şekilde, var olan şekliyle kalması gerektiğini ve bir değişikliğe uğramaması gerektiğini belirtiyoruz. Yani, biraz daha duyarlı davranarak yani eğer mutlaka değişiklik yapılacaksa Barolar Birliğinin hazırlamış olduğu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin de kararlarına kısmi olarak uygun olan bu metnin, bu önergenin dikkate alınmasını gerektiğini düşünüyorum Sayın Başkanım.