KOMİSYON KONUŞMASI

Buyurun.

FARUK BAL (Konya) - Ben o zaman madde üzerinde düşüncelerimi açıklayayım.

BAŞKAN - Tamam, tamam. Önerge üzerinde müzakere yok bizim hukukta.

FARUK BAL (Konya) - Değerli arkadaşlarım, soruşturma evresindeki "gizli" kavramı birbirine karıştırılıyor. Soruşturma evresinde iki tane gizlilik vardır. Bunlardan bir tanesi Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 157'nci maddesindeki soruşturmanın gizliliği kavramıdır, bu ayrıdır. Bir de soruşturmada gizlilik kararının alınmasıdır ki bu, sanığın müdafisine karşı alınmış olan bir karardır. İkisi arasındaki en önemli fark şudur: Soruşturmanın gizliliği kavramı kişinin masumiyet hakkını koruyan bir ilkedir, soruşturmanın gizliliği kavramı soruşturulan kişinin kamuoyunda küçük düşürülmesini engelleyen bir kavramdır, soruşturmanın gizliliği kavramı, bu kapsamı itibarıyla, kamunun haber alma hakkını engelleyen bir kavram değildir. Dolayısıyla, basın gizli olan bir soruşturmayı -zaten bütün soruşturmalar basından gizlidir- haber olarak kamuoyuna verebilir ancak bunun da bir sınırı vardır. Bu sınır da o kişiyi kamuoyuna yargılatarak kamuoyunun oluşturduğu kanaati mahkeme kanaatine dönüştürme şeklini engellemek. Bu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarına kadar geçmiştir ve Türkiye'nin yaşadığı en vahim olaydır. Türkiye'de konjonktüre göre insanlar yandaş, candaş, televizyonlar tarafından suçlu ilan edilir, ortaya analist, stratejist, profesör, doçent diye birtakım adamlar çıkar. Bunlar o yargılama dosyası içerisinde bulunan bütün delilleri nereden ele geçirirlerse geçirirler ve bunlara göre yargılama programı yapılır, insanlar yargılanır ve kamuoyu da "Vay şerefsiz! Bu da böyle yapmış." der, hâlbuki bu insan masumdur.

Şimdi, bu kavramla bizim tartıştığımız kavramı karıştırmamamız lazım. Bizim tartıştığımız sanıktan delillerin gizlenmesi maddesidir. Sanıktan delillerin gizlenmesi insan hakkı ihlali sonucunu doğuracak çok ciddi bir kavramdır. Sanığı temsil edecek kişinin, hakkındaki delili bilmemesi demek onun savunmasız yargılanması anlamına gelir. Bu savunmasız yargılamanın sonucu da "yargısız infaz" diye dilimize pelesenk olan, herkesin bildiği bir kavramı da ortaya koymaktadır.

Değerli arkadaşlarım, o zaman bunun sınırını belirlememiz lazım. elbette ki Türkiye'de çok ciddi, çok vahşi, çok vahim suçlar işlenmektedir. Bu suçları işleyen örgütler o derecede suç işlemeye konsantre olmaktadır ki suçu önlemekle görevli devlet organlarından daha organize, suçu önlemeye yetkili devlet organlarından daha fazla teknik imkân ve kabiliyetlere sahip ve onların suçu önlemesini atlatabilecek mekanizmaları oluşturabiliyorlar. Bir noktasından suç öğrenilip takip başladığında suçtan kurtulmanın yollarını, delilleri karartmanın, yok etmenin, değiştirmenin, tahrip etmenin yollarını elde edilmeden bulabiliyorlar. O zaman, bu maddenin sevk edilmesini ortaya koyan bir haklılık payı karşımıza çıkmaktadır, o da kamunun genel menfaatidir; kamu düzeninin bozulması ve toplumun çok ciddi tehlikeler altında kalmış olması. Burada toplumun, kamu düzeninin karşı karşıya kaldığı tehlike çok ciddi olmalıdır yani ölçü bu olmalıdır ki savunma hakkı kısıtlanabilsin. O zaman çok ciddi tehlike nedir? Çok ciddi ve vahim suçtur. Çok ciddi ve vahim suçu burada arkadaşlarımız sıralamışlar. Bunların içerisinde bize göre çok ciddi ve çok vahim olmayanlar var. Bize göre var olup da buraya yazılmayanlar var. Dolayısıyla bunun müzakere edilmesi lazım, siz oylamaya kalktınız Sayın Başkan.

BAŞKAN - Yo efendim, müzakere değil, önerge lütfedin.

FARUK BAL (Konya) - İki: Bu uygulanacak tedbirin suçun niteliği, suç örgütünün veya failinin hareket kabiliyeti, suç işlerken kullanmış olduğu imkân ve kabiliyetlerin niteliği önemlidir. Böyle bir öneme uygun süreyle sınırlandırılması lazım ve uygulanacak ceza hükmüne mütenasip bir süreyle de sınırlandırılması lazım. Bunun ay, gün olarak belirlenmesinde bir sorun yaşıyoruz. Barolar Birliği yazmış, iki ayda bir, sonra bir ayda bir, sonra bir daha, mahkeme bir daha, mahkeme bir daha, zaten uzatma kararları için hâkime gidip gelirken bu dosyadan dökülüp saçılan bilgiler onun gizliliğini ortadan kaldırıyor.

BAŞKAN - Anladım.

FARUK BAL (Konya) - Dolayısıyla buna daha makul bir sebep bulmamız lazım. örnek olsun diye ifade ediyorum: Daha az toplumsal barışı ve kamu düzenini tehdit eden, var sayalım ki suç işlemek amacıyla örgüt kurmak. Bu örgüt silahlıysa bu tedbir uygulanabilir ama silahsızsa gerek yok kardeşim veya silahsız ise bunun süresini bir ayla sınırlarsın, bir aydan fazla uzatamazsın. Silahlı örgüte bir ay, silahsız örgüte bir ay, silahlı örgüte ise tutuklama kararı verildiği takdirde kalkar -örnek olsun diye illa diyorum- veya arama kararı verildiği takdirde kalkar. Dolayısıyla buraya hakkaniyete uygun bir savunma hakkının sınırını oluşturabilecek geniş bir çalışma imkânı hazırlanması lazım. Eğer çalışma imkânı hazırlanırsa biz katkılarımızı böyle bir platformda ifade etmeye devam ederiz.

Şimdilik söyleyeceklerim bunlar.

Teşekkür ediyorum.