KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Arkadaşlar, beni bağışlamanızı dilerim, çok kısa konuşacağım, fazla vaktinizi almayacağım.

Meral Hanım "HDP binalarına yönelik saldırıları kimse kınamadı." dedi. Genel Kurulda ben en az 2 defa bu konuya ilişkin konuşma yaptım, açıklamada bulundum; başka partiler de yaptı. O bakımdan, burada bir bilgi eksikliği söz konusu.

2013 yılında o zaman Başbakan olan Sayın Erdoğan'ın bir televizyon programında MHP'ye yönelik birtakım eleştirileri olduğunu ifade etti ve mütebessim bir çehreyle "Dün size böyle ağır laflar söyleyen AK PARTİ'yle nasıl bir araya gelip bu işleri yapıyorsunuz?" demek istedi.

Esasen 4 tane siyasi parti var Mecliste ve benim bildiğim kadarıyla, bütün siyasi partiler birbirleri hakkında çok çeşitli eleştiriler dile getiriyorlar. Eğer eleştirilerin varlığı, ilke düzeyinde partilerin bir araya gelmesi ve kimi konularda uzlaşmasına bir engel teşkil ediyor ise... Geçmiş dönemlerde bu Anayasa Komisyonu kurulmalarına HDP'nin "Biz ilke düzeyinde karşıyız. Bu partiler birbirleri aleyhine konuşuyorlar, o yüzden bu konuşmaları sebebiyle bir araya gelip anayasa yapamazlar." diyerek daha baştan karşı olması sadece ben değil, diğer partiler de esasen birbirleri hakkında konuştukları için bir araya gelemezler demesi gerekirdi. Gönül 4 partinin bir arada yapmasını isterdi, mümkün olmadı, denendi. Siyaset mümkünün sanatı. Partiler bir araya gelirler, usulleri çerçevesinde bu işi müzakere ederler. Esasen, partiler bir konuda bir araya geliyorlar, aynı parti çatısı altında buluşmuyorlar, buna dikkat çekelim. Elbette, birbirlerine ilişkin marjları ve eleştirileri olacaktır. Ama, "uzlaşma" dediğimiz husus, belli konularda sınırlı, başlığı belli bu konularda uzlaşmaktır. O yüzden, ilke düzeyinde bu eleştirilerin varlığını bir araya gelmenin bir engeli olarak değerlendiren mantığı çok uygun bulmadığımı söylemek isterim.

Onun ötesinde, niçin böyle davranıldığına ilişkin sebebi Meral Hanım kendisi herhâlde açıklar diye düşünüyorum.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Bir açıklama...

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Bu eyalet meselesi, eyalet konusu da konuşuldu. Eyalet yahut da yerel idarelere daha fazla hak ve yetki tanınması istikametinde müzakereleri, bunları teknik düzeyde konuşabilirsiniz, tartışabilirsiniz. Mesele şu: Türkiye'de insanlar bir bölünme tehlikesi ve tehdidi altında olduklarını düşünüyorlar, böyle bir tehdit var, PKK diye bir terör örgütü var. Kim ne söylerse söylesin şiddetin ve kanın olduğu yerde bölünme tehdidi kendiliğinden orta yerde durur. Dolayısıyla, bölünme hayaletinin ortalıkta dolaştığı bir zeminde bu anlama gelebilecek, bunu destekleyici mahiyette görülecek idari düzenlemelere ilişkin bütün kesimlerin, en azından bölünme meselesine ilişkin hassasiyet taşıyan kesimlerin dikkatli davranması olağandır; mesele sadece teknik bir tartışma değil, Türkiye'nin üniter birliği. Bu bölünme tehdidi aşıldığında muhakkak Prens Sabahattin'den beri dile gelen ademimerkeziyete ilişkin konular konuşulabilir, tartışılabilir, getirisi, götürüsü müzakere edilebilir, neticede yine usullerine uygun bir karara varılabilir ama öncelikle bu hayaletin muhakkak ortadan kalkması gerekir.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Bu sizin planınız mı sizin, siyasal planınız mı?

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Ben öyle bir şey demedim.

MEVLÜT DUDU (Hatay) - Yani, Anayasa'da bölgesel yönetimler olabilme yetkisi...

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Yani bütün bunlar olduktan sonra... Milliyetçi Hareket Partisinin planı mı?

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Sözlerime Aykut Bey, ben...

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Yok, önemli birisiniz, grup başkan vekilisiniz.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Ben, ne dediğimi biliyorum, ben şunu söylüyorum...

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Milliyetçi Hareket Partisi milletvekillerinin bilmesi gerekebilir.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Evet, ben ne söylediğimi biliyorum.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Bizim bilmemiz gerekenleri bence siz söylemeyin.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Söylediğim şu: Bölünme tehdidinin hayaletinin ortalıkta dolaştığı bir zamanda bu işleri teknik düzeyde tartışmak dahi mümkün olmaz; söylediğim bu. Herhâlde söylediğim gayet açık bir şekilde anlaşılıyor.

BAŞKAN - Hocam, çok özür diliyorum, yemek arası için beş saattir çalışıyoruz. Size bir cevap hakkı olarak söz verdiğimiz için çok özür dilerim, kusura bakmayın...

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Son süzüm afiyet olsun.

Teşekkürler.