| Komisyon Adı | : | ANAYASA KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1504) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 28 .12.2016 |
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Sayın Başkan, Komisyonumuzun değerli üyeleri; gerçekten tarihî oturumları beraber gerçekleştiriyoruz, çok önemli konuları konuşuyoruz. Konuştuğumuzda herkes kendi baktığı pencereden değerlendirme yaptığında işin gerçeği değişmiyor. Gerçek teklifte var, mevcut Anayasa'mızda var. Herkes kendine göre bunu bir tarafa çektiğinde farklı bir şey ortaya çıkar mı? Çıkmaz. Öncelikle bu getirilen cumhurbaşkanlığı sisteminin özünün kuvvetleri birbirinden tam ayırmak olduğunu ve birbirine karşı bağımsız hareket etme gücünü tam sağlamak olduğunu bu teklif çok net bir şekilde ortaya koyuyor.
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) - Nasıl koyuyor Sayın Bakan ya? Böyle bir şey var mı ya?
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar...
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Beni dinlersen anlatacağım.
Bu teklif kuvvetleri yürütmede toplamıyor, yasamada da toplamıyor. Yasamaya ayrı güç veriyor, yürütmeye ayrı güç veriyor, ikisini birbirinden tam ayırıyor. Bunu anlamak için bizim şu andaki Anayasa'mıza ve bu Anayasa'mızın uygulamasına bakmak gerekir. Şimdi, seçim yaptığımızda vatandaşımız neyi seçiyor, parlamentoyu seçiyor. Parlamento kendi içinden hükûmet çıkarıyor. Bu hükûmete salt çoğunlukla güvenoyu veriyor ve komisyonların hepsi neye göre oluşuyor, çoğunluğa göre oluşuyor. İktidar tek başına olsa dahi komisyondaki çoğunluk orada, koalisyonla olsa yine iktidarda, Genel Kurulda da öyle ve yasama faaliyeti yapıyoruz, ayrıca denetleme faaliyeti yapıyoruz, şu anda yaptığımız işin özü bu.
Ben buradaki Komisyonun saygıdeğer üyelerine ayrı ayrı sormak isterim. Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda bugün uyguladığımız sistem içerisinde çoğunluğun gündeme alınmasını istemediği bir konuyu gündeme alabiliyor muyuz? Alamıyoruz. Komisyonlarda alabiliyor muyuz? Alamıyoruz. Şimdi, Hükûmet, çoğunluğun içerisinden çıktığı için çoğunluk kendisini Hükûmetin bir parçası gibi görüyor; Hükûmetin başarısını kendi başarısı, Hükûmetin başarısızlığını da kendi başarısızlığı gibi algılıyor. Esasında, baktığınızda, cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar bizim mevcut 1924 Anayasa'mız ve 1961 Anayasası, 1982 Anayasası'nın uygulamasına bakıldığında, "parlamenter sistem" dediğimiz sistemin, bir noktada, yürütmenin kontrolünde yürüyen bir yapı olduğunu görüyoruz. Bu sadece bugüne has değil; dün de böyle, önceki gün de böyle. Herkes neden şikâyet ediyor? Parlamento etkin denetim yapsın. E, nasıl yapacak etkin denetim? Şimdi, bunu sağlayacak şey nedir? Yürütme ile yasamayı birbirinden ayırmaktır. Siz yürütmeyi yasamanın içinden çıkarırsanız, yasamanın içinden çıkan yürütme, bir nevi yasamanın evladı gibi oluyor, siz kendi içinizden çıkarıyorsunuz. Onu içinizden çıkardığınızda...
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Tamam Sayın Bakan...
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Bakın, hayır, iktidar çoğunluğu...
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Ayırdığın zaman nasıl ayıklayacaksın, onu söyle.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Bakın, işte, onun için, bir defa, yasama ve yürütmeyi birbirinden ayırmak, birbirinden bağımsız kılmak için ayrı ayrı seçimlerle gelmesini sağlamak temel esastır.
Şimdi, bu neyi getiriyor?
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Seçim değil, atamayla geliyor.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Bakın, atamayla değil, seçimle geliyor. Yürütmenin seçimi bu teklife göre ayrı yapılacak. Vatandaş, Türkiye'yi...
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Bir kişi seçilecek.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Kimi seçerse o yapacak, o da kabine kuracak; bir kişi değil sonuçta. Yürütme yetkisi cumhurbaşkanına ait ama cumhurbaşkanı, cumhurbaşkanı yardımcıları, bakanlar olacak. Yani, bugünkü Bakanlar Kurulu.... (CHP sıralarından gürültüler)
Bakın, müsaade buyurun, ben bir anlatayım, beni bir dinleyin, itirazlarınızı zaten söylersiniz.
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, lütfen, Sayın Bakanımızı dinleyelim.
Buyurun Sayın Bakanım, devam edin.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Cumhurbaşkanı sorumludur, halktan yetkiyi o alıyor, sorumlu ama bu sorumluluğunu ne yapacak? Yine bakanlarla, cumhurbaşkanı yardımcılarıyla yürütecek.
Şimdi, halk, cumhurbaşkanını ayrı seçecek, programı belli, neyi yapacağını değerlendirecek, yasamayı da ayrı seçecek.
Bakın, bugün seçim sistemi uygulamasında ne oluyor? Şimdi, vatandaş şunu düşünebiliyor seçim yaparken, diyor ki: "Siyasi istikrar lazım, güçlü iktidar lazım. O zaman, bizim parti zaten barajı geçemiyor veya iktidar da olamıyor ama hiç olmazsa istikrar bozulmasın." diye başka partilere kerhen oy veren vatandaşlarımız da var. Ama, bakın, şimdi, bu sistem devreye girdikten sonra vatandaşın istikrar diye bir derdi olmayacak. Çünkü, cumhurbaşkanını seçtiği zaman siyasi istikrar ve güçlü iktidar sistemin doğası gereği doğuyor, sadece sandıkta verilen oylarla değil. Bu sistem, zorunlu istikrarı doğuruyor, zorunlu olarak güçlü bir iktidar doğuruyor. O zaman vatandaş ne diyecek? "Tamam, istikrarı kurduk biz." Arkasından Mecliste de daha rahat oy kullanacak.
Bakın, bir şey daha... Vatandaş, yasama üyelerinin seçiminde kerhen değil, gerçekten istediği partiye oy verecektir. Meclisin dağılımının bugünkünden daha farklı olma ihtimali daha yüksek burada. Çünkü, Hükûmet kuruldu, istikrar oluştu. Meclisin üyelerini seçerken de vatandaş diyecek ki: "Ben burada da şu partiye oy vereceğim." Ona oy verecek, o adaylara oy verecek. Dolayısıyla, Meclisi vatandaş kendisi de ayarlayabilir ki ayarlayacaktır.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Nasıl yapacak onu?
CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) - Milletvekillerini kim belirleyecek?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Bakın, pek çok yerde oldu. Vatandaşımız, belediye başkanında A partisine veriyor, büyükşehir belediye başkanlığında B partisine veriyor, belediye meclisinde C'ye veriyor. Bunun pek çok örneğini her yerde biz yaşadık. Onun için, vatandaşımızın bu noktadaki bilincinin ve şuurunun, bu şuurun bizden daha yüksek olduğunu burada ifade etmek isterim.
Şimdi, Parlamentonun 600 milletvekili var yeni teklife göre. Eski teklifte 550 vekil var, şimdi 600 oldu. Peki, bu, Parlamentoyu zayıflattı mı, geriye mi gitti? Hayır, artırdı, güçlendirdi. Peki, milletvekili adaylarını kim belirliyor? Partiler belirleyecek. 600 tane milletvekili adayını...
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) - Aklımızla alay etmeyin Sayın Bakan.
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar...
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - ...eğer cumhurbaşkanı belirleyecek diyorsak, o zaman büyük bir çarpıtmayı, büyük bir yalanı hakikat gibi söylüyoruz demektir, bu büyük bir yalandır. 600 tane adayın 600'ü cumhurbaşkanı seçtiğinde mi seçilecek? Partiler belirleyecek milletvekillerini. Şimdiki usul nasılsa, kendi tüzükleri nasılsa, kendi esasları nasılsa ona göre belirleyecek ve vatandaş seçecek. Dolayısıyla, bugünkü çoğulculuk, belki bu sisteme geçtikten sonra vatandaşın oy vermede daha özgüvenle hareket etmesi... Çünkü, istikrar baskısı kalkacak, güçlü iktidar baskısı kalkacak. Ona verdikten sonra yasamada daha güçlü bir yasama kurmak için çok farklı tercihlere yönelebilecektir. O yüzden, seçimler eş zamanlı yapılsa dahi Parlamentoda milletvekili sayısı, dağılımının çok farklı sonuçlanacağını ben düşünüyorum ve bugünkünden farklı olacaktır. Ondan da hiç kimsenin endişesi olmamalıdır.
Parlamentonun görevlerine baktığımızda... Peki, getirilen düzenleme Parlamentonun yasama görevini ortadan kaldırıyor mu?
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) - Kaldırıyor.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Kanun koyma kime ait? Parlamentoya ait.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Niye kararname çıkarma yetkisi veriyorsunuz?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Kanunu değiştirmek kime ait?
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) - Cumhurbaşkanına ait.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - O zaman cumhurbaşkanına kararname yetkisi vermeyelim.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - İzah edeceğim, müsaade buyurun.
Kanun değiştirmek kime ait? Yasama organına ait. Kanunu ilga etmek kime ait? Yasama organına ait. Buna bir müdahale var mı? Yok, kesinlikle buna bir müdahale yok.
Peki, mevcut düzenleme ne var? Yasama organı istediği zaman yürütme organına kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi veriyor mu? Yasama yetki veriyor, diyor ki: "Alın, siz -Anayasa'dan kaynağını alıyor bu- kanun hükmünde kararname çıkarabilirsiniz." Yürütmeye veriyor mu, geçmişte de vermiş mi? Defalarca vermiş ve yürütme, kanun hükmünde kararnameyi çıkarmış. Peki, başka ne veriyor Anayasa. Şu anda da var; cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, olağanüstü hâl ilan ettiği zaman olağanüstü hâl kararnamesi çıkarma yetkisi de veriyor mu? Yeni getirmiyor, bu da mevcut Anayasa'da şu anda var mı? Var. Peki, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğinin kuruluşuna ilişkin, Anayasa'mızın ilgili maddesinde çok net "Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir." diyor. Cumhurbaşkanlığı kararnamesi, bu teklifle icat edilmiş bir şey değil; şu anda Cumhurbaşkanının bizzat uyguladığı, Genel Sekreterlikte ilgili düzenleme.
Şimdi, sistem değişikliği gelince ne oluyor? Bu sistem değişikliğinde kanun hükmünde kararname kalkıyor, böyle bir yetki şeyi kalkıyor. Dolayısıyla, cumhurbaşkanlığı kararnamesi bu anlamda bir ihtiyacı karşılamak üzere konuyor; bir.
İki: Bakın, Anayasa'da "Kanunla düzenlenmiş, düzenlenecek." denen hiçbir konuda cumhurbaşkanı kararname çıkaramayacak, kanun olan bir konuda kararname çıkaramayacak; temel haklar konusunda, siyasi haklar konusunda, yargıyla ilgili konuda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkaramayacak. Tam 82 tane maddede "Kanunla düzenlenir, bütün her şey kanunla düzenlenir." diyor. Dolayısıyla, Meclisin yasama yetkisinin cumhurbaşkanına devri diye bir şey kesinlikle söz konusu değil. Meclisin şu anki parlamenter sistem uygulamasında ihtiyaç duyulduğunda kanun hükmünde kararnameyle yürütmeye devredilen bazı konular, onun da istisnaları da çoğaltılarak, eskisinden de daraltılmak suretiyle cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle cumhurbaşkanına devrediliyor. Bu bir zaruret. Sistem ne olursa olsun, olağanüstü bir durum olduğu zaman, belli konularda böyle bir düzenleme yapmaya ihtiyaç var. Hemen hemen her ülkenin anayasalarında da bu konuda farklı düzenlemelerin olduğunu görüyoruz. Bir defa, bu, yasama yetkisinin devri değil, Meclisin yasama gücünün azaltılması da değil, şu andaki güç aynen muhafaza ediliyor; bu çok net, çok açık.
Bir başka konu: "Cumhurbaşkanı Meclisi feshedecek veya Meclisi yok edecek." Bakın, şu andaki Anayasa'mızın 116'ncı maddesi "Bakanlar Kurulunun, 110 uncu maddede belirtilen güvenoyunu alamaması ve 99 uncu veya 111 inci maddeler uyarınca güvensizlik oyuyla düşürülmesi hallerinde; kırkbeş gün içinde yeni Bakanlar Kurulu kurulamadığı veya kurulduğu halde güvenoyu alamadığı takdirde Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanına danışarak, seçimlerin yenilenmesine karar verebilir."
İkinci fıkra: "Başbakanın güvensizlik oyu ile düşürülmeden istifa etmesi üzerine kırkbeş gün içinde veya yeni seçilen Türkiye Büyük Millet Meclisinde Başkanlık Divanı seçiminden sonra yine kırkbeş gün içinde Bakanlar Kurulunun kurulamaması hallerinde de Cumhurbaşkanı Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanına danışarak seçimlerin yenilenmesine karar verebilir." Şu anda var mı?
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Özel şartlarda.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Özel şartları var. Cumhurbaşkanına Anayasa bu yetkiyi vermiş mi? Vermiş. Uygulanmış mı bu? Bakın, 7 Haziran seçimlerinden sonra uygulanmış. Peki, Türkiye Büyük Millet Meclisinin cumhurbaşkanı seçiminin yenilenmesine karar verme yetkisi var mı? Yok. Şimdi ne getiriliyor? Cumhurbaşkanı seçimin yenilenmesine karar verdiği takdirde kendi seçiminin yenilenmesi de getiriliyor, bir müeyyide konuluyor.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - O tek başına karar veriyor.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Tabii, tek başına karar verdi. Bakın, cumhurbaşkanı beş yıllığına seçiliyor. (CHP sıralarından gürültüler) Beş yıllığına seçilen cumhurbaşkanı, seçimin yenilenmesine karar verdiği takdirde bir dönemi gidiyor; birinci dönemde karar verdiği bir dönemi gidiyor, kendi dönemini de kısaltıyor, bir müeyyide getiriyor ve Türkiye Büyük Millet Meclisi...
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) - Zekâmızla alay ediyorsunuz, yeter artık ya, zekâmızla alay ediyorsunuz!
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, lütfen Sayın Bakanımızı dinleyelim.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Yani, olan bir zekâyla alay etmem ben, hiç merak etme.
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) - "Sayın Cumhurbaşkanı bunu istedi, biz de böyle yapıyoruz." deyin, olay bu.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Şimdi, bakın, şu anda Parlamentonun cumhurbaşkanı seçimini öne alması veya seçimin yenilenmesi kararı verme imkânı yok ama bu ne yapıyor? Parlamentoya da kendi seçim kararı aldığı zaman cumhurbaşkanı seçimi de öne alacak. Böylelikle birbirini dengeleyecek.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - 1 kişi...
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - 1 kişi değil, 600 kişi kararı alacak, 600 kişi burada bir karar verecek. Dolayısıyla, seçimlerin yenilenmesi konusunda Parlamento tehdit altında değil, cumhurbaşkanı da tehdit altında değil. Kendi içinde bir fren-denge sistemi kurulmuş, kim bu yetkiyi kullanırsa ona bir müeyyide getirilmiş. Keyfe ma yeşa kullanılmasın, keyfî hareket etmesin diye siz seçim yenilediğinizde kendi seçiminizi de yenileyeceksiniz. On yıl görev var. Eğer ikinci dönem seçilirse, birinci dönem yenilendiğinde diyelim, bir sene sonra, dört yıllık görevinden de sarfınazar edecek, ikinci dönem seçilebilirse gelecek.
CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) - Yazmıyor bu teklifte.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Çok açık, Anayasa'yı okuduğunuzda bunun böyle olduğunu göreceksiniz.
O yüzden, burada, Meclisin cumhurbaşkanının feshi tehdidi altında olduğunu ifade etmek gerçekçi değil. Bu bir fren-denge sistemidir, doğru bir düzenlemedir, bunu ifade etmek isterim.
Meclisin denetim yollarına baktığınız zaman, Türkiye Büyük Millet Meclisinin denetim yolları içerisinde ne var şu anda? Soru önergesi var, yazılı-sözlü soru önergesi, Meclis araştırması var, Meclis soruşturması var, genel görüşme var, bir de gensoru var. Şimdi, baktığınız zaman, burada, yeni teklifte yer almayan ne var? Gensoru var, bir de güvenoyu var; güvenoyunu da bir denetim saymak lazım. İkisi yok. Peki, niye yok? Bu sistemin doğası gereği yok. Biz parlamenter sistemden cumhurbaşkanlığı sistemine geçiyoruz. Parlamenter sistemin doğal özelliğini cumhurbaşkanlığı sistemine aktardığınızda, bu cumhurbaşkanlığı sistemi olmaktan çıkar. Cumhurbaşkanlığı sisteminde güvenoyunu sandıkta halk veriyor ve sandıkta halk geri alıyor. Halk yetkiyi sandıkta veriyor; yoksa, seçtiği milletvekillerine Hükûmeti kurma görevi vermiyor parlamenter sistemde olduğu gibi, hükûmeti sandıkta kuruyor.
Peki, gensoru nedir? Bir bakanın düşürülmesini ve başbakanın düşürülmesini sonuçlandırıyor nihayetinde. Şimdi, sistem değişince, otomatik olarak artık düşürme veyahut da yenisini seçme konusu doğrudan halka geçiyor, işin asıl sahibine geçiyor bu sistemin doğası gereği.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Cumhurbaşkanının keyfine kalıyor; canı istediği zaman bakanı atıyor, istemediği zaman atamıyor.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - "Burada gensoru niye yok?" diyenlerin cumhurbaşkanlığı sistemi, başkanlık sistemi, parlamenter sistem, bu sistemler konusundaki yazılanları bir kez daha okuması lazım. Bu sistemin doğası ve özü gereği güvenoyu olmaz, olması mümkün değil, gensoru da olmaz. Ama, baktığınız zaman, diğer denetim yolları var mı? Aynen var.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Ne var?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Şimdi, yazılı soru önergesi bugün var mı? Var. Şimdi olacak mı? Olacak.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) -Yok.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Var burada, teklife bak; görmüyorsan ne diyeyim ben sana.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Peki, fesih niye var?
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Yazılı önergeye de cevap vermiyorsunuz ki. (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar...
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Peki, burada genel görüşme var mı? Genel görüşme aynen var. Peki, Meclis araştırması var mı? Meclis araştırması aynen var. Peki, Meclis soruşturması var mı? Şu anda teklifteki madde metninde değişiklik öngören teklife baktığınızda, burada Meclis soruşturması, cumhurbaşkanı ve bakanların cezai sorumluluğu zaten Meclis soruşturması usulüyle olacak. Şimdi, buraya Meclis soruşturması da konuyor.
Dolayısıyla, şu anda Anayasa'mızda olan denetim mekanizmalarından gensoruyu çıktığınızda hepsi var. Bir de sözlü soruyu çıkıyoruz çünkü bakanlar Genel Kurulda olmayacak. Dolayısıyla "Meclisin denetim yetkisini ortadan kaldırıyorsunuz, denetim menetim yok." diyenler, ya bu Anayasa'yı okumadı ya bu teklifi okumadı ya da büyük bir kargaşa yaratmak, algı kirliliği yaratmak istiyor. Meclis bundan sonra denetimi daha etkin bir şekilde yerine getirecektir. Gensorunun olmayışı, sistemin tamamen doğal bir sonucudur. Cumhurbaşkanlığı sistemine geçtiğinizde, bu sistemde gensoru müessesesi zaten olmayacaktır.
Sayın Başkanım, bu cumhurbaşkanlığı sistemi, netice itibarıyla, kuvvetlerin tek elde toplanmasını önleyen, yasama ve yürütme kuvvetini birbirinden ayıran, yasamayı daha güçlendiren, yasama denetimini daha etkin kılan, yürütmeyi de güçlendiren bir sistemdir.(CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, lütfen, dinleyelim değerli arkadaşlar.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Siyasi istikrar kuran bir sistemdir, güçlü iktidar kuran bir sistemdir. Bunu çok net olarak ifade etmek lazım, çok açık bir şey. (AK PARTİ ve CHP milletvekillerinden karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN - Arkadaşlar, karşılıklı konuşmayalım, lütfen Sayın Bakanı dinleyelim.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Ama, demin de söyledim; bakın, Sayın Başkanım, bu sistemde kazanan, en fazla iki dönem kalacak, çok başarılı cumhurbaşkanı iki dönem kalacak. Kaybetti, bir dönem; kaybeden de hemen gidecek. Yani, siyasette bir yenilenmeyi, değişimi, dönüşümü, kuşak değişimini de bu sistem zorunlu hâle getirecektir. Bu işin özünde de bu vardır ve "Buradan diktatörlük çıkar." demek, fevkalade büyük bir yanlıştır, bu düzenlemeleri çarpıtmadır. Çünkü, halkın oyuyla seçilecek yüzde 51 -yüzde 50,1 diyelim- arkasından bir daha seçim var, Parlamento seçimi var, Parlamento denetimi var. Cumhurbaşkanının çıkardığı kararnameyi Parlamento kanun çıkararak etkisiz hâle getirebilme yetkisine, gücüne sahip ve buradan siz, kalkıyorsunuz, hem rekabetçi bir seçim olacak, herkes konuşacak, herkes yarışacak, herkes anlatacak, yüzde 51'inin oyunu alarak gelecek; ondan sonra buna "diktatör" diyeceksiniz. Bu, kabul edilemez bir şey.
İki: Etkin yasama denetimi olacak. Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve cumhurbaşkanının bütün eylemleri yargı denetimine açılıyor, burada o da var.
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) - Sayın Bakan, Hitler de böyle geldi.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Şimdi, cumhurbaşkanının tek başına yaptığı işlemler yargı denetimine açık değil.
SALİH CORA (Trabzon) - Cumhurbaşkanımıza "Hitler" diyemezsin!
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) - Hitler de böyle geldi!
SALİH CORA (Trabzon) - Cumhurbaşkanımıza "Hitler" diyemezsin, terbiyesizlik yapma!
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) - Terbiyesiz sensin! Hitler de böyle geldi!
SALİH CORA (Trabzon) - Dün akşam İsmet İnönü'ye "Hitler" denildiğinde niye karşı çıktınız? Terbiyeli konuş! Cumhurbaşkanımıza hakaret edemezsin, bizim Cumhurbaşkanımıza hakaret edemezsin"
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - İsmet İnönü senin de şefin!
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) - Hitler de böyle geldi, Hitler de böyle geldi!
SALİH CORA (Trabzon) - Sana Cumhurbaşkanımıza hakaret etme yetkisi veremeyiz. Haddini bil ve otur! Cumhurbaşkanımıza hakaret edemezsin!
BAŞKAN - Sayın Cora, Sayın Özdiş...
SALİH CORA (Trabzon) - Hitler'i kendi tarihinde ara.
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) - Terbiyeli konuş!
BAŞKAN - Sayın Cora, Sayın Özdiş, lütfen karşılıklı konuşmayın, Sayın Bakanımızı dinleyelim.
Sayın Bakanım, lütfen devam edin.
SALİH CORA (Trabzon) - Cumhurbaşkanımıza burada hakaret etti.
BAŞKAN - Sayın Cora, Sayın Bakanımız konuşuyor. Sayın Cora, Sayın Özdiş, lütfen, Sayın Bakanımız konuşuyor.
SALİH CORA (Trabzon) - Akıllı olsun.
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) - Senden mi öğreneceğim?
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, Sayın Bakanımız konuşuyor, lütfen.
Sayın Cora, Sayın Özdiş, lütfen, Sayın Bakanımız konuşuyor.
Buyurun Sayın Bakanım, devam edin lütfen.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Sayın Başkan, şu anki Anayasa'mızın hükümlerine göre cumhurbaşkanının tek başına yapacağı işlemlere karşı yargıya müracaat hakkı yoktur. Şimdi, bu düzenleme, cumhurbaşkanının tek başına yaptığı bütün işlemlere karşı yargı yolunu açıyor.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Şu anki Cumhurbaşkanı da bir sürü işlem yapıyor.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Ama şu anda kapalı, şu anda kapalı.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Şu anda siz cumhurbaşkanına devleti düzenleme yetkisi veriyorsunuz.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Bir sürü işlem yapıyor tek başına, yargı yolu kapalı ama bu düzenleme, cumhurbaşkanının tek başına yapacağı işlemler dâhil bütün yaptığı işlemlere karşı yargı yolunu açıyor. (Gürültüler)
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, lütfen Sayın Bakanı dinleyelim, lütfen.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - İki, mevcut Anayasa'mıza göre cumhurbaşkanının resen imzalayacağı emir ve kararların aleyhine de yargı yoluna müracaat edilemiyor. Resen imzaladığı pek çok emir ve karar var, şimdi bu düzenlemeden sonra bunların tamamına karşı da yargı yolu açılıyor. Şimdi, mevcut Anayasa'mızın 105'inci maddesine göre, vatana ihanet dışında herhangi bir suçla cumhurbaşkanının suçlandırılması -teorik tartışmalar bir yana- Anayasa'yla mümkün değil ama bu düzenlemeden sonra, cumhurbaşkanının işlediği iddia edilen bütün suçlardan dolayı soruşturulmasının ve Yüce Divana sevkinin önü açılıyor ve bu yetki de Türkiye Büyük Millet Meclisine veriliyor. Böylesi denetim hem yargı denetimini sonuna kadar açma ve halkın seçimi, rekabetçi seçim...
AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) - Sayın Bakan, bu hainliktir, başka bir şey değildir.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Bütün bunlardan sonra buna diktatörlük demek çok büyük çarpıtmadır, büyük bir algı operasyonudur.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Ne alakası var, ne alakası var!
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Burada demokratik hukuk devletini...
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, değerli arkadaşlar...
AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) - Bir daha söylüyorum, hainlik anayasasıdır bu.
BAŞKAN - Sayın Aşkın Bak, lütfen Sayın Bakanımızı dinleyelim, Sayın Aşkın Bak.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Ne alakası var! Ne alakası var!
AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) - Hainlik anayasası!
BAŞKAN - Sayın Üstündağ, Sayın Aşkın Bak, lütfen karşılıklı konuşmayın. (Gürültüler)
AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) - Hainlik anayasası!
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Konuşma!
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, Sayın Bakanımıza lütfen saygı gösterelim. (Gürültüler)
Sayın Üstündağ lütfen, Sayın Üstündağ. Sayın Aşkın Bak, Sayın Bakanımız konuşuyor.
Değerli arkadaşlar... (Gürültüler)
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Demokrasiyi yok ediyorsunuz.
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, Sayın Bakanımız konuşuyor.
Buyurun Sayın Bakanım.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Sayın Başkanım, tabii, tartışmalar sırasında gerçekten çok üzüldüğümüz, rahatsız olduğumuz ifadeler kullanılıyor. Biz medeni ölçüler içerisinde tartışamayacak mıyız? Birbirimize hakaret etmeden, birbirimize saygısızlık göstermeden, birbirimize küfretmeden konuşamayacak mıyız?
AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) - Hakaret yok Sayın Bakanım.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Nasıl yok ya!
AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) - Ne alakası var.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Bakın, müsaade buyurun, ben bir kanaatimi söyleyeyim arkadaşlar ya, müsaade buyurun. Benden sonra söz alan arkadaşlarımız konuşacaklardır.
Anayasa yapım usulünün nasıl olacağı Anayasa'mızda açıkça bellidir. Anayasa'yı yeni bir anayasa olarak yapmak veya mevcut Anayasa'da değişiklik yapma yetkisi Parlamentoya aittir. Anayasa'nın öngördüğü usullere riayet ederek Anayasa'da değişiklik yapmak veya yeni bir anayasa yapmak hainlik değildir. Bu, Anayasa'nın verdiği yetkiyi kullanmaktır, görevi yerine getirmektir, milletin emrine uymaktır. Eğer Parlamentonun anayasa yapma veya Anayasa'yı değiştirme yetkisini kullanmasını hainlik olarak görürseniz o zaman darbecilere sadece anayasa yapma yolunu açarsınız. Bu fevkalâde yanlıştır. Bakın, kaç gündür tartışılıyor, "Anayasa'yı değiştiremezsiniz, anayasa yapamazsınız." Anayasa'yı değiştirebilir bu Parlamento, yeni anayasa yapabilir bu Parlamento, buna ehildir. Bu Parlamentoyu yeni anayasa yapmaya ehil görmeyenler veya Anayasa'da değişiklik yapmaya ehil görmeyenler demokrasiyi hazmedememiş olanlar. Eğer biz demokrasiyi hazmetmiş olursak burada Anayasa değişikliğini görüşmeye hainlik diyemeyiz. Demokrat birisi bunu söyleyemez, siz bunu söyleyemezsiniz, demokrasiye inanan birisi Parlamento, Anayasa'nın verdiği yetkiler çerçevesinde vazifesini yapıyor, bir milletvekili çıkıyor buna ihanet diyor. Kabul edilebilir bir şey mi? Demokrat birinin söyleyeceği bir şey mi? Kim yapacak Anayasa'yı o zaman, kim değiştirecek Anayasa'yı? O zaman ne olacak? Böyle bir şey olur mu? Bu Parlamento değiştirecektir. Bu Parlamento her şeyi yapmaya ehildir. Bunu açıkça ifade ediyorum ve bu düzenleme demokrasimizi güçlendiriyor, hukuk devletini güçlendiriyor, kuvvetler ayrılığını tahkim ediyor, yasama yürütmeyi birbirine karşı daha güçlü, birbirinden daha bağımsız hareket edecek hâle getiriyor, kuvvetler birliğini değil kuvvetler ayrılığını tahkim ediyor.
Ben teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.