KOMİSYON KONUŞMASI

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Sayın Başkan, çok teşekkür ederim.

Değerli arkadaşlar, bugün üzerinden tam beş yıl geçti, 1.825 gün geçti. Beş yıl önce bugün Uludere'de, Roboski'de bir katliam yaşanmıştı. O katliamdan sonra beş yıl geçti ve beş yılda da gerçekten o ölümler üzerine çok ölüm eklendi, çok yıkım eklendi ve bugün geldik burada Anayasa konuşuyoruz. Ama şunu ifade etmeliyim, o zamanlar iyi zamanlarmış, düşünün o zamanlarda böyle bir katliam yaşandığı zaman iyi zamanlar diyorum o zamanlara. O zamanlar, olayın neden, nasıllarının, faillerinin kimliğinin Ankara'nın karanlık koridorlarında kaybedilmeyeceği sözleri bile veriliyordu, her ne kadar tutulmayacak sözler olsalar da.

Şimdi, sözlerin verilmesi bir yana, ağızlarından çıkanı kulakları bile duymuyor. Daha bu sözlerimi dün hazırlarken bu ülkenin Başbakan Yardımcısı, gazetecilere "Medyadaki bazı arkadaşlar ayağını denk alsın." diye söylüyordu. Ayağını denk almak, mafyanın konuşma tarzıdır bu ve bunu bu ülkenin en üst politikacılarından birisi söylüyor, Hükûmet sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı. Kime söylüyor? Medya mensuplarına söylüyor: "Ayağınızı denk alın." Denk almazlarsa ne olacak? O sorunun cevabını hepimiz biliyoruz. Ya hapishane ya ölüm.

Roboski'den bu yana tam beş yıl geçti, 43.800 saat geçti. Her dakika, o karanlık hep büyüdü, o kadar çok kan döküldü ki akan her kan damlasını, o akan kanlara varlığını veren canların var olması için verilen emeklerin her dakikasını saydıkça milyonlarca dakika saymakla, almakla bitmiyor, öyle can gitti ki, öyle değerli canlar gitti ki.

2016'yı geride bırakmaya hazırlandığımız bu günlerde yüzlerce gazeteci, akademisyen, yazar cezaevinde ve milletvekilleri, politikacılar. Gösterilen sebep ne? Ülkeyi daha güvenlikli kılmak. Olan nedir? Ülkenin giderek daha güvensiz bir yere gelmesi ve dönüşmesi. Boşa akan zaman, boşa akan kan, boşa giden can. Biz ne yapıyoruz? Burada bunları tartışacağımıza, konuşacağımıza bu ülkeyi daha güvenlikli, daha huzurlu, daha eşitlikçi, daha adaletli bir hâle getireceğimize, burada, Türkiye'nin gündemi olmaması gereken başkanlığı ve başkanlıkla beraber gidecek diktatörlüğü konuşuyoruz. Bu hayatla, bu canla, bu atan kalple ne yapıyoruz? En zor durumdakilerin, en kötü şartlarda hayatlarını yaşayanlar ile en azından ortalama şartları birleştirmek değil midir derdimiz? Biz ne yapıyoruz? Kimin nerede, nasıl doğacağı belli değil ve insanlara Türkiye'nin en uç sınır köşesinde, en doğusunda, en güneydoğusunda doğdu diye biçmeye alışabildiğimiz, çalışabileceğimiz bu kader olmamalı.

Vatandaşlarımız, bizim vatandaşlarımız Roboski, Uludere bizim, Roboski Uludere'dekiler bizim vatandaşlarımız. Beş yıl önce yiten canlarımız, beş yıldır Ankara'nın karanlık koridorlarında yiten dava, ayrımsız, hepimizin davası olmalıydı. Çünkü, Ankara'nın karanlık koridorları gün gelir karanlıkta yürümeyi de seven ve tercih edenler dâhil herkesi içine alıp yok edecek bir karanlık delik aslında. Kara boşluk, kara yokluk, kara hiçlik. İsterdim ki Bakan da bunları dinlesin. Gerçekten, aradan beş yıl geçti, bu davayla ilgili olarak hiçbir adım atılmadı ve bu vicdansız durum devam ediyor ve nasıl devam ediyor.

BAŞKAN - Sayın Tanrıkulu, sizi gündeme devam ediyorum.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Bitirdim efendim, bitiriyorum.

Katliamın ikinci yılı, bakın, ben, Grup Başkan Vekilimiz Levent Gök ve Şırnak İl Başkanımız, ziyaret ediyoruz Roboski'deki mezarlığı. Altına ne yazmışlar, "PKK'li itlerin mezarına giden CHP'li vekiller ne yapıyor?"

BAŞKAN - Sayın Tanrıkulu, sizi gündeme davet ediyorum.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Hayır, bakın bu da gündem, bugünün gündemi.

BAŞKAN - Sayın Tanrıkulu, sizi gündeme davet ediyorum, madde üzerinde konuşmaya davet ediyorum.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Dolayısıyla, bu vicdansızlığı yazanlar aynı zamanda bu katliamın da sorumlusudurlar. Bu katliamın sorumlularını...

BAŞKAN - Sayın Tanrıkulu, sizi gündeme ve madde üzerinde konuşmaya davet ediyorum ve toparlamanızı istiyorum.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Bu katliamların sorumlularını bir gün mutlaka ulusal yargı yerlerinde de uluslararası ceza mahkemesi önünde de mutlaka insanlığa karşı suçtan dolayı yargılatacağız. Roboski'yi de unutmayacağız, diyenlerin aksine Roboski deyip uyanacağız, Roboski deyip kalkacağız.

Teşekkür ediyorum.