| Komisyon Adı | : | ANAYASA KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1504) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 28 .12.2016 |
EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; birkaç gündür Komisyon çalışmalarını izliyorum. Öncelikle, "Uzlaşalım, bir araya gelelim, bir anayasa yapalım." deniyor. Oysa 2011 yılında tüm partilerin eşit katılımıyla bir Anayasa Komisyonu oluşturuldu, STK'lar da önerilerini sundular. Yirmi altı ay boyunca kapsamlı bir çalışma yapıldı, 60 madde üzerinde uzlaşıldı, ancak, uzlaşılan maddeler dahi çıkarılamadı.
2016 yılında yine Meclis Başkanlığının girişimiyle bir komisyon oluşturuldu. Ancak "Başkanlık varsa konuşmayız." ve benzeri şartlar ileri sürülerek başlamadan bitti, bitirildi. Yine 26'ncı Dönemde bir uzlaşma komisyonu oluşturuldu, 7 madde üzerinde uzlaşıldı. Bugün teklif edilen maddeler içinde bu 7 madde de mevcut.
Daha güçlü bir Türkiye ve siyasi istikrarla yolumuza devam etmek için MHP'yle birlikte bu teklif hazırlanmıştır. Bu teklife de katkı konulabilirdi, konulmadı. Şimdi, Komisyonda görüşüyoruz ancak buradaki genel tavır da, "Nasıl katkı koyarız?"dan çok, "Nasıl engelleriz?" tavrı. Bir yandan, "İlanihaye, yıllarca konuşalım." anlayışıyla "Milletvekilini konuşturmuyorsunuz, milletin hakkını gasbediyorsunuz." diyenler, dün Denizli Milletvekilimiz konuşurken sıralara vurup, bağırıp çağırıp slogan atmak suretiyle Milletvekilimizi, Komisyon tarafından, Başkan tarafından söz verilmişken, konuşturmamak için ellerinden geleni yaptılar. Yani milletin vekilinin, milletin hakkını slogan atarak, bağırarak, sıralara vurarak gasbettiler. Bu tavır, gerçekten milletin hakkını koruma niyetini gösteren bir tavır mıdır, takdirlerinize bırakıyorum. Aslında bu tavır, "Milletin egemenliği nedir, sadece biz biliriz. Milliyetçilik nedir, biz biliriz. Anayasa nedir, biz biliriz. Bizden başka doğru yoktur." tavrı. Bizim teklif ettiğimiz sistem cumhurbaşkanlığı sistemi yani bir yönetim sistemi. Rejim değişikliği olduğu iddiası var. "Cumhuriyet elden gidiyor, cumhuriyete sahip çıkın." algısı oluşturulmaya çalışılıyor.
367 krizini hatırlayalım; karar yeter sayısı olarak belirtilen 367'nin toplantı yeter sayısı olduğu iddia edildi. Daha önceki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bu aranmış mıydı? Hayır. Sayın Ahmet Necdet Sezer'in süresi dolmuştu, Meclis bir cumhurbaşkanı seçecekti, Sayın Abdullah Gül ilk turda 357 oy aldı. Ne dendi? "Hayır, size cumhurbaşkanı seçtirmeyiz." Yani burada birkaç gündür, Meclisin yetkilerinin ortandan kaldırıldığını iddia edenler, parlamenter sistemde Meclisin cumhurbaşkanı seçmesine izin vermediler. Meclisin 357 oyla alınan kararına saygı duymadılar, Anayasa Mahkemesine götürdüler. O zamanki Meclis tutanaklarına bakın, söylenenler: "Toplumu ötekileştiriyorsunuz. Fedakârlık yapıp adayınız çekilsin. Siz belirleyemezsiniz cumhurbaşkanını, halka gitseniz bile seçemeyeceksiniz." Anayasa Mahkemesine başvurulan aynı gün 27 Nisan e-muhtırası verildi. Ne deniyor muhtırada? "Son günlerde Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde öne çıkan sorun, laikliğin tartışılması konusunda odaklanmış durumdadır. Bu durum Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından endişeyle izlenmektedir." Bu muhtıraya karşı CHP ne dedi? "Bu, bir muhtıradır, Hükûmet bunun gereğini yerine getirmelidir. Halkımız devlet organlarıyla çatışanlara sahip çıkmaz. Genelkurmayın tespitleri bizim tespitlerimizdir, farklı değildir; altına imzamızı atarız." Anayasa Mahkemesi ne dedi? "Daha önce bu konuda da karar verilmemiş olabilir, bu düşünülmemiştir. Geçmişteki uygulamalar Anayasa'ya uygun olmayabilir ama biz şimdi 'Meclis yanlış yapmış, düzelttik.'" dedi.
Sayın Abdullah Gül'ün eşinin başörtülü olması gerekçe gösterilerek yapılan laiklik-başörtülü tartışmaları... Burada bir parantez açmak istiyorum. Özellikle Bursa'da baro başkan seçimlerinde oy kullanmaya gelirken, bir tatil gününde, sadece siyah başörtüsü taktığı için "Oyu iptal edilsin." diyerek tutanağa imza atanları biliyoruz. Bu zihniyetin, demokrasi dersi vermeye çalışması ayrı bir ironidir. Yine o günlerde, cumhuriyet mitingleri, "Tehlikenin farkında mısın?" manşetleri... Bugün de burada atılan sloganlar neler? "Tiyatro çadırını yıkacağız.", "Hesap soracağız.", "Yüzde 50 sizden nefret ediyor."... Yani, dokuz yıl önce söylenen ve yapılmak istenenler, "Cumhuriyet elden gidiyor." sloganları bugün yine aynı zihniyet tarafından tekrar ediliyor.
Aynı şeyleri tekrar edip, tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemek ne kadar doğru bilemiyorum. Halk o zaman da gereken cevabı verdi, şimdi de verecek inşallah. Biz halkımızın ferasetine güveniyoruz.
Ben, burada yapılacak değişikliklerin hayırlı olmasını diliyorum, teşekkür ediyorum.