Komisyon Adı | : | ANAYASA KOMİSYONU |
Konu | : | Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1504) |
Dönemi | : | 26 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 27 .12.2016 |
MEHMET METİNER (İstanbul) - Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; öncelikle, şu hususun altını çizmemiz gerekiyor: Hiçbir sistem kusursuz değildir. Burada başkanlık sistemi üzerinden kusur tartışması yapmak çok doğru değil. Yani mutlak kötü, mutlak iyi yok, idari sistemler kendi içlerinde kusurlar taşırlar ama demin...
Tabii, CHP'li arkadaşlar kendilerini başkanlık sisteminin kusurlarını keşfetmeye adadıkları için ilginç birtakım örnekler getiriyorlar. Mesela başkanlıkla askerî darbeler arasında bir korelasyon kuruyorlar, bir bağlantı kuruyorlar ama...
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Bilimsel bir çalışma.
MEHMET METİNER (İstanbul) - Çok bilimsel bir çalışma, doğru. Ama Türkiye tecrübesi bunun böyle olmadığını gösteriyor, Türkiye'de başkanlık sistemi yok ama çok sayıda askerî darbe var.
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Askerlerimizin sorunu o, başkanların sorunu değil.
MEHMET METİNER (İstanbul) - Efendim?
CEYHUN İRGİL (Bursa) - O, askerlerimizin sorunu.
MEHMET METİNER (İstanbul) - Bu bilimsel bir yaklaşım olmadığı için gülüyorsunuz.
BAŞKAN - Karşılıklı değil lütfen.
MEHMET METİNER (İstanbul) - Gülünecek hâlinize biz gülmüyoruz, sizden de ders çıkartmaya çalışıyoruz, anlattıklarınızdan bir şey anlamaya çalışıyoruz ama siz kendinizi fikslemişsiniz illa bir şeyin mutlak kötü olduğunu anlatmaya, oysa biz sizi dinliyoruz. Söylediklerinizden doğru şeyler varsa onları da özümsemeye çalışıyoruz.
LEVENT GÖK (Ankara) - Biz de dinliyoruz sizi Mehmet Bey.
MEHMET METİNER (İstanbul) - Evet, başkanlık... 1960'ta darbe olduğunda Türkiye'de başkanlık sistemi yoktu ama adı "başkanlık" olmayan tek parti hanedanı döneminde hiçbir askerî darbe yoktur, hiçbir askerî darbe yoktur arkadaşlar.
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Kendi askerî darbeleri...
MEHMET METİNER (İstanbul) - Yani 1923'ten 1950'ye kadarki tek partili sürecimiz, parlamenter bir sistem değildir, nevi şahsına münhasır bir siyasal tecrübedir. 1924 Anayasası'nda karşılığını bulan siyasal bir tecrübe de değildir. Yani Millî Şefin kullanmış olduğu yetkiler 1924 Anayasası'nda içkin olan yetkiler değildir.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Konjonktürel olarak baktığın zaman o döneme az bile kullanmış yetkiyi.
MEHMET METİNER (İstanbul) - Konjonktürel olarak az bile kullanılmış.
BAŞKAN - Arkadaşlar, hatibe müdahale etmeyelim lütfen.
MEHMET METİNER (İstanbul) - Şunu söylemeye çalışıyorum: Bir şeyi eleştirmekten ziyade bir fotoğraf ortaya koymaya çalışıyorum. Parlamenter sistem olmamasına rağmen saraydan alınan millî egemenlik yetkisi tek bir partiye devredildiği hâlde askerî bir darbe yok ama 1950'de çok partili hayata geçiyoruz...
ZEYNEP ALTIOK (İzmir) - Aradaki dönemde Osmanlının...
MEHMET METİNER (İstanbul) - Ee, biraz tahammül gösterin ya, bak, sabahtan beri dinliyoruz. Demokrasi tahammül ürünüdür Bülent başkan.
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Dinliyoruz.
MEHMET METİNER (İstanbul) - Eyvallah.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, bakın, Sayın Doğan'ı sessiz olarak dinledik, biraz nezaketle tahammül...
MURAT EMİR (Ankara) - Nasıl toparlayacağınızı çok merak ediyorum.
BAŞKAN - Murat Bey, lütfen.
MEHMET METİNER (İstanbul) - 1950'de çok partili hayata geçiyoruz ama 1960'ta parlamenter sistem olmasına rağmen, başkanlık sistemi olmamasına rağmen askerî bir darbeyle, 1971'de askerî bir müdahaleyle, 1980'de askerî bir darbeyle karşı karşıya kalıyoruz.
Şimdi, bizim bugün getirdiğimiz şey ne? Biz Cumhurbaşkanlığı sisteminin, partili Cumhurbaşkanlığı sistemi veyahut da Cumhurbaşkanı sisteminin mutlak iyi bir sistem olduğunu söylemiyoruz. Parlamenter sistemin de mutlak çok kötü bir sistem olduğunu söylemiyoruz. Türkiye'de tanımına uygun parlamenter sistem hiç olmadı zaten. Hani her biriniz zaman zaman yüz elli yıllık parlamenter sistem geleneğimizden bahsedersiniz ya, böyle bir geleneğimiz hiç olmadı.
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - İki yüz yıl.
MEHMET METİNER (İstanbul) - İki yüz yıl. Yani siz eğer 1876'yı...
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Sened-i İttifak'la başladı, Sened-i İttifak'la başladı.
MEHMET METİNER (İstanbul) - Ee, o zaman siz...
NURETTİN YAŞAR (Malatya) - İki yüzden biraz az.
MEHMET METİNER (İstanbul) - Yani tek parti dönemi bu herhâlde iki yüz yıllık sürecin bir yerinde yer almıyor.
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - O da içinde.
MEHMET METİNER (İstanbul) - O da mı parlamenter sistem?
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Sayın Metiner, 15 Temmuz darbesi de tek partide döneminde oldu.
BAŞKAN - Değerli milletvekilleri...
MEHMET METİNER (İstanbul) - Peki, parlamenter geleneğiniz böyle.
BAŞKAN - Lütfen dinleyelim arkadaşlar.
MEHMET METİNER (İstanbul) - Konjonktürel, hani Emre Kongar'ın "tarihsel mecburiyet" dediği şeye de şapka çıkartalım, eyvallah. Ee, bari o dönemi konjonktürel, arızi bir durum olarak kabul edin, cumhuriyetin asr-ı saadeti olarak takdis etmeyin, "Geçici bir dönemdi, öyle olması gerekiyordu." deyin ama oraya referanstan buraya referansta bulunarak bir şey üretmeye kalkışırsanız ilkeselleştirmiş olursunuz konjonktürel bir durumu. CHP bir defa kendini oradan çıkartsın. Eğer demokrasi tarihine yeni bir şey eklemek istiyorsanız konjonktürel olan bir şeyi geçici ve arızi olan bir şeyi ilkesel bir şeye dönüştürmeyin.
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - İlk konuşmamda anlattım tam da bu noktayı.
MEHMET METİNER (İstanbul) - Bir diğer, biz ne yapıyoruz? 316 milletvekili ne yapıyoruz?
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Önerge veriyorsunuz.
MEHMET METİNER (İstanbul) - Şimdi, sabahtan beri, günlerce hep şunu duyduk: "Dayatıyorsunuz." Peki, neyi dayatıyoruz Allah aşkına? Yani bir parlamenterin bir öneride bulunmasının dayatma biçiminde takdim edilmesi doğru mudur?
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Diktatörlüğü dayatıyorsunuz.
MEHMET METİNER (İstanbul) - Diktatörlüğü. Tamam, diktatörlük çok kötü.
ALİ ŞEKER (İstanbul) - İyi mi?
MEHMET METİNER (İstanbul) - Tamam, çok kötü, eyvallah. Ama millî şeflik çok iyi değil arkadaşlar.
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Ya, geldi geçti o dönem.
MEHMET METİNER (İstanbul) - Geldi geçti, tamam.
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Ya, daha hiçbirimiz doğmamıştık o dönemde.
BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, lütfen, hatibin sözünü kesmeyelim arkadaşlar. (Gürültüler)
MEHMET METİNER (İstanbul) - Ya, sabırlı olun biraz, biraz sabırlı olun.
BAŞKAN - Demokrasi tahammül gerektirir, tahammül edin.
MEHMET METİNER (İstanbul) - Arkadaşlar...
BAŞKAN - Evet, sayın milletvekilleri, demokrasi, tahammül, lütfen tahammül edelim.
MEHMET METİNER (İstanbul) - Arkadaşlar, biraz birbirimizi dinleyelim.
BAŞKAN - Ortada hakaret yok, sataşma yok, hatip sadece konuşuyor.
MEHMET METİNER (İstanbul) - Şimdi, anayasal metinler kutsal metinler değildir, özü itibarıyla siyasal metinlerdir ve hukukçulara da tek başına bırakılmayacak kadar da önemli metinlerdir, bu böyle.
Şimdi, burada deminden beri bir şey izliyorum. Sizin alkışlamanız gereken bir duruma getirdiğiniz eleştiriye şaşırıyorum.
Şimdi, dayattığımızı söylüyorsunuz, getirdiğimiz öneriyi biz topluma, Meclise, komisyonlara tartışma için getirdiğimizi söylüyoruz, bu tartışmalar çerçevesinde yeniden tekliflerimizi revize edeceğimizi söylüyoruz demokrasinin gereği olarak. Tam da toplumdan gelen birtakım tepkiler, bizden gelen birtakım tepkiler, sizden gelen birtakım tepkiler üzerine bir maddeyi çıkardığımızdan dolayı tekrar yanlış yaptığımızı söylüyorsunuz.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Usulsüz bir şekilde.
MEHMET METİNER (İstanbul) - Şimdi, usule ilişkin tartışmaların ötesinde söylüyorum bunu. İki şey aynı anda yanlış olmaz. Eğer biz dayatmış olsaydık...
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Usulsüz olursa yanlış olur.
MEHMET METİNER (İstanbul) - ...bu önerimizden vazgeçmezdik.
Bakınız, bu öneri, getirdiğimiz sistemin özünü yansıtan bir öneri değildir. Biz kelimesi ve harfiyen getirdiğimiz sistemin arkasındayız 316 milletvekili olarak ama yedek milletvekilliğinin bir öneri olarak maddeden çıkartılması bizim -bilmem- bu sistemin özünden vazgeçtiğimiz anlamına gelmiyor, sistemin özü bunun üzerine oturmuyor çünkü.
Peki, sistemin özü ne? Hani ikide bir yani siyasetin doğasını anlayabiliyorum, MHP'li arkadaşları bir şekilde tahrik etmek için, Sayın Bahçeli harfiyen arkasındayım, niye şimdi harfleri değişince falan demenize gerek yok arkadaşlar, sistemin ana iskeleti duruyor. Ana iskelet nedir?