KOMİSYON KONUŞMASI

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Sayın Başkanım, kusura bakmayın.

Şimdi bir ara verilince yani tam nerede olduğunuzu da kavrayamadığımız için biraz gecikme oldu.

BAŞKAN - Bizim mukayeseli metin Dilek Hanım, 3'üncü sayfa.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Evet, gördüm Başkanım.

Şimdi, önceki maddelerde ne konuşulduğunu bilmiyoruz ama Sayın Başkanım, ben özellikle 4'üncü maddede konuşamadığım için orada 2575 sayılı Kanun'un 14'üncü maddesinin (3)'üncü fıkrası yürürlükten kaldırılıyor. Orada ne diyor? "Danıştay dava dairelerinde görev yapacak üyelerin yüksek öğrenimlerini hukuk veya hukuk bilgisi programlarında yer veren siyasi bilimler, idari bilimler, iktisat ve maliye alanlarında yapmış olmaları gereklidir." diyor. Bunu kaldırdığımız zaman, o zaman Danıştay dava dairelerine de dâhil olmak üzere davaları bizzat görenler hukuk fakültesi mezunu olmasının da ötesinde hukukla bağlantılı olan, ağırlıklı hukuk dersleri de görebilen fakültelerden mezun olması aranmayacak. O zaman bu dava dairelerine kimler gelecek? Kimlerin gelmesi uygun görülüyor? Yani, Sayın Bakan daha önce açıklama yaptığında işte inşaat mühendisi, harita mühendisi falan gibi sözler söylemişti ama biz biliyoruz ki bu türden uzmanlık alanlarıyla ilgili bilirkişi raporu alınır. Normal koşullarda da zaten eğer böylesi bir dava varsa önünüzde yani hukuki bilginin dışında başka şeylerin değerlendirilmesi gerekiyorsa, dava daireleri de dâhil olmak üzere, idare mahkemelerinden bilirkişi raporu mutlaka alınır. O bilirkişi raporlarında bir eksiklik, bir aksaklık varsa da o nedenlede bozma olur. Şimdi, böylesi bir şey varken, hukuk sistemimizde bu bilirkişilik sistemi varken farklı alanlardaki uzmanlık alanları olan insanların buralara getirilmesi doğrudan doğruya karar verici, hâkim konumunda olan kişiler açısından doğru değildir, hak dağıtan insanlar açısından doğru değildir. Yani, o zaman şu aklımıza geliyor: Mesela pek çok yerde, imam-hatip lisesi mezunları ya da ilahiyat fakültesi mezunları pek çok önemli yerlerde görevlendiriliyorlar. Oralardan da buraya herhangi bir atama olabilir mi diye düşünüyoruz. Yani, şimdi bütün okul müdürleri neredeyse imam-hatip mezunu oldu. Yani, imam-hatiplilere bir sözümüz yok ama hepsinin de böyle olması gerekmiyor, hepsinin de AKP'ye yakın olan bir sendikaya üye olması gerekmezken, belli tarikatlara mensup olması gerekmezken ne yazık ki uygulamada belli tarikatlara mensubiyet ve AKP'ye yakınlık oralarda ön planda oluyor. Şimdi, burada da aynı şekilde bir durumla karşı karşıya kalabiliriz diye bir sakıncası olduğu için endişemiz olduğu için aslında bu 4'üncü maddenin (3)'üncü fıkrasının yürürlükten kaldırılmaması gerekir diye düşünüyorum.

Daha önce Barolar Birliğindeki arkadaşımız da bir açıklama yaptı, dedi ki: "46 bin -zannederim- hukuk öğrencisi var, birkaç yıla kadar da bunun 60 bin olması bekleniyor." Hukuk fakültelerinin bu kadar ayağa düşürülmesini doğru bulmuyoruz Sayın Başkanım. hukuk fakültesi mezunları yerine diğer fakültelerden alınanlar aynı zamanda hukuk dersi bile almamış, uzaktan yakından ilgisi olmayanların Danıştay dava dairelerine alınabilmesi doğru bir yaklaşım biçimi değildir. Onun için de özellikle 4'üncü maddeyle ilgili bu söyleyeceklerimin tutanağa geçmesi gerektiğini düşünüyorum.

Teşekkür ederim.

Diğer maddelerde alakalı biraz daha ayrıntılı görüşeceğim.