| Komisyon Adı | : | ANAYASA KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1504) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 29 .12.2016 |
CELALETTİN GÜVENÇ (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Değerli Komisyon üyeleri, ben de heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Dokuz gündür, günde yaklaşık on iki saat mesaiyle, yeni bir Anayasa değişikliğini yapmaya çalışıyoruz. Doğrusu, bu sürede, zaman zaman, Periscope'tan taraftara, seçmene selam düzeyinde konuşmalar yapılsa da genelde felsefi, siyasi değerlendirmelerle, inşallah, ülkemizin önünü açacak bir çalışmaya imza atıyoruz.
Hemen sözlerimin başında, bu on günlük süredeki tartışmalardan da çıkarttığım bir sonucu samimi olarak ifade etmek istiyorum, o da şudur: Halkımızın yüz yıldır, yüz elli yıldır tercihi demokrasidir, hiçbir güç ve kuvvetin bu sistemi zorlaması, değiştirmesi söz konusu değildir. Zaten, Allah korusun, aksi takdirde, halkın sahiplenmediği bir demokrasiyi de sahiplenecek bir güç yoktur. Dolayısıyla, gerek bu toplantıda gerek başka yerlerde ve platformlarda demokrasiyle ilgili yapılan ateşli savunmaların, gereksiz kaygıların yersiz olduğunu, demokrasimizin halk nezdinde güçlü bir yere sahip olduğunu ifade etmek istiyorum ve 15 Temmuz kanlı, hain saldırının da, halkımızın rüştünü ispatı bakımından, dünya tarihine geçmiş önemli bir mihenk noktası olduğunun altını çizmek istiyorum. Peki, buna karşın neden Komisyonda veya değişik ortamlarda tek adam rejiminin gelebileceği ısrarla savunuluyor? Şunun altını çizmek lazım; bu değişiklikle:
1) Türk demokrasisinde lider sultası bitecektir. Partiler kapanmayacak ama her muhalefet partisinde bir yenilenme her seçimde kaçınılmaz yaşanacaktır.
2) Kazanan taraf ise en fazla iki dönem kalacak, iki dönemin sonunda yeni yüzler yönetime ve siyasete gelecektir. Bunu görmek lazım.
3) Komisyon üyelerinin eleştirdiği husus, kararname yetkisiyle Meclisimizin yetkisinin elinden alınacağı ve hükümsüz hâle geleceği noktası ise tamamıyla yersizdir. Çünkü maddeyle ilgili düzenlemeye baktığınızda kararname çıkarılabilecek hükümler tadat edildiği gibi maddede çok açıkça bir şekilde kanunla düzenlenen konularda kararname çıkarılamayacağı yazılmıştır. Gene maddede, bir konuda kararname varsa bile Meclisimizin yasa çıkarabileceği ve kararnameyi hükümsüz hâle getireceği açık bir şekilde ifade edilmiştir. Madde metnini isterseniz okuyabilirim ama son kısmını okuyayım isterseniz. ("Oku" sesleri) Peki okuyayım arkadaşlar. Bana izin verin, az bir konuşayım isterseniz.
BAŞKAN - Sayın Güvenç, toparlayalım.
CELALETTİN GÜVENÇ (Kahramanmaraş) - O zaman son kısmını, bakın "Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması hâlinde kanun hükümleri uygulanır. Türkiye Büyük Millet Meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hâle gelir." Madde metni budur. Meclis hâkimdir konusuna ve yasama erkine. Madde burada.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, peki neden biz AK PARTİ olarak, iktidar partisi olarak böyle bir öneriyi ülkemizin ve Meclisimizin gündemine getirdik? Onun sırrı da şudur: Önümüzdeki elli yıl bu ülke ya küresel bir aktör olacak, tabiri caizse dünya birinci liginde oynayacak ya da maalesef makus talihine boyun eğecektir. (Gürültüler)
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, lütfen hatibi dinleyelim.
CELALETTİN GÜVENÇ (Kahramanmaraş) - Birinci ligde oynamanın şartı güçlü, cesur, halka dayanan, pratik karar alabilen bir yönetim ve yürütme erkinin kurulmasından geçmektedir. Bizim düşüncemiz budur. Parlamenter sistemin bir tepki felsefi yaklaşımı olduğu, teorik olarak birçok paradoksu içinde barındırdığı uzmanlar tarafından ifade edilmektedir. Üzülerek müşahede ettim ki konuşmalarda Türkiye uygulaması ve örneğinden de hiç ders çıkarılmadan yorumlar yapılmıştır. Önümüzde iki seçenek vardı. Sayın Ahmet İyimaya, engin bilgi deposuyla efradını cami, ağyarını mâni güzel bir tespitle neden bu yola gittiğimizi anlattı. İki seçenek vardı.
BAŞKAN - Sayın Güvenç, toparlayalım lütfen.
CELALETTİN GÜVENÇ (Kahramanmaraş) - Bir bu; ikincisi ise İtalya'nın, Yunanistan'ın uyguladığı aşkın temsil sistemiyle bu ülkenin bir daha koalisyonlara muhtaç olmasının önlenmesiydi. Bu mümkündü. Ama bu yapıldığında da gene antidemokratik değişiklikler yapılıyor diye belirli çevrelerde kıyamet koparılacaktı. Kaldı ki aşkın temsille koalisyonlara ihtiyaç kalmasa da 1961 Anayasası'ndaki güçlü cumhurbaşkanı gene yerinde duracak ve sonradan 367 garabetiyle eklenen seçilmiş cumhurbaşkanı da orada duracaktı.
BAŞKAN - Sayın Güvenç, toparlayalım lütfen.
CELALETTİN GÜVENÇ (Kahramanmaraş) - Dolayısıyla bu iki yoldan doğru olan yol seçilmiştir ve bu teklif huzurlarınıza gelmiştir. Ben umuyorum, inanıyorum ve güveniyorum ki bu reformdan sonra Türkiye'de koalisyon dönemleri, kaos dönemleri, millî iradeye müdahale dönemleri bitecek, halkın seçtiği bir yürütmenin başı cumhurbaşkanı beş yıl süreyle yönetecek, başaramazsa çekip gidecek, hoş seda olacaktır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.